Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
makale, örnekleri

Makale Örnekleri

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Makale Örnekleri



Değişik Makaleler

Kısa Makale Örnekleri


Kalbin Emeği


Dua kalbin emeğidir Kalpten gelen arzuları ifade eder Ancak insanın bu arzuların üzerinde bir gücü yoktur İnsan öyle bir şekilde yaratılmıştır ki insan tam olarak ne aradığını ya da gerçek niyetinin ne olduğunu bilmez Dolayısıyla dualarının önem teşkil eden doğasını da anlayamamaktadır

Buna karşılık, dua kitaplarında yazanlar aslında kişinin istemesi gerekenleri öğrenmesini anlatan şeylerdir Eğer kişi kendisi üzerinde çalışırsa ve arzu ve düşüncelerini kontrol edip yönlendirme yolunda çalışırsa, dua kitaplarını yazan insanların arzu ve talep seviyelerine yükselir Dua kitapları maneviyatı edinmiş insanlar tarafından binlerce yıl önce yazılmıştır

Kişinin dua kitaplarını yazan kişiler ile arzularını uyumlu hale getirebilmesi için birkaç hazırlık safhasından geçmesi gereklidir Kişi kötülüğün doğasını ve nelere sebep olduğunu anlaması gerekir, şöyle ki, insanın doğası gereği egoist bir eğilimi olduğudur Kişi egoizminin (benliğinin) kötülüğün kaynağı olduğunu anlamalıdır Hatta dahası, bunların hepsinin ruhun en derin noktasında edinilmesi ve fark edilmesi gerekmektedir


Kısa Makale Örnekleri




Fiziki sakatlıklar hemen dikkatimizi çeker Mesela topallayan bir bacağı asla gözden kaçırmayız, ancak topallayan yürekleri de asla fark etmeyiz!

Herkese bir soru sormak istiyorum: Bir kör, sağır, ya da tekerlekli sandalyeye mahkûm bir engelli gördüğümüzde içimizden geçen ilk duygu nedir?

Acırız İçin için “vah vah” çeker, “zavallı” gibisinden mırıldanırız Halbuki bizden beklenen “acıma” değil, “anlama” Fakat heyhat: Kendini anlamayan başkasını nasıl anlasın

Biz ne kendimizi anlıyoruz, ne de birbirimizi Bu yüzden hayat gitgide anlamsızlaşıyor Çünkü sadece zorluklarını, olumsuzluklarını, kirli yanlarını yaşıyoruz Oysa hayatta bir sürü güzellik de var: Mesela güller açıyor, çocuklar gülümsüyor, yıldızlar göz kırpıyor, yağmur yağıyor, güneş doğuyor

Hayatın kışı ayrı, yazı ayrı güzel; denizin durgunu farklı, dalgalısı farklı güzel Ancak bu güzellikleri fark edebilmek için görebilmek lazım

Şayet görmüyorsak, bir anlamda görme engelli sayılmaz mıyız?

Kuşların rengi ve ahengi, uçuşu da, ötüşü de ayrıdır Yazın ayrı, kışın ayrı öter kuşlar Ama her sabah kuş orkestrasının ahenkli ritmiyle uyanmak sadece duymayı bilenlere mahsus bir imtiyazdır Yazık ki çoğumuz kuşları duymuyoruz

Kuşları duymadığımız gibi, eşimizi ve çocuklarımızı da (dinlemiyoruz ki) duymuyoruz

Bir anlamda işitme engelli sayılmaz mıyız?

Sevmekten korkuyoruz Sevsek bile bunu saklıyoruz

Annemiz, babamız, eşimiz ve çocuklarımız onları ne kadar sevdiğimizi bilmiyorlar, çünkü sevgimizi söylemeyi zaaf sayıyoruz

Bir anlamda sevgi engelli sayılmaz mıyız?


Sevdiklerimizin gönlünü alacak güzel sözler söylemiyoruz

Bir anlamda konuşma engelli sayılmaz mıyız?


Elimizdeki güzelliklerle zenginlikleri fark etmediğimiz için, mutluluğu uzaklarda arıyoruz

Bir anlamda zeka engelli sayılmaz mıyız?


Sevgilerimizle birlikte kızgınlıklarımızı, küskünlüklerimizi de saklıyor, duygularımızı salt kendi içimizde yaşıyoruz Bunu izah için de “kol kırılır yen içinde kalır” diyoruz (Kol kırılıp yen içinde kaldıkça, kemik yanlış kaynıyor, böylece bir uzvumuz daha çarpılıyor)

Bir anlamda cesaret engelli sayılmaz mıyız?


Farklı inanan, farklı düşünen, farklı giyinen, farklı yaşayan insanları kabullenemiyor, sosyal hayattan dışlamaya kalkışıyoruz

Bir anlamda saygı engelli sayılmaz mıyız?


Ve hep yakınıyor, sadece şikâyet ediyoruz:

Yani şükür engelliyiz!


Bu anlamda engelli sayımız yedi buçuk milyon değil, belki de yetmiş buçuk milyon!

Yaşamı idrak etmeden yaşayıp gidiyoruz işte!



Kısa Makale Örnekleri - Televizyon Zararı


ÖZELLİKLE yaşlı insanlardan şu sözleri çok sık duyarsınız: “Televizyon çıkalı eski muhabbetler kalmadı” Biz bu haklı sözleri değiştirerek şöyle diyoruz: “Televizyon çıkalı anne babalar çocuklarına eskisi kadar zaman ayıramaz oldu” Anne gündüz televizyon izlerken eteğine yapışan çocuğu başından savmak için “git oyuncaklarınla oyna, görmüyor musun televizyon izliyorum” der Baba işten dönüp akşam yemeğini yedikten sonra koltuğuna oturur, eline kumandayı alır, saatlerce şu kanal senin bu kanal benim dolaşır durur Baba özlemi çeken çocuğuna yarım saatini ayırmaz


Geliri yerinde, okumuş ailelerin çoğu çocuk odasına da televizyon almaktadır Alırken çocukla bir anlaşma yapar ve söz vermesini isterler: “Ancak ödevini yapıp dersini çalıştıktan sonra televizyon izleyeceksin” Çocuk hiç düşünmeden söz verir Aslında bu anlaşmada iki taraf da birbirini aldatmaktadır Anne babanın amacı çocuktan kurtulmak, çocuğun da amacı televizyon sahibi olmaktır Araştırmalar, odasına televizyon alınan çocukların, beklenenin aksine okul başarısında düşme olduğunu göstermektedir Çocuk, televizyon izleyebilmek için ödevlerini çala kalem yapmakta, derslerine yeterince çalışmamakta ve sınavlara iyi hazırlanamamaktadır


Çocuklarda televizyon seyretme alışkanlığı sadece okul başarısını etkilemekle kalmıyor; fiziksel, sosyal, zihinsel ve duygusal gelişimlerini de yavaşlatıyor Çocuk, televizyon başında yeterince hareket etmediği ve biriken enerjisini harcayamadığı için devamlı kilo almaktadır Sokakta arkadaşlarıyla oyun oynayan ve koşan bir çocuk birikmiş vücut enerjisini boşalttığı için rahatlamakta; eve sakinleşmiş olarak dönmektedir Halbuki televizyonun karşısında saatlerce oturan bir çocuk enerjisini boşaltmak şöyle dursun, aksine bu cihazlardan yayılan elektronlara maruz kalmakta ve vücudundaki statik elektrik yükü artmaktadır Bu sebeple, televizyon bağımlısı çocuklar daha sinirli ve daha saldırgandır Yaşlarına uygun olmayan programları izlemeleri halinde kafaları karışır, ruh sağlıkları bozulur


Televizyona düşkün çocuklarda sosyal beceriler zayıflamaya ve içe dönük bir kişilik gelişmeye başlar Ailesiyle, arkadaşlarıyla ve diğer insanlarla sosyal ilişki kurmada isteksiz davranırlar Televizyon izleyen bir çocuk, kendisi birşey üretmemekte, sadece başkaları tarafından üretilen şeyleri izlemekte veya oynamaktadır Hazırı kullanmaya alışmış bu çocuklarda el becerileri ve motor hareketler gelişmez, büyüklerin yardımı olmadan kendi başlarına bir iş beceremezler Zihinsel ve duygusal gelişimleri de normal değildir Olaylar arasında sebep-sonuç ilişkisi kuramaz, bilgiyi yorumlayamazlar Kitap okumak ve ders çalışmak gibi zihinsel çaba gerektiren işlerden hoşlanmazlar Televizyon karşısında daima alıcı durumunda oldukları için konuşmaya ihtiyaç duymamakta, dolayısıyla dil becerileri gelişmemektedir Dil becerileri zayıf olduğu için başkalarıyla diyalog kuramaz, duygularını ve düşüncelerini doğru ifade edemezler


Küçük yaştan itibaren televizyon izlemeye alışan çocuklarda gelişim bozuklukları daha belirgin ve daha ciddidir Bu çocuklar akranlarına nazaran daha geç yürür ve daha geç konuşurlar Konuşulanları ve kendilerine verilen direktifleri anlamakta güçlük çekerler Dil becerileri gelişmediği için isteklerini büyüklerin elinden tutarak veya işaret ederek anlatmaya çalışırlar Anneye aşırı bağımlıdırlar Yabancılarla duygusal ilişkiye giremezler Öpülmekten ve kucaklanmaktan hoşlanmazlar İsimleriyle çağırıldıkları zaman tepki vermezler Yaşıtlarıyla oyun oynamayı ve oyun kurmayı beceremezler Ellerini ve parmaklarını iyi kullanamazlar Çarşı, pazar, toplu taşıma araçları gibi kalabalık yerlerde bulunmaktan hoşlanmaz, huysuzluk gösterirler Doğuştan zihin geriliği olan ve fazla televizyon izleyen çocuklarda otizm belirtileri artmakta, bu çocukları eğitmek daha da zorlaşmaktadır




Çocuklarınıza Zaman Ayırın



Çocukları televizyon bağımlılığından kurtarmanın tek çaresi onlara zaman ayırmaktır Anne baba olarak öncelikli görevimiz çocuklarımıza iyi bir eğitim kazandırmaktır Hiçbir işimiz çocuk eğitiminden daha önemli değildir Eğer çocukların yapmaktan zevk alacakları müzik, resim, spor, kitap okumak gibi faydalı bir becerileri yoksa; anne babaların televizyonu yasaklamaları problemi çözmeyecek, daha da ağırlaştıracaktır


Çocuğunun inatçılığından, söz dinlememesinden, aşırı televizyon izlemesinden ve okuldaki başarısızlığından yakınan bir babaya “çocuğunuza zaman ayırın” tavsiyesinde bulunduğumuzda, “her akşam en az bir saat beraber ders çalışıyoruz, ödevlerine yardım ediyorum, ama değişen bir şey yok” demişti Gülerek: “Hayır, dedim, bizim kastettiğimiz beraberlik bu değil Çocuk bu beraberlikten zevk almaz, aksine bir an önce bitmesini ister Siz çocuğunuza zaman ayırmıyorsunuz, ona ders çalıştırıyorsunuz


Çocuğunuza ayırdığınız zamanın süresi değil, kalitesi önemlidir Eğer bu beraberlikten iki taraf da zevk alıyorsa, kaliteli bir beraberlik var demektir Birlikte yürüyüşe çıkmak, çocuk parkına gitmek, piknik yapmak, akşam yemeğinden sonra ailece çaylı-pastalı sohbet etmek, birlikte televizyonda kaliteli bir film veya program izlemek, uyku saatinde çocuğunuza masal veya kısa bir hikaye okumak ilk anda aklımıza gelebilen kaliteli beraberliklerdir


Çocuğunuzla birlikte iken iyi bir dinleyici olmalısınız Çocuk duygularını, hayallerini, düşüncelerini, endişelerini, korkularını çekinmeden dile getirmeli ve sizinle paylaşmalıdır

Çocuklarını dinlemeyen anne babalar onları tanımakta güçlük çekerler Çocuğunuzu ne kadar çok tanırsanız, yetenekleri konusunda beklentileriniz o kadar gerçekçi olur

Alıntı Yaparak Cevapla

Makale Örnekleri

Eski 07-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Makale Örnekleri



Bir Makale Örneği

Küresel Çevre Kirlenmesi

Günümüzün dünyasında çevre kirliliği, tüm gezegeni kaplayan boyutlara ulaşmış durumda Dünyanın birçok bölgesinde insanlar, çevre felaketine karşı korumasız, nükleer tehdit ve radyasyondan habersiz bir yaşam sürmektedir Bilim adamları ise bu olumsuzlukların devamı halinde dünyadaki tüm canlıların ciddi biçimde tehdit altında olduğunu vurguluyorlar

Halbuki insanoğlunun gelişimi başlarda yaşam ve doğal çevre ile uyum içinde sürmüştür Ancak dünyadaki toplumsal ve teknolojik gelişmelerin hızla artışı karşısında ekolojik sistemin bu hassas dengesi giderek bozulmuştur Bu tehlikeli gelişmenin seyircisi durumunda olan insanlık ise dünyada dengeli bir çevrenin korunamaması halinde tüm canlıların varlığının sürmesinin olanaksızlığını acaba ne zaman anlayacak?

Bu yılın yaz başlarında başlayan yağmur dönemi dünyayı etkisi altına aldı Barajları, setleri ve köprüleri yıkan seller ölümcül sonuçlara yol açtı Bir süre önce Trabzon’da yaklaşık üç saat süren yağmur, Sürmene ilçesi ve haritadan silinen Beşköy beldesinde büyük mal ve can kaybına neden oldu, ocakları söndürdü…

Yağışların etkili olduğu bir başka ülke olan Çin’in birçok bölgesinde barajlar yıkıldı Harekete geçirilen askeri birlikler setleri yıkarak sel sularının kırsal kesime yayılmasını sağlamaya çalıştılar Sel, eylülün ortasında da Meksika’nın Chiapas eyaletinin Valdivia köyünü yok etti

Dünyadaki benzer sel baskınlarının verdiği zararlar ürkütücü boyutlara ulaştı 240 milyon kişiyi etkilediği söylenen bu yazın selleri, resmi açıklamalara göre şimdiye kadar 2 binin üzerinde insanın ve sayısı bilinmeyen diğer canlıların yaşamlarına mal oldu Yaklaşık 14 milyon kişi evini terk etmek zornuda kaldı Bu durum, insana, Çinlilerin “Su ile şaka olmaz” özdeyişini hatırlatıyor

Gün geçmiyor ki çevre felaketi haberlerde yer almasın Büyük Okyanus’ta 30 metreye kadar yükselen dalgalar sahilleri yerle bir etti Deniz dibindeki deprem ya da yanardağların patlamasından meydana geldiği söylenen bu dev dalgalara karşı uyarı ağları da para etmiyor Hatırlanacağı gibu bu dev dalgalar, 1993′te Endonezya’da bir adanın tamamını kapladı ve 2 bin kişinin yaşamını yitirmesine yol açtı Yine Gine’de yaşamını yitirenlerin sayısı ise 3 bini aştı

Dev dalgalara yol açan depremin merkezi Büyük Okyonus’ta idi Ama yer kabuğu, dünyanın başka bölgelerinde harekete geçecek şekilde etki alanını genişletti Örneğin haziran başında başlayan depremlerin, dünyanın dört bir yanını salladığı ortaya çıktı Ülkemiz de bundan nasibini aldı Bu ve buna benzer felaketler bize, geleceğimizi bu günden tahmin etmenin olanaksızlığını gösteriyor Ozondaki delinme ve hava kirliliğinin yaşamda olumsuzluklara neden olabileceği ve doğal yaşamın temellerini dinamitleyeceğini küresel gözlükle niçin göremiyoruz?

Küresel çevre sorunlarının çözümü konusunda her ülkenin, çağdaş yöntemlerle halkını bilgilendirmesi bir görev olmalıdır Sanayinin kent içinden uzaklaştırılmasına ve milli parkların gereği gibi korunup doğal hali ile tutularak toplumun yararlandırılmasına öncelik verilmelidir

Üçbinlinli yılların insanları için, doğayla çok daha büyük uyum içinde yaşanacak rüzgârgüneş enerjisinden yararlanacak doğal konut yapımına geçilemez mi? Bu sahada yeni arayışlar içinde olmalıyız Doğanın intikamının daha büyük olmaması ve acının yoksul ülkelere çektirilmemesi için insanların bir an önce kendilerine çeki düzen vermeleri gerekiyor

Ölümcül etkileri yıllardır sürmekte olan ‘Çernobil’ olayından kim sorumlu? Bugün ‘Çernobil’den on misli daha tehlikeli olacak, radyoaktif artıkların bulunduğu söylenen Sibirya’nın batısındaki Karaçay Gölü, bir saatli bombadan farksızdır Gölün altında, yaklaşık yüz metre derinlikte beş milyon metreküp radyoaktif tozlardan oluşan kütlenin varlığı bilinmektedir

İnsanların yazgıları ile ilgili dehşet dolu olası tehlikelere karşı evrensel yurttaş girişimlerinin etkinliği attırılmalıdır

Hepimizin paylaştığı bu dünyayı, bu gezegeni gelecek kuşaklara kirli ve çirkin bırakmaya hakkımız var mı? Geleceğe bir borcumuz yok mu? Hatalarımızın bedelini henüz doğmamışlara ödetmemeliyiz

Doğa ananın yasalarına yeterince duyarlılık göstermeli ve doğal afetlerini ciddiye almalıyız Doğal zenginliklerle dolu olması gereken bir dünyadan daha fazla yoksun olmamalıyız



Mavi Ağladığında

*Bir yokluk zamanıydıinsanlar işlerine gider,aşıklar parklarda gezinir ,çocuklar top peşinde koşturur,yanlızlar köşelerineağıtlarsa yüreklere çekilirdiBir yokluk zamanıydıonu görürdümbelli belirsiz aynalarınyüzüme yansıyan zamanlarındaGözlerinde iki mavi damlacık yüreğime akardıMavi ağlardıMavi ağlarben yürek sıkıntılarıma çare arardımMavi ağlar,benduygu depremlerimden arta kalanlara sarılırdımYastaydımsiyahtı her yanımHerkesin bildiği yerlerdeherkesin bildiği şeyler yapılırken dolardımavinin gözlerisiyah bir hüzünleMartıların denize dokunup kaçtığı yerlerdeyakardı ışıklarınıyaktığı ışıklarla ışıl ışıl olurdumavinin gözleri,yüzünde mavi bir tebessümve dudaklarında umut mavisi kelimelerBen maviliğine ,maviliği ışıklarıyla aydınlattığı denize karışırdıDenizsebildik hüzünleri savururdu dalgalarıylamavi bir iklimdeBir yokluk zamanıydıBen yok olurdum,mavi ışığını kapatırİnsanlar işlerinden evlerine döner,aşıklar parklarındaneski yalnızlıklarına karışır,yalnızlar durdukları köşeden sıkılırdaha yalnız köşeler ararlardı kendilerineSiyah duvarlarımdan siyah hüzünler akardı gölgem saklandığı yerden çıkardıMavi konuştukça susardımavi sustukça katardı maviliğini hüzünlerimeKattıkça umut beyazına dönerdi hüzünlerimanlık siyahlığındanUmut edemezken yarım kalmış şarkıların tamamlanmasını,Mavi, notalar yazardı siyah çizgilerin üzerineMavi ağlardıve ben mavi gözyaşları biriktirirdim yüreğimdeMavi ağladığında vazgeçerdimgünlük intiharlarımdanYaşamın karmaşasına döner,parklarda gezen yalnız aşıklara laf atar,işlerine koşuşturan insanların ayaklarınayaşamsal çelmeler takar,çocukların oyunlarına karışır,yalnızları çekildikleri köşelerde rahatsız ederdimBuna rağmen mavi durmaztüm sessizliğiyle ağlardıMavi gözyaşları çoğalırdı yüreğimdeMavi bir ölüm olurdu yaşam,mavi yapraklar dökülürdü zamansız dallarındanBir yokluk zamanıydıSiyahlığımın arasından geçipbilmediğim bir yere doğru giderkengörmüşlerdi onu,güneşin bile gözünü açmadığı bir zamandaGiderken de ağlamıştı mavi,Mavi gözyaşlarına



MAKALE ÖRNEĞİ

BEŞ KURUŞLUK MALİYETİ DAHİ OLMAYAN TEBESSüMüN HİKAYESİ

Küçük kiz,hüzünlü bir yabanciya gülümsedi Bu gülümseme adamin
kendisini daha iyi hissetmesine sebep oldu Bu hava icinde yakin
geçmiste kendisine yardim eden bir dosta tesekkür etmedigini
hatirladiHemen bir not yazdi,yolladi
Arkadasi bu tesekkürden o kadar keyiflendi ki,her ögle yemek yedigi
lokantada garson kiza yüklü bir bahsis birakti Garson kiz ilk defa
böyle bir bahsis aliyorduAksam eve giderken,kazandigi paranin bir
parçasini her zaman köse basinda oturan fakir adamin sapkasina birakti
Adam öyle ama öyle minnettar oldu kiiki gündür bogazindan asagi
lokma geçmemisti Karnini ilk defa doyurduktan sonra,bir apartman
bodrumundaki tek odasinin yolunu islik çalarak tuttu Öyle neseliydi
ki, bir saçak altinda titreyen köpek yavrusunu görünce,kucagina
aliverdi
Küçük köpek gecenin sogugundan kurtuldugu için mutluydu Sicak odada
sabaha kadar kosusturduGece yarisindan sonra apartmani dumanlar
sardiBir yangin basliyorduDumani koklayan köpek öyle bir havlamaya
basladi ki,önce fakir adam uyandi, sonra bütün apartman halki
Anneler,babalar dumandan bogulmak üzere olan yavrularini kucaklayip,
ölümden kurtardilar
Bütün bunlarin hepsi,bes kurusluk bile maliyeti olmayan bir
tebessümün sonucuydu
MUTLU BiR GÜLÜMSEYiSiN YERiNi HiÇ BiR TATLI SÖZ TUTAMAZ






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.