Prof. Dr. Sinsi
|
Aşar Vergisi (Türkiyedeki Vergiler Ve Oranları)
Aşar (öşür) vergisi; Osmanlı döneminde köylülerden, ürettikleri tarım ürünleri için %10 oranda alınan vergi Osmanlı Devleti’nin temel gelir kalemini oluşturup, çıkan mahsülden onda birini vergi olarak devlete vermektir Eğer arazi para ile sulanıyorsa yirmide biri verilir Arazi mahsülleri, buğday, arpa, pirinç, darı, karpuz, hıyar, patlıcan, yonca, zeytin, susam, bal, şeker kamışı ve meyveler gibi mahsüllerdir
Arapça olan öşür sözcüğünün anlamı onda birdir (1/10) Öşrün çoğulu âşardır Hububatbağ, bahçe, bostan, meyve ağaçlarından ve otlaklardan aynî, nakdî ve maktû olmak üzere üç şekilde uygulanmıştır Ziraî ürünlerin çeşidine, yetiştirilme usullerine, ziraî toprakların verimliliği ve mahalli özellikler göz önünde bulundurularak 1/3 ile 1/20 arasında değişen oranlarda öşür alındığı görülmektedir Eğer arazi, para ile sulanıyorsa bu oran yirmide bir (% 5) olurdu
% 10 olan bu vergi, 1800'lerde artmış ve %30'ları bulmuştur Ayrıca, bu verginin, ürün çeşidine ve/veya bölgelere göre farklı oranlarda alındığı, yer yer, zaman zaman % 50'lere vardığı görülmüştür
Vergi alınan mahsuller olarak, buğday, arpa, pirinç, darı, karpuz, hıyar, patlıcan, yonca, zeytin, susam, bal, şeker kamışı ve meyveler sayılabilir
Verginin alınış nedeni
Aşarın alınış nedeni, şer'î bir salk (Hristiyan'a göre ziraatle uğraşan Müslüman'ların yediklerinin helâl olabilmesi için bu öşür zekatını mutlaka vermeleri gerekir ) olmasının yanında, türkiye’de mülkiyet düzeninin miri (başı), arazi rejiminin bir sonucudur Aşar; Osmanlı mülkiyet rejimini temsil eden zamanın en önemli vergilerindendir
Verginin tahsil şekli
Verginin nakit değil de ürün olarak alınması, dönemin ekonomik şartlarına uygun olan bir yoldu Zira Osmanlı Devleti'nin gelişmemiş ve kapalı bir ekonomisi vardı O şartlarda, ürünün bedelinin tespiti ve ürünün satılarak nakte dönüştürülmesi sonrası verginin tahsili son derece zor olacaktı Bu bakımdan ele alınacak olursa, ilkel bir vergi usulü olmasına rağmen, o dönem için başarılı sayılabilir Zira zaman, tarımın ön planda olduğu bir zamandır
Genellikle iltizam usulüyle tahsil edilmekte idi Tanzimat döneminde aşar vergilerininiltizam sisteminden vazgeçildi; muhassıllar tarafından bu vergilerinvergi gelirinde ciddi düşmeler ortaya çıktı; bunun üzerine iltizam sistemine geri dönüldü
Tanzimat yöneticileri, öşür tahsilinde eşitlik bulunmadığı düşüncesi ile öşür sözcüğünün anlamına uygun 1/10 oranında sabit miktarda vergi toplanmasına karar verdiler 1841iltizam usulünün kaldırılması ile muhassıllar aracılığıyla doğrudan doğruya devlet hazinesine nakdi gelir olarak tahsil edilmeye çalışıldı Ancak istenilen fayda sağlanamadığı için 1843 (H 1258) yılında tekrar iltizam usulüne dönüldü Mültezimlerin, bir kazanın âşar gelirlerini arttırma usulünü ihale ile üzerlerine aldıktan sonra, kazada tali bölgeler oluşturarak, ikinci derece mültezimlere tahsil ettirme yoluna başvurmaları ve çeşitli usulsüzlükler şikayet konusu olmuştur yılından (H 1256) itibaren
Bu sistemde üreticinin vergi yükü artarken devletin vergi kaybı büyümüştür Zaman ve şartlara göre tahsil yönteminde değişiklikler yapılmasına rağmen başarılı olunamamıştır Zamanla, uygulamasında ve tahsilinde bir takım haksızlıklar yapılmış; vergi, halk üzerinde bir baskı ve zulüm aracı haline gelmiştir Cumhuriyet döneminde de, 1925 yılına kadar, bu verginin alınmasına devam edilmiştir
Aşar vergisinin kaldırılması
Türkiye Cumhuriyet’inin 1923-1929 dönemi, ekonomi politikasına damgasını vuran İzmir İktisat Kongresi'nin oy birliği ile alınmış kararlarından biri de 1925'te aşarın kaldırılmasıdır Aşar; şer'î bir vergi olmanın yanında, Osmanlı Devleti’nde mülkiyet düzeninin miri (başı), arazi rejiminin bir sonucudur Aşar; Osmanlı mülkiyet rejimini temsil eden zamanın en önemli vergilerindendir Aşar; mülkiyeti devlete ait olan toprakların kullanımı karşılığında alınan bir tür kira gibi düşünülebilir Aşar; bütçenin gelir kaleminde önemli bir yer tutmaktaydı Fakat İzmir İktisat Kongresi'yle liberal bir ekonomi tasarlandığı ve liberalizmin temeli özel mülkiyete dayandığından, Aşarın varlığı bir çelişki haline gelmiştir Yani Cumhuriyet idaresi, Sultan’ın mülkünün sahiplik sıfatını halka intikal ettirince, aşarın alınmasının mantığı da sona ermiştir
Öte yandan aşarın kaldırılmasında güdülen ekonomik amaç kanun gerekçesinde şöyle açıklanmaktadır:
"Bu yasa tasarısında izlenen amaç; tarım ürünlerinin safi hasılatının vergiye tabi tutulması ilkesine ve aşarın serbest tarımı kısıtlayan ilkelerinin ortadan kaldırılması ile halkın gereksinmelerini baskı altına almayacak bir şekilde tahsiline yönelik olmasıdır
|