Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
farz, iki, otuz

Otuz İki Farz

Eski 12-21-2007   #1
[KAPLAN]

Otuz İki Farz



OTUZ İKİ FARZ

"Otuziki Farz" terimi, özellikle yurdumuzda, dolayısı ile Hanefi mezhebinin hakim olduğu yerlerde Islamın önemli temel prensiplerinin, avam anlayışı ile bir araya getirilmesini anlatır ki şunlardır: Imanın şartları (6) Islamın Şartları (5), Namazın farzları (12) Abdestin farzları (4) ,Gusulün farzları (3), Teyemmümün farzları (2), toplam (32) Bu otuz iki önemli farz "Elli Dört Farz"a göre daha tutarlı ve daha önemli sıralama olmakla beraber bu da ilmî bir temele oturmamaktadır ve genel olarak bütün müslümanların anlayışını yansıtmaz Çünkü:1 Öncelikle en önemli farzlar bunlardan ibaret değildir Cihad, anneye-babaya ihsan, yakınlarla iyi ilişkiler gibi bazı prensipler, Otuz iki Farz'da sayılanların bazılarından daha önemli olabilir Binaenaleyh, böyle bir sınırlama, Islamı bu yolla öğrenen birisini dinin isteklerinin bunlardan ibaret olduğu vehmine düşürebilir2 Bu prensiplerin tamamı ibadetlere, dolayısı ile ahiret alemine ait prensipler olması; Islamın dünya düzenine hiç yer vermediği tamamen Allah'la kul arasında bir din olduğu kanaati uyandırabilir Nitekim bunların hiç birisi hukuki prensipler değildir Oysa Islami prensiplerin pek çoğu dünyaya bakan hukukî düzenlemelerdir ve kanunla belirlenmiş müeyyidelere sahiptirler3 Iman, Islam, namaz, abdest, gusül ve teyemmüm gibi esaslar bütün Islami mezheplerde bulunmakla beraber, bunların farzları ya da şartları herkese göre aynı sayıda değildir Mesela abdestin farzları Hanefilere göre dört iken Şafiilere göre altıdır Dolayısıyla onların otuz iki farzdan değil, otuz dört, belki de kırk farzdan sözetmeleri gerekir Nitekim Hanefilerin de hepsi otuz iki farzdan sözetmezler Bazıları bunun otuz üç farz olduğunu söylerler Bu fark da teyemmümün farzlarının iki ya da üçolarak sayılmasından kaynaklanır Kısaca "iki darp (vuruş) bir niyet" ifadesiyle anlatılan bu farzlar, mahiyet olarak aynı olmakla beraber, iki vuruş (darp)un, vuruş olmalarına göre bir farz, yada iki ayrı vuruş olmalarına göre iki farz sayılması bu farkı doldurur Nitekim şu anda Yugoslavya'da yaşayan müslümanlar arasında "Otuzüç farz" teriminin bulunduğu ve onların, "otuz iki" diyenlerin yanlışlık yaptıklarına hükmettiklerini öğreniyoruz4 Otuz iki farz arasında bulunan "Islamın şartları"nın, aslında "kelime-i sehadet" dışındakiler Islamın şartı değil, Islamın rüknü ve hadisteki ifadesiyle; üzerlerine Islamın bina edildiği esaslardır Şart, bulunmadığında meşrutun dahi bulunmadığı şeydir: Mesela abdest namazın şartıdır Namaz meşruttur Abdest olmasa namaz da olmaz Oysa namazı, orucu, zekatı ve haccı bulunmayan, insan müslüman değildir denilemez Demek ki bunlar Islamın şartı değillerdir Belki rükünleridirler Diğer yönden bir hadiste Islamın beş şey üzerine oturduğu söylenir ve bu rükunler sayılır ama başka Hadislerde daha değişik sayılarda ve daha değişik rükünlerden de söz edilir Öyleyse Islamın rükünlerini dahi beşle sınırlamak doğru olmaz Keza, iman esasları da altı maddeden ibaret değildir: Icmalen daha aza indirilebilecekleri gibi, tafsilen daha çoğa da çıkarılabilirler5 "Otuz Iki Farz" sayılırken hem imanın şartlan hem de Islam'ın şartları sayılmış, ama bunların pek çoğunun kendi içindeki şartları ayrıca sayılmadığı halde, Islamın şartlarından gösterilen namazın ayrıca şartları sayılmış, hatta daha ileri gidilerek namazın şartlarından birinin (abdestin) şartları dahi bu sayıya dahil edilmiştir Buna göre zekatın, haccın ve orucun; hatta haccın şartı olan Ihramın da şartları sayılabilir ve bu rakam çok daha kabarık olabilirdi Bütün bunlar, bu rakamın hem sistematik, hem ilmi hem de Islami olmadığını gösterir Binaenaleyh, en olumlu yaklaşımla nihayet şöyle söylenebilir: Farzları otuz iki ile sınırlandırmak, çocuklara ve avama en az bu sayıdaki önemli farzı bilme kolaylığı sağlar ve onlara bir son tayin ederek en azından bu kadarını öğrenmelerini kolaylaştırır Yoksa Islamın farzları otuz ikiden ibaret değildir

Alıntı Yaparak Cevapla

Otuz İki Farz

Eski 05-01-2009   #2
ysnkrks
Icon1861

Otuz İki Farz



Yapılması dinen kesin olarak emredilen işlere "farz" denir Farzlar sübûtu ve delâleti kesin olan ayet ve hadis delillerine dayanır Farzı ifa etmek sevabı; terketmek ise azabı gerektirir Bu çeşit emirleri inkâr eden dinden çıkar İman, temizlik ve ibadet konularında her ergin ve akıllı müslümanın fert olarak yerine getirmek zorunda olduğu farzların sayısı otuz iki olarak meşhur olmuştur Ancak İslâm'ın bütün emirleri bunlardan ibaret olmayıp; medenî, borçlar, ticaret, ceza hukuku ve benzeri alanlarda da uyulması gereken prensipler vardır Otuz iki farz; iman, İslâm, abdest, gusül, teyemmüm ve namaz konularına aittir Bunları yedi maddede açıklamaya çalışacağız


A İmanın Şartları Altı tane olup Cibril hadisinde şöyle ifade edilmiştir: "İmân; Allah'a, O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmaktır" (Buhârî, İmân, 37; Müslim, İmân, I)


a Allah'a iman* Allah, bütün varlıkları yoktan var eden, yöneten, başlangıcı ve sonu olmayan, sonsuz güce sahip yüce yaratıcıdır "De ki, göklerin ve yerin rabbi kimdir? De ki Allah'tır" (er-Ra'd, 13/16)

b Meleklere iman * Melekler; Cenab-ı Hakk'ın nuranî, latîf yaratılışlı, güçlü bir takım kulları olup; istedikleri şekle girebilen, yorulmaz, usanmaz, üremez, daima Allah'a itaat üzere bulunan varlıklardır "Üzerinizde zaptedici melekler vardır Onlar şerefli kâtiplerdir İşlediklerinizi bilirler" (İnfitâr, 82/10-12)

c Kitaplara iman* Allah, peygamberleri vasıtasıyla insanlığa kitaplar göndermiş; emir, yasak, va'd, mükâfat ve ceza hükümlerini onlara ulaştırmıştır İlk peygamberlere sayfalar, Musâ, Dâvud, İsa ve Hz Muhammed'e kitap halinde vahyini duyurmuştur "Allah bir insanla karşılıklı konuşmaz Ancak vahiyle yahut perde arkasından konuşur, yahut bir elçi (melek) gönderip izniyle dilediğini vahyeder" (eş-Şurâ, 42/51)

d Peygamberlere iman* Allah, insanlardan bazılarını elçi olarak görevlendirmiş, emir ve yasaklarını insanlara onlar vasıtasıyla ulaştırmıştır
"Şüphesiz biz, her millet içinde; Allah'a kulluk edin, şeytandan kaçının diye bir elçi gönderdik" (en-Nahl, 16/36); "Peygamberlerden kimini daha önce sana anlattık; kimini de anlatmadık" (en-Nisâ, 4/164)

e Ahirete iman * İnsan, bedeni varlığı ölünce kabir hayatına geçer; kıyamet kopunca da insanoğlu kabirlerden kalkacak ve böylelikle ahiret hayatı başlayacaktır Orada insan, dünyada yaptığı işlerin durumuna göre, Cennet veya Cehennemdeki yerini alır, sonsuz ve yeni bir yaşamın içine girer Kur'an-ı Kerim'de ahiretten söz eden pek çok ayet vardır: Yüce Allah takva sahiplerinin niteliklerini belirtirken; "Onlar ahirete kesin bir kanaatle inanırlar" (el-Bakara, 214) buyurur

f Kaza ve kadere iman * Cenab-ı Hakk'ın, insanın ileride yapacağı iyi ve kötü şeyleri ezelde bilip yazmasına "kader"; zamanı gelince ezelî ilmine uygun olarak o eşyayı veya olayları yaratmasına da "kaza" denir Kader, Allah'ın ilim sıfatının ürünüdür Ayette şöyle buyurulur: "Allah, emrini yerine getirendir Allah, her şey için bir ölçü koymuştur" (et-Talâk, 65/3) Hz Peygamber; "Sizden hiçbir kimse yoktur ki, Allah onun cennetteki veya cehennemdeki yerini yazmış olmasın" (Buhârî, Cenâiz, 83; Tefsîru Sure, XCII/6; Müslim, Kader, I; İbn Mâce, Mukaddime, 10)

B İslamın Şartları Beş tane olup, bir hadiste şöyle ifade edilmiştir: "İslâm beş şey üzerinde kuruldu: Allah'tan başka ilâh olmadığına, Hz Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmek; namaz kılmak; zekât vermek; Ka'beyi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak" (Buhârî, İmân, I, II; Müslim, İmân, 19-22; Tirmizi, İmân, III; Nesâî, İmân, 13)

a Allaha ve peygamberine iman etmek ve bu imanı açıklamak Ayette şöyle buyurulur: "Allaha iman edin Allah'a ve sözlerine iman eden, okuyup yazması olmayan, Allah'ın elçisi Peygamber (sas)'e de iman ediniz" (el-A'râf; 7/158)

b Namaz* kılmak Kur'an-ı Kerim'in bir şok yerinde; "Namazı kılınız, zekâtı veriniz"bir ayette de; Bütün namazları ve orta namazı (ikindiyi) muhâfaza ediniz" (el-Bakara, 2/238) buyurulur

c Zekât* vermek Kur'an-ı Kerim'de "Zekâtı veriniz" (el-Bakara, 2/43); "Onların mallarında dilencinin ve yoksulun bir payı vardır" (el-Meâric, 70/25) buyurulur

d Haccetmek Müslüman, ergin, akıllı, hür, yeterli vakte sahip, sağlıklı, gidiş-geliş süresi içinde yol masrafı ile kendisinin, eş ve çocuklarının geçimi temin edilen kimselere, ömründe bir defa hac farzdır Kur'an'da şöyle buyurulur: "Yoluna gücü yeten herkesin, o Ev'e hac etmesi Allah'ın bir hakkıdır" (Âl-i İmrân, 3/97)

e Oruç* tutmak Ergin, akıllı her müslümanın üzerine Ramazan orucu farzdır Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ey iman edenler! sizden önceki ümmetlere oruç farz kılındığı gibi size de farz kılındı" (el-Bakara, 2/ 183)

C Abdestin Farzları Abdest üç organı su ile yıkamak ve başı meshetmekten ibaret bir temizliktir Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ey inananlar! Namaz kılmak istediğiniz zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı da (yıkayın)" (el-Mâide, 5/6) Abdestin farzları dörttür

a Yüzü yıkamak Tüy bitimi ile çene altı ve iki kulak arasında kalan yüzü bir defa yıkamak farzdır

b Elleri yıkamak Dirseklerle birlikte kolları yıkamak gerekir

c Başa meshetmek Başın dörtte birini meshetmek gerekir Bazı bilginler başın çok az bir kısmının, hattâ saçın bir iki telini meshetmenin yeterli olduğunu söylerler

d Ayakları yıkamak Topuklarla birlikte iki ayağı yıkamak gerekir
Kur'an-ı Kerim'e el sürmek, namaz kılmak ve Ka'be'yi tavaf etmek için abdestli bulunmak şarttır

D Guslün Farzları Cünübün, hayız ve nifası kesilenin boy abdesti alması farzdır Guslün farzları üçtür Ayette şöyle buyurulur: "Eğer siz cünüp iseniz, tertemiz yıkanınız " (el-Mâide, 5/6)

a Ağzı yıkamak (mazmaza*) Boy abdestinde ağız ve burun yüzden sayılır

b Burnu yıkamak (istinşak *)

c Bütün vücudu yıkamak Vücud hiç bir yeri kuru kalmayacak şekilde yıkanmalıdır Saç diplerine suyun ulaşması yeterli olup, kadınların uzun olan saç örgülerini çözmeleri gerekmez

E Teyemmümün Farzları Su bulunmadığı veya bulunup da kullanma imkânı olmadığı zaman temiz toprak veya kum ve kerpiç gibi toprak cinsinden bir şeye ellerini sürüp yüzü ve kolları meshetmeğe teyemmüm denir Teyemmüm abdest ve gusül yerine geşer Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Su bulamadığınız taktirde temiz toprağa teyemmüm ediniz" (el-Mâide, 5/6) Teyemmümün farzı ikidir

a Niyet etmek b Elleri toprağa veya toprak cinsinden bir şeye iki kere vurup, yüzü ve kolları meshetmek

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Otuz İki Farz

Eski 05-01-2009   #3
ysnkrks
Varsayılan

Cevap : Otuz İki Farz



F Namazın Şartları Namazın dışında kalan, fakat namaz kılabilmek işin mutlaka yapılması gereken şeye "şart" denir Namazın şartları altı tanedir

a Hadesten temizlenmek Abdestsizlik, cünüplük, âdet veya lohusa hâlinde bulunmaya "hades" denir Abdest veya boy abdesti almak suretiyle hadesten temizlenme meydana gelmiş olur (bk el-Mâide, 5/6)

b Necâsetten temizlenmek Vücutta, elbisede veya namaz kılınacak yerde bulunan pisliği (necâseti) temizlemek gerekir Bu, namaz kılabilmek için bir ön şarttır (el-Müddessir, 74/4; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk 1985, I, 871)

c Setru'l-avret Bakılması haram olan yerleri örtmek demektir Avret yerleri, erkekte göbekten diz kapağına kadar (diz kapağı dahil); kadınlarda el, yüz, ayakları hariç bütün vücuttur Ayette şöyle buyurulur: "Ey Ademoğulları, her mescide çıkışınızda en güzel elbiselerinizi giyiniz" (el-A'râf, 7/31) Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: "Allah hayız görecek yaştaki kadının namazını baş örtüsüz kabul etmez" (eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, 2/67); "Ey Esmâ, kadın hayız görecek çağa gelince onun şu şu yerleri dışındaki vücudunun görülmesi uygun olmaz Hz Peygamber, yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti" (ez-Zeylaî, Nashu'r-Râye, I, 299)

d İstikbâl-i kıble Namazda kıbleye yönelmek demektir Kur'an-ı Kerim'de; "Yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir Siz de olduğunuz yerde yüzünüzü onun tarafına döndürünüz" (el-Bakara, 2/144) buyurulur

e Vakit Vakit girmeden namaz farz olmaz Bu bakımdan namaz vakitlerinin belirlenmesi önemlidir Farz namazların vakitleri bir hadiste şöyle ifade edilmiştir: "Sabah namazının vakti, ufukta güneşin kenarının belirmesinden hemen öncesine kadardır; öğlen namazının vakti, güneşin, gökyüzünün ortasından sağa kaymasından itibaren başlar; ikindi oluncaya kadar sürer İkindinin vakti, güneş sararıp çemberi tamamen ufukta görünmez oluncaya kadardır Akşamın vakti, güneşin batmasından, şafak'ın kaybolmasına kadar sürer Yatsının vakti de gece yarısına başka bir rivayette tan yeri ağarıncaya kadardır" (Müslim, Mesâcid, 31)
Vitir namazı da yatsı namazının vakti içinde ve bu namazdan sonra kılınır (İbn Hanbel, Müsned, VI, 7)

f Niyet İbadeti diğer alışkanlıklardan ayırmak ve namazı Allah rızası için kılmak üzere kalp ve düşüncenin yönelişine niyet denir Namaz vakitleri içinde aynı cins ibadet birden çok yapılabildiği için, kılınacak namaz çeşidi belirlenerek niyet etmek şarttır Kur'an'da şöyle buyurulur: "Onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek, hakka eğilerek, ancak Allah'a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekâtı vermekle emrolunmuşlardır İşte dosdoğru din budur" (el-Beyyine, 98/5) Hz Ömer'in naklettiği şu hadis, niyet konusundaki genel prensibi oluşturur:

"Ameller niyetlere göredir Herkes niyet ettiği şeyi görecektir" (Buhârî, Bedül-Vahy,I; Müslim, İmâre,155; Ebû Dâvud, Talâk, 11) Başka bir hadis de şöyledir: "Allah, sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, fakat sizin kalplerinize ve amellerinize bakar" (Müslim, Birr, 32; İbn Mâce, Zühd, 9; İbn Hanbel, II, 285)

G Namazın Rükünleri Namazın sıhhatli olması için yapılması gereken ve namazı oluşturan ana unsurlara "rükün" denir Namazın rükünleri altıdır

a İftitah tekbiri Namaza başlama tekbiri olup, buna "tahrime" de denir Yemek, içmek, konuşmak gibi namaz dışında yapılması mübah olan şeyleri bu tekbir yasakladığı işin "tahrime" adını almıştır Tekbirin "Allah her şeyden yücedir" anlamına gelen "Allahu ekber"veya bu anlamda bir zikir olması gerekir Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:
"Rabbinin adını anıp namaz kılan, arınan, kurtuluşa ermiştir" (el-A'lâ, 87/15); "Kalk insanları uyar, Rabbini yücelt!" (el-Müddessir, 74/2,3) Hadis-i şeriflerde şöyle buyurulur:
"Namazın anahtarı temizlik, başlaması tekbir ve bitmesi selâm iledir" (Ebû Dâvud, Tahâre, 31; Salât, 73; Tirmizî, Tahâre, III, Mevâkît, 62);
"Allah, bir kimsenin namazını, abdesti yerli yerince almadıkça, kıbleye yönelmedikçe ve sonra Allâhu Ekber demedikçe kabul etmez " (Buhârî, Hıyel, II; Tirmizî, Tahâre, 56; İbn Hanbel, II, 318) Ebû Hanîfe ve Ebû Yusuf'a göre namazda iftitah tekbiri rükün değil bir şarttır

b Kıyâm Ayakta durmak demektir Farz ve vacib namazlarda ayakta durmak farzdır Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: Namazlara ve orta namaza devam edin Gönülden boyun eğerek Allah'ın huzurunda ayakta durun" (el-Bakara, 2/382) Hadiste; "Namazı ayakta kıl" (Buhârî, Taksîr, 19; Tirmizî, Mevâkît, 157; Ebû Dâvud, Salât, 175; İbn Mâce, İkâme, 139) buyurulur

c Kıraat Okumak demektir Farz namazların iki rek'atinde, vitir ve nâfile namazların bütün rek'atlarında bir ayet olsun Kur'an okumak farzdır Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre farz olan, uzun bir ayet veya kısa üç ayet okumaktır Kur'an'da; "O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun" (el-Müzzemmil, 73/20) buyurulur Hz Peygamber namazını yanlış kılan bir sahabiye namazı tarif ederken; "Sonra Kur'an-ı Kerim'den kolayına gelen yeri oku" buyurmuştur (Buhârî, Ezân, 95,122; Müslim, Salât, 45; Tirmizî, Salât, 110) Hanefiler bu delillere dayanarak Fâtiha Süresi veya başka ayet okumanın yeterli olduğunu, ancak Fâtiha'yı tercih etmenin farz değil, vâcib hükmünde olduğunu söylerler Çünkü Ebû Hureyre (ra)'den rivayete göre Allah Resulü şöyle buyurmuştur: "Kim, kendisinde Fâtihayı (ümmül-kitab) okumadığı bir namaz kılarsa bu namaz eksiktir" (Müslim, Salât, 38, 41; Ebû Davud, Salât,132; Tatavvu ; 13; Tirmizî, Salât, 116, 166) Şâfiî, Mâlik ve Ahmed b Hanbel ise bu son delile dayanarak namazda Fâtiha okumayı farz olarak kabul ederler (İbnü'l-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 193, 205, 322 vd; el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', I,110; ez-Zühaylî, age, I, 645 vd)

d Rükü Eğilmek, rükü etmek, boyun eğmek demektir Terim olarak, namazda ellerin diz kapaklarına ermesiyle, sırt ve baş aynı seviyede olacak şekilde eğilmektir Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin" (el-Hac, 22/77); "Rukû edenlerle beraber rükû ediniz" (el-Bakara, 2/43; Bkz el-Bakara, 2/125; Âl-i İmrân, 3/43; el-Mâide, 5/55; el-Hac, 22/26; Sâd, 38/24; et-Tevbe, 9/ 112)
Namazını eksik kılan kimseye Hz Peygamber namazı tarif ederken; " Sonra vücûdun sükunet (itmi'nân) bulacak şekilde rükû yap" (Buhârî, Ezân, 95, 122, İsti'zân, 18, Eymân, 15; Müslim, Salât, 45; Tirmizî, Salât, 110; Nesâî, İftitâh, 7) Ebû Hanîfe ve Muhammed'e göre rükû ile ilgili ayetlerde itmi'nân'dan söz edilmemesi ve bu konudaki hadislerin de haber-i vahid kabilinden olması nedeniyle, rükûda itmi'nân (tama'nîne) farz değil, vacibtir Diğer mezhep müctehidleri ise bunu farı olarak kabul etmişlerdir (eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, II, 268; İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 193; ez-Zühaylî, age, I, 655 vd)

e Sücûd * Secde etmek; boyun eğmek, alçak gönüllülük göstermek demektir Terim olarak, namaz kılanın en az alnının bir kısmını ve ayaklarını toprak veya başka bir şey üzerine, yere koymasıdır Tam secde; ellerin, dizlerin, ayakların ve burunla birlikte alnın yere konulmasıyla gerçekleşir Kur'an'da; "Ey iman edenler, rükû edin ve secde edin " (el-Hac, 22/77) buyurulur Hz Peygamber de namazını eksik kılan kimseye namazı anlatırken; " Sonra vücûdun sükûnet (itmi'nân) bulacak şekilde secde et" (Buhârî, Ezân, 95, 122; İsti'zân, 18; Müslim, Salât, 45) buyurmuştur

f Ka'de-i ahîre* Son oturuş demektir Namazların sonunda "Tahiyyât"ı okuyacak (teşehhüd) kadar oturmak da namazın bir farzı, bir rüknüdür Kur'an-ı Kerim'de, Allah'a oturarak ibadetten söz eden genel anlamlı ayetler vardır "Onlar, ayakta iken, otururken, yanları üzere yatarken Allah'ı zikrederler" (Âl-i İmrân, 3/191) Hz Peygamber, Abdullah b Mes'ûd (ra)'a namazı tarif ederken;
"Sen tahıyyâtı okuduğun veya oturuşu yaptığın zaman namazın tamam olmuştur" (eş-Şevkânî, age, II, 298; ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, I, 424) Burada Resulullah (sas) namazın tamam olmasını fiile bağlamıştır O da oturmaktır Tahıyyâtın okunması Hanefilere göre farz değil vacibtir

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Otuz İki Farz

Eski 05-01-2009   #4
meLankoLik_asaLet
Varsayılan

Cevap : Otuz İki Farz



mesajları birleştiriyorum

Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Otuz İki Farz

Eski 05-02-2009   #5
aysem
Varsayılan

Cevap : Otuz İki Farz



cok tesekkur ederım arkadaslar:)
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.