|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
gizemli, molekülü, muhteşem, oluşumudna, yaşamın |
![]() |
Yaşamın En Gizemli Ve Muhteşem Oluşumu=Dna Molekülü |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Yaşamın En Gizemli Ve Muhteşem Oluşumu=Dna MolekülüYaşamın En Gizemli ve Muhteşem Oluşumu=DNA Molekülü YAŞAMIN EN GİZEMLİ VE MUHTEŞEM OLUŞUMU=DNA MOLEKÜLÜ Johann Gregor Mendel kalıtımla ilgili yaptığı çalışmaların sonucunda henüz kromozom ve genlerin varlığı bilinmemesine rağmen, türsel özelliklerin faktör adını verdiği birimlerle nesilden nesle aktarıldığını söylemiştir ![]() ![]() ![]() 1953 yılında Watson ve Crick isimlerindeki iki bilim insanı DNA molekülünün (faktörün) kendine has özelliklere sahip bir çift sarmal yapı halinde bulunduğunu ileri sürdüler ![]() Bu araştırıcıların önerdikleri DNA yapısı o tarihlerde başka araştırıcılar tarafından ortaya konulan DNA’ya ilişkin önemli bulgulara dayanmaktadır ![]() Bunlardan biri, Wilkins ve Franklin tarafından, izole edilmiş DNA fibrillerinin X-ray ışınlarını kırma özelliklerinin açıklanmasıdır ![]() Elde edilen X ışını fotoğrafları, DNA’nın zincirlerindeki bazların diziliş sırasına bağlı olmaksızın, çok düzenli biçimde dönümler yapan bir molekül olduğunu göstermektedir ![]() Ayrıca Tütün Mozaik Virüsü üzerinde yapılan çalışmalar da DNA ile ilgili çalışmalarda ışık tutmuştur ![]() Bir başka önemli bulguda Chargaff tarafından saptanmıştır ![]() Herhangi bir türe ait DNA’nın nükleotidlerine (parçalandığında serbest kalan nükleotidlerde) adenin miktarının timine, guanin miktarının da sitozine daima eşit olduğunun saptanmasıdır ![]() ![]() Watson ve Crick bu bulguları değerlendirerek böyle özelliklere sahip DNA makro molekülünün sekonder yapısına açıklayabilmişlerdir ![]() Birbirlerinden bağımsız dört bileşiğin dev bir molekülde ikişer, ikişer eşit sayılarda bulunması son derece ilginçtir ![]() ===== Genetik olayların hücrede moleküler düzeydeki temeli genetik materyal görevini üstlenen nükleik asitlerin yapı ve özelliklerine dayanır ![]() Nükleik asitlerin varlığı Friedrich Miescher tarafından keşfedilmiştir ![]() Friedrich Miescher özel bir boyama tekniğinden yararlanarak çekirdek içerisinde bazı maddelerin boyandığını görmüş, bu maddelere nükleik asit adını vermiştir ![]() Nükleid asitler üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda; nükleik asitlerin hücre içinde geçen hayatsal olayları yönettiği, kalıtsal özelliklerin yeni hücrelere aktardığı anlaşılmıştır ![]() Nükleik asitler nükleotit adı verilen yapı birimlerinden oluşur ve oldukça karmaşık kimyasal yapıları vardır ![]() Nükleik asitlerin iki türü olan deoksiribonükleik asit DNA ve ribonükleik asit RNA temelde aynı yapısal özelliklere sahiptir ![]() Genler, DNA‘daki bazı kimyasal dizilimler olan nükleotidlerden meydana gelmiştir ![]() ![]() Ayrıca DNA molekülü prokaryotlarda (Bakterilerde) kromozom dışı genetik sistem olan plazmidlerde, Ökaryotik hücrelerde genetik materyalin kromozomlar dışında temel olarak hayvan ve bitkilerde mitokondri ve sadece bitkiler ve algler dediğimiz tek hücrelilerdeki kloroplastlarda bulunduğu bilinmektedir ![]() Diğer ifade ile Nükleikasitler virüsler dahil bütün hücrelerde bulunurlar ![]() Nükleik asitler hücrelerin en kompleks molekülleri olup önemli fonksiyonlara sahiptir ![]() ![]() ![]() Ayrıca mitoz ve mayoz bölünme olayları bu moleküllerin kontrolünde gerçekleşir ![]() ===== Nükleik asit dizimleri Dna ve Rna olmak üzere iki çeşittir ![]() ![]() ![]() ![]() Karyot hücrelerde başta çekirdek olmak üzere mitokondri ve kloroplast gibi organellerde bulunur ![]() Prokaryot canlılarda ise sitoplâzmaya dağılmıştır ![]() Dna çift sarmal yapısına sahiptir ![]() DNA'nın iskeleti (kolları) şeker ve fosfat moleküllerinden meydana gelmiştir ![]() ![]() Kromozomlar DNA molekülünden oluşmuştur ![]() ![]() DNA'lar hücreyi yöneten moleküllerdir ![]() ![]() ![]() Hücre bölünmesinin temelindeki biyomoleküller olay DNA eşlenmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() Bir türe ait bireylerin DNA niceliği aynıdır ![]() ![]() ![]() Daha önce yazdığımız gibi Adenin sayısı Timin sayısına eşittir (A=T), Guanin sayısı Sitozin sayısına eşit yani G=C’dir ![]() Adenin ile Timin arasında 2, Guanin ile Sitozin arasında 3 hidrojen bağı bulunur ![]() Üreme hücrelerindeki DNA miktarı (kromozom sayısı) vücut hücrelerindeki DNA miktarının (kromozom sayısının) yarısı kadardır ![]() 2N bölü 2 miktarındaki bu kromozomlar anne ve babadan gelen yumurta ve sperm kromozomlarıyla birleşerek 2N yani tam bir DNA olur ![]() ![]() Anne ve baba genlerindeki ayrıntı farklılıkları birleşmede kombinasyon zenginliğine neden olur ![]() ![]() ![]() DNA'nın bazları arasında belli bir oran vardır ![]() ![]() DNA'nın en önemli özelliği kendisini eşlemesidir ![]() ![]() ===== Genetik olayların hücrede moleküler düzeydeki temeli genetik materyal görevini üstlenen nükleik asitlerin yapı ve özelliklerine dayanır ![]() ![]() Genler, DNA’daki bazı kimyasal dizilimler olan nükleotidlerden meydana gelmiştir ![]() ![]() ![]() 1953 yılında Watson ve Crick DNA molekülünün kendine has özelliklere sahip bir çift sarmal yapı halinde bulunduğunu ileri sürdüler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Watson ve Crick bu bulguları değerlendirerek böyle özelliklere sahip DNA makro molekülünün sekonder yapısına ait bir model geliştirdiler ![]() ![]() Watson ve Crick’in ortaya koyduğu modele göre: DNA molekülü, heliks (=sarmal) şeklinde kıvrılmış, iki kollu merdiven şeklindedir ![]() ![]() Deoksiriboz ile fosfat grupları ester bağlarıyla birbirlerine bağlanmıştır ![]() ![]() ![]() Hem pürin (yani adenin ve guanin) ile pirimidin (yani sitozin ile timin) arasındaki hidrojen bağları, hem de diğer bağlar, meydana gelen heliksin düzgün olmasını sağlar ![]() Pürin ve pirimidin bazları, yandaki şekerlere (Riboz), glikozidik bağlarla bağlanmıştır ![]() ![]() Dört çeşit nükleotid vardır ![]() ![]() DNA molekülü kendini oluşturan nükleotidlerin sayısına bağlı olarak, büyüklüğü türden türe değişen, uzun zincir şeklinde bir yapı gösterir ![]() ![]() ![]() İki polinükleotid zincirin şeker fosfat omurgaları, ortak bir eksen çevresinde eşit çaplı ve sağ yöne doğru dönümler meydana getirir ![]() Nükleotidlerin bazları molekül omurgasının iç kısmında bulunur ![]() ![]() Birbirine komşu baz çiftlerinin dönümleri arasındaki uzaklık 3,4A dür ![]() ![]() ![]() İki polinükleotid zincirdeki nükleotidler karşılıklı olarak birbirlerine hidrojen bağları ile bağlanmıştır ![]() ![]() DNA’nın kendi kopyasını yapması ve gen anlatımı, nükleotidler arasındaki hidrojen bağlarının ayrılması ile gerçekleşmektedir ![]() Nükleotidler birbirlerine fosfat bağlarıyla bağlanarak, şeker ve fosfat kısımlarının birbirlerini izlediği serilerden oluşan bir omurgaya sahip uzun ve dallanmış polinükleotid zincirlerini meydana getirmiştir ![]() Kovalent ester bağları veya fosfodiester bağları olarak da bilinen bu bağlar son derece kuvvetlidir ![]() Fosfodiester bağlarının varlığı DNA molekülünün tek zincirli yapı halinde iken bile dayanıklı ve stabil yapıda olmasını sağlar ![]() ![]() Nükleotidlerin yapısı bazik olmasına karşın omurgadaki PO4(fosforik asit) grubunun varlığı polinükleotid zincirlerin asit özellikte olmalarına yol açar ve nükleik asit terimi de bu özellikten kaynaklanır ![]() Hidrojen bağları daima bir pürin(A,G) ile bir pirimidin (T,C) bazı arasından meydana gelir ![]() ![]() Hidrojen bağlarının özelleşmesi; anahtar kilit modelini andıran, uygun nükleotid moleküllerinin karşılıklı gelerek birbirlerine yine uygun sayıda hidrojen bağları ile bağlanmasını sağlar ![]() ![]() ![]() DNA molekülünün en önemli özellik iki poli nükleotid zincirin birbirinin tamamlayıcısı olmasıdır ![]() ![]() DNA çift sarmalının dikkate değer ve önemli bir özelliği, molekülü oluşturan zincirlerin birbirlerinden kolaylıkla ayrılabilmesi ve yeniden birleşebilmesidir ![]() Protein sentezi ve Dna replikasyonu (kendi kopyasını oluşturması) bu özellik sayesinde meydana gelebilir ![]() DNA’nın iki zinciri, birbirine sadece H bağları ve hidrofobik etkileşimlerle bağlı olmaları nedeni ile nükleotidleri arasındaki kovalent bağlardaki herhangi bir kopma olmaksızın çözülebilir (denatürasyon) ![]() Aynı şekilde çözülmüş molekülün zincirleri tamamlayıcı bazları arasında H bağlarının oluşumu ile birleşip sarmal yapıyı yeniden oluşturabilir ![]() ![]() Nükleotidler arasındaki fosfor bağlarının kopması nedeniyle nükleotidlerin yerine başka nükleotid veya nükleotid dizisinin geçmesi mutasyonlara yol açar ![]() ![]() Mutasyonların neticeleri hayati fonksiyonları bozabileceğinden ölümcül olabilir ![]() ![]() ![]() Yukarıda DNA ve DNA molekülleri hakkında biraz ayrıntılı bilgi vermeye çalıştık ![]() ![]() Bu arada verdiğimiz bilgilerin yüzeysel olduğunu, adı geçen moleküllerin yapı ve dizilimlerinde bir canlının tüm ayrıntılarıyla bütünsel özelliklerinin kayıtlı olduğunu hatırlatalım ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Yaşamın En Gizemli Ve Muhteşem Oluşumu=Dna Molekülü |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Yaşamın En Gizemli Ve Muhteşem Oluşumu=Dna MolekülüHerhangi bir türe ait DNA’nın nükleotidlerine (parçalandığında serbest kalan nükleotidlerde) adenin miktarının timine, guanin miktarının da sitozine daima eşit olduğunun saptanmasıdır ![]() ![]() Bu farklılığın temel nedeni 4 çeşit nükleotidin binlerce kez değişik şekillerde diziliş çeşitliliğinden kaynaklanır ![]() Daha önce yazdığımız gibi Adenin sayısı Timin sayısına eşittir (A=T), Guanin sayısı Sitozin sayısına eşit yani G=C’dir ![]() Adenin ile Timin arasında 2, Guanin ile Sitozin arasında 3 hidrojen bağı bulunur ![]() ![]() dna problemlerindeki soruları cevaplarken hep bu fomül kullaınılr genelde ![]() ![]() işte pirimidin ve pürinler ![]() nükleotidin yapısını merak edene grafikle gösterim Lİse biyoloji için belki katkım olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|