![]() |
Ahlaki İrade Ve Model Şahsiyet |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ahlaki İrade Ve Model ŞahsiyetAhlaki İrade ve Model Şahsiyet Ahlaki İrade ve Model Şahsiyet Kişilik, kişinin hayatını inşa ile başlar Kişi, hayatının amaçlarını, öğrenmesi gerekenleri ve aldığı eğitimleri bilgiden davranışa dönüştürdükçe, kişilik yapılanması başlar Davranışların sürekliliği, iç dünyasından aldığı onay ve toplumun referansları ile barışık olması, davranış kurallarını oluşturur Ahlak, "hulk" ifadesinden huy ve karakter anlamında değerlendirilebilir Kurallı davranışlar bütünlüğü de diyebiliriz Müslümanlar için ahlakın kaynağı dindir İslam ahlakıdır Peygamberimiz "Güzel ahlakı tamamlamak üzere" gönderilmiştir Hilkat ile hulk, yaratılış ile ahlakın beraberliğini ifade eder Huy, yaratılışa uygun ve fıtrat kanunlarına bağlı olmalıdır "Hilkat" üzere doğru yaşamak, ahlaktır Hz Aişe Peygamberimizin ahlakı için "Kur'an ahlakı" demektedir "İyi ahlak nedir?" sorusuna Peygamberimiz, bir ayeti hatırlatarak; "Hakkı al, ma'rufu emret, cahillerden sakın" cevabını vermektedir Enes ibn-i Malik, iyi ahlakı" hataları, güneşin buzu erittiği gibi eriten" olarak tanımlar İyi ahlakın en model şahsiyeti Hz Muhammed'dir İmam-ı Gazali'ye göre "İnsan, basar sahibi bir cesetle, basiret sahibi olan ruh ve nefesten ibarettir Bunların her birisinin de iyi ve kötü yönleri, şekilleri, yapıları vardır" Gazali, ahlakı "Nefsin durumu ve şekil alması, maneviyatın hareketlerde hakim olması, iyi fiillerin, düşüncelerin, zorlamadan südur etmesidir" şeklinde tanımlar Buna göre; a- Ahlakın şekil ve sureti, hasletlerin insanda teşekkül etmesine göre tespit edilir Her hangi bir zorlama veya istek dışı mecburiyetten kaynaklanmamalıdır b- Ahlak, fiillerin insanda teşekkül etmesine göre tespit edilir (İmam-Gazali, İslam Ahlakı) İnsanda, fiillerin teşekkülünde, Bediüzzaman'ın tespitiyle "irade-zihin-his ve latife-i Rabbaniye" sıralaması içinde, iman-ı billah, marifetullah, muhabbetullah ve lezzet-i ruhaniye kapıları açılır "Fiillerin ve hasletlerin teşekkülü", iyiliği yapma arzusu ve iradesi ile başlar Bunun zihni yapılanmasında "kuvve-i akliye"nin istikameti olan hikmetle ve hislerin ulvi heyecanını veren "kalbin sadefindeki nur-ı imanla" mümkün olur İradenin, zihnin ve hislerin terbiye edilmiş ve yaratılış maksadına uygun vicdani bir hazzın tatminine ulaşan "lezzet-i ruhaniye" ile ahlakın tesisi ve şahsi hayatımızın bütün safhalarına hükmetmesi mümkündür Davranışlarımızın; meşru, makul ve müspet bir çizgide ahlaki iradeye sahip olması, meşruiyetin kaynağı olarak din, makul olmanın cüz-i iradeye bağlı iyilik tercihi ve metot olarak da "hüs-ü zan sahibi" müspet düşüncelerle mümkün olur Ahlakın teşekkülünde makul bir irade, ahlaki yaklaşımın da halin gereklerine uygun bir şekilde iç hassasiyetleri ile hareket eder Nefsin kötülük arzularına karşı, iyilik etmek ve bununla mutlu olan bir hal ve tavrı sergilemek, iç güzelliğin (siret) dışa yansıyan sureti olmaktadır Bunun en güzel örneği peygamberimizdir Tebessümü, iç aleminin bir tezahürü ve huzurun ifadesidir Risale-i Nur'da, "İşte böyle bir zatın ef'al, ahval, akval ve harekatının her birisi nev-i beşere birer model hükmüne geçmeye layık" olarak belirtilir Bu şekliyle; a- Ahlaki norm olarak, modellenmesi gereken zat Peygamberimizdir Her vasfının, tutum ve davranışının günümüz insanına "rol model" olarak sunulması gerekir b- Her meziyetine layık bir tecellinin en fazla yansıdığı farklı fıtrat ve insanların ortaya koyacağı müştereklikten, mükemmel ahlakın ortak tezahürleri ve fertten topluma yansıyacak örnek modeller oluşur Kişisel hayat ve ahlak insanların en mümtaz şahsiyeti peygamberimiz Hz Muhammed (asm)'dir Kişisel hayatımızda örnek şahsiyettir Dolayısıyla bir müminin model alacağı kişilik ve hayatla bütünleşecek şahsiyetinin inşasında doğru rehberdir (Sözler, 110) Kişisel hayat, cüz'i iradeye bağlı bir tercihtir Kişinin kendi hayat tarzını seçme iradesi, imtihan gereği verilmiştir Sonuçlardan mesul tutulan birey, üstlendiği "emanet-i kübra"olan mükellefiyetleri ile "emir ve nehiy"lerin doğru muhatabı olma veya menfi davranma hakkını kullanmaktadır "Külliyet kesbetmek" olarak tanımlanan şahsiyetin; bir bütünlük halinde düşünce, duygu ve davranış ile bunları tatmin edecek irade, zihin, his ve latife-i Rabbaniyeyi tamamlaması gerekir (Sözler, 179) Kişisel hayat, kurumsal sorumluluklarımızdan farklıdır Kurumsal sorumluluklarımız, şahs-ı manevi dediğimiz bir ortak sorumluluğun ve emanetin temsilidir Kişi hayatta üstlendiği farklı rollerle hem özel hem de genel alanlarda iç içe birbirini tamamlayan parçalardan müteşekkildir Bu teşekkülü ile diğer temsillerin ve görevlerin doğru yapılandırılması mümkündür İnsanın her konumda ve durumda ayrı bir şahsiyet-i maneviyesi ve haysiyeti vardır (Sözler, 300) Görev şahsiyeti, kişi rolünde yorumlanamaz Yani kişiselleştirilemez İki konum birbirinden ayrı değerlendirilmesi gerekir "Evladım" sözü, hakiki peder anlamında söylenmediğinde, kazandığı anlam gibi (Sözler, 376) Peygamber efendimizin, külli şahsiyet-i maneviyesi ve makam-ı kutsisi, şahsiyet-i beşeriyesi ile ayrı ayrı mütalaa edilmelidir Bediüzzaman beşeri olan davranışları da cennet ağacının bir çekirdeği hükmünde dikkatlere sunar (Sözler, 424) Bediüzzaman "hakiki şahsiyetim" dediği karakter, zamanla değişse ve gelişse de "irsiyet kalma bazı damarlar" dediği mizacı etkileyen unsurlar mevcut olabilir Şahsiyetin oluşumunda "müstaid ve makam sahibi olma" ifadesiyle yeteneklerini geliştirme ve bunu sağlayacak ortam ve statünün olması halinde, amacına hizmet etme ve kulluğun gereğini yerine getirmeyi sağlayacak davranış ve ahlakı netice vereceğine işaret eder (Mektubat, 308) İsmail binek'ten alıntı |
![]() |
![]() |
|