Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
başörtüsü, örtünme

Başörtüsü Ve Örtünme

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Başörtüsü Ve Örtünme






Başörtüsü ve Örtünme
Başörtüsü ve Örtünme

İslâmiyet’ten önce Araplarda örtünme adeti yoktu Kadına saygı gösterilmez, kadınlar da erkeklerden sakınmazlardı Başörtülerini enselerine bağlar veya geriye doğru bırakırlardı Yakaları önden açı-lır, boyunları ve gerdanlıkları ortaya çıkar, süsleri gözükürdü Erkek-lerin ilgisini çekmek için süslenen, açık saçık kıyafetler giyinen, ba-kışlarıyla ilgi toplamaya çalışan düşük ahlaklı kadınlar da vardı1 Ev-lilik dışı ilişkiler peşinde koşan bir kısım erkekler, kadınların arka-sına takılır ve onları zan altında bırakırlardı2
Örtünme ile ilgili emirler Ahzab Suresi ile Nur Suresi’ndedir Her iki surenin de Medine-i Münevvere’de indiği hususunda tam bir görüş birliği vardır3 İslâm’ın bir çok emir ve yasağı gibi örtünme emri ile buna ilişkin yasaklar da Medine-i Münevvere’de gelmiştir
Kadınlar Medine-i Münevvere’de de günahkâr erkekler tarafın-dan rahatsız ediliyorlardı Durum Hz Muhammed sallallahü aleyhi ve sellem’e şikayet edilince Ahzab Suresi’nin 59 ayeti nazil oldu4
“Ey Peygamber; eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, cilbablarını üzerlerine sıkıca örtünsünler Böylesi onların (iffetli olarak) tanınmaları ve rahatsız edilmemeleri için daha elverişlidir
Cilbab, kadınların evlerinden çıkar-ken üstlerine aldıkları, başörtüsünden büyük bir örtü ya da büyük bir başörtüdür Bu husus ileride tekrar ele alınacaktır
Bazı kadınlar cilbab başları üzerine, bazıları da omuzlarına atar-lar İki ucu bir biri üzerine sıkıca örtülmezse kadının saçları, boynu ve gerdanlığı gözükür ve erkeklerin bakışlarını üze-rine çeker Kimi kötü niyetli erkekler de bundan umutlanarak böyle kadınların arkasına düşer, onları rahatsız eder ve töhmet altında bırakırlar
Kadınlar cilbabını, başını kapayacak şekilde alır ve uçlarını bir biri üzerine getirerek sıkıca örtünürse bu, onların iffetli ve ahlâklı olduğunun bir işareti olur ve rahatsız edilmekten kurtulurlar
Nur Suresi’nin 31 ayetinde ise örtünme emrinin kapsamı geniş-letilmiş, bakışların kontrol edilmesi, namusun korunması, akrabalar ve yabancı erkekler yanında bazı organlar dışında kalan yerlerin ör-tülmesi farz kılınmıştır
BAKIŞLARIN KONTROL EDİLMESİ
Gözler kalbe açılan pencerelerdir Duygusal ilişkiler göz göze gelmekle başlar Sonra bütün davranışlar bundan etkilenir Eğer arkasında evlilik yoksa böyle bir ilişki sadece ızdırap kaynağı olur Kur’an-ı Kerim gerek erkeğe, gerekse kadına bakışları kontrol etme emri verilmiş ve karşı cinsin gözünün içine bakmak yasaklamıştır Çünkü kadınla erkeğin evlilik dışı yollarla birbirinden cinsel yönden yararlanması kesin olarak yasaktır
“Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve avret yerlerini korusunlar… (Nur 24/30)
“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve avret yerlerini korusunlar… (Nur 24/31)
Cilbabıyla sıkıca örtünüp, erkekler yanında gözlerini önüne indi-ren ve bakışlarıyla onlara hiç bir ümit vermeyen bir kadın, kötü ni-yetli erkeklerin dahi saygısını kazanır Bu kadın, namusunu da kolay bir şekilde koruma imkanı elde eder
ZİYNETİN AÇILMASI
Allah-ü Teâlâ kadını güzel bir biçimde yaratmıştır Saçları, yüzü, boynu, gerdanlığı, kolları, ayakları, hasılı kadının bütün vücudu gü-zeldir Takındıkları takılar da güzelliklerine güzellik katar Kadın bu güzellik ve süslerini istediği gibi sergileyemez Zaten yaratılıştan kendisine verilen utanma duygusu da buna engeldir Aralarında daimi evlenme yasağı bulunan babası, kardeşi, oğlu, da-yısı, amcası gibi kimselere zinet yerlerini göstermesine müsaade edilmiştir Genel-likle iç içe yaşandığından kadının bu gibi kimseler yanında her tara-fını kapaması sıkıntıya sebep olur Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır:
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Mümin kadınlara söyle … görünen kısım dışındaki zinetlerini açmasınlar… (Nur 24/31)
Bu emirle, açılmasına ihtiyaç olan yüz ve eller dışındaki süs yer-lerinin kapatılması istenmektedir Buna göre mümin kadınlar, baş-larını, boyunlarını, kulaklarını, göğüslerini, kollarını ve ayaklarını kapayacaklardır
Ayetin devamında bazı erkeklerin yanında, kadının zinet yerle-rini açmasına müsaade edilmiştir:
“… kadınlar zinet yerlerini kocaları, kendi babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları, el-leri altında bulundurdukları cariyeler, kadına arzusu kalmamış ele bakar hale gelmiş erkekler ve kadınların mahrem yerlerinin farkına varmayan erkek çocuklardan başkasına açmasınlar…” (Nur 24/31)
Konu ile ilgili ayrıntılı hükümler ileride gelecektir
BAŞÖRTÜSÜ
Ayette başın örtülmesi özellikle emredilmiş ve örtünmenin na-sıl yapılacağı da belirtilmiştir
“Başörtülerinin bir kısmını yakalarının üstüne vursunlar… (Nur 24/31)
Eskiden kadınlar yakaları açık elbiseler giyinirler, boyunları ve göğüs kısmı gözükürdü5 Bu emirle başörtülerinin bir bölümüyle boyunlarını ve yakalarını örtmeleri istenmiştir
Bütün mezhepler müslüman kadının başını örtmesinin farz ol-duğu konusunda tam bir görüş birliği içindedirler Ancak Malikî mezhebi ile ilgili olarak bazılarının zihnini karıştıran bir konu var-dır
Malikî mezhebinde saçlar (avret-i hafife) hafif avret sayıldığın-dan, acaba Malikî mezhebine göre bir kadın başörtüsü kullanmadan, saçı açık olarak dışarı çıkamaz mı?
Malikî mezhebinde kaba avret (avret-i muğallaza) ve hafif avret (avret-i hafife) ayırımı yalnız namaz açısından yapılmıştır Kadının yabancı erkekler yanında örtünmesi gerekli yerler açısından böyle bir ayırım yoktur Bilindiği gibi avret yerlerinin kapatılması namazın farzlarındandır Hanefî, Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre na-mazda başörtüsü açılan bir kadının namazı bozulur6 Ancak Malikî mezhebi bu durumda kadının namazının bozulmayacağını belirt-miş, fakat vakit çıkmadan namazın iade edilmesini istemiştir Çünkü baş, namaz açısından hafif avrettir, bu her ne kadar namazı bozmasa da kadının başını açması haram olduğundan namaz kılar-ken işlenen bu haram fiilin günahından kurtulmak için henüz vakit çıkmadan namazın iade edilmesi gerekli görülmüştür Vakit çıktık-tan sonra namazı iade imkanı ortadan kalkar7
Malikî mezhebine göre kadının yabancı erkekler karşısındaki davranışı şöyledir:
Kadın, müslüman olan bir yabancı erkek karşısında eli ve yüzü dışındaki bütün organlarını kapamak zorundadır Bu ona farzdır Eğer bir fitne korkusu yoksa yabancı erkek kadının yüzüne ve elle-rine bakabilir Fitneden korkulduğunda kadının elini ve yüzünü de kapamasının farz olduğunu söyleyen Malikî alimler olmuştur “Kadının bir sorumluluğu yoktur, bu durumda erkeğin bakmaması farzdır” diyen Malikî alimler de vardır Malikî mezhebine göre ka-dın, müslüman olmayan bir yabancı erkeğe yüzü ve elleri de dahil hiç bir organını gösteremez8
Demek ki, bütün İslâmî kaynaklar müslüman bir kadının ya-bancı erkekler karşısında başını örtmesinin farz olduğu konu-sunda tam bir görüş birliği içindedir
Ayetin ilgili kısmı şöyledir: وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلَى جُيُوبِهِنَّ

(ضرب)‘ın Türkçe karşılığı ‘vurmak’tır Bu, Arapça’da bir şeyi bir şeyin üstüne düşürmek ve sabitlemek olarak açıklanmaktadır9
Burada fiil (على) harf-i cerri ile kullanılmıştır Kur’an-ı Kerim’de (ضرب) fiilinin bu şekilde kullanıldığı başka ayetler de vardır O ayetler buradaki mananın tam olarak ne olması gerektiği konusunda bizi aydınlatır
(ضربت عليهم الذلة) Bu ayet Rağıb el-İsfahânî’nin Müfredat’ında şu şekilde açıklanmaktadır: (إلتحفتهم الذلة التحاف الخيمة بمن ضربت عليه) “Alçaklık onları, üzerine çadır kurulan kişiyi çadırın örttüğü gibi örtmüştür (ضربت عليهم المسكنة) ayeti de aynı şekilde açıklanmıştır10
Demek ki, (ضرب) fiili (على) harf-i cerri ile kullanılınca üstünü örtmek anlamına geliyormuş
Cüyûb: Ayette geçen (جيوب) kelimesi( جيب)kelimesinin çoğuludur Ceyb Arapçada yaka anlamınadır
Ayette başörtüleri diye tercüme edilen kelime (خُمُر) dır Bu, (خِمار) kelimesinin çoğuludur Bunun da kökü (خَمْر)dir Güvenilir bir Kur’an lugatı olan Müfredât’ta şöyle denmektedir (خَمْر)‘ın kök anlamı bir şeyi örtmektir (خمار)“Başörtülerinin bir kısmını yakalarının üstüne vursunlar… (Nur 24/31) da örtü anlamındadır Ancak Arap örfünde kadının başını örttüğü örtüye isim olmuştur Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
Aklın bulunduğu yeri örttüğü için şaraba da (خَمْر) adı verilmiştir11
Güvenilir hadis lügatı olan İbn’ül-Esîr’in en-Nihâye’sinde :
(أنه كان يمسح على الخُفِّ والخِمار) “O, mestinin ve hımarının üzerini meshederdi” hadisindeki (خمار) kelimesi ile ilgili olarak şöyle deniyor: “Burada sarığı kastetmiştir Çünkü erkek onunla başını örter Nitekim kadın da başını hımar ile örter Bu şundandır: Arap sarığını örter ve onu çenesinin altından döndürürse her vakitte açamaz O zaman o, mestler gibi olur Ama bu durumda başının az bir kısmını meshetmesi gerekir Kaplama mesh yerine de sarığının üstünü mesheder12
(خمار) kelimesinin kadının başörtüsü anlamına geldiği eski sözlüklerde yazılıdır (الخمار للمرأة وهو النصيف) Hımar kelimesi kadın için nasîf anlamındadır13 Nasif de başörtüsüdür14
İçinde (خمار) kelimesi geçen çok sayıdaki hadisten üç örnek verelim:
1- Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve selleme ipekli elbiseler getirilmişti Ömer’e bir elbise gönderdi Üsâme b Zeyd’e bir elbise gönderdi Ali b Ebî Talib’e bir elbise verdi ve dedi ki;

(شققها خمرا بين نسائك) Onu karıların arasında başörtüsü olarak parçalara ayır… Akşamüstü Üsame elbisesinin içinde çıkageldi Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellem ona farklı bir bakışla bakınca yaptığından hoşlanmadığını anladı Dedi ki, “Ya Resulellah bana neden bakıyorsun, onu bana sen göndermiştinBuyurdu ki, “Ben onu sana giyesin diye göndermedim Ama onu sana gönderdim ki, kadınların arasında başörtüler olarak parçalayasın (لتشققها خمرا بين نسائك) (Müslim, Libas7-2068)
2- Alkame b ebî Alkame annesinin şöyle dediğini naklediyor: Abdurrahman’ın kızı Hafsa Allah’ın Elçisi sallallahu aleyhi ve sellemin eşi Ayşe’nin yanına girdi Hafsa’nın üzerinde ince bir başörtüsü vardı Ayşe onu parçaladı ve ona kalın bir başörtüsü giydirdi

(وكستها خمارا كثيفا) (El-Muvatta, Libas, 4, hadis no 6)
3- Hz Aişe Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle dediğini bildirmiştir (لا يقبل الله صلاة حائض إلا بخمار) Allah adet gören (yani büluğ çağına ermiş) bir kadının namazını başörtülü olmadan kabul etmez” (Ebu Davud Salat 85, hadis no 641)
CİLBAB
Baş tarafta belirtmeye çalıştığımız gibi İslâmiyet’ten önce Arap-larda örtünme adeti yoktu Kadına saygı gösterilmez, kadınlar da er-keklerden sakınmazlardı Evlilik dışı ilişkiler peşinde olan bir kısım ayak takımı, kadınların arkasına takılır, onları rahatsız eder ve suç-lama altında bırakırlardı Müslümanlar henüz tuvaleti icat etmeden önce kadınlar ihtiyaçlarını gidermek için evlerin arkasındaki boş sa-haya doğru giderlerdi Bunu gören kötü ahlaklı erkekler onları inci-tici davranışlara girerler Kadınlar bağırınca geri çekilirlerdi Durum Hz Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem’e şikayet edilince Ahzab Suresinin 59 ayeti nazil oldu15
“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, cilbablarını üzerlerine sıkı örtsünler Böylesi onların (iffetli olarak) tanınmaları ve rahatsız edilmemeleri için daha elverişlidir
Cilbab başörtüsünden büyük ve rida’dan küçüktür Kadın onu başına sarar ve kalan kısmını göğsü üzerine sarkıtır16 Günümüzde müslüman kadınlar iki türlü başörtüsü kullanmaktadırlar Birisi saç-larını ve boyunlarını örtmek için kullandıkları küçük başörtüsü di-ğeri de namaz kılarken ve dışarı çıkarken kullandıkları büyük başör-tüsü Buna göre başı örttükten sonra, kalan kısmı göğüs üzerine sar-kıtılan büyük başörtüsü yukarıda tanımı geçen cilbab olmaktadır
Cilbabın milhafe olduğu da söylenmiştir17 Milhafe, yorgan ve çarşaf gibi bürünecek şey ve üstlük elbise anlamına gelir18 Burada yorgan söz konusu olamayacağı için cilbab, mülâe demek olur19 Mü-lâe, kadınların büründükleri çâr’dır Bir en yada iki en kumaştan ya-pılır Bununla bütün vücutlarını bürüyüp örtünürler20 Burada söz konusu olan çâr ya da çarşaf (milhafe) günümüz Türkiye’sinde ka-dınların giydiği, yüz ve ayaklar dışında bütün vücudu örten ve tek parça olarak dikilmiş elbise değil, bazı yerlerde ehram, bazı yerlerde de şal adı verilen ve kadınların bütün vücutlarını bürüyüp örten bir kumaştır
Cilbabın rida olduğu da ifade edilmiştir21 Rida başa ve belden yukarıya bürünecek çâr, şal ve kumaş gibi şeylerdir22
Cilbaba, kadını baştan aşağı örten çarşaf, ferace ve çâr gibi dış el-bise anlamı da verilmiştir23 Buna göre kadının yüzü ve ayakları dı-şında bütün vücudunu örten ve tek parça elbise olarak dikilmiş bu-lunan çarşaf bir cilbab olduğu gibi başörtüsü ile birlikte manto veya pardesü de cilbab sayılmaktadır
CİLBABI ÖRTÜNME ŞEKLİ
Cilbabın nasıl örtünüleceğine dair kaynaklarda farklı bilgiler var-dır
1- Yalnız gözün biri açıkta kalacak şekilde sıkıca örtünmek İbn Abbas (ra) demiştir ki, Allah-ü Teâlâ, cilbab ayetiyle mümin kadın-lara, bir ihtiyaç için evlerinden çıktıklarında baştan aşağı yüzlerini cilbabları ile kapamalarını ve yalnızca bir gözlerini açık bırakmala-rını emretmiştir Muhammed b Sîrîn diyor ki, “Ubeydet’üs-Selmân-î’ye cilbab ayetini sordum, yalnız sol gözünü açık bırakarak yüzünü ve başını örttü24 Elmalılı Muhammed YAZIR diyor ki, “Bizler ye-tiştiğimiz zaman memleketimizde validelerimizin tesettür tarzı bu idi25
2- Cilbabını alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra burnunun üzerinden dolayıp gözlerinin ikisi de açık kalsa bile yüzün büyük bö-lümü ve göğsü tamamen örtmek Bugün Anadolu’nun bir çok yöre-sinde kadınlar dışarı çıkınca böyle örtünürler Elmalılı Muhammed YAZIR diyor ki, 1310 da (yani 1895 tarihinde) İstanbul’a geldiğimde İstanbul hanımlarının, bir peçe ilave edilmek ve elde açık bir şem-siye bulunmak şartıyla tesettür tarzları bu idi26 Eldeki bu açık şem-siye yağmur ve güneşe karşı değil, erkekler yanından geçerken ka-dına perde görevi görsün diye taşınıyordu
3- Bu ayet, örtülü ve iffetli olduklarını göstermek için genç ka-dınların dışarı çıkınca yüzlerini örtmeleri gerektiğini göstermektedir Böylece düşük ahlâklı kimseler bunları rahatsız etmezler27 Bu-gün Suudî Arabistan’da kadınlar bu şekilde sokağa çıkmaktadırlar
KADINA BAKMA YASAĞI
Nur Suresi’nin 30 ayetiyle erkeklerin kadınlara bakmaları ve on-ları rahatsız edici tavırlar içine girmeleri yasaklanmıştır
“Mümin erkeklere söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve avret yerlerini korusunlar Böylesi kendileri için daha temizdir Allah on-ların yaptıkları her şeyden haberdardır
Bu ayetle erkeklerin gözlerini, kendilerine haram olan şeylerden çekmeleri ve evlilik dışı ilişkilere götürebilecek davranışlara girme-meleri emrolunmuştur
Kadın ile erkek birbirine karşı güçlü cinsel arzu içinde bulunur-lar Bunun ayıplanacak ve yadırganacak bir tarafı yoktur Ancak İs-lâm dini bu arzunun evlilik dışı yollarla tatmin edilmesini şiddetle yasaklamış, aykırı davranışları, toplum düzenini sarsan ağır bir suç saymıştır Bu sebeple bütün unsurları ile tespit edilmiş bir zina su-çunu bağışlama yetkisi hiç bir şahıs ya da makama verilmemiştir28
Bakışlar kadınla erkek arasındaki ilk irtibatı kurar, günaha elçi-lik eder Gözleri öne eğip harama bakmamak kolay değildir Bir çok kimse bu konuda kendine hakim olamayacak gibi olur29
Bir gün Hz Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem ashabına,
«- “Sakın yollar üzerinde oturmayın” buyurdu Dediler ki,
- “Ya Rasûlellah, bir türlü oturmazlık edemiyor, yol üzerinde konuşuyoruz” Buyurdu ki,
- “Mutlaka oturmak istiyorsanız, yolun hakkını verin
-”Yolun hakkı nedir?” diye sordular Buyurdu ki,
- “Gözü öne indirmek, kimseye sıkıntı vermemek, selâm almak, iyiliği tavsiye edip kötülüğe engel olmaktır”» (Buhari, İstizan 2; Müslim, Selâm 2)
Hz Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Hz Ali’ye (ra) bu-yurdu ki, “Ya Ali, bir kere baktıktan sonra ikinci bakışı yapma, birinci bakış senin hakkın ama ikincisi senin hakkın değildir
Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem bir keresinde de şöyle buyurmuştur: “Ey Adem oğlu, birinci bakış senin hakkın ama sakın ikinci bakışı yapma” Birinci bakış kasıtsız olarak yapılacağı için kişi-nin hakkıdır Eğer harama bakmak kasdıyla olursa birincisi de yasak-tır30
Erkeğin bakabileceği ve bakamayacağı kadınlar vardır Hanefî mezhebine göre durum şöyledir:
1- Erkeğin, mahremi olan kadınlara bakması: Bir erkek, arala-rında ebedi evlenme yasağı bulunan bir kadının, mesela annesinin, kızının, teyzesinin diz kapağı ile göbeği arasına bakamaz; arzu duy-maması şartıyla başına, boynuna, göğsüne, kollarına, dizkapağının altında olan baldırına bakabilir Bu organlara dokunması da caizdir Ancak bunun için taraflardan hiç birinin diğerine arzu duymaması gerekir Böyle bir endişe olursa ne dokunmak ne de bakmak caiz olur
Erkek, mahremi olan kadınların karın bölgesine ve sırtına da ba-kamaz Bir kadın, kendisinin böyle yakını olan bir erkeğin yanında karnını, sırtını, dizkapağı ile göbeğinin arasını örtmek zorundadır Bu ona farzdır
Erkeğin mahremi olan yani kendileri ile ebediyyen evlenemeyeceği kadınlar annesi, babaannesi, anneannesi, kız kardeşleri, erkek ve kız kardeşlerinin kızları, kendi kızları, torunları, halaları ve teyze-leri, karısının annesi, süt annesi, süt ninesi, süt kardeşi, süt kardeşi-nin kızları, süt kızı, süt kızının kızları, süt halası ve süt teyzesidir31
Nikâhtan sonra cinsel birleşme olmuşsa o zaman karısının başka kocadan olma kızı da erkeğe ebediyyen haram olur32
2- Erkeğin evlenebileceği kadınlara bakması: Erkeğin evlenebile-ceği kadınlar, aralarında ebedi evlenme yasağı olmayan kadınlardır Geçici evlenme yasağının bu konuda etkisi yoktur Mesela iki kız kardeşi bir arada nikahı altında bulundurmak yasaklanmıştır33 Karı-sının ölmesi ya da onu boşaması halinde baldızı ile olan evlenme ya-sağı ortadan kalkacağı için baldız, yani karısının kız kardeşi bu bak-ması yasak olan kadınlar grubuna girer
Yabancı olsun veya kendisi ile evlenebileceği bir yakını mesela amcasının veya dayısının kızı olsun erkek böyle bir kadının yalnız yüzüne ve ellerine bakabilir Eğer arzu duyuyorsa bu organlara da bakamaz Bir kadın, aralarında ebedi evlenme yasağı bulunmayan bir erkeğin yüzü ve elleri dışındaki bütün organlarını kapamak zorun-dadır
3- Erkeğin kendi karısına bakması: Arzu duysun duymasın bir erkek karısının bütün organlarına bakabilir Cinsel organına bak-maması edebe uygun görülmüştür
4- Doktorun bakması: Bir doktor, tedavi ettiği bir kadının hasta olan mahrem organına ancak zaruret miktarı bakabilir Eğer bir ka-dına tarif ederek tedavisini yaptırabiliyorsa bu daha uygun olur Çünkü cinsin cinse bakması daha zararsızdır34
ERKEĞE BAKMA YASAĞI
Nur Suresi’nin 31 ayet-i kerîmesi aynen erkekler gibi kadınların da harama bakmasını yasaklamış evlilik dışı ilişkilere sebep olacak davranışlardan uzak kalmalarını emretmiştir
“Mümin kadınlara söyle, gözlerini önlerine indirsinler ve avret yerlerini korusunlar…”
Gözler kişiyi gayri meşru ilişkilere götürebilecek en önemli giriş kapısıdır Haramlar karşısında gözlerinizi öne indirerek bu kapıyı kapattığınız zaman avret yerlerinizi korumanız ve evlilik dışı ilişki-lere sebep olacak davranışlardan kaçınmanız büyük ölçüde kolayla-şır
Yukarıda “Kadına Bakma Yasağı” bölümünde geçen hadisler bu bölüm için de geçerlidir
Hanefi mezhebine göre bakma konusunda kadınlara düşen gö-revi şöylece sıralayabiliriz:
1- Kadının kadına bakması: Bir kadın, arzu duysun veya duyma-sın diğer bir kadının dizkapağı ile göbeğinin arasına bakamaz Arzu duymamak şartı ile diğer organlarına bakabilir Eğer arzu duyuyorsa diğer organlarına bakması da haram olur Bu sebeple bir kadın, başka bir kadının yanında diz kapağı ile göbeğinin arasını kapamak zorun-dadır, bu ona farzdır
2- Kadının erkeğe bakması: Bir kadın, kocası olmayan bir erkeğin diz kapağı ile göbeğinin arasına bakamaz Arzu duymamak şartıyla bunun dışındaki organlarına bakabilir Erkek ister yabancı olsun, is-terse kendi oğlu, babası, amcası gibi bir yakını olsun fark etmez Bu sebeple bir erkeğin, başkaları yanında dizkapağı ile göbeğinin arasını kapaması farzdır
3- Kadının kocasına bakması: Arzu duysun veya duymasın, bir kadın kocasının bütün organlarına bakabilir Erkeklik organına bak-maması edebe uygun görülmüştür35
KADINLARIN ÖRTÜNMESİ
Kadınların örtünmesiyle ilgili hükümler Nur Suresinin 31 aye-tinde oldukça ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir:
“… Görünen kısım dışındaki ziynetlerini açmasınlar…”
Ziynet, süslenecek, bezenecek ve donanacak şeye denir36 Kadının ziyneti olarak düşünüldüğü zaman takıları, giyimi ve kuşamı anlaşı-lır Bunların alımı satımı, üretimi ve başkalarına gösterilmesi konu-sunda bir yasak bulunmadığına göre burada anlaşılması gereken şey bu ziynetlerin bulunduğu organların açılmamasıdır37 Kadının takıla-rının bulunduğu organları; başı, saçı, kulağı, yüzü, boynu, göğsü, pa-zusu, kolu, eli, baldırı (bacağın dizden ayağa kadar olan kısmı) ve ayağıdır Başta taç veya süslü bir şapka bulunur Saçlar çeşitli şekil-lerde örülür ya da boncuklarla süslenir Boyun ve göğüste gerdanlık-lar olur Boyundan koltuk altına kadar uzayan, süslü taşlarla bezeli ve işlemeli bir bez, bir hamail takılır Pazuda pazubent, kolda bilezik, kulakta küpe, ellerde yüzük ve boya, baldırda halhal,38 yüzde sürme bulunur39“… Zi-net yerlerini açmasınlar…” emri organların tamamını kapsar Eğer ayette bazı zinet yerleri için bir ayrım yapılmamış olsaydı müslüman kadının tepeden tırnağa her tarafını kapaması ve ancak süslü ve gü-zel olmayan elbiselerle bütün organları kapalı olarak dışarı çıkması gerekirdi Bunların dışındaki organların zineti de elbisedir
Ayette belirtilen “… Görünen kısım…” yani görünen zinet nedir? Şimdi bununla ilgili hüküm ve görüşleri inceleyelim
GÖRÜNEN ZİNET
Elbise kadının görünen zinetidir40 Elbisenin gösterilmesine mü-saade edilmiş, kumaşın rengi, cinsi ve elbisesinin modeli konusunda bir sınırlama getirilmemiştir Elbise konusuna daha sonra değinile-cektir
Kadının yüzü ve elleri de görünen zinet yerleridir Hz Ali ve Abdullah b Abbas (r anhüm) demişlerdir ki, görünen zinet kadının sürmesi ve yüzüğüdür Abdullah b Abbas (r a) her ne kadar kadının yalnız ayakkabısının ve çarşafının görülebileceğini41 belirtmişse de yüzün ve ellerin görülebileceğine dair deliller kuvvetlidir Ahzab Suresinin 52 ayetinde Hz Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem’e hitaben şöyle buyrulmaktadır: “Bunlardan sonra başka kadınlar al-mak, ya da bunları boşayıp da yerlerine başkaları ile evlenmek sana helal olmaz; güzellikleri hoşuna gitse bile …” Bir insan ancak yü-zünü gördüğü kadının güzelliğinden hoşlanacağından bu ayet, kadı-nın yüzünün görülebileceğini göstermektedir42
Bir gün Hz Ömer hutbede,
“Dikkatli olun, kadınların mehirlerini artırmayın” dedi
Bunun üzerine hemen yanakların esmerin kırmızı kadın söze karıştı ve dedi ki, “Bu senin görüşün mü, yoksa Hz Peygamber sal-lallahü aleyhi ve sellem’den mi duydun Biz Allah-ü Teâlâ’nın kita-bında, senin söylediğinin aksini buluyoruz Allah-ü Teâlâ şöyle bu-yuruyor: “Eğer bir kadını boşayıp yerine başka bir kadını almak isti-yorsanız, ilkine kantar yükü altın vermiş de olsanız hiç bir parçasını geri almayın (Nisa Suresi 20)
Bunun üzerine Hz Ömer bir ara şaşkınlaştı ve şöyle dedi: “Herkes Ömer’den daha anlayışlı, evlerindeki kadınlar bile” Bu olayı bize ileten ravi, o kadının yanaklarının esmerin kırmızısı ol-duğunu belirttiğine göre demek ki, kadının yüzü açıktı43
Konu ile ilgili bir başka olay da Hz Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem ile alakalıdır
Hz Aişe validemiz (r anha) buyuruyor ki, bir kadın Hz Peygam-ber sallallahü aleyhi ve sellem’e bir mektup uzattı, hemen onun ko-lunu tuttu Kadın dedi ki, “Ya Rasûlullah ben size mektup uzattım almadınız” Peygamberimiz buyurdu ki, “Bunun kadın eli mi, yoksa erkek eli mi olduğunu anlayamadım” “Bu bir kadın iledir” O şöyle buyurdu:
“Eğer sen kadın olsaydın tırnaklarının rengini kına ile değiştirir-din44 Bu hadis-i şerif de kadının eline bakabileceğine yani elin, gö-rünen zinet yerlerinden olduğuna delil olmaktadır Zaten kadın er-keklerle ilgili işlerini görebilmek için yüzünü, alıp verebilmek için de elini açık bulundurmaya muhtaçtır45
İmam Ebu Hanife (öl 150h /767m) rahmetullahi aleyh’e göre kadının ayakları da görünen zinetlerindendir Bu görüşü talebele-rinden Hasan b Ziyad (öl 204h /819m) rivayet etmiş ve Tahâvî de (öl 321h /933m) aynı şeyi ifade etmiştir Çünkü kadın nasıl yüzünü ve ellerini açmak zorunda kalıyorsa yalınayak ya da terlikle yürür-ken ayaklarını da açmak zorunda kalır Çünkü her zaman bot ya da çizme bulamıyabilir46 Çorabı da her yerde ve her zaman kolay değil-dir Ayak, ayak bileklerinin altında kalan kısımdır Yukarısına baldır denir
İmam Ebu Yusuf’tan (öl 192h /808m) rivayet edilen bir görüşe göre kadının kollarına da bakılabilir Çünkü ekmek pişirirken ve çamaşır yıkarken kollarını zorunda kalır47 Hz Aişe (r anha)’dan “bilezik ve yüzük yerlerinin görünen zinetler” olduğuna dair bir ri-vayet de vardır48
BAŞÖRTÜNÜN AÇILABİLECEĞİ YERLER
Bir kadın, bazı erkekler yanında başını açabilir; bu husus Nur Su-resinin 31 ayetinde şöyle ifade edilmektedir:
“… zinetlerini açmasınlar, ancak kocalarına, babalarına, kocaları-nın babalarına, kendi oğullarına, kocalarının oğullarına, erkek kar-deşlerine, erkek kardeşlerinin oğullarına, kız kardeşlerine, kızkardeş-lerinin oğullarına, kendi kadınlarına, elleri altındaki cariyelerine, erkekliği kalmamış ele bakar hale gelmiş olanlara ve henüz kadınla-rın avretlerinin farkına varmamış çocuklara karşı açabilirler Gizle-dikleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar Hepiniz Al-lah yoluna dönün ey müminler ki, sıkıntılardan kurtulabilesiniz
Yukarıda kadının süs yerlerinin baş, saçlar, yüz, boyun, göğüs, kulak, pazu, kol, el, baldır (bacağın dizden ayağa kadar olan kısmı), ayak olduğunu görmüştük Bir kadın, ayette sayılan kişiler yanında bu organlarını açabilir Bunlarla birlikte aralarında ebedi evlenme yasağı bulunan diğer akrabaları yanında da bu organlarını açabilir Bunlar dayı, amca ve süt akrabalarıdır Süt kardeş, süt baba, süt ana, süt amca, süt dayı, süt dede, süt kardeşin oğulları, süt oğulun ve süt kızın oğullarıdır Çünkü aralarında ebedi evlenme yasağı bulunan kimseler birbirlerinin evlerine izin almadan girip çıkarlar Kadın kendi evinde umumiyetle iş elbisesiyle bulunur, örtülü olmaz Eğer Cenab-ı Hak kadının, aralarında ebedi evlenme yasağı bulunan ya-kınlarının yanında da örtünmesini emretseydi bu sıkıntı doğururdu
Bu şahıslar, bakabilecekleri organlara dokunabilirler Çünkü Hz Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Hz Fatıma’yı öper ve “Onda cennet kokusu buluyorum” derdi Bir yolculuktan döndüğünde önce onunla görüşür, kucaklaşır ve başını öperdi Hz Ebubekir de kızı Hz Aişe’nin başını öpmüştür Hz Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Kim annesinin ayağını öperse cennetin eşiğini öpmüş gibi olur
Ancak dokunma ve bakma hem kadının hem de erkeğin arzu duymaması şartına bağlıdır Eğer taraflardan biri diğerine arzu du-yarsa bakmak da dokunmak da haram olur
Yukarıda da belirtildiği gibi bakma ve dokunma konusunda süt akrabalığı aynen soy akrabalığı gibidir Hz Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem soy akrabalığı yolu ile evlenilmesi haram olanların süt akrabalığı yolu ile de haram olduğunu belirtmiştir Bu konuda yaşanmış bir çok örnekler vardır
Hz Aişe (r anha) bir gün Hz Peygamber sallallahü aleyhi ve sel-lem’e şöyle dedi: “Ya Rasûlullah ben ev kıyafeti içindeyken Eflah b Ebî Kays odama giriyor” Peygamberimiz buyurdu ki, “Efleh girebilir, çünkü o senin süt amcandır
Zeyneb binti Ümmi Seleme (r anha) saçını tararken Abdullah b Zübeyr yanına girer saçlarını tutar ve Zeyneb’e “Bana dön” derdi Zeyneb onun süt kardeşiydi49
ELBİSE İLE İLGİLİ HÜKÜMLER
Burada konu, Hanefî, Şafiî, ve Mâlikî mezheplerine göre incele-necektir
HANEFİ MEZHEBİNDE ELBİSE
Hanefi mezhebine göre, elbise ile ilgili hükümler beş kısma ayrı-labilir:
1 Giyinilmesi farz olan elbiseler: Bunlar avret yerlerini kapatan, vücudu sıcağın ve soğuğun doğuracağı zararlardan koruyan elbise-lerdir Çünkü avret yerlerinin kapalı olması farzdır Bir de insan vü-cudu, sıcağa ve soğuğa tahammül edemez Vücudun elbise ile ko-runması gerekir Bu, aynen hayatı devam ettirecek kadar yeme ve içme gibi farzdır
Elbisenin pamuk veya ketenden olması daha iyidir Çünkü bu, insanı kibirden daha kolay uzaklaştırır Kendini aşağı görmemesi için elbisesi kötü olmamalı kibirlenmemesi için de pek lüks olma-malıdır Çünkü, Rasûlullah sallallahü aleyhi ve sellem şöhretin iki çeşidini de yasaklamıştır: Bunlardan birisi, güzellikte en iyi olmak; diğeri de en kötü ve pejmürde olmaktır İşlerin en iyisi orta seviyede olanıdır
2 Müstehap olan elbise: Zaruret miktarından fazla olup, süslen-mek ve Allah’ın nimetini göstermek için giyilen elbisedir Bilhassa, ilim adamları ve itibarlı kişilerin böyle giyinmeleri iyi olur Peygam-ber sallallahü aleyhi ve sellem, şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ, verdiği nimetlerin eserinin kulu üzerinde görülmesini sever
3 Mübah olan elbise: Bu, güzel görünmek için giyilen elbisedir Eğer, kibirlenme düşüncesi yoksa, Cuma ve Bayram günleri ile top-lantılarda böyle elbiseler giyilebilir Çünkü, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem bazen 1000 dirhem kıymetinde bir rida ile çıkar, ba-zen de 4000 dirhem kıymetinde bir rida ile namaza dururdu50 imam Ebu Hanife de 400 dirhem kıymetinde rida giyinir ve öğrenci-lerine şöyle derdi: “Memleketinize gittiğinizde en güzel elbiseler gi-yininiz” İmam Serahsî, her zaman kullanılmış elbiseler giyinirdi Muhtaçları üzmemek için böyle yapardıKınye isimli kitapta yazıldı-ğına göre İmam Nehaî51 evinden güzel elbiseler içinde çıkardı Onun arkadaşları derlerdi ki, biz çok iyi biliyoruz ki, o, ölü hayvanın etini yemesi caiz olacak derecede fakirdir
4 Mekruh olan elbise: Bu, kişiye kibir ve gurur veren elbisedir Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Mikdad b Ma’di Kerib’e şöyle buyurmuştur: “Seni kibre sokmayacak ölçüde ye, iç ve giyin
5 Haram olan elbise: Erkekler için hakiki ipekten elbise giymek haramdır Çünkü Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem ipek ve atlas giyinmeyi yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: “Onu nasipsiz olan gi-yer” Yani ahiretten nasibi olmayanlar giyer, demektir Sonra bir başka hadisle kadınların ipek giyinmelerine müsaade etmiştir Hz Ali’nin de içlerinde bulunduğu bir grup sahabî (Allah onlardan razı olsun) şunu rivayet etmişlerdir: “Peygamber sallallahü aleyhi ve sel-lem bir eline ipeği, bir eline de altını almış olarak yanımıza geldi ve şöyle buyurdu: “Bu iki şey ümmetimin erkeklerine haram, kadınla-rına helaldir” Bir başka rivayette de, “Kadınlarına helaldir, ancak az olması halinde erkeklerine bağışlanmıştır” şeklindedir
Bu sebeple, bir işaret gibi, dört parmak genişliğinde olan bir ipek parçasının erkekler tarafından kullanılması caiz görülmüştür İpeğin yastık ve döşek yüzü olarak kullanılması caizdir
Çözgüsü ibrişimden ve atkısı52 başka maddelerden dokunmuş olan bir kumaşı erkekler giyinebilirler Fakat çözgüsü başka madde-den, atkısı ibrişimden yapılmış olan bir kumaşın, yani atlasın sadece harp esnasında giyilmesi caizdir; başka zaman giyilemez Bu görüş it-tifakla kabul edilmiştir; çünkü, harp sırasında böyle bir kumaşın bir nevi zırh görevi göreceği ve kişiyi düşmana karşı heybetli göstereceği için bunda zaruret vardır
Çözgüsü ile atkısının tamamı ibrişimden olan saf ipek kumaşla-rın darü’l-harb’de ve savaş esnasında giyilmesi hususunda ihtilaf edilmiştir İmam Ebu hanife’ye göre saf ipek kumaşın, darü’l-harb’de erkekler tarafından giyilmesi mekruhtur Çünkü erkeklerin ipek kumaş giyemiyeceği konusundaki nasslar bir kayda tabi tutulmamış-tır Savaş sırasındaki zaruret ise atlas (dışı ipek, içi başka maddeden) kumaş ile giderilir
İmam Ebu Yusuf ve Muhammed (rahimehümallah)’a göre harp esnasında hem ipek, hem de atlas giyilebilir Çünkü, Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem’in harp esnasında ipek ve atlas giymeye müsaade ettiği rivayet olunmaktadır Ayrıca buna ihtiyaç ta vardır Bir de saf ipek, silah darbelerine karşı vücudu daha iyi korur ve par-lak olduğu için kişiyi düşmana daha heybetli gösterir
Elbise ile ilgili diğer hükümler:
1- Renkler: Elbisenin beyaz veya siyah renkte olması müstahap-tır Çünkü Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyur-muştur:
“Allah Teâlâ beyaz elbiselileri sever; zira cenneti beyaz olarak ya-ratmıştır
Rivayete göre Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Mekke’nin fethi günü siyah cübbe giymiş ve siyah sarık takınmıştı
Elbisenin mavi olmasının da bir sakıncası yoktur
Bazı kitaplarda yeşil giymenin sünnet olduğu belirtilmiştir
Erkeklerin elbiseleri kırmızı ve sarı renkli olmamalıdır Çünkü Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem’in bu konuda bir yasağı-nın olduğu rivayet edilmiştir Kırmızı elbisenin giyilebileceği yo-lunda görüşler de vardır Buradaki yasağın bir kerâhet-i tenzihiyye olduğu anlaşılmaktadır
Kadın elbiselerine renk sınırlaması yoktur
2- Başa sarılan sarığın bir ucunu, sırta aşağı bir karış uzunlu-ğunda sarkıtmak sünnettir Çünkü Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem böyle yapardı Sarığın bir ucunun sırtın orta kısmına, hatta oturak yerine kadar uzatılmasının sünnet olacağı yolunda görüşler vardır Sarığı yeniden sarmak isteyen onu çıkarıp yere koyamaz, ol-duğu gibi geriye doğru açar ve baş üzerinde tekrar sarar
3- Her çeşit kürk giyilebilir Bunun yabani veya diğer hayvanların tabaklanmış derilerinden yapılmış olmasının bir farkı yoktur53
MALİKİ MEZHEBİNDE ELBİSE
1 Elbise, cildin rengini hemen belli etmeyecek derecede sık ve ka-lın olmalıdır Dikkatle bakınca cildin rengini belli eden bir elbiseyi giymek mekruhtur Bu elbise ile namaz kılanın, namazını vakit içinde yeniden kılması gedekir Elbise şeffaf olup cildin rengini he-men belli ediyorsa bununla örtünme olmaz Bu şekilde kılınan na-mazın mutlaka iade edilmesi gerekir
2 İnce veya dar olduğu için organın şeklini belli eden (muhaddid) bir elbiseyi giymek mekruhtur Bağlanmak sebebiyle or-ganı belli eden elbise de böyledir Çünkü bu, bir şahsiyetsizlik sayılır ve selefin elbisesine muhalefet edilmiş olur Ancak rüzgar vurması veya ıslanması sebebiyle vücuda yapışıp organları belli edecek bir el-biseyi giymenin mahzuru yoktur54 Çok dar veya şeffaf elbise giyen kadın çıplak gibi olur Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Giyinmiş fakat çıplak kadınlar, kıvrak bir şekilde yü-rüyerek erkeklerin yüreğini hoplatan (ilgisini çeken) kadınlar cen-nete giremiyecek ve kokusunu hissedemiyeceklerdir Halbuki cenne-tin kokusu beşyüz yıllık yoldan hissedilir55
3 Ne erkek ne de kadın için belli bir elbise modeli yoktur Çok dar olmamak ve altını göstermemek şartıyla her model elbise giyile-bilir
ŞAFİİ MEZHEBİNDE ELBİSE
Elbisede şart olan organın şeklini belli etse de cildin rengini belli etmemesidir Elbise organın her tarafını örtmelidir Cam, saf su ve şeffaf elbise ile örtünme meydana gelmez Karanlık da başlı başına bir örtü değildir Vücudu boyama ile örtünme meydana gelmez Çünkü boya her ne kadar rengi örtse de bir örtü sayılmaz Ayrı bir varlığı (cirm) olmadığı için pek incedir Çamur ve bulanık su böyle değildir Onlarla örtünme meydana gelir56
Dar elbiseye gelince (mesela dar pantalonlar gibi) bunları da ka-dınların giymesi mekruh, erkeklerin giymesi de hilaf-ı evladır57
ÖRTÜNMENİN DİNDEKİ YERİ
Hz Peygamber tarafından tebliğ edildiği kesin olarak bilinen hü-kümlere ve haberlere zarurat-ı diniyye denir Her müslümanın bun-ları olduğu gibi kabul ve tasdik etmesi gerekir Bunlardan birinde te-reddüt veya şüphe etmek kişiyi imansız bırakır
Kur’an-ı Kerîm Allah’ın kelamıdır Peygamberimize sallallahü aleyhi ve sellem indirilmiş ve ondan bize tevâtüren ulaşmıştır Müs-lümanlar Hz Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem zamanından beri Kur’an-ı Kerîm’e büyük itina göstermişler, hem yazıyla hem de milyonlarca hafızın zihninde ve hafızasında bize kadar ulaştırmış-lardır Bugün yeryüzünde bulunan Kur’an nüshalarının her biri di-ğerinin aynıdır Elimizde bulunan Kur’an-ı Kerîm’in Hz Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem’e indirilmiş olan Kur’an’ın aynısı oldu-ğunda hiç bir tereddüt yoktur Onun için Kur’an-ı Kerîm’i, hiç şüp-heye düşmeden kabul ve tasdik etmek gerekir Aynı şekilde Kur’an-ı Kerîm’in kesin ve açık olarak belirttiği bütün hükümleri hiç tered-düt göstermeden kabul etmek icabeder Namaz, oruç, zekat vb hükümlerin farz olması hırsızlık, zina, faizin haram olması gibi emir ve hükümler nasıl açık ve kesin ise örtünme ile ilgili hükümler de açık ve kesindir Bu emir ve hü-kümleri kabul etmeyen bir şahıs derhal imanını kaybeder ve kafir olur58
İNSANLIĞIN DURUMU
İnsanların bir kısmı samimi olarak müslümandırlar Bunların kalplerinde ne varsa dillerinde de o vardır İslâmî hakikatlere doğru bir biçimde inanırlar ve bunu itiraf ederler İşte gerçek müminler bunlardır
İnsanların bir kısmı da kafirdirler İslâmın hükmünü kabul et-mez ve kendi yanlış inançlarını açığa vururlar Bunların durumları belli olduğu için müminlerin onlara karşı tavır alması kolay olur
Bir kısım insanlar da münafıktırlar İçlerinde olanı açığa vur-maz, kafir oldukları halde kendilerini mümin gösterir, müslüman-ları aldatmak isterler
Deme düşmana düşman elinde silahı ola
Veli müşkil budur sûret-i haktan gele
Bunlar dost görünen düşmanlardır Bu gibilere karşı tavır almak çok zordur Müslümanların önemli bir kısmını aldatıp kendilerine destek sağlıyabilir ve fesatlarını sürdürebilirler Müslümanların asıl düşmanları bunlardır Bunlara karşı korunmak gerekir (Münafikun Suresi ayet 4)
Bunlar yalancıdırlar Kafir oldukları halde yalan söyler, gerekirse yemin eder kendilerini müslüman göstermeye çalışırlar (Münafikun Suresi ayet 1) Çok korkaktırlar, en küçük bir sesi ve en küçük bir davranışı aleyhlerinde zannederler (Münafikun Suresi ayet 4)59
KUR’AN-I KERİM NE DİYOR?
Kendilerini müslüman zanneden ama İslâm’ın bazı hükümle-rini kabul etmeyenlerle ilgili Kur’an-ı Kerîm’de çok sayıda ayet var-dır Konumuzla ilgisi dolayısıyla Nisa Suresinin 60 ayetinden 65 ayetine kadar olan kısmını okuyalım:
“Sana indirilmiş olan Kur’an-ı Kerîm’e ve senden önce indiril-miş bulunan mukaddes kitaplara inandıklarını zannedenleri gör-mez misin, tağuta göre yargılanmak isterler! Halbuki, onlar tağuta karşı çıkmakla görevlendirilmişlerdir O şeytan onları pek derin bir sapıklığa düşürmek ister
Onlara, «Geliniz, Allah-ü Teâlâ’nın indirmiş olduğu Kur’an-ı Kerîm’e ve Hz Muhammed’e başvuralım» denince o münafıkları görürsün ki, senden hep kaçınırlar
Bizzat elleri ile yaptıkları şey yüzünden başlarına bir felaket gel-diği zaman halleri ne olacak? Bu defa da sana gelirler, «Vallahi mak-sadımız sırf bir iyilik yapmak ve arayı bulmaktı» diye yemin ederler
Onlar var ya, Allah onların kalplarinde olanı bilir Onlara al-dırma, onlara öğüt ver ve kendi haklarında onlara etkili söz söyle
süleymaniye vakfı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.