Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
büyük, hun, hunlarda, imparatorluğu, kültür, nasıldı, resimleri, sanat

Hunlarda Kültür Ve Sanat Nasıldı -Büyük Hun İmparatorluğu Resimleri

Eski 07-30-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hunlarda Kültür Ve Sanat Nasıldı -Büyük Hun İmparatorluğu Resimleri



Hunlarda Kültür ve Sanat Hunlarda Kültürü - Büyük Hun İmparatorluğu Resimleri



Hunların yaşamı ve ülkelerinin özellikleri, kendilerine özgü bir kültür yaratmıştı Hunların disiplinli yaşamlarından, sonraki Türk toplum ve devletlerini kuracak bir çekirdek meydana geldi
Mete veya Mao-tun (Japonca: 冒頓單于 pinyin: Mòdú dānyú; d MÖ 234 - ö MÖ 174), MÖ 209 - MÖ 174 arasındaki Hun (Hiung-nu) hükümdarıdır
Tümünü okumak için linke tıklayınız
Türk tarihinin temelini Hun devletinin yarattığı düzen ve inanç oluşturuyordu Altay dağları ve yöresi Hunlar aracılığıyla ilk Türk kültür ve sanatının yeşerdiği merkez oluyordu Altay dağlarında rastlanan zengin kurganlar bunun en açık göstergesidir Ölülerin eşyaları ile beraber gömüldükleri mezarlara kurgan adı verilmekteydi Düz kılıçlara karşılık Türklerin yaptıkları eğri kılıçlara kurganlarda çokça rastlanmıştır

Tümünü okumak için linke tıklayınız
Göktanrıya inanan Hunlar her zaman güneşin doğduğu yer olan doğuya büyük saygı gösterirler ve törenlerini doğuya dönerek yaparlardı Altayların kuzeyinde zengin altın madenlerinin bulunması, Hun kültüründe ve sanatında altın ve altından eşyaya ayrı bir yer kazandırmıştır Orhun nehrinin yanında Hunlar kendi başkentlerini kurmuşlar ve sanat eserleri ile bu bölgeyi donatmışlardı

Altaylıların yerli dokuma tekniğinin yanı sıra Çin ipeklileri ve İran dokumaları da Hunların günlük yaşamına girmişti Yünden yapılan keçeler dokuma tekniğinin önde gelen ürünüydü Üzerleri çeşitli süslemeler ile kaplı keçeler değişik yerlerde kullanılıyordu Süs resimleri arasında av sahneleri birinci plandaydı Altay dağları ile Güney Rusya arasında her zaman bir kültür bağlantısı bulunmuş ve Kazakistan bozkırları bu iki bölge arasında bir kültür köGoogle Page Rankingüsü görevi yapmıştı Altay dağlarındaki Pazırık bölgesi Doğu ve Batı kültürlerinin kaynaşması ile yepyeni bir uygarlığa kavuşmuştu Hunlar yeni bir kültürün yaratıcısı olarak tarih sahnesine çıkıyorlardı Büyük İskenderle beraber Batı Türkistana gelen Yunanlıların motiflerini Hunlar alarak daha geliştirdiler ve değişik biçimler ortaya çıkardılar Keçeler üzerindeki Yunan motifleri yanı sıra Hun sanatı içinde Çin motiflerine yer verilmiştir


Hun sanatında yer alan en önemli sahneler daha çok hayvan resimleri ve hayvan kavgalarıyla ilgilidir Ayrıca, Hunlar her türlü hayvanın heykelini de yapmışlardır Heykel yapımında daha çok bronz kullanılmıştır Ancak tahtadan yapılmış hayvan figürlerine de rastlanmıştır Yarı insan yarı geyik biçiminde, ruhları temsil eden çeşitli heykelcikler de görülmüştür Türklerin kutsal saydıkları geyik Hun sanatının önde gelen figürleri arasında yer almıştır Altay dağlarında görülen hayvanlar ile savaş sahnelerinin din açısından da bir anlamı vardı

Altay bölgesi Hunlar sayesinde ilk Türk kültürünün doğduğu ve kişilik kazandığı merkez olmuştur Hayvan resimlerinin yanı sıra, göktanrıcılık nedeniyle bolca gökyüzü resimleri de yapılmıştır Çünkü onların gökleri Çin ve Hindistanda olduğu gibi bulutlu ve karanlık değildi Ay ve yıldızlar eski Türk kültüründe simgesel anlama sahiptiler Gökteki yıldızlara bakarak yollarını bulurlar, iklimin değişip değişmeyeceğine karar verirlerdi Türkler göğe önem vermişler, bütün ufukları kaplayan göğün kendisinin de bir Tanrı olduğuna inanmışlardı Yerle bağlantıları yalnızca at ayakları ile kuruluyordu Hunlara göre göğün bir ortası bir de deliği vardı Kutup yıldızına demir kazık adını vermiş ve bu yıldızı göğün ortası olarak benimsemişlerdi Dünya ile göğün bu demir kazığın çevresinde döndüğünü varsayıyorlardı

Hunlar devrinde Tanrı Dağları bölgesi,
Tanrı Dağları, (İngilizce 'Celestial Mountains'), Orta Asya'da bulunan büyük dağ sistemlerinden birini oluşturan sıradağlar
Tümünü okumak için linke tıklayınız
Altaylardan daha yoksuldu Bu yüzden Tanrı Dağlarındaki buluntular Altaylardan daha az olmasına karşılık iki bölge kültürü arasında büyük benzerlikler vardır Altaylarda hangi kültür dönemi başlamışsa bunun etkisi çevre bölgelerde de gözlemlenmiştir Altaylar''da başlayan demir çağı hemen civar bölgelere de yayılmıştır Bu açıdan Hun döneminde Altaylar etkin bir kültür merkezi görünümündeydi
Altaylar Türk-Tatar halklarından, Sibirya'da yaşayan bir halk grubudur Bazen Altay-Tatarları ya da Altay-Türkleri diyede adlandırılırlar


Tümünü okumak için linke tıklayınız
Orhun nehrinin kaynağı Büyük Hun Devletinin de başkentiydi Orhun nehri ve civarı ilk Türk kültürünün en önemli belgeleri ile doludur Bu belgeler incelenince Orhun bölgesinin dış kültür etkilerinin bütünüyle dışında kaldığı anlaşılmıştır

Orta Asyada ilk Türk kültürünün yaratıcısı olan Hunlar bu kültürü gittikleri bütün bölgelere beraberlerinde götürmüşler ve egemenlikleri altına aldıkları tüm bölgelerin halkına bu kültürü aşılamışlardır

Kaynakça: Tarihte Türk Devletleri Milliyet Yayını


Ek bilgiler


Büyük Hun İmparatorluğu, Türkler tarafından kurulan ilk imparatorluk Daha önceden kurulmuş
Orhun Nehri (Moğolca: Орхон гол, Orkhon gol) Moğolistan'da uzunluğu 1124 kilometre, tarihi ve kültürel önemi çok olan bir nehirdir
Tümünü okumak için linke tıklayınız
Türk devletlerine nazaran oldukça büyük bir alana yayılmış, içerisinde başka milletleri de idare ederek dev bir devlet olduğu için ilk imparatorluk vasfını almıştır
Kuruluş (MÖ 220)


Hun İmparatorluğu
Hemen her dönemde devlet kuran Türklerin, günümüze kadar kaç devlet kurduğu konusu tartışmalıdır Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında hangi kıstaslara dayanılarak belirlendiği tam olarak anlaşılamayan ve sonradan Cumhurbaşkanlığı forsunda yıldızlarla simgelenen on altı Türk devleti diye bir konu vardır O zamanlar nasıl belirlendiği günümüzde bile bilinemeyen
Tümünü okumak için linke tıklayınız
Hun Türkleri tarafından MÖ 220 yılında kurulmuştur Hunlar günümüzün
bkz Hunlar

Tümünü okumak için linke tıklayınız
Moğolistan bölgesinde; Çinin kuzey-batısında yaşamlarını sürdürmekteydiler Bu bölgede Çinlilerle bir çok kez savaştılar Askerlik üstünlükleri sayesinde girdikleri hemen hemen bütün savaşları kazandılar Çinliler önüne geçemedikleri Hun Türklerinin saldırıları ardından "Büyük Çin Duvarı" (
Moğolistan, Orta Asya ile Doğu Asya arasında yer alan bir ülkedir Rusya Federasyonu ve Çin arasında yer almaktadır Kuzeyinde Rusya Federasyonu'na bağlı özerk cumhuriyet ve bölgeler yer alır Bunlar Altay, Hakas ve Tuva Özerk Cumhuriyetleri ile Buryat Özerk Bölgesi 'dir Güneyinde ve doğusunda ise Çin Halk Cumhuriyeti yer alır Çin yönetimindeki Doğu Türkistan, İç Moğolistan ve Mançurya ile sınırı vardır
Çin Seddi)ni inşa etmek zorunda kalmıştır (MÖ 214) Bu yapı günümüzde halen bir dünya harikası olarak kabul edilmektedir
Çin Seddi (Alm Grosse Nouer, Chinesische Mauer, Fr La Grande Muraille de Chine, İng Great Wall) M Ö 221-210 yılları arasında, Çin İmparatoru Si-Huangti tarafından yaptırılan sed, Sarı Denizin kuzeyindeki Liaotung Körfezi kıyılarından başlar, dağları ve boyun noktalarını takib ederek Kansu eyaletine kadar devam eder 5000 km uzunluğunda ve 5-10 m yüksekliğinde, 5-8 m genişliğinde, kalın ve yüksek duvarlardan ibaret uzaydan görülebilen tek insan yapısı
Tümünü okumak için linke tıklayınız
Ming Hanedanı döneminde de yenilenen büyük duvarın bir çok kısımı sağlamlığı ile günümüzde hala ayakta kalmıştır


Teoman Yabgu ilk büyük Hun hükümdarı idi (MÖ 220) (Yabgu o dönemde Türk hükümdarı demekti) Birbirinden ayrı yaşayan Türk boylarını birleştirerek ilk Türk birliğini topladı Süvari orduları oldukça güçlü olan Türkler savaş taktikleri ve stratejileriyle Çin ordularını Çin Seddine rağmen bozguna uğratmış ve
Ming hanedanı, Zhu Yuanzhang’nın 1368 yılında Nanjing kentinde tahta geçmesiyle kuruldu Ming Taizu olarak adlandırılan Zhu Yuanzhang, tahtta kaldığı 31 yıl içinde feodal monarşi merkezi yönetimini güçlendirmek için hanedanın kuruluşuna büyük katkısı olan vezirleri
Tümünü okumak için linke tıklayınız
Çin içlerine kadar girmişlerdir Günümüzde Çinin bu kısımlarında konuşulan Çince''de bir çok Türkçe kelime hala kullanılmaktadır




Alıntı Yaparak Cevapla

Hunlarda Kültür Ve Sanat Nasıldı -Büyük Hun İmparatorluğu Resimleri

Eski 07-30-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hunlarda Kültür Ve Sanat Nasıldı -Büyük Hun İmparatorluğu Resimleri



Mete Yabgu dönemi (MÖ 209)


Teoman Yabgudan sonra yerine geçen oğlu Mete Yabgu Hun İmparatorluğu topraklarını
Çin Halk Cumhuriyeti</B>, yüzölçümü itibariyle dünyanın üçüncü, nüfus itibariyle en büyük ülke Güney Doğu Asya'da yer alır Yüzölçüm 'dir Başkenti Pekin olan ülkenin resmi dili Çince, para birimi Yuan'dır Doğusunda Güney Kore, kuzeydoğusunda ve kuzeybatısında Rusya, kuzeyde Moğolistan, güneybatıda Afganistan ve Pakistan, güneyde Hindistan, Nepal, Butan, Birmanya Laos ve Kuzey Vietnam, doğusunda ise Büyük Okyanus ile çevrilidir
Tümünü okumak için linke tıklayınız
Japon Denizinden
Japon Denizi Pasifik Okyanusu'nun batıdaki bir uzantısıdır Japonya, Rusya ve Kore tarafından kuşatılmış ve etrafı neredeyse tamamen karalar ile çevrilidir Akdeniz gibi küçük bağlantılar ile okyanusa açılır
Tümünü okumak için linke tıklayınız
Hazar Denizine kadar uzatmıştır Burada Türk kavimlerinin yanı sıra Altaylı kavimler de yaşamlarını sürdürmekteydiler Bu dönem Hun İmparatorluğunun en parlak devri olarak görülür (MÖ 209-174)

Hunlar zamanında Çinliler medeniyet bakımından çok ileri bir durumdaydılar Hem nüfusları ve orduları çok kalabalık, hem medeniyetleri parlak olduğu hâlde Hunlarla başa çıkamadılar Bu da gösteriyor ki, Hun başarısının sebebi yalnızca askerî güç değildi Gerçekten Hunlar teşkilâtçılık ve idare bakımından çok gelişmişlerdi O sırada Çinin ayrı ayrı prenslikler hâlinde bulunmasından da faydalanarak, Kuzey Çinde sık sık iktidarı ele alıyorlardı Fakat Çinlilerin şehir hayâtına kapılan sınır boyu Türkleri yavaş yavaş Çinlileşiyor, Çinli prenseslerle evlenen Hun hükümdarlarının saraylarında Çin âdet ve gelenekleri yerleşiyordu


MÖ 174 - MS 1 yüzyıl




Meteden sonra gelen Yabgular zamanında Çinlilerle ilişkiler arttı Özellikle evlenme yoluyla Türk ve Çin hükümdar âileleri arasında yakınlıklar doğdu Bu yakınlıklar ise Hunların iç işleri bakımından birçok karışıklıklara yol açtı Yine de Hun İmparatorluğu Milâttan Önce Birinci Yüzyıla kadar üstünlüğünü devam ettirdi Bu yüzyılda ise Türk beyleri arasında taht kavgaları alabildiğine arttı Çinliler de bu kavgalardan faydalanarak, Türkleri zayıflatmayı bildiler Ancak Hohan-Şunun 27 yıllık imparatorluğu zamanında ve Çiçi Yabgu devrinde devlet eski gücünü biraz olsun toparlayabildi


İmparatorluğun ikiye ayrılması



Milâttan sonraki ilk yüzyılda Hun İmparatorluğu Doğu ve Batı Hunları olmak üzere iki ayrı devlete bölündüler Bunlara Güney ve Kuzey Hunları da denir Milattan sonra üçüncü yüzyılın başlarında (220) başka bir Türk kavmi olan Siyenpiler Hunlarla iktidar mücadelesine giriştiler Sonunda
Hazar Denizi Avrupa ve Asya Kıt’aları arasında dünyanın en büyük iç denizi Eski adı Casprum veya Hyracnıum Mare’dir

Hazar Denizinin güney kıyılarının bir kısmı İran’a aittir Geri kalan kısmı Rusya Federasyonu, Türkistan, Kazakistan, azerbaycan toprakları içerisindedir Uzunluğu 1200, genişliği 300 kilometredir Açık denizlerle irtibatı yoktur Bu yüzden de su seviyesi devamlı değişir 1930 ile 1957 seneleri arasında denizin seviyesi normalden 26 m alçaldı Bunun sonucu kapladığı ala
Tümünü okumak için linke tıklayınız
Moğolların ve bazı Türk boylarının da yardımıyla Hunlar''ın hâkimiyetine son verdiler Kavimler göçü sonrasında da
Moğolistan'ın yerli halkı Doğu Asya kavimlerinden Asıl yurtları Moğolistan’dır Kısa zamanda Asya kıtasının büyük bir kısmına sâhip olup, yayıldılar
Tümünü okumak için linke tıklayınız
Avrupa Hun İmparatorluğu, Hun İmparatorluğunun devamını temsil etti


Askerî Teşkilat






Sadece hafif zırhla korunmuş ve tamamı atlı okçulardan oluşan bir ordunun, nasıl bunca orduları yok ettiği ve hatta iyi eğitimli, tam zırhlı ve yüksek tecrübeli Roma lejyonlarını yendiği ilk bakışta hayret vericidir Bu zaferlerin sırrını çözebilmek için, Hunların savaş taktiklerini, silahlarını ve nasıl organize olduklarını iyi bilmek gerekir

Atlar, Hun askerî kuvvetinin temel taşıydı Daha sonraları
Asya'daki Büyük Hun İmparatorluğu dağıldıktan sonra Hunlar'ın bir kısmı Dinyeper Nehri ile Aral Golü doğusu arasındaki bölgeye yerleştiler ve Dördüncü Yüzyılın ortalarına kadar orada yaşadılar Bu tarihten itibaren Batı'ya akın etmeye başladılar Hunlar'ın yurtlarını niçin bırakıp göç ettikleri iyice bilinmiyor Hakanları Balamir'in idaresinde Volga'dan Batı'ya doğru ilerlemeye başladılar O târihlerde Kuzey Karadeniz'den Macaristan'a kadar olan yerlerde Cermen asıllı kavimler oturuyorlardı
Tümünü okumak için linke tıklayınız
Avarlar ve
İkinci Türk İmparatorluğu'nu kuran kavim (lll-IXyy) Hun İmparatorluğu'ndan sonra Orta Asya'da, Avar İmparatorluğu kuruldu (MS III yy) Kore Yarımadası'na kadar yayılan bu devlet önce Çinlilere yenildi (458), sonra Göktürkler tarafından yıkıldı (522)
Tümünü okumak için linke tıklayınız
Macarlar gibi Türk kavimleri de atı, ataları Hunlar gibi iyi kullanmışlardır Hun atları, Avrupa atlarından farklıdır Bunlar daha küçük, tüylü ve daha dayanıklı, cesurdular Bu atlar sayesinde Hunlar, düşmanlarından 5 kat daha uzun mesafeleri onlarla eşit sürede alabiliyorlardı Bütün askerler, yanlarında en az iki at taşırlardı ve bu yedek atlar sayısı 5 e kadar çıkardı bunun iki nedeni vardı Eğer savaşta atı ölürse, diğer atlardan birini kullanabiliyordu ve üstelik çok sayıda at, düşmanların Hun kuvvetlerinin miktarını tam olarak kestirmesini engelliyordu Hun askerleri, ikmal yolları kurmazlardı Her asker yiyeceğini, silahını, çadırını sefere çıkmadan önce ayarlamak zorundaydı ve bunları yedek atlara yüklerdi Hun atları da askerleri gibi çok hafif zırhlı idiler Hunlar semeri kullanmasını biliyorlardı, fakat, üzengiyi kullanmamışlardır Aslında kullanmalarına gerek olmadığı da bazı Çin ve Avrupa tarihçileri tarafından bahsedilmektedir Çünkü, Hun askerleri ata sözleri ile hakim olabiliyorlar, böylece ok ve kılıç kullanırken çok rahat hareket edebiliyorlardı, emirlerle atların düşman atlarını ısırması ve yere düşen düşman askerinin ezilmesi sağlanıyordu Üzengi Avarlar sayesinde 5 yy da Avrupada yayılmaya başlamıştır

Hun atlı okçuları "Birleşik Yay" diye bilinen çok güçlü ve etkili ağaçtan yapılma boynuz ve deriyle kaplanmış bir yay kullanıyorlardı Elbetteki bu yaylar, yerin altında binlerce yıl kaldıklarından bugün sadece kemikle kaplanmış kısımları mevcuttur Bir Macar okçuluk uzmanı ve seyisi, Lajos Kassai, yıllar sonra Hun hikayelerine, buluntulara ve arkeolojik kazılara dayanarak Macar, Hun ve Moğol yaylarını üretmeyi başarmıştır Bu şekilde bir yayla bir asker 2 yaya sahip olmuş oluyordu Bu yaylar kuru tutulmak zorundaydılar Askerler yanlarında deriden yapılma bir sadak taşırlardı Bu çeşit bir yayı üretmek genelde yarım sene alıyordu Öncelikle kayın yada akça ağaç diye bilinen uygun ve şekil alabilir bir ağaç olması gerekiyordu Yayın gövdesine boynu ve sert odun parçaları ise yapıştırılıyordu Deriyle kaplayarak nem karşısında önlemler alınmış oluyordu Bu yay sayesinde, Avrupalı askerlerin kullandıkları yaylardan daha etkili ve hızlı bir şekilde atış yapabiliyorlar daha az yoruluyorlardı Şimdi düşünün, 10 000 atlı asker, düşman karşısında ve atlarını sadece sözleri ve diz hareketleri ile yönetiyorlar, ellerinde en az 3-4 ok var, yani bu aynı anda 40 000 ok demek bir dakikadan az bir sürede

Hun ordusu yakın savaşa pek girmese de, zorunlu kaldığında genellikle mızrak ya da pala, hançer kullanırlardı Askerler, küçük yaştan itibaren eğitilmeye başlanır, onlara at sürmesi, yay ve kılıç kullanması öğretilirdi Okçuluk talimleri genellikle fare, kuş, gelincik, daha sonra tavşan ve tilki gibi küçük hayvanlara karşı yaptırılırdı Böylece, büyüdüğünde mükemmel derecede at süren ve yay kullanan kusursuz bir atlı okçu savaşçı yetişirdi

Hunlar gibi atlı göçebe milletler, genellikle savaşlarda mahvediciydiler Kullandıkları taktikler, Avrupa orduları ve Çin piyadeleri için bilinmeyen ve sezilemeyen tuzaklarla doluydular Hun askerleri karşısında hep sayıca üstün kuvvetlerle savaştıkları için, öncelikle onların sayılarını etkisiz hale getirene kadar ok yağmuruna tutar, iyice yıpranan düşmana mızrak ve kılıç hücumuna çıkarlardı Oklara karşı kalkan kullanmayı deneyen ordulara karşı ise, grup halindeki okçularla ateş ederlerdi Önce havadan ok yağmuru başlar, hemen diğer grupta kalkanlarını havaya kaldırmış askerleri oklardı Genellikle pusu kurarak hücum etme taktiği kullanılırdı Avrupalı ve Çin tarihçileri, Hunların en tehlikeli ve hileli taktiğini, yani bizim bildiğimiz Turan taktiğini şöyle tanımlamışlardır: Ordu bütün kuvvetleri ile düşman hatlarına hücum eder, kısa bir süre çarpıştıktan sonra, bir işaretle geri çekilir, gözünü hırs bürümüş düşman zaferi kazandığına inanıp Hun ordusunu takibe koyulur, ancak ani bir işaretle Hun atlıları eğerlerinin üzerinde ters döner ve 3-5 ok atarak ön hücum hattının saldırısını kırarlar ve bu sırada yanlara açılmış Hun okçuları, düşmanı iyice çevirmiştir Avrupa tarihçileri bile bu taktikleri ve iyi organize olmuş savaş düzenini barbar ve kana susamış ilkel kavimlerin yapamayacağını kabul etmiştir


İktisat




Aslında İktisat ve Hun, birlikte düşünüldüğünde çoğu kişi şaşırabilir Çünkü Hunlar, bugüne kadar göçebe koyun çobanları olarak bilinirlerdi Fakat yeni araştırmalar, bu bakış açısını değiştirmiştir Baykal Gölü etrafındaki son kazılardan sonra Bilim adamları, Hiung-nuların sadece koyun çobanlığına dayanan ekonomisi görüşünü terk etmişlerdir Hunların şehirler kurduklarını, bunların etrafını sıkı duvarlarla koruduklarını, taştan ve odundan sürekli kullanmak için evler yaptıklarını, sadece çadır kullanmadıklarını tespit etmişlerdir Bu bölgelerin ticaret ve tarım merkezleri olduğu, esnaf ve birçok zanaatkârın bulunduğu, ayrıca Hunların pulluğu kullandıkları, arpa ve buğdayı bildikleri ortaya çıkmıştır Hunlara ait oldukları kanıtlanmış birçok mezarda ise, bazı tarım aletleri bugünlerde Rusyada bulunmuştur Hunlar, buğdayı büyük çukurlarda saklamışlar, iki taşın arasında öğütmüşlerdir Ayrıca çanak ve çömlek kullandıkları, demiri ve bronzu işledikleri anlaşılmıştır Ticaret kervanları, Çine ve İrana kadar ulaşmıştır Ormanlar da Hunların ekonomisinde çok etkili olmuştur
bkz Macaristan

Büyük Hun İmparatorluğu Resimleri
  • Hunlar'dan kalan bir kemer tokası

    Büyük Hun İmparatorluğu'nun Batı ve Doğu olmak üzere birinci bölünüşü Çiçi yönetimindeki Batı Hiung-nu'nun kısa sürede dağıldığını ve çevre ülkelere göçtüğünü; Ho-Han-Ye idaresinde Doğu Hiung-nu'nun ise Çin yönetimi altında sürdüğünü gösteriyor

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.