Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
gizemli, molekülü, muhteşem, oluşumudna, yaşamın

Yaşamın En Gizemli Ve Muhteşem Oluşumu=Dna Molekülü

Eski 07-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yaşamın En Gizemli Ve Muhteşem Oluşumu=Dna Molekülü






Yaşamın En Gizemli ve Muhteşem Oluşumu=DNA Molekülü



YAŞAMIN EN GİZEMLİ VE MUHTEŞEM OLUŞUMU=DNA MOLEKÜLÜ

Johann Gregor Mendel kalıtımla ilgili yaptığı çalışmaların sonucunda henüz kromozom ve genlerin varlığı bilinmemesine rağmen, türsel özelliklerin faktör adını verdiği birimlerle nesilden nesle aktarıldığını söylemiştir Burada Mendel’in faktör olarak nitelediği birim şüphesiz ki DNA molekülüdür Fakat DNA molekülünün varlığının bilimsel olarak tespiti için doksan yıla yakın bir zamanın geçmesi gerekmiştir
1953 yılında Watson ve Crick isimlerindeki iki bilim insanı DNA molekülünün (faktörün) kendine has özelliklere sahip bir çift sarmal yapı halinde bulunduğunu ileri sürdüler
Bu araştırıcıların önerdikleri DNA yapısı o tarihlerde başka araştırıcılar tarafından ortaya konulan DNA’ya ilişkin önemli bulgulara dayanmaktadır
Bunlardan biri, Wilkins ve Franklin tarafından, izole edilmiş DNA fibrillerinin X-ray ışınlarını kırma özelliklerinin açıklanmasıdır
Elde edilen X ışını fotoğrafları, DNA’nın zincirlerindeki bazların diziliş sırasına bağlı olmaksızın, çok düzenli biçimde dönümler yapan bir molekül olduğunu göstermektedir
Ayrıca Tütün Mozaik Virüsü üzerinde yapılan çalışmalar da DNA ile ilgili çalışmalarda ışık tutmuştur
Bir başka önemli bulguda Chargaff tarafından saptanmıştır
Herhangi bir türe ait DNA’nın nükleotidlerine (parçalandığında serbest kalan nükleotidlerde) adenin miktarının timine, guanin miktarının da sitozine daima eşit olduğunun saptanmasıdır Yani Chargaff kuralı‘na göre doğal DNA moleküllerinde adeninin timine veya guaninin sitozine oranı daima 1’e eşittir
Watson ve Crick bu bulguları değerlendirerek böyle özelliklere sahip DNA makro molekülünün sekonder yapısına açıklayabilmişlerdir
Birbirlerinden bağımsız dört bileşiğin dev bir molekülde ikişer, ikişer eşit sayılarda bulunması son derece ilginçtir

=====

Genetik olayların hücrede moleküler düzeydeki temeli genetik materyal görevini üstlenen nükleik asitlerin yapı ve özelliklerine dayanır
Nükleik asitlerin varlığı Friedrich Miescher tarafından keşfedilmiştir
Friedrich Miescher özel bir boyama tekniğinden yararlanarak çekirdek içerisinde bazı maddelerin boyandığını görmüş, bu maddelere nükleik asit adını vermiştir
Nükleid asitler üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda; nükleik asitlerin hücre içinde geçen hayatsal olayları yönettiği, kalıtsal özelliklerin yeni hücrelere aktardığı anlaşılmıştır
Nükleik asitler nükleotit adı verilen yapı birimlerinden oluşur ve oldukça karmaşık kimyasal yapıları vardır
Nükleik asitlerin iki türü olan deoksiribonükleik asit DNA ve ribonükleik asit RNA temelde aynı yapısal özelliklere sahiptir
Genler, DNA‘daki bazı kimyasal dizilimler olan nükleotidlerden meydana gelmiştir Çoğunluk kromozomların içersinde bulunurlar
Ayrıca DNA molekülü prokaryotlarda (Bakterilerde) kromozom dışı genetik sistem olan plazmidlerde, Ökaryotik hücrelerde genetik materyalin kromozomlar dışında temel olarak hayvan ve bitkilerde mitokondri ve sadece bitkiler ve algler dediğimiz tek hücrelilerdeki kloroplastlarda bulunduğu bilinmektedir
Diğer ifade ile Nükleikasitler virüsler dahil bütün hücrelerde bulunurlar
Nükleik asitler hücrelerin en kompleks molekülleri olup önemli fonksiyonlara sahiptir Canlı hücrelerdeki kalıtsal bilgiyi Hücrelerdeki metabolik olayları düzenleyen enzimler, nükleik asitlerin kontrolünde üretilir nesilden nesle taşırlar
Ayrıca mitoz ve mayoz bölünme olayları bu moleküllerin kontrolünde gerçekleşir

=====

Nükleik asit dizimleri Dna ve Rna olmak üzere iki çeşittir Prokaryot hücrelerde hem DNA, hem de RNA'lar sitoplâzmada bulunur Ökaryot hücrelerde; çekirdekte (kromozomların içinde), mitokondri ve kloroplastta hem DNA hem de RNA bulunur RNA’lar ayrıca ribozomda ve sitoplâzmada mevcuttur
Karyot hücrelerde başta çekirdek olmak üzere mitokondri ve kloroplast gibi organellerde bulunur
Prokaryot canlılarda ise sitoplâzmaya dağılmıştır
Dna çift sarmal yapısına sahiptir
DNA'nın iskeleti (kolları) şeker ve fosfat moleküllerinden meydana gelmiştir Yapısına katılan bazla ise karşılıklı olarak aralarında zayıf hidrojen bağı oluşturup iki ipliği bir arada tutmaktadır
Kromozomlar DNA molekülünden oluşmuştur Kalıtımla ilgili bilgiler kromozomlarda, dolayısıyla DNA da depolanmıştır
DNA'lar hücreyi yöneten moleküllerdir Hücredeki bütün protein çeşitleri DNA'daki nükleotit çeşitlerine uygundur Yani DNA’daki nükleotit diziliş sırası hücre proteinlerindeki aminoasit diziliş sırasını belirler
Hücre bölünmesinin temelindeki biyomoleküller olay DNA eşlenmesidir DNA'nın eşlenmesiyle kromozomlar benzerlerini yapar Bir bakıma kendilerini kopyalarlar Bu yolla üreme gerçekleşir
Bir türe ait bireylerin DNA niceliği aynıdır Fakat her bireyin kendisine özgü bir DNA niteliği (ayrıntı farklılıkları dizilişi) vardır Bu farklılığın temel nedeni 4 çeşit nükleotidin binlerce kez değişik şekillerde diziliş çeşitliliğinden kaynaklanır
Daha önce yazdığımız gibi Adenin sayısı Timin sayısına eşittir (A=T), Guanin sayısı Sitozin sayısına eşit yani G=C’dir
Adenin ile Timin arasında 2, Guanin ile Sitozin arasında 3 hidrojen bağı bulunur
Üreme hücrelerindeki DNA miktarı (kromozom sayısı) vücut hücrelerindeki DNA miktarının (kromozom sayısının) yarısı kadardır
2N bölü 2 miktarındaki bu kromozomlar anne ve babadan gelen yumurta ve sperm kromozomlarıyla birleşerek 2N yani tam bir DNA olur Bu nedenle yavrular anne ve baba genlerinin karışımıdır
Anne ve baba genlerindeki ayrıntı farklılıkları birleşmede kombinasyon zenginliğine neden olur İrsi rahatsızlıklar yavrulara daha zor geçer Bu nedenle farklılıkların az, benzerliklerin çok olduğu yakın akraba evlilikleri tavsiye edilmez
DNA'nın bazları arasında belli bir oran vardır DNA'daki bazların %50 si pürin, %50 si pirimidindir
DNA'nın en önemli özelliği kendisini eşlemesidir Bu olaya replikasyon veya duplikasyon denir

=====

Genetik olayların hücrede moleküler düzeydeki temeli genetik materyal görevini üstlenen nükleik asitlerin yapı ve özelliklerine dayanır Nükleik asitlerin iki türü olan deoksiribonükleik asit DNA ve ribonükleik asit RNA temelde aynı yapısal özelliklere sahiptir
Genler, DNA’daki bazı kimyasal dizilimler olan nükleotidlerden meydana gelmiştir Çoğunluk kromozomların içersinde bulunurlar Ayrıca DNA molekülü prokaryotlarda (Bakteriler) kromozom dışı genetik sistem, olan plazmidlerde, Ökaryotik hücrelerde genetik materyalin kromozomlar (Nukleus) dışında temel olarak (hayvan ve bitkilerde) mitokondri ve (sadece bitkilerde ve alglerde) kloroplastlarda bulunduğu bilinmektedir


1953 yılında Watson ve Crick DNA molekülünün kendine has özelliklere sahip bir çift sarmal yapı halinde bulunduğunu ileri sürdüler Bu araştırıcıların önerdikleri DNA yapısı o tarihlerde başka araştırıcılar tarafından ortaya konulan DNA ya ilişkin önemli bulgulara dayanmaktadır Bunlardan biri, Wilkins ve Franklin tarafından, izole edilmiş DNA fibrillerinin X-ray ışınlarını kırma özelliklerinin açıklanmasıdır Elde edilen X ışını fotoğrafları, DNA nın zincirlerindeki bazların diziliş sırasına bağlı olmaksızın, çok düzenli biçimde dönümler yapan bir molekül olduğunu göstermektedir Ayrıca TMV (tütün Mozaik Virüsü) üzerinde yapılan çalışmalar da DNA ile ilgili çalışmalarda ışık tutmuştur
Watson ve Crick bu bulguları değerlendirerek böyle özelliklere sahip DNA makro molekülünün sekonder yapısına ait bir model geliştirdiler Bu modele göre, birçok sorunun açıklanması yapılabildiğinden dolayı 1962 yılında bu iki bilim adamına Nobel Ödülü verildi
Watson ve Crick’in ortaya koyduğu modele göre:
DNA molekülü, heliks (=sarmal) şeklinde kıvrılmış, iki kollu merdiven şeklindedir Kollarını, yani merdivenin kenarlarını, şeker (deoksiriboz) ve fosfat molekülleri meydana getirir
Deoksiriboz ile fosfat grupları ester bağlarıyla birbirlerine bağlanmıştır İki kolun arasındaki merdiven basamaklarında gelişigüzel bir sıralanma yoktur Her zaman Guanin (G), Sitozinin (C ya da S); Adenin (A), Timinin (T) karşısına gelir
Hem pürin (yani adenin ve guanin) ile pirimidin (yani sitozin ile timin) arasındaki hidrojen bağları, hem de diğer bağlar, meydana gelen heliksin düzgün olmasını sağlar
Pürin ve pirimidin bazları, yandaki şekerlere (Riboz), glikozidik bağlarla bağlanmıştır Baz, şeker ve fosfat kombinasyonu, çekirdek asitlerinin temel birimleri olan nükleotidleri meydana getirmiştir

Dört çeşit nükleotid vardır Bunlar taşıdıkları bazlara göre Adenin, Guanin, Sitozin,Timin şeklinde isimlendirilirler
DNA molekülü kendini oluşturan nükleotidlerin sayısına bağlı olarak, büyüklüğü türden türe değişen, uzun zincir şeklinde bir yapı gösterir İnsanda bu zincirin uzunluğu açıldığında 2 metreye kadar varabilir Bütün halinde var edilmesi zincirin hassas ve kırılgan yapısından ötürü çok güçtür

İki polinükleotid zincirin şeker fosfat omurgaları, ortak bir eksen çevresinde eşit çaplı ve sağ yöne doğru dönümler meydana getirir
Nükleotidlerin bazları molekül omurgasının iç kısmında bulunur Bazların konumları sarmalın eksenine 90 derece açı yapacak şekilde konumlanmıştır
Birbirine komşu baz çiftlerinin dönümleri arasındaki uzaklık 3,4A dür Ayrıca her baz çifti komşusuna 36 derecelik açı yapacak şekilde yerleşmiştir Buna göre, yaklaşık 10 baz çifti 360 derecelik tam bir dönümü tamamlayacağından, her dönümün boyu 34A olur

İki polinükleotid zincirdeki nükleotidler karşılıklı olarak birbirlerine hidrojen bağları ile bağlanmıştır Bu bağ fosfor bağları kadar kuvvetli olmadığı için pH değişikliği, sıcaklık basınç gibi faktörlerde kolaylıkla birbirlerinden ayrılabilmektedir
DNA’nın kendi kopyasını yapması ve gen anlatımı, nükleotidler arasındaki hidrojen bağlarının ayrılması ile gerçekleşmektedir
Nükleotidler birbirlerine fosfat bağlarıyla bağlanarak, şeker ve fosfat kısımlarının birbirlerini izlediği serilerden oluşan bir omurgaya sahip uzun ve dallanmış polinükleotid zincirlerini meydana getirmiştir
Kovalent ester bağları veya fosfodiester bağları olarak da bilinen bu bağlar son derece kuvvetlidir
Fosfodiester bağlarının varlığı DNA molekülünün tek zincirli yapı halinde iken bile dayanıklı ve stabil yapıda olmasını sağlar Genetik mühendisliğinin hedeflerinden biri olan klonlama çalışmaları, doğal yolla gerçekleşmesi mümkün olmayan kovalent bağ kırılmalarını gerçekleştirerek yeni türler oluşturma çabalarını içerir

Nükleotidlerin yapısı bazik olmasına karşın omurgadaki PO4(fosforik asit) grubunun varlığı polinükleotid zincirlerin asit özellikte olmalarına yol açar ve nükleik asit terimi de bu özellikten kaynaklanır

Hidrojen bağları daima bir pürin(A,G) ile bir pirimidin (T,C) bazı arasından meydana gelir A-T baz çiftinde 2 hidrojen bağı, G-C baz çiftleri arasında ise 3 hidrojen bağı bulunmaktadır
Hidrojen bağlarının özelleşmesi; anahtar kilit modelini andıran, uygun nükleotid moleküllerinin karşılıklı gelerek birbirlerine yine uygun sayıda hidrojen bağları ile bağlanmasını sağlar Böylece zincirin bir kolunda bulunan nükleotidlerin dizilişi, karşı kolda bulunan nükleotidlerin dizilişini bir çeşit dikte ve kontrol eder Asla tesadüfe bırakmayan bir titizlikle molekül yapısı oluşturulur ve kontrol edilir
DNA molekülünün en önemli özellik iki poli nükleotid zincirin birbirinin tamamlayıcısı olmasıdır Pozitif (+) ve negatif (-) iki poli nükleotid zincirlerinin tamamlayıcılık özelliği, genetik materyalin işlevlerini doğru biçimde nasıl yapabildiğinin açıklanması açısından DNA’nın en önemli temel özelliklerinin başında gelir
DNA çift sarmalının dikkate değer ve önemli bir özelliği, molekülü oluşturan zincirlerin birbirlerinden kolaylıkla ayrılabilmesi ve yeniden birleşebilmesidir
Protein sentezi ve Dna replikasyonu (kendi kopyasını oluşturması) bu özellik sayesinde meydana gelebilir
DNA’nın iki zinciri, birbirine sadece H bağları ve hidrofobik etkileşimlerle bağlı olmaları nedeni ile nükleotidleri arasındaki kovalent bağlardaki herhangi bir kopma olmaksızın çözülebilir (denatürasyon)
Aynı şekilde çözülmüş molekülün zincirleri tamamlayıcı bazları arasında H bağlarının oluşumu ile birleşip sarmal yapıyı yeniden oluşturabilir (renatürasyon)
Nükleotidler arasındaki fosfor bağlarının kopması nedeniyle nükleotidlerin yerine başka nükleotid veya nükleotid dizisinin geçmesi mutasyonlara yol açar Bu mutasyonların tek zincirli RNA molekülünde oluşma olasılığı çift zincirli DNA molekülüne göre daha fazladır
Mutasyonların neticeleri hayati fonksiyonları bozabileceğinden ölümcül olabilir Evrimsel gelişim içinde mutasyonların menfi ya da müspet etkileri göz ardı edilemeyecek noktadadır Günümüzde viral hastalıkların başında gelen AIDS’in önüne geçilememesinin en geçerli nedeni genomu tek zincirli RNA olan virüsün sürekli mutasyonlar geçirerek kendini sürekli yenilemesi gösterilebilir
Yukarıda DNA ve DNA molekülleri hakkında biraz ayrıntılı bilgi vermeye çalıştık Böyle bir bilgi vermemizin nedeni DNA ve RNA makro moleküllerinin rastlantılarla oluşup oluşmayacağı konusunda okuyucuya fikir verme amacını gütmektedir
Bu arada verdiğimiz bilgilerin yüzeysel olduğunu, adı geçen moleküllerin yapı ve dizilimlerinde bir canlının tüm ayrıntılarıyla bütünsel özelliklerinin kayıtlı olduğunu hatırlatalım




Alıntı Yaparak Cevapla

Yaşamın En Gizemli Ve Muhteşem Oluşumu=Dna Molekülü

Eski 07-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yaşamın En Gizemli Ve Muhteşem Oluşumu=Dna Molekülü






Herhangi bir türe ait DNA’nın nükleotidlerine (parçalandığında serbest kalan nükleotidlerde) adenin miktarının timine, guanin miktarının da sitozine daima eşit olduğunun saptanmasıdır Yani Chargaff kuralı‘na göre doğal DNA moleküllerinde adeninin timine veya guaninin sitozine oranı daima 1’e eşittir







Bu farklılığın temel nedeni 4 çeşit nükleotidin binlerce kez değişik şekillerde diziliş çeşitliliğinden kaynaklanır
Daha önce yazdığımız gibi Adenin sayısı Timin sayısına eşittir (A=T), Guanin sayısı Sitozin sayısına eşit yani G=C’dir
Adenin ile Timin arasında 2, Guanin ile Sitozin arasında 3 hidrojen bağı bulunur







dna problemlerindeki soruları cevaplarken hep bu fomül kullaınılr genelde ama bize direk formülü verilmişti açıklaması hiç yapılmamştı şimdi anladım çok iyi oldu

işte pirimidin ve pürinler


nükleotidin yapısını merak edene grafikle gösterim


Lİse biyoloji için belki katkım olurAllah zihin Açıklığı versin bana ve bütün müslüman kardeşlerimeAllah razı olsun tersinim faydalı olacak inş

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.