Prof. Dr. Sinsi
|
Mücâhede
Mücâhede
MÜCÂHEDE
Âyetler
1 "Uğrumuzda mücâhede edenleri yollarımıza iletiriz Gerçekten Allah iyilik edenlerle beraberdir "
Ankebut sûresi (29), 69
Nefse, şeytana, kötü duygulara ve din düşmanlarına bütün güçleriyle direnenleri, Allah Teâlâ rızâsına ve cennetine ulaştıracak yollara yöneltecektir Önemli olan, Allah'a kulluk uğrunda var gücüyle mücâdele etmektir Âyet, iyi bir kul olmak için sarfedilecek gayretlerin, aslâ sonuçsuz kalmayacağı, mutlaka hedefe götürücü çıkış yolları bulunacağı müjdesini vermekte; mü'minleri, mücâhedenin her türlüsünü bu güven içinde gerçekleştirmeye çağırmaktadır Hem de Allah Teâlâ'nın yardımının iyi davrananlarla beraber olduğu gerçeğini hatırlatarak  
Mücâhedenin cihaddan daha genel olduğu, cihaddan önce de sonra da yürütülmesi gerekli kulluk gayretlerini içine aldığı dikkatten kaçırılmamalıdır Bildikleriyle amel etmenin de mücâhede olduğunu ileri süren ulemâ, herhalde bu genelliği ifâde etmek istemiş olmalıdırlar Âyeti, "Bize itaat uğrunda gayret gösterenleri sevabımızın yollarına kılavuzlarız" şeklinde yorumlayan Abdullah İbni Abbas radıyallahu anh de mücâhedenin Allah'a kulluğu esas alan bir kavram olduğunu dile getirmiş olmaktadır
2 "Ölüm sana erişinceye kadar Rabbine kulluk et!"
Hicr sûresi (15), 99
Bu âyetle mücâhedenin sürekliliği ortaya konulmuştur Mücâhede ölüme kadar süren bir kulluk bilinci ve uygulamasıdır O halde müslüman, yaşadığı sürece kulluğa devam etmek suretiyle mücâhede içinde olacaktır Bunun yolu ise, ilk vahiyler arasında yer alan şu âyetle gösterilmiştir:
3 "Rabbinin adını an, bütün varlığınla yalnız O'na yönel!"
Müzzemmil sûresi (73), 8
Bu zikir ve teveccüh, şu kesin gerçekten destek almalıdır:
4 "Zerre kadar hayır işleyen, onun karşılığını (mutlaka) görür "
Zelzele sûresi (99), 7
Maddî mânevî her iyiliğin ve hayrın, en küçük birimine kadar karşılıksız kalmayacağı açık bir gerçektir Bu gerçek müslümanı, vereceği mücâhedede güçlü kılacak ve birtakım fedakârlıklara sevkedecektir Sürekli olması arzu edilen mücâhedeye, böylesine bir garanti, doğrusu pek uygun düşmüştür
İşlenen hayrın sadece karşılığı mı görülecektir? Mükâfat olarak bir fazlalık, bir lutuf olmayacak mı? Mücâhedede teşvik etkisi yapacak bu gerçeği de Rabbimiz ayrıca şu âyette haber vermektedir:
5 "Hayır olarak kendiniz için önceden ne gönderirseniz, onu Al-lah katında daha hayırlı ve mükâfatı daha büyük olarak bulursunuz "
Müzzemmil sûresi (73), 20
Bir kimse ölünce, insanlar onun geriye ne bıraktığını, melekler ise önceden hangi hayırları gönderdiğini merak ederler İnsanın hayatında ve sağlığında yaptığı hayırların en küçük biriminin bile karşılığının görüleceği garanti edilmiş ve hatta daha büyük mükâfatla karşılanacağı müjdesi verilmiştir Bunlar, şüphe edilemez gerçeklerdir
6 "Hayır olarak ne yaparsanız Allah onu bilir "
Bakara sûresi (2), 273
Mücâhede kavramı içinde yer alacak her çeşit kulluk girişimleri ilm-i ilâhî dâhilinde olunca, zâyî' olma, karşılık görmeme ihtimalleri ortadan kalkmaktadır Bu durum mücâhedeyi güçlendirmektedir Binaenaleyh mücâhede konusunda gösterilecek ihmal ve tenbelliğin haklı herhangi bir gerekçesi kalmamaktadır
Hadisler
96 Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, "Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur" dedi:
"Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse, ben de ona karşı harb ilân ederim Kulum kendisine farz kıldığım şeylerden, bence daha sevimli herhangi bir şeyle bana yakınlık kazanamaz Kulum bana (farzlara ilâveten işlediği) nâfile ibadetlerle durmadan yaklaşır, nihayet ben onu severim Kulumu sevince de (âdetâ) ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum Benden her ne isterse, onu mutlaka veririm; bana sığınırsa, onu korurum "
Buhârî, Rikak 38
Açıklamalar
Bütün varlığıyla Allah'a yönelmiş, Allah saygısına ters düşen bir yaşayışa meyletmemiş, Allah'ı dost edinmiş kişilere "velî" denir Velî, sâlih kişi demektir Sürekli Allah ile olduğunun şuuruyla hareket ve amel eden insan demektir Böyle bir kişiye bu iyi hâlinden, ibadet ehli oluşundan, iyi müslümanlığından dolayı düşmanlık etmek, onun, inanıp gereğince yaşadığı esaslara ve onları koyan Allah'a düşmanlık etmek demektir Allah Teâlâ, kendi dostlarına düşmanlık edenlere harb ilân edeceğini bildirmektedir Binâenaleyh mücâhedeyi hayat tarzı olarak benimsemiş insanlara bu hallerinden dolayı düşmanlık etmek, Allah Teâlâ'nın düşmanlığını karşısında bulmaktır Böyle bir durumda kimin muvaffak olacağı bellidir
Allah Teâlâ Kur'ân-ı Kerîm'de sadece faiz yiyenlere harb ilân edeceğini bildirmiştir [Bakara sûresi (2), 279] Bu hadîs-i kudsîde de dostlarından herhangi birine düşmanlık edenlere karşı harb açacağını duyurmaktadır Bu, her iki fiilin son derece büyük bir günah olduğunu göstermektedir Faiz yemekle, Allah dostlarına düşman olmak dışında, işleyene Allah Teâlâ'nın harb ilân ettiği başkaca bir günah yoktur O halde her iki konuda da çok dikkatli olmak gerekmektedir Zira Allah ile harbe kalkışanın asla iflâh olmayacağı bellidir
Allah'a yakın olmanın Allah katında en makbul yolu, Allah'ın emrettiği farzları yerine getirmektir Kul, işleyegeldiği farzlara ilâve olarak yapacağı nâfilelerle Allah'a yakınlıkta mesâfe alabilir Ancak farzları ihmal edip nâfilelerle meşgul olmak, insanı kesinlikle böyle mutlu bir sonuca götürmez
Önce farzları sonra da nâfileleri işlemeye devam eden müslüman, sürekli mücâhede içinde olan insan demektir Bu ısrar ve devamlılık neticede, Allah Teâlâ'nın rızâ ve sevgisini kazandırır Allah Teâlâ bir kulunu sevince de artık o kul, en büyük ve yegâne desteği elde eder Onun her işi düzgün olur Tüm organları, görevlerini isâbetle yerine getirir Allah'ın yardımı ve hidâyeti her işinde görülür İstekleri yerine getirilir Korunmayı dilerse, tehlikenin boyutu ne olursa olsun, Allah Teâlâ onu korur Çünkü seven, sevdiğini yardımsız bırakmaz
387 numarada tekrar gelecek olan hadîsimizdeki "Onun işiten kulağı, gören gözü  olurum" beyânları, Allah Teâlâ'nın, o kulunun vücuduna gireceği anlamına asla gelmez Bu, ilâhî yardımın o kulun bütün hayatında tecelli edeceği anlamında güzel, güçlü ve tatlı bir mecâzî anlatımdır
Tekrar edelim ki, mücâhedenin sonucu, Allah'ın sevgisini kazanmaktır Bu ise, büyük mutluluktur Ancak bütün bunlar, hiçbir Allah dostunun mâsum olduğu, yani günah işlemeyeceği, yanılmayacağı anlamına gelmez Zira kul, kusursuz olmaz Bazı câhil ve gafillerin bu yöndeki iddialarının hiçbir kıymeti yoktur
Hadisten Öğrendiklerimiz
1 Mücâhede, tâat ve ibadetle yürütülür Bunu başaran, Allah Teâlâ hazretlerinin dostluğunu kazanır
2 Allah dostlarına, verdikleri mücâhededen dolayı düşman olmak, Allah ile harbe girmek mânasında bir cür'etkârlıktır
3 Hukukî konularda mahkemeye müracaat etmek, veliye düşmanlık sayılmaz
4 Farzları yapmak suretiyle müslüman Allah Teâlâ'ya yakınlık sağlar
5 Farzlara ilâveten yapılacak nâfileler, Allah katındaki yakınlığın artmasına vesiledir
6 Allah Teâlâ, râzı olduğu kuluna her işinde yardım eder
7 Allah dostlarının duası makbûldür
Riyazüs Salihin
|