|  | Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri |  | 
|  07-28-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki YeriTürkçe’nin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri Nedir Türkçe’nin Dünya Dilleri Arasındaki Hakkında Bilgiler Türkçe, dünya dilleri arasında yapı yönüyle sondan eklemeli diller grubunda; köken bakımından da Ural – Altay dil grubunun Altay dilleri ailesinde yer almaktadır   Ural – Altay dilleri, diğer dil aileleri gibi sağlam bir aile oluşturmazlar  Bu gruptaki diller arasındaki yakınlık, köken akrabalığından ziyade yapı yönüyle benzerlik şeklinde ortaya çıktığı için sınıflandırmanın dil ailesi yerine dil grubu olarak yapılması görüşü benimsenmektedir  Ural grubu dilleri konusunda derinlemesine yapılan araştırmalar, bu gruptaki dillerin akrabalığını kesinleştirmektedir  Doerfer, Nemeth, Bang, Clauson gibi bilginler, Altay dil ailesine giren dillerin köken akrabalığından ziyade kültür akrabalığı üzerinde dururken Menges, Poppe, Räsänen ve Ramstedt gibi bilginler araştırmalarına dayanarak bu diller arasındaki köken akrabalığını ispatlanmış sayarlar  Son yıllarda Altaiystik başlı başına bir araştırma alanı olarak değerlendirilmeye başlanmıştır  Ural – Altay dilleri teorisi ve Altay dilleri teorisi hakkındaki araştırmalar geliştikçe bu konuda daha detaylı ve tutarlı bilgilere ulaşılacaktır  Altay dil ailesinin ortak özellikleri şöyle özetlenebilir: 1  Bu gruptaki dillerin hepsi yapı yönüyle eklemeli dildir  2  Ön ekler (artikeller) yoktur  3  Kelime türetme ve çekim son eklerle yapılırken köklerde değişme olmaz  Eklerdeki zenginlik ve çeşitlilik dikkat çekicidir  4  Söz diziminde yardımcı unsurlar (tamlayanlar, belirtenler) önce, asıl unsurlar (tamlananlar, belirtilenler) sonra gelir: insanlık hâli, sözün doğrusu  Mustafa, türkü söylerken kendinden geçiyordu  Sıfatlar isimlerden önce kullanılır  yeşil ördek, anlayışlı öğrenci, kahraman ordu  Sayı bildiren kelimelerden sonra çokluk eki kullanılmaz:, beş kardeş, üç kafadar, bin konut  Cümleler, cümleyi oluşturan unsurların ilgisi bakımından, gelişmekte olan düşüncelerin akla geliş sırasına göre değil, tamamlanmış bir düşüncenin düzenli bir hiyerarşisi şeklinde kurulur  5  Bu dillerde gramatik cinsiyet yoktur  Bu sebeple cümlelerde cinsiyet farkından kaynaklanan değişiklik yapılmaz: Müdür – müdire, memur – memure, Halit – Halide; he – she gibi  6  Soru eki vardır  7  Aynı şekilden kaynaklandığı saptanan ortak ekler vardır  Türkçe ile Moğolca arasında bu ortaklık daha belirgindir  8  Altay dilleri ses özeliklerine göre karşılaştırıldığı zaman birtakım ortaklıklar görülmektedir  Bunlardan en belirgin olanı, ünlü uyumudur  Kelime başında l, r ve ñ ünsüzlerinin bulunmaması diğer bir ortaklıktır  Bir dilin konuşma dili ve yazı dili olmak üzere iki yönü vardır  Özel bir çalışmayla günlük dile ait konuşma metinleri tespit edilmediği sürece konuşma dilinin tarihî gelişimi, inceleme alanı dışında kalır  Ancak günümüzün teknik imkânlarıyla video kasetlerine, ses bantlarına, CD, VCD ve DVD’lere kaydedilen konuşmalar, ileri bir tarihte konuşma diliyle ilgili çalışmalara malzeme oluşturabilir  Yazı dilinin tarihî gelişimi ise, ancak o dile ait yazılı metinlerle takip edilebilir  Metinlerle takip edilemeyen dönemden öncesi için birtakım tahminlerde bulunmak mümkün olmakla birlikte kesin bilgi vermek zordur  Konuşma Dili Konuşma dili, günlük hayatta diğer insanlarla iletişim kurmak için konuşurken kullandığımız dildir  Bu dil, doğal olduğu için konuşurken cümlemizin kurallı olup olmadığına, kelimelerin doğru sıralanıp sıralanmadığına, söyleyişin doğru olup olmadığına pek dikkat etmeyiz  Bu sebeple zaman içinde, bölgeden bölgeye değişen birtakım söyleyiş farklılıkları ve kelime farklılıkları ortaya çıkar  Bu farklılıkların tarihî süreç içinde, bölgelere göre geçirdiği maceradan o dilin lehçeleri ortaya çıkar  Lehçe, bir dilin değişik bölgelerde, aynı dil grubuna dahil kişiler tarafından konuşulan değişik biçimidir  Lehçede kelime farklılıkları, ses ve yapı yönüyle ayrılıklar bulunur  Türkçe, diğer dillere göre oldukça geniş bir alanda çok hareketli bir macera geçirdiği için Türkçenin yirmi civarında lehçesi vardır  Türkçenin tarihî lehçeleri olan Yakutça ve Çuvaşça bugünkü lehçelerle -ayrı bir dil olduklarını düşündürecek kadar- çok büyük farklılıklar gösterirler  Türkmence, Özbekçe, Gagavuzca, Kazakça, vb  Türkçe’nin bugünkü lehçelerindendir  Türk Dili, lehçelerine göre; a) Oğuz – Türkmen grubu (Güney – Batı Türkçesi), b) Kıpçak grubu (Kuzey – Batı Türkçesi) ve c) Karluk grubu (Kuzey – Doğu Türkçesi) olmak üzere üç ana grup oluşturur  Bu ana gruplara dahil lehçeler birbirlerinin yakın dalları oldukları için anlaşmada çok büyük farklılıklar görülmez  Aynı grupta yer alan Türkiye Türkçesi ile Azerbaycan Türkçesi buna örnek olarak gösterilebilir  Ağız ise bir dil veya lehçenin yakın zamanda ayrılmış, bölgeden bölgeye veya şehirden şehire sadece söyleyiş farklılıkları gösteren küçük kollarıdır  Ağızlardaki ayrılıklar çoğu zaman söyleyişten öteye gitmez  Bölge ağzına özgü kelimelerin sayısı, dilin bütün söz varlığı düşünüldüğü zaman fazla bir yer tutmaz  Konuşmada görülen bu durum, zaten yazı diline de yansıtılmaz  Konya şivesi, Erzurum lehçesi, Urfa şivesi gibi adlandırmalar yanlıştır  Doğrusu; Konya ağzı, Erzurum ağzı, Urfa ağzı şeklindedir  Yazı Dili Yazı dili, adından anlaşılacağı üzere yazıda kullanılan dildir  Dilde birliği, anlaşma kolaylığını sağlamak için kullanılan kitap dilidir, kültür dilidir, edebî dildir  Konuşma dilinin her bölgenin doğal, günlük dili olmasına karşılık yazı dili, okuma yazmada kullanılan ortak dildir  “Bir dilin yazısı, o dilin lehçe veya ağızlarından birine göre yazılır ve bu yazılış, standart yazı dilini oluşturur  Yazı dili olma vasfını taşıyan ağız, bir memleketin kültür merkezi olarak gelişen yerinin ağzıdır ve konuşma dillerinin en gelişmişidir  Türkiye Türkçesinin yazı dili genellikle İstanbul ağzına dayanır  Bir ülkede çeşitli konuşma dilleri ve ağızlar bulunduğu halde bir tek yazı dili bulunur  Yazı dili muhafazakârdır  Normal şartlar altında özelliklerini kolay kolay kaybetmez  Ayrıca, lehçe ve ağızların alabildiğine farklılaşmasını da önler  Gereğinde, hepsinin zenginliklerinden yararlanır ve onları ortak bir kaynaktan zenginleştirerek birbirine yaklaştırır  Aydın kesimlerin kendi bölge ağızları ile değil, yazı dili temelindeki standart Türkçe ile konuşmaları, yazı dilinin bu birleştirici ve ağız ayrılıklarını silici fonksiyonundan kaynaklanmaktadır  ” Türk dili derslerinin amaçlarından biri de konuşma diliyle yazı dilini birbirine yaklaştırmaktır  Kişi, edebî dille doğru konuşabilir fakat yazı dilinin özelliklerini ve kurallarını bilmezse doğru yazamaz  Bu sebeple ana dilin kuralları ve incelikleri iyi bilinmelidir ki dil, anlaşma aracı olma işlevini tam anlamıyla yerine getirebilsin  Özellikle son zamanlarda sezgiye dayalı bir anlaşma yolu seçildiği için “Nasıl olsa ne demek istediğim, dinleyenler tarafından iyi kötü anlaşılıyor – daha doğrusu seziliyor – ” düşüncesiyle yazı dilinin kurallarını önemsememek yanlış bir tutumdur  Yazılı anlatımda, söylemek istediğimizle yazdığımızdan çıkan anlam karşılaştırılırsa konunun önemi daha iyi anlaşılacaktır  | 
|   | 
|  | 
|  |