Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çatlar, damarı

Ar Damarı Nasıl Çatlar?

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ar Damarı Nasıl Çatlar?






Ar damarı nasıl çatlar?




-Utanmıyorsan, dilediÄŸini yap!” ikazını,bütün büyükler tekrarlamışlardırÇünkü,insanın en güzel süsü,utancından dolayı ,yüzünün kızarmasıdır

Efendimiz de (sa) “Haya imandandır” buyurmuÅŸtur

İnsan,utanma duygusunu doğuştan getirir ama,imanla korur ve geliştirir

Bütün güzellikler gibi,utanmanın,iffetin,hayanın da kaynağı imandır ve bu sebeble de kadın erkek herkesin asıl deÄŸeri, doÄŸru bir biçimde Allah’a ve ahirete inanmaktadır

İslam imanı,bütün mensuplarını iffete ve edebe çağırır

Allah tarafından her an görüldüğünü ve gözetildiğini bilen bir insan,yaptıklarından hesap vereceğini de bildiği için,elbette ki kendisi için çizilmiş sınırlara uyar;nerede durması gerektiğini,nerede serbest olduğunu hep hesaba katarÇünkü,dünya hayatının sonunda kurulacak olan en büyük mahkemede, her halinden dolayı sorgulanacak ve en küçük iyiliğinin de,en küçük kötülüğünün de karşılığını mutlaka görecektir

“O,Allah’ın kendisini gördüğünü bilmez mi?”Alak 14

“Şüphesiz Allah,sizin üzerinizde her ÅŸeyi görüp gözetendir”Nisa 1

“-Nerede olursanız,O sizinle beraberdir”Hadid 4


Görürcesine bir Allah imanı ve Allah tarafından görüldüğüne kesin olarak inanmak,iffetli olmayı doÄŸururBöyle bir mü’min,sürekli Cenab-ı Hakk’ın nazarına muhatap olması itibariyle hayada,iffette,edepte derinleÅŸir,kesintisiz bir temkin üzere yaÅŸar

Güzeller Güzeli (sa) şöyle buyurur:

“-Allah’a karşı olabildiÄŸince hayalı davranın!Allah’a karşı gerektiÄŸi ölçüde hayalı olan ,kafasını ve kafasının içindekilerini,midesini ve midesindekilerini kontrol altına alsınÖlüm ve çürümeyi de hatırından uzak tutmasın

Ahireti dileyen, dünyanın suri güzelliklerini bırakır…İşte,kim böyle davranırsa,o Allah’tan hakkıyla haya etmiÅŸ sayılır

Ayıplanan şeye düşme korkusuyla,insanda hasıl olan değişim,durum ve tavır,hayadır

İnsan bu duygusuyla,kötülüklerden ve çirkinlikliklerden uzak durur

Tabii ki haya,kadın erkek her mümin içindirAncak yapı ve yaratılışları gereği,kadınlara daha da yakışan bir güzelliktir

Ebu Said el-Hudri der ki:

“-Resulullah (sa) çadırdaki bakire kızdan daha çok haya sahibi idiHoÅŸ olmayan bir ÅŸey görmüşse,biz bunu yüzünden hemen anlardık

(Kütüb-i Sitte-c17-s609-611)

Efendimiz ,hayayı ahlakımızın özü olarak tarif etmiştir:

“-Her dinin kendine has bir ahlakı vardırİslam’ın ahlakı ise,hayadır


Haya, sadece kadınlara mahsus değildirMesela Hz Osman(ra), haya timsali olarak tanınmış bir mübarek zat idi

Hayanın en önemli sonucu,fevkalade iffetli,edepli ve namuslu olmaktır

Kutsal’ın olmadığı yerde,utanmak;utanmanın olmadığı yerde de,iffet,edep,haya barınamıyorLaikçi bir bakış açısından, saÄŸlam bir ahlak,edep,haya,iffet anlayışı doÄŸmuyor

İşte bu yüzden,ülkemizdeki din eÄŸitiminin periÅŸanlığına bakarak,Rahmetli Necip Fazıl,bundan yarım asır önce, “Bu gidiÅŸle,utanmaktan utanan bir nesil gelecek!” demiÅŸti

* * *

Tabii ki, insanın yaratılıştan getirdiÄŸi duygular,kolay kalkmıyor ortadanHele de arkasında onu desteklemiÅŸ,derinleÅŸtirmiÅŸ bir altyapı ve asırlara dayanan köklü ve benimsenmiÅŸ bir birikim varsa…

Bu sebeble ,yavaş yavaş,alıştıra alıştıra,sinsice geliştirilmiş çabalar gerekiyorÖnce iffet,haya,edep duyguları zayıflatılıyorBu duygular öylesine zayıflatılıyor ki,onları ifade eden kelimeler bile dilimizden alınıyor ve unutturuluyor

Bu insani duyguların,aslında gericilik,ilkellik ve geliÅŸmemiÅŸlik olduÄŸu vurgulanıyor “Ayıp!” duygusu ayıplanıyor “Günah” inancına saldırılıyor”Utanmak da neymiÅŸ!” deniliyor

Sonra da bu duyguların dışa yansıyan görüntüleri fazlalık ve gereksizlik gibi gösteriliyor

Mesela baÅŸ örtüsü,uzun etek,karşı cinsler arasındaki iletiÅŸimde mesafeli,dikkatli,tedbirli olmak gibi hususlar yerden yere vuruluyorMesela, “Kılık kıyafetle namus mu olur?”, “Karşı cinsten bir arkadaşı olmak neden kötü olsun!”, “Bu yaÅŸta bu tesettür,neden ki!” gibi yaklaşımlarla kafalar karıştılıyor

Açık saçıklık ise,medeniyet,ilericilik,modernlik olarak dayatılıyorKısacası,o meÅŸhur ve meÅŸ’um kural uygulanıyor:

“-Kur’an’ı kapatın,kadınları açın!”


Aslında,olumsuzlukların sökün etmesi için,sadece Kur’an-ı Kerim’i kapatmak yetiyor

Zira,Kur’an kapatılınca,ne kadar açık olması gereken varsa,kapanıyor;kapalı olması gereken her ÅŸey de,sonuna kadar açılıyor

Bu yüzden,iman ve bilgi temeline oturmayan tavır,tutum ve semboller,sağlıklı ve uzun ömürlü olmuyorMesela,başını örten bir kızımız asıl örtmesi gereken yerlerini açıyorYa da,tesettür aracı olan baş örtüsünü dikkat çekme vesilesi yapıyor

İffet,edep,haya bir duruştur,tavırdırBu asil duruşun dışa yansıyan ahlakı ve halleri vardırDeruni dünyaları örtülmüş olan erkek ve kadınlar,dışlarına ve bedenlerine de bu güzelliği yansıtırlarDolayısiyle,içi örtülmemiş olanın dışındaki örtü,anlamsızdır,iğretidir ve kendisinden beklenen tavrı göstermekten çok uzaktır ve varken bile yok gibidirÇünkü maddesiyle var oluşu,manası ve ahlakıyla da var olmasını gerektirmiyor

Bedenin örtüsü,iç dünyanın örtüsü olan hayanın,iffetin ve edebin dış dünyada görülen sembolüdürTesettürün kökü içeridedir; önce içeride başlar örtünmek

* * *

Peki, örtünmeyi bilmeyenlere karşı tavrımız ne olmalı?

Bir mübarek Allah dostu olan,Bandırmalı Ali Efendi,(Allah selamet versin,şimdi 98 yaşındadır),bir ziyaretimizde anlatmıştı:

Bir gurup delikanlı kendisini ziyarete gelmiş ve Bandırma sahillerinde gördükleri açık saçıklıklardan şikayet etmişlerO mübarek zat da şu ibretli cevabı vermiş:

“-Evlatlarım,madem o kardeÅŸleriniz,kılık kıyafet hususunda ölçüyü bilememiÅŸler,haddi aÅŸmışlar,açılıp saçılmışlarÖyleyse neden sizler,bakışlarınızla onları örtmediniz?”

Demek ki ne imiÅŸ efendim?

Açılmayı marifet bilenlere karşı,haddini ve hesabını bilenlere düşen görev,bakışlarıyla onları kapatmakmış

Özellikle de cins-i latif olan hanımlar,şefkat kahramanları,daha hassas ruhların temsilcileri,fıtratları icabı daha çok örtünmek isterlerÇünkü,kem nazarlar, hain bakışlar,onları daha fazla rahatsız eder,yaralar

ÇalıkuÅŸu’nda ReÅŸat Nuri,bu gerçeÄŸi çok etkili açıklarRoman kahramanı olan Feride,kötü niyetli bakışları yüreÄŸine saplanmış oklar gibi hisseder

Bu acıyı,Batılı kadınlar da ,zaman zaman yüreklerinde hissedip seslerini yükseltirler Mesela,metroda,kendileri için ayrı bir vagon olmasını isterlerBu konuda yapılan bir gösteriye,ben de 20 yıl önce Berlin’de ÅŸahit olmuÅŸtumDaha sonra Berlin’de,kadınlar için ayrı kahvehane,ayrı otel ve bütün çalışanları ve sürücüleri kadın olan ve sadece kadın müşteri kabul eden bir taksi ÅŸirketi kurulmuÅŸtu

Berlin’de, “Hain bakışlardan” ÅŸikayet eden kadınlar Müslüman deÄŸillerdiAcaba Türkiye’de Müslüman kadınlar, benzeri bir çıkış yapsalar,bizim malum basının yaygarası ne ÅŸiddette olur dersiniz?

Açık saçıklığı önlemenin çok önemli bir yoludur gözü korumak…Rabbimiz de öyle buyurur:

“-İnanmış erkek ve kadınlar, gözlerini harama bakmaktan kapasınlarNur 29-30

İmam Şibli,bu ayeti şöyle yorumlamış:

“-Sadece kafa gözlerini kapamakla kalmasınlar;kalp gözlerini de kapalı tutsunlar,haramları hayallerine bile almasınlar!”

Her günah,bir bakışla başlar

Görüldüğünde neyi hatırlatmak ister insanlar,erkekler,kadınlar?Günahı,azdırmayı ,sapt ırmayı,yoldan ve baÅŸtan çıkarmayı mı? Yoksa,hakiki bir mü’min olurlar da,onları gören kulluÄŸu mu hatırlar sadece?

Evet,bazen bir bakış günahın yolunu açar…Bazen de bir nazar,Hakk’a kul eder…

Güzeller Güzeli,aniden ve iradi olmadan hasıl olan ilk bakışı mahzurlu görmezGünah olan, bu bakışın isteyerek tekrarlanmasıdır

Allah dostu iki kardeşin menkıbesi çok ibretlidir:

Küçük kardeş,bir dağ başında,münzevi yaşarHayatı bütünüyle ibadet,riyazet,zikir ve fikirden ibarettir

Bir gün,şehirde ayakkabıcılık yapan ağabeyini ziyaret için dağdan inerGelirken de hediye olarak mendiline sardığı bir parça kar getirirSıcak yaz gününde mendile sarılı olarak getirilen kar,tabii ki bir keramettir

O sırada,dükkana gelen bir hanım müşteri,ayakkabılara bakmış ve birini denemeye karar vermişDağdan gelen kardeş, bir an nazarını bu hanımdan alamamışİşte tam da o an,mendildeki kar eriyip,mendilden akmaya başlamış

Ayakkabıcı Ağabey demiş ki:

“-KardeÅŸim,daÄŸ başında,yapayalnız evliyalık kolaydırZor olan,ÅŸehirde ve kalabalık içinde veli olabilmektir

Gerçekten de ,zorun zoru,günahların sel gibi üzerimize geldiği bir yerde,onlardan korunacak çabayı gösterebilmektir

* * *

İffetsizlik söz konusu oldu mu,hemen ve öncelikle kadınlar suçlanırAncak,onları sadece birer cinsel obje olarak gören ve böyle olmaya da teşvik eden erkekler de suçlu değil mi?Hatta suçun büyüğü onlarda değil mi?

Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti AÄŸabeyim öyle derdi: “Kadınları kafes arkasından,evde hapsolmaktan kurtardık” deyip,sokaÄŸa salanlar,onları sokakta kafeslemek isteyenlerdir

Rahmetli Mehmed Akif dedemize Berlin’de bir Alman hanımefendi sormuÅŸ:

“-Siz,kadınlarınızı hiç sokaÄŸa salmazmışsınız,doÄŸru mu?”

Akif merhum demiÅŸ ki:

“-Hanımefendi,biz de sizin gibi acıyıp bir kere saldık dışarıya hanımları,ÅŸimdi de içeriye alamıyoruz

Rahmetli Akif dedemiz, daha sonra,dışarıyı mekan seçenlerin akıbetini ne hazin anlatır:

Haya sıyrılmış inmiş,öyle yüzsüzlük ki her yerde,

Meğer ne yüzler örtermiş bir incecik perde!

BaÅŸkasının Günahına AÄŸlayan Adam ünvanıyla andığımız Bediüzzaman hazretleri,50’li yılların başında İstanbul’a gelmiÅŸTek başına çıktığı bir ÅŸehir gezisinden sonra,talebesi Abdülmuhsin Alkonavi’ye demiÅŸ ki:

“-Kadınların açılıp saçılmasında, asıl suç erkeklere aittirBaktım,tramvaya açık saçık bir kadın binince, erkekler eskiden Osmanlı paÅŸalarına yapılan hürmeti o kadına gösteriyorlarBu suretle, onları daha çok açılmaya ve süslenmeye teÅŸvik ediyorlar

Evet, “Sebeb olan, yapan gibidir

Åžairler Sultanı Necip Fazıl’ın,11 haziran 1952 tarihli yazısı, “Göz ve Edep”diye baÅŸlar ve şöyle devam eder:

“-Gözler,vapurların alt kamaralarındaki yuvarlak camlara vuran deniz suyu gibi çakır…Süzülmüş bal gibi ela…Çivit gibi mavi…Siyah kehribar gibi kara…

Bu gözlerden biriyle bakar…Onu gümüş mecidiye büyüklüğünde açar ve karşısındakine diker,zavallı karşısındaki…Öfkelenir,sinirlenir,ezilir,büzà ¼lür,f akat aÄŸzını açıp da bir ÅŸey söyleyemezNe desin yani? Ne dese, cevabı hazırdır:

-Göze yasak mı var?

Yanından bir kadın geçerken,teftiş gören asker gibi,başiyle 180 derecelik bir daire çizer ve kadının topuklarından saçlarına kadar,gözlerini sokmadığı nokta bırakmaz

Zavallı kadın…EÄŸer bu halden ürperecek kadar nadirleÅŸen soydansa,ne yapsın yani?Dönüp te bu küstaha iki tokat mı atsın?

Göze yasak olur mu hiç?”

Necip Fazıl yazısını şöyle bitirir:

“-Hep aynı mazeret: Göze yasak olmaz!

Halbu ki zahirde müeyyidesiz görünmesine rağmen,en büyük,en ince,en güzel yasak budur:Göz yasağı!

GeçmiÅŸten kalma bir sözdür ki, “EÄŸer haya etmezsen,dilediÄŸini yapmakta serbestsin!”

Göz yasağını ve ona baÄŸlı edep ve haya duygusunu anlayabilmek,derin bir terbiye ve irfan iÅŸidir…”

Åžimdi göz önüne serilen mahremiyetler,nasıl da dertlendirir Åžairler Sultanı’nı:

Burnunu göstermekten sakınırdı süt ninem

Kızımın gösterdiği kefen bezine mahrem

Mü’min, ne bakışların odağı olacak ÅŸekilde giyinip çıkar sokaÄŸa,ne de öyle dışarı uÄŸramış olanlara diker gözlerini…

EÄŸer bu yanlışı yapan biri varsa,kendi nefsi,ya da bir yakını,mü’min onu da kibarca uyarır,kırmadan,dökmeden…Tıpkı Efendimiz (sa)gibi…

Peygamberimiz’in amcası Abbas’ın oÄŸlu Hazreti Fadl anlatır:

“Veda Haccı’nda Efendimiz’le aynı deveye binmek ÅŸerefine ermiÅŸtimO sırada,genç ve güzel bir hanım yanımıza gelip Allah Resul’üne bazı sorular sorduPeygamberimiz (sa) o hanıma bakmadan,sorularını cevaplıyorduFakat kadının güzelliÄŸi benim dikkatimi çektiBir delikanlı olarak,dikkatli bir ÅŸekilde kadına baktığımı gören Efendimiz,bu davranışımı hiç beÄŸenmediBen kadına bakmayayım diye,başımı eliyle kibarca öbür tarafa çevirdiBu dikkatsiz davranışımla Efendimiz’i üzdüğüm için çok piÅŸman olmuÅŸtum

Efendiler Efendisi’nin mübarek elleri,hala bizim günaha dönmüş baÅŸlarımızı,ÅŸefkat ve merhametle tutup,bakması gereken yöne çevirmektedirHep hayra davet eden Güzeller Güzeli’nin mesajları, hala ter-ü taze olarak,asırlar ötesinden sürekli gelmekte…Ancak, o mesajları alacak derecede aydınlık mı yüreklerimiz,tertemiz mi ?

Günahlara bata bata,ar damarı çatlamış ve ruh bekaretini kaybetmiş olanlar için,hiçbir mesaj yokturZira,gönül evini iffetsizliklerle karartmış olanlar,ancak şeytani mesajlara açılmış olurlar

Bu sebeble,bilhassa da bu yaz mevsiminde,gözümüze,kulağımıza filtreler takmalı,sokaÄŸa üryan çıkanlara akıl ve iz’an duasında bulunmalı,kalbimizi,aklımızı ve hatta hayalimizi temiz tutmaya çalışmalı,ekranları karartıp kalplerimizi aydınlatmalıyız


Vehbi VakkasoÄŸlu


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.



forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.