Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çevreye, enerji, kaynaklarının, zararları

Enerji Kaynaklarının Çevreye Zararları

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Enerji Kaynaklarının Çevreye Zararları



Enerji Kaynakları Çevremizde Nasıl Tahribatlar Meydana Getirmektedir


Enerji kaynaklarının çevreye olumsuz etkileri

Bugün fosil yakıtların çevre ve insan sağlığı açısından yarattığı olumsuzluklar her geçen gün katlanarak artmaktadır Fosil yakıtlar yakıldığında altı sera gazının açığa çıkmasına neden olur Bunlardan en belirleyici olanları karbondioksit (CO2) ve metandır Diğerleri ise kükürt, partikül madde, azotoksit, kurum ve küldür Güneş, gün doğumundan gün batımına kadar atmosfere ısı ve ışık vermektedir Doğal döngünün devam etmesi için bu ısının tekrar uzaya verilmesi gerekmektedir Oysa fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan CO2 ve metan gazı bünyelerinde ısı tutma özelliğinden dolayı ısının bir kısmını atmosferde tutmaktadır Böylece dünya ısınmaya başlamakta ve iklim değişiklikleri meydana gelmektedir Bugün tüm dünyanın enerji tüketiminde büyük ölçüde bağımlı olduğu enerji kaynakları yenilenemez nitelikte olan fosil kaynaklardır Bu fosil kaynakların çevreye verdikleri zararlarda özellikle şehirlerdeki hava kirliliği olmak üzere tüm doğal ortam üzerinde kendini hissettirmekte ve bu olumsuzlukların en aza indirilebilmesi içinde çareler aramaktadır


Ancak henüz yoğun şekilde kullanımı olmayan ve çevre üzerindeki etkileri yeterince değerlendirilmemiş olan yenilenebilen enerji kaynaklarının çevresel etkileri üzerinde ayrı ayrı durulmaktadır Ama tamamının ortak yönleri canlılara, doğaya,havaya ve suya verdikleri zararlardırYenilenebilir enerji kaynakları canlılar ve atmosfer üzerinde zararlı etkilere yol açmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla

Enerji Kaynaklarının Çevreye Zararları

Eski 07-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Enerji Kaynaklarının Çevreye Zararları



Hidroelektrik Santrallerin Çevre Üzerindeki Etkileri
Hidroelektrik santraller iklimsel, hidrolojik, ekolojik, sosyo-ekonomik ve
kültürel etkilere sahiptir Üretime geçen bir hidroelektrik santralın su toplama
kısmı (baraj), çevresel etki yaratmaktadırBaraj gölünün yüzey alanı
itibariyle nehre göre daha geniş olması ve buharlaşmanın artmasından
dolayı iklimsel etkiler oluşmaktadır Bu şekilde havadaki nem oranı artmakta
ve hava hareketleri değişmekte sıcaklık, yağış, rüzgar olayları
farklılaşmaktadır Bu durumda yöredeki doğa bitki örtüsü tarım bitkileri sucul
karasal hayvan varlığı ani bir değişim içine girmekte uyum sağlayabilen
türler yaşamlarını devam ettirmektedirler

Hidrolojik etkiler akarsuyun akış rejimi ve fiziko-kimyasal parametrelerin
değişmesi ile ortaya çıkmaktadır Nehirlerin engellenerek, baraj gölü haline
getirilmeleri baraj gölündeki suyun bir miktarının buharlaşması ile su
içindeki tuz miktarı ve diğer minarellerin artmasına neden olmaktadır
Akarsudan göle geçişte su hızı difizyon ve oksijen alma kapasitesinin
düşmesine bağlı olarak doğal temizleme kapasitesi düşmekte göl,
ötrüfikasyon sürecine girmektedirGöl su kalitesinde meydana gelen
değişimler sucul canlı yaşamını değiştirmektedir

Barajın fiziksel yapısının su ve kara ortamında göç yollarının kesilmesi,
yaşama alanlarının su altında kalması ve bazı önemli türlerin yok olması
sonucunda ekolojik etkiler ortaya çıkmaktadır Yüksekten düşen sular
nedeniyle hava azotunun aşırı doygunluk düzeyinde çözülmesi, balıklar için
öldürücü olmaktadır

Diğer taraftan, sosyo-ekonomik ve kültürel etkiler* barajın inşaat
aşamasından itibaren olumlu olumsuz şekilde hissedilmektedir Yapım
aşamasında sualtında kalan arazinin niteliği ve büyüklüğüne bağlı olarak
yapılan kamulaştırma neticesinde iç-dış göç olayları yaşanmakta ve arazinin
kıymeti değişmektedir Ancak yapım aşamasında iş gücü akımı sebebiyle
yöresel ekonomi canlanmakta alt yapı hizmetleri ile sosyal hizmetler ( okul,
sağlık tesisi vb) özellikle entegre projelerde olumlu etki yapmaktadır Baraj
gölü ayrıca, rekreasyon ve su ürünleri üretimi için bir kaynaktır Ancak,
yöredeki tabiat ve tarih varlıklarının korunmaması neticesinde kültürel
değerlerin kaybı söz konusu olmaktadır

-Termik Santrallerin Çevreye Etkileri
Termoelektrik güç üretimi en genel anlamıyla kömür, petrol ve doğal gaz
yakıtlı olarak yapılmaktadır Geçtiğimiz yıllarda ülkemizde tüketilen toplam
elektrik enerjisinin % 60'ının üretildiği termik santrallerimizde 1950 yılında
kullanılan yakıtın % 68'ini taşkömürü oluşturuken 1970'li yıllardan itibaren
yerli enerji kaynaklarımız arasında önemli bir potansiyele sahip linyit
kömürleri devreye girmiştir Santrallerden enerji elde edilmesi sırasında
baca gazları, baca külleri, kül ve kömür stok sahasındaki küller, açık kömür
işletme sahaları, dekapaj sahaları, kömür nakil yolları, kömür ve küllerin
bantlarla taşınması esnasında çevre olumsuz yönde etkilenmektedir
Termik santrallerde yakıtın yanması sonucu oluşan ve atmosfere verilen
başlıca kirletici emisyonlar kükürtoksitleri, azotoksitleri, karbonoksitler ve
partikül maddelerdir Bu emisyonlar, kullanılan yakıtın türüne, yakıtın
bileşimine ve kullanılan yakma teknolojisine bağlı olarak değişiklikler
göstermektedir

Yakıtlar yanarken içerdikleri kükürtlü bileşiklerde yanar Kükürdün yüksek
sıcaklıklarda kararlı olan bileşiği kükürtdioksitdir, ancak az miktarda
kükürttrioksit de oluşur Kükürtoksitler su ile birleşerek sülfirik asit oluşturur
Sudaki çözünürlükleri yüksek olduğu için yağmur damlacıkları ile birleşerek
asit yağmurları olarak yeryüzüne ulaşırlar

Termik santrallerin baca gazındaki azotoksitlerin yaklaşık % 95'ini NO, %5'ini
ise N02oluşturmaktadır Azotmonoksit atmosferdeki oksijenle tepkimeye
girerek azotdioksiti oluşturur Azotoksitlerde su ile tepkimeye girerek asit
oluştururlar Bu oksitlerin atmosferde ortalama kalma süreleri yaklaşık bir
haftadır ve büyük bir kısmı asit veya nitratlar halinde çökerek çevre
kirliliğine neden olur

Yere ulaşan asidik kirleticiler toprak ve suların pH değerini düşürürler
Toprak ve sulardaki kimyasal ve biyolojik olaylar pH değerinden önemli
ölçüde etkilenirler Asit yağmurları ağaçları yapraksız hale getirerek
öldürmektedir Asit yağmurları toprakların asitlik derecesini artırarak,
alüminyum ve civa gibi toksik metalleri mobilize ederek, topraktaki azot
fiksasyonunu engelleyerek ve nitratları mobil hale getirerek ve bitkilerin
gelişmesini tahrik ederek zararlı etki yapmaktadır

Termik santrallerde uçucu kül ve kazan atıklarının açıkta depolanmaları
durumunda içerdikleri metaller veya diğer bileşiklerin yağmur ile su
kaynaklarına sızmaları veya rüzgar ile atmosferde sürüklenmeleri çevreye
zarar vermektedirTermik santrallerimizin hepsinde elektrofiltreler mevcut
olmakla birlikte çeşitli nedenlerle çalıştırılamaması nedeniyle çeşitli çevre
sorunları yaşanmaktadır Bu uçucu küllerin çevreye yayılması ile doğal ve
kültür bitkilerinin yapraklarını örterek bunların solunum ve fotosentez yapma
imkanını azaltmakta veya ortadan kaldırmaktadır Hava kirliliği yaratarak
insan sağlığını etkilemekte, küldeki radyoaktif maddeler nedeniyle çevresini
etkilemektedir Ayrıca kül stok sahaları ekonomik nedenler ön planda
tutularak termik santrallere çok yakın alanlarda seçilmiştirler Böylece
yerleşim yerlerine yanlış olarak çok yakın kurulan termik santraller
nedeniyle kül stok sahaları da yerleşim yerlerine çok yakın tesis
edilmişlerdir Bu atıklar yörede peyzaj değerlerini bozmakta arazının
değerini düşürmektedir

Termik santrallerin çalışması esnasında karbondioksitin atmosferde birikip
atmosferin özelliklerini etkileyerek ve uzun vadede sera etkisi yaratarak
dünyamızda ciddi iklim değişikliklerine yol açacağı beklenmektedir
Karbonmonoksit ve uçucu organik maddeler yanma verimini azaltan ve
hava kirliliğine yol açan parametrelerdir

-Nükleer Santrallerin Çevreye Etkileri
Nükleer santrallerin çevre üzerindeki etkileri uranyum ve toryum çıkarma,
yakıt hazırlama,zenginleştirme, üretim, kullanılan yakıtın yeniden
işlenmesi, depolanması ve işletme ömrü bitip kapatılan reaktörlerin
sökülmesi sırasında ortaya çıkmaktadır Nükleer Santrallerde kullanılan
uranyum ve toryum cevherlerinin çıkarılması ve işlenmesi esnasında
düşük ışımalı atıklar yayılmaktadır Bu atıkların bir bölümünün geçmişte
yapı malzemesi olarak kullanılması, bu tür malzemeden yapılmış evlerde
barınan insanların, uranyum madencilerinden daha yüksek dozda ışımaya
maruz kalmalarına yol açmıştır Nükleer santrallerden çevreye olabilecek en
büyük etki bir kaza sonucu büyük miktarlarda radyoaktif maddenin çevreye
yayılmasıdır Nükleer Santrallerden yayılan gaz ve sıvı radyoaktif atıklar
önemli çevre sorunları yaratmaktadır Ancak, olası kaza durumunda
radyasyonun çevreye olan etkileri kazanın şiddetine, reaktörün tipine ve
reaktör dış emniyet sistemine göre değişmektedir Şayet kaza sonucunda
çevreye çeşitli radyoizotoplar yayılmışsa su, toprak ve hava alıcı ortamına
radyasyonun yayılması, çevre ve insan sağlığını etkilemektedir Radyasyon
gerek ışınlama ile gerekse bitki ve deniz ürünlerinin yenmesi sonucu
insanlara geçmektedir Radyoaktif maddelerin (sezyum ve stronsyum) yarı
ömürleri uzun olup (28 yıldan fazla) vücuttaki tabi elementlerle kimyasal
benzerlikleri bulunduğundan insan vücudunda birikmesi sözkonusudur
Örneğin kalsiyumun kemik oluşumunda potansiyumun da çeşitli hücre
fonksiyonları ile ilişkisi bulunmaktadır Kimyasal olarak da stronsiyum
kalsiyum ile sezyum ise potansiyum ile olan benzerliklerinden dolayı bu
maddeler alınan besinlerle vücutta birikerek çeşitli kemik hastalıkları ve
kemik kanserine sebep olmaktadırlar Radyoaktif serpintiler sonucu toprağın
bu atıkları absorblaması ve toprakta yetişen bitkilerin doğrudan yenilmesi
veya bunları yiyen hayvanların et ve sütünün besin olarak alınması ile insan
vücudunda radyoaktif maddeler birikmiş olacaktır Yine atmosfere yayılan
radyoaktif gazlar bulutlardan ışınlama ile veya gıda zinciri ile insanlara
bulaşmakta ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir
Burada önemli olan yakıtın kullanım ömrünün tamamlanmasından sonra
ortaya çıkan ve çok yüksek düzeyde ışıma yayan artıkların iyi saklanmaları
ve depolanmalarıdır

-Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Çevreye Etkileri
Jeotermal enerji, genel olarak çevre yönünden temiz bir enerjidir Ancak
jeotermal akışkan bünyesindeki bor minerali atık akışkanı tarım sulama
sularına karışmasıyla tarım için büyük bir tehlike oluşturmaktadır
Reenjeksiyon metodu ile sorun çözümlenebilmektedir
Rüzgar enerjisi en az çevre sorunu yaratan yenilenebilir enerji kaynağıdır
Karşılaşılan sorunlar uygun tasarım ve sağlam tesisatla önlenebilmektedir
Kanatlar elektromanyetik dalgaları yansıtarak haberleşme ve görüntü
sinyallerini etkilemektedir Ancak bu etki metal kanatlar yerine fiberglas
malzeme kullanılarak önemli ölçüde giderilebilir Rüzgar tirbünleri genellikle
yerleşim bölgeleri dışında inşa edildiklerinden gürültü ve görüntü kirliliği en
az düzeydedir

Güneş enerjisi kullanımını sağlayan teknolojilerinin yarattıkları çevre
sorunları diğer teknolojilere kıyasla önemsizdir Düzlemsel kollektör
sistemlerinin çevreye zararlı etkileri yok denebilecek düzeydedir Ancak
bazı çalışmalarda zehirli niteliğe sahip ısı aktarım akışkanları veya yüksek
sıcaklıklar nedeniyle sağlık açısından tehlikeli olabilecek durumlar
görülmektedir Diğer taraftan güneş pili imalatı sırasında işçilerin zehirli
maddelere maruz kalması sorunu olabilmektedir

-Isınma Amaçlı Kullanımdan Kaynaklanan Çevresel Etkiler
Evsel ısınma amaçlı yakılan kömür ve fuel-oil emisyonlarının alçak
bacalardan atmosfere atılması, kullanılan yakıtın yüksek oranda kükürt ve
kül içermesi, ısıtma sistemlerinde yanmanın genellikle tam olmaması gibi
faktörler inversiyon gibi meteorolojik faktörlerle bir araya geldiğinde özellikle kış aylarında hava kirliliği ortaya çıkmakta ve insan sağlığı olumsuz yönde
etkilenmektedir

Özellikle 1950'li yıllardan sonra görülen hızlı kentleşme, Türkiye'deki hava
kirliliğinin en önemli sebeplerindendir Büyük kentlerimizde kış aylarında
görülen hava kirliliği başlıca ısınma amacıyla tüketilen yakıtlardan
kaynaklanmaktadır

Şehirlerimizde hava kirliliğinin tespit edilmesi için sürekli ölçümler
yapılmaktadır Ancak hava kirletici emisyonlardan sadece kükürtdioksit ve
partikül madde ölçümleri yapılmakta diğer kirleticiler hiç ölçülememektedir
Ülkemizde genelde ısınmada en fazla odun ve biomas kullanılmakta, daha
sonra fuel-oil, LPG, motorin ve gazyağından oluşan petrol ürünleri
gelmekte, daha sonra ise linyit ve taşkömürü gelmektedirDoğalgaz ise
gerilerde kalmaktadır Ancak hava kirliliğinin yoğun olduğu şehirlerde
ağırlıklı olarak yerli linyit kömürü, yerli ve ithal taşkömürü, 6 nolu fuel-oil ve
kalorifer yakıtı kullanılmaktadır






Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.