12-30-2007
|
#1
|
gülgüzeli
|
Gece Aşkımı Şaha Kaldırıp Kırıklarımı Örtüyor
sitemlerim hep bu yüzden bu yüzden ardından bakakalışım, giderayak elini bile tutamayışım 
sevgili bana "git" diyor ve susuyor sonra tek kelimesinin ardına iki hayatın acılarını gizliyor ömür bize pek felekten bir acı çalıyor ve mars ediyor bizi kendine ne sevmelerim yetiyor, ne özlemelerim; ne haykırışlarım duyuluyor, ne biçare yazılarım yanıt buluyor gidişinin en sessiz harfinden asılıyorum darağacına zorundalıklar iskemlemi çekerken ayaklarımın altından, nolur bari ardını dön sevgili; yağlı ilmek geçerken boynuma görme çaresiz mimiklerimi 
"saçın yüzüne değse tenini kıskanırım" diyordu birileri kafiyeyi ritme uydurmak için söylenmiş tek bir tümceden ne anlamlar çıkarıyorum şimdilerde güftekarı şimdi yazsaydı bu eseri, klavyeye dokunan parmaklarını, monitöre saplanan gözlerini kıskanmak ne demek, tahmin edebilir miydi sahi sevgili, senin birini hiç giydiği tişörtten kıskandığın oldu mu sırf ona daha yakon olabilesin diye, ablası olmak istediğin, onunla aynı sofrada bulunmak zevkini tattı diye bir çatala özendiğin oldu mu şimdi dilim damağıma sürçse şiir oluyor kalemim senden ırağa gidemiyor nefes alsam buharımla uçuyorsun; tek nefesimde tekrar doluyorsun ciğerlerime, tazelenerek hem de 
sevgili onu özlememi istemiyor ona bahşettiğim ömrümü, onu çektiğim nefeslerimi, onlu uykusuzluklarımı, ona yazdığım şarkılarımı, onu üflediğim ezgilerimi, başrolünü oynadığı hikayelerimi istemiyor sevgili, adını çarpan kalbimden şikayetçi sevgili farkında değil ama benden onu unutmamı istiyor yağmurun toprağa, güneşin dünyaya küsmesi gibi, ondan geçmemi istiyor zaten gidiyor, yaşama dar tüm heyecanımı alıp götürüyor, üstüne bir de çizikler atıyor yüreğime kırmızı damlacıklar beliriyor, sevgili bunalrı görünce kılı bile kıpırdamıyor enkazımın üzerinden geçerken gülümsemeye zorluyor kendini ahh sevgili, zorundalıklar olmasa kızacağım belki de sana; belki de kıracağım pamuklara sarıp saklamak istedğim kalbini ahh benim gözleri hülyalım tek bir "git"inin ardına sakladığın "kal" diyen yalvarışların işlemez mi içime senin tek parça burukluğun boğmaz mı beni hüzün denizinde 
rüzgarda tir tir titreyen sararmış bir yaprak gibi, tam da düşmeye yakın bırakıp beni sensizlik ormanına hapsediyorsun ben gün sarısı sevdaların başı dik, yüreği buruk kahramanı ben, sonsuza uzanan yolculuğun yarısında otobüsten indirilmiş yorgun yolcu ben, dağ ve deniz karışımı kokunun hasretlisi çaresiz aşık özlüyorum seni dizlerim kanıyor, gözlerimden bordo denizler dökülüyor, ellerim öksüz ve titrek ellerim çok özlüyorum seni sağ omzumda bıraktığın kokun, ellerinin saçlarımda bıraktığı sıcaklıkla dans ediyor bu raks beni alıp bir turistik geziye çıkarıyor sevdamıza dair ne varsa, bir bir yaşıyorum hepsini bir başıma 
son nefesime dek, kalbimin avuçları arasında kalmasını sitediğim tek insan soğukta beklemekten sıcakta özlemekten vazgeçmeyecek bu ömür tüm kırıklıklıklarına alınmışlıklarına, sitemlerine rağmen, seni yaşamaktan usanmayacak sen yeni bir ömre hazırlanıyorken bile susmayacak yüreği yaşadığını bilerek mutlu olacak uzun yıllar geçecek, sevgili bu biçareyi anımsayamayacak kadar yaşlanacak, hafıza ömre yenik düşecek eskimiş yalnızlığımın tek yoldaşı, yine senin yüreğğin olacak yarılsa ortadan ikiye yüreğim, ancak senin adın dokularımda okunacak istediğin ancak yeminim toprakla haşrolunca vuku bulacak bu biçare, ruhunu teslim ettiğinde geçecek senden ancak dilimin altında sakladığım ne varsa, çenem bağlanmadan dökülecek bir bir 
şimdi sadece ayışığı ve yıldızlar şahitken en derinine heyecanımın, uykusuzluktan ve gözyaşı bezlerimin yorğunluğundan şişmiş bir çift kahverengimle, durmuş öylece, güneşin doğmasını bekliyorum senli rüyalar hüznümü kamçılıyor; gece aşkımı şaha kaldırıp kırıklarımı örtüyor
bu can seni çok özlüyor 
__________________
|
|
|