|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
geçenlerin, hakkı, haline, kul, vay, yemekle, ömrü |
![]() |
Ömrü Kul Hakkı Yemekle Geçenlerin Vay Haline! |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ömrü Kul Hakkı Yemekle Geçenlerin Vay Haline!Ömrü kul hakkı yemekle geçenlerin vay haline! Türkiye’de, herhangi bir kahvehaneye gidin, yandaki masadan, ortalama bir vatandaşın şöyle dediğini duyabilirsiniz; “Ne demiş Cenab-ı Hak; ‘Kul hakkıyla karşıma gelme!” Nerede demiş? Hangi ayette demiş? diye itiraz etmenize gerek yok, çünkü bu söz, tam da Kur’an’ın ruhununun Müslüman halk muhayyilesinde yoğrularak dile gelmiş ifadesidir ![]() Türkçe’de deyim haline gelmiş böyle sözler çoktur; “Harama uçkur çözme”, “Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yeme”, “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste”, “Kula bela gelmez Hak yazmadıkça; Hak bela yazmaz kul azmadıkça” gibi… Bunların her biri aslında birer ayettir ![]() Hele “Kul hakkıyla karşıma gelme” sözü, tümüyle Kur’an’ın ruhunu yansıtır ![]() Burada şu denmek istenir; “Sakın kul hakkı yeme çünkü Allah kul hakkı yemeyi affetmez ![]() Kimi dinî cemaat ortamlarında ise şu ayet popülerdir; “Allah şirk dışında bütün günahları affeder ![]() Peki, Allah’ın “Affetmem” dediği suç ve günah hangisidir? Acaba Allah, kendine karşı işlenen günaha mı (şirk), yoksa insanların birbirine karşı işlediği günaha mı (kul hakkı) “Affetmem” demektedir? *** Bu, şunun için önemli… Mesela, devlet, kendine karşı işlenen “devletin manevî şahsiyetini tahkir ve tezyif” gibi suçları affetmiyor da insanların birbirine karşı işlediği adam öldürme, hırsızlık, yolsuzluk, gasp, tecavüz gibi suçları affedebiliyor ![]() “Devlete karşı suç (şirk!) affedilmez, gerisi önemli değil” diyen siyasi anlayışla, “Allah’a karşı şirk affedilmez, gerisi önemli değil” diyen dinî anlayış arasında bir paralellik ve mantık birliği var ![]() Böylesi bir siyasî anlayışın aslında dinî anlayıştan yani Tanrı ve devlet tasavvurundan türediğini (kaynaklandığını) düşünüyorum ![]() Çünkü Emevî, Abbasî, Selçuklu, Osmanlı ve T ![]() Asıl “derin devlet” de budur ![]() Bunun değişmesi için “derine” inilmesi; Tanrı ve devlet tasavvurlarının sorgulanması gerekmektedir ![]() *** Şimdi, işin köklerine inelim bakalım durum gerçekten öyle mi? Kur’an’da 324 yerde “zulüm”, 174 yerde de “şirk” kavramı geçer ![]() Zulüm “ötekine haksızlık yapmak”, şirk de “Allah’a ortak koşmak” demek… Kur’an’da bu iki kavramın nerede ve nasıl kullanıldığına baktığımızda, ikisi hakkında da “affetmez” dendiğini görüyoruz ![]() Mesela; “Zulmedenleri Allah affetmez ve onlara bir yol da göstermez ![]() ve “Allah ortak koşanları affetmez, bundan başka dilediğini (layık gördüğünü) affeder ![]() ![]() Bununla ne kastedildiğini anlamak için Kur’an’ın Kur’an ile tefsirine gittiğimizde ötekine karşı “zulüm” ile ilgili bir affın olabildiğine dair başkaca bir açıklama göremezken, Allah’a karşı “şirk” ile ilgili affın olabildiğine dair şu ayeti görüyoruz; “Kendilerine apaçık deliller gelmesinin ardından tuttular buzağıyı tanrı edindiler ![]() ![]() Keza Kur’an’da zulmün üç anlamda kullanıldığını görüyoruz; Allah’a karşı haksızlık, kendi nefsine karşı haksızlık ve öteki (insanlara) karşı haksızlık… Buradan ilk ikisi için tek yanlı af ve mağfiret yolunun açık, ancak üçüncüsü için hakkını yediği kişiden daha dünyadayken helallik dilemedi ve bunu sonraki davranışları ile de ispat etmedi ise tek yanlı af ve mağfiret yolunun kapalı olduğunu görüyoruz ![]() Yani tabiri caizse “Bana veya kendi nefsinize karşı işlediğiniz suçları affedebilirim, ama kul hakkı ile karşıma gelmişseniz sizi ben bile kurtaramam ![]() ![]() ![]() Bunu şu tür ayetlerden çıkarıyoruz; “İnsanlara zulmedenlere ve yeryüzünde zorbalık yapanlara yol yoktur ![]() ![]() “Senin Rabbin, halkı birbirine iyilik, güzellik, doğrulukla muamele ettikçe bir beldeyi zulüm (şirk) sebebiyle helak etmez, olacak şey değil!” (Hud; 11/117) Yani: Allah, birbirlerine dürüst davrandıkları, aralarındaki muameleleri düzgün yaptıkları sürece yani birbirlerine zulmetmedikleri sürece bir beldenin halkını, örneğin sırf inkar etmeleri veya şirk koşmaları yüzünden helak etmez… Razi, ayette geçen “zulüm”ün şirk anlamında kullanıldığını söyler ve buna şu ayeti örnek gösterir; “Şirk en büyük zulümdür; kuşku yok” (Lokman; 13) ![]() ![]() ![]() ![]() Razi’nin dediği gibi aksi halde ayette çelişki ortaya çıkıyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Keza şu ayetler de bunu teyid ediyor; “Zulmedenlerin mazeret beyan edip yola gelmeleri için o gün artık çok geç!” (Rum; 57), “O, dilediği kimseyi sevgi ve merhametine alır zalimlere ise elem dolu bir azap hazırlamıştır ![]() ![]() Yine Kur’an’da insanlara önderlik etmenin ölçüsünün soy sop değil; adalet-zulüm ölçütü olduğunu görüyoruz; “Bir zamanlar, Rabbi İbrahim’i bir takım olaylarla sınamış, kendini ispat edince ‘Ben seni insanlara önder yapacağım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yani: Ey “Tanrı ile yürüyen”in (İsrail) torunları olduklarını iddia edenler! Keza Ey “Allah’a kulak veren”in (İsmail) torunları olduklarını iddia edenler! Ey “Sevgi ve merhametin babası”nı (Ebrahim) ataları olarak kabul edenler! Dinleyin: Allah İbrahim’i sizden iki bin yıl önce tıpkı bu yetim Muhammed (s ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ömrü Kul Hakkı Yemekle Geçenlerin Vay Haline! |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ömrü Kul Hakkı Yemekle Geçenlerin Vay Haline!Yine zulmedenlerden başkasına düşmanlık beslenemeyeceğini, dahası“savaşın” yegane sebebinin inkar, şirk veya başka dine mensup olma değil; baskı, zulüm ve zorbalık olduğunu okuyoruz; “Hiçbir fitne (zulüm ve zorbalık) kalmayıncaya ve din (adalet) Allah için sağlanıncaya kadar onlarla savaşın ![]() ![]() Yani: Halka eziyet eden, insanları baskı ve zulüm altında inleten, bundan vazgeçmeye niyetli olmadığını da her defasında ispat eden zorbalara anladığı dilden cevap vermeniz gerekiyor ![]() ![]() Bu ayet bu şekilde yorumlanmazsa “Dinde zorlama yoktur” (Bakara; 2/256) ilkesi ile çelişilmiş olur ![]() ![]() *** Görülüyor ki Kur’an “zulüm” kavramına olağanüstü bir vurgu yapıyor ![]() ![]() ![]() ![]() Zulüm kavramına kısaca “bir hakkı yerinden oynatmak; kul (insan) hakkı yemek” diyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() Demek ki Allah, kendine karşı işlenen suçlar dahil tüm günahları layık gördüğüne (dilediğine) affedeceğini söylüyor ![]() ![]() Fakat kul hakkı yemeyi (zulmü), hakkı yenene sormadan affetmeyeceğini ısrarla hatırlatıyor ![]() ![]() Bunun için de “Kul hakkıyla karşıma gelme” diyor ![]() Demek ki “Mazluma dini sorulmaz”,“Mazlumun ahından arş çatlar”,“Mazlumun bedduasından sakının, Onun ile Allah arasında perde yoktur”, “Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” diye boşuna denmemiş ![]() Demek ki “Kul hakkıyla karşıma gelme” diyen vatandaş acayip derinden konuşuyor ![]() İşlediği zulüm ayyuka çıkanların vay haline! Ömrü kul hakkı yemekle geçenlerin vay haline! İhsan ELİAÇIK |
![]() |
![]() |
|