Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgi, edep, geniş, hizmette

Hizmette Edep / Geniş Bilgi

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hizmette Edep / Geniş Bilgi






Hizmette Edep / geniş bilgi
Hizmette Edep

"Hizmet müminin aynasıdır Hizmet, imanın ve güzel Müslümanlığın ölçüsüdür Hizmet, Cenab-ı Hakk'ın ahlakının kulda yansımasıdır Kul rahman ve Rahim olan Rabbini tanıdığı ölçüde O'nun kullarına merhametli, faydalı ve yakın olur Resûlullah (sav) Efendimizin tarif buyurduğu gibi, gerçek Müslüman, insanların kendisinden bir zarar görmediği, herkesin ondan rahat ettiği, emin olduğu, fayda gördüğü bir kimsedir Kendisine güvenilmeyen, insanları sevmeyen ve kimse tarafından da sevilmeyen kimse imanın tadını tadamaz



Arifler: "Hizmetteki edep hizmetten daha üstündür" demişlerdir Bütün ilahi emirler, ibadetler, hayır ve hizmetler edep öğrenmek içindir Her işi edep güzelleştirir

Manevi terbiyenin sonu, halktan kaçmak, işten el etek çekmek değil, halkın arasına dönmek ve hizmet etmektir Tasavvuf terbiyesinin en büyük hedefi insanı herkese rahmet olacak bir kıvama getirmektir Öyle bir kimseden Cenab-ı Hak da razı olur, bütün yaratılmışlar da razı olur

Büyükler sufiyi şöyle tarif ederler:

Sufi, Allah için her şeyini feda eden kimsedir Sufi, toprak gibidir; herkesi üzerinde taşır Nasıl ki toprağa bir pislik atılsa, toprak onu içine çeker temizler Sonra güzel meyve ve çiçek olarak meydana çıkarır Sufi de böyledir; ona kim nasıl davranırsa davransın ondan sadece güzellik ve hayır ortaya çıkar

Sufi, güneş gibidir; herkesi aydınlatır, ısıtır, olgunlaştırır Sufi, Yüce Rabbi ile huzur bulmuştur; herkese huzur verir Sufi, hak adamıdır; hak söyler, haklıyı sever, hak kimde ise onu över Sufi, Hakk'a aşıktır: Hak adamı halkla çekişmez, çekişmeyi bilmez

Allah dostları, alemlere rahmet olan Hz Muhammed (sav) Efendimizin meşrebi üzere hareket etmeyi en büyük gaye edinmişlerdir Efendimiz (sav) hiçbir ayırım yapmadan bütün insanları muhatap almış ve hepsine rahmet olmuştur Muhataplarına dost veya düşman diye değil, Allahu Teala'nın kulu gözüyle bakmıştır Yaptığı iyilikleri kimsenin başına kakmamıştır, hiç kimseyi minnet altına sokmamıştır Onun en büyük sünneti, başkasının yükünü çekmek, ihtiyaçlarını gidermek ve yüzünü güldürmektir

İşte bütün hayatını Allah için halka hizmete adayanlar ve bununla Allah rızasını arayanlar, Efendimizin (sav) bu meşrep ve mesleğini iyi tanımalıdır Resûlullah (sav) Efendimiz bütün insanlığı hizmet hedefi göstermiş ve şöyle buyurmuştur:



"Bütün halk Allah'ın bir ailesi durumundadır Bu aile içindeki insanların en hayırlısı onlara en faydalı olandır"

Arifler demişlerdir ki: "Bir kimse bütün halkı kendisi için bir âile ferdi gibi görmedikçe gerçek sufi olamaz"

Nakşibendi yolunun piri Şah-ı Nakşibend Hzleri, bu yolun usul ve meşrebini şöyle tarif etmiştir:

"Bizim usulümüz, halkın içinde Cenab-ı Hak ile beraber olmaktır Yolumuz sohbet ve halka hizmet yoludur Halktan kaçmakta şöhret, şöhrette afet vardır Hayır, halkın içinde bulunup herkese Allah rızası için hizmet etmektedir"




Hizmetin Kıymeti

Allah rızası için bir hizmetin içinde bulunmak kadar kazançlı bir iş yoktur Resûlullah (sav) Efendimiz hizmet ehlini şöyle övmektedir:

"Bir topluluk içinde en büyük sevabı onlara hizmet eden alır"

"İnsanların en hayırlısı, diğer insanlara en faydalı olandır"

"Sadakaların en faziletlisi, Allah yolunda hizmet etmektir"

Kardeşlere yapılan hizmet, nafile ibadetten daha üstündür Bu konuda şu hadisleri hatırlatmamız yeterlidir:

Resûlullah (sav) Efendimiz bir müminin ihtiyacı için koşmanın faziletini ve şerefini şöyle belirtiyor:

"Bir mümin kardeşimin ihtiyacını görmek için yürümem bana, şu mescidde (Mescid-i Nebide) oturup bir ay itikafa girmekten daha sevimlidir"

Hizmetin en büyük kerameti insanı Allahu Teala'nın sevgi ve yardımına mazhar etmesidir Efendimiz (sav) buyuruyor ki:

"Bir kul, din kardeşinin yardımında bulunduğu sürece, Allah da onun yardımında olur"

Ashabtan Abdullah İbnu Abbas (ra), Hz Peygamber'in (sav) mescidinde itikafa girmişti Yanına bir adam geldi, selam verdi ve oturdu İbnu Abbas (ra) adamın yüzüne baktı, onu biraz kederli gördü:

-Ey falancı! Seni kederli ve üzüntülü görüyorum, bir sıkıntın mı var? Diye sordu Adam:

-Evet, ey Allah Rasülünün amcasının oğlu Falancının üzerimde velâ hakkı var, para karşılığında beni hürriyetime kavuşturdu Fakat şu kabirde yatan Peygamber hakkı için söylüyorum, üstlendiğim borcu ödeyecek gücüm yok" dedi İbnu Abbas (ra):

-Ona senin hakkında konuşsam olur mu? Diye sordu Adam:

-İstersen bir konuş" dedi İbnu Abbas (ra) hemen ayakkabılarını giydi, mescitten çıktı Adam:

-İtikafta olduğunuzu unuttunuz herhalde!" diye hatırlatmada bulundu İbnu Abbas (ra):

-Hayır unutmadım Fakat ben şu kabirde yatan Hz Peygamber'i (sav) işittim O aramızdan ayrılalı çok geçmedi Bu arada İbnu Abbas'ın gözlerinden yaşlar boşandı Sözüne devam etti: Efendimiz (sav) şöyle buyurdu:

"Kim bir din kardeşinin ihtiyacını gidermek için yürür ve sıkıntısını giderirse, bu yaptığı onun için on senelik itikaftan daha hayırlıdır Halbuki, kim Allahu Teala'nın rızası için bir gün itikafa girse Allahu Teala onunla cehennem ateşi arasında üç hendek koyar Her bir hendeğin arası doğu ile batı arası kadar uzaktır"

Ashabın büyüklerinden Muaz b Cebel (ra) demiştir ki: Allah yolunda cihada giden arkadaşlarımın eşyalarını hazırlamam, yüklerini düzeltmem ve bineklerini çekip çevirmem bana on nafile hacdan daha sevimlidir"



Ebu Kilabe el-Basri (rah), şu hadiseyi anlatmıştır:

"Resûlullah (sav), yolculuk yaparken ashabını gruplara ayırıyordu Bir defasında grubun birisi Efendimiz'in (sav) huzuruna gelerek gruptaki bir şahsı şöyle övmeye başladılar:

"Ey Allah'ın Resûlü! Biz bunun gibisini görmedik Bir yere indiğimizde hemen namaza koşar; durmadan namaz kılar Hareket edince tek işi Kur'an okumaktır Bir de devamlı oruç tutuyor" dediler Resûlullah (sav):

"Ona bunları yapma imkanını kim veriyor O bunları yaparken ihtiyaçlarını kim görüyor?" diye sordu Arkadaşları:

"Bizler!" diye cevap verdiler Resûlullah (sav), aynı soruyu bir kere daha sordu Onlar tekrar:

"Bizler!" diye cevap verince, Efendimiz (sav):

"Bu durumda sizin hepiniz ondan daha hayırlısınız buyurdu"

Hace Ubeydullah Ahrar (ks) hizmetin ibadetler içindeki sevap ve yerini şöyle belirtir:

"Hâcegân yolunda (Nakşibendî terbiye sisteminde) içinde bulunulan vaktin icabı neyse ona göre davranılır Şahsi zikir ve murakabe, ancak Müslümanlara hizmet edecek bir durum olmadığı zaman yapılır Gönül almaya vesile olacak bir hizmet, zikir ve murakabeden önce gelir Bazıları nafile ibadetlerle uğraşmanın hizmetten üstün olduğunu zannederler Halbuki gönül feyzini temin eden şey Allah için başkalarına hizmet etmektir"

Ölçü şudur: Hak yolcusu farzların dışında hangi iş ve ibadeti yapacağını kendisi belirlemez Tercihi mürşidine bırakır Mürşid ona hangi işi ve nafile ibadeti gerekli görüyorsa onu emreder İnsan için en hayırlısı ve emniyetlisi odur Hizmet eden zikir çekmez denemez Zikir, duruma göre değişik şekillerde yapılabilir Fakat şunu unutmamak gerekir: Zikir hiç ara verilmeyecek bir ibadettir Bütün ibadetlerin hedefi devamlı zikir hâlini muhafaza etmektir Kalbin Yüce Allah ile irtibatını ve uyanıklığını artırmayan bütün hizmetlere şeytan karışmış olabilir Bu durumda hizmet ehli, niyet ve vaziyetini bir daha kontrol etmelidir Hizmetteki hedef, hem nefsimize hem de mümin kardeşlerimize fayda vermektir Asıl fayda, Yüce Allah'a yakınlık sağlayıp dost olmaktır



İnsanı Hizmet Ölçer

Mürşid, müridin olgunluk seviyesini insanlarla geçimi ve halka hizmeti ile ölçer Güzel geçim ve hizmet kadar insanın cevherini ortaya koyan hiçbir şey yoktur İmandan sonra her mümin güzel ahlakı ile ölçülür Güzel ahlak, Yüce Allah'ın ve halkın haklarını güzel korumaktan ibarettir Bununla herkesin niyeti, kabiliyeti, aklı, ilmi ve ulaştığı terbiye seviyesi belli olur

Abdurrahman-ı Tâhî Hzleri şöyle buyurur: "Nisbet (manevi feyiz ve yardım) hizmete göredir Hizmetteki ilahi rahmet hiçbir şeyde yoktur Nakşibendi tarikatında rahmete sebep olacak her türlü amel ve hizmet vardır İbadet için evine kapanıp halkın hizmetinden kaçan kimse, pek çok hayırdan mahrum kalır Sadece zikirle yetinmek olmaz Mal ve can ile Allah yolunda cihat ve gayret etmek gerekir"

İnsanın Allah rızası için yaptığı bütün ameller, gayretler, harcamalar hizmetin içine girer Bunun için hizmetteki edepleri bilmemiz ve korumamız gerekmektedir

Hizmetin temeli ve ruhu ihlastır İhlasla yapılan hiçbir işe küçük denmez Allah rızası için mescitten atılan bir çöp bile hayırdır, hizmettir İnsan bir hayır yaparken ne yaptığından çok, onu kim için yaptığına bakmalıdır

Hizmeti kullanıp içimizdeki nefsani hisleri tatmin etmek, insanların rağbetini çekmek, özel çıkarlar sağlamak, baş olma hevesine kapılmak, hizmet edip hürmet beklemek doğru değildir




Hizmetin Alanı

Hizmette sınır olmaz, yer ve insan seçilmez, cemaat ve millet taassubuna düşülmez Allahu Teala'nın yarattığı bütün mahlukat hizmette hedeftir Mümine hizmet gerektiği gibi, mümin olmayan, inkar içinde koşan, haramlara bulaşan insan da hizmete muhtaçtır, ilgiye layıktır Hizmet, karşımızdakinin ihtiyacını gidermektir

Hace Ubeydullah Ahrar (ks) der ki:

"Ben bu yolun feyzini tasavvuf kitaplarından değil, halka hizmetten elde ettim Herkesi bir yoldan götürürler Bizi de hizmet yolundan götürdüler Ben hizmette insan ayırımı yapmadım, hayır umduğum herkese hizmet ettim Heri'deyken sabahları hamama gider ve Müslümanlara hamamda hizmet ederdim Hizmette iyi veya kötü, beyaz veya siyah, kuvvetli veya zayıf ayırımı yapmadan herkese hizmet ederdim Hizmetime karşılık olarak kimse bana bir ücret vermesin diye, işimi bitirir bitirmez hemen hamamdan uzaklaşırdım"



Hizmet Ahlakı

Hizmette ben yoktur, biz vardır Benlik birlik için feda edilmelidir ki güzel geçim olsun Hizmetteki kardeşlerimiz ile doğruyu bulmak için konuşuruz, tartışırız, araştırırız, fakat sonuçta bir noktada anlaşırız Katiyyen fitne ve ayrılığa kapı açamayız Birbirimize nefis için kızıp küsülü duramayız Özellikle başımızdaki idareciler ile farklı düşündüğümüz durumlarda ya onları bizim tercih ettiğimiz doğruya ikna etmeliyiz, ya da onların tercih ettiği doğruya ikna olmalıyız Aksi tavır ve davranışlar ile hizmeti aksatma hakkımız yoktur Şu örneği iyi düşünelim

İmam Zühri (rah) nakleder:

Resûlullah (sav) Efendimiz Şam tarafına Kelb ve Ğassan kabileleri üzerine gördermek üzere iki grup asker hazırladı Birisinin başına Ebu Ubeyde b Cerrah'ı (ra), diğerinin başına da Amr b As'ı (ra) kumandan yaptı Hz Ebu Bekir ile Hz Ömer (ra) Ebu Ubeyde'nin kumandasındaki grupta bulunuyorlardı Haraket edecekleri sırada Resûlullah (sav) Efendimiz Ebu Ubeyde ile Amr'ı saadetli huzuruna çağırdı ve:

-Siz ikiniz sakın birbirinize karşı gelmeyin! diye tenbihatta bulundu Yola çıkıldı Medine'den ayrıldıklarında, Ebu Ubeyde (ra), Amr b As'ı (ra) bir kenara çekti ve:

-Biliyorsun Resûlullah (sav) Efendimiz bana ve sana: "birbirinize karşı gelmeyin!" diye tenbihatta bulundu Öyleyse ya sen bana uyacaksın, ya da ben sana uyacağım" dedi Amr b As:

-Sen bana uy, idare bende olsun! dedi Ebu Ubeyde:

-Tamam, ben sana uyacağım, dedi ve Amr b As iki ordunun da kumandanlığını üstlendi Bu durum Hz Ömer'in hoşuna gitmedi Ebu Ubeyde'ye:

-Sen Nâbiğa'nın oğlu Amr'a mı uyuyorsun? Onu kendine, Ebu Bekir'e ve bizim üzerimize kumandan mı yapıyorsun?, diye söylendi Ebu Ubeyde (ra):

-Canım kardeşim! Resûlullah (sav) Efendimiz bana ve ona: "birbirinize karşı gelmeyin!" diye tenbihatta bulundu Ona itaat etmeseydim Rasulullah'a (sav) asi olurdum, halk işin içine karışırdı Fitneden korktum Vallahi ben Medine'ye dönünceye kadar ona tabi olacağım, dedi

Hizmette en önemli fedakarlık işte böyle olur Hizmet ehli nefsini değil hizmeti düşünür Hizmet ayağa kalksın diye gerekirse nefsini ayaklar altına serer Bu yolda Allah için tevazu gösterip alçak gönüllü olan kimselerin başı Arş'a değer O kimseyi Yüce Allah sever Bu şeref de ona yeter

Hizmette kin, intikam, acelecilik, düşmanlık, haset ve ihanet olmaz Hizmet, ihlas kadar edebe ve sevgiye muhtaçtır Dili acı, yüzü sert, kalbi katı, gönlü dar olan kimse, hizmet edeyim derken hezimete sebep olur Kalpleri toplamak yerine dağıtır, ısındırayım derken soğutur ve sevdirmek yerine nefret ettirir

Hizmet içindeki kardeşler birbirlerine edep içinde şefkat ve merhametle davranmalı, acı sözden, asık yüzden çekinmeli, hizmet arkadaşları için istiğfar ve hayır dua etmelidir Bir mümin diğer mümin kardeşi için hayır dua ediyor ve Allah'tan onun affedilmesini istiyorsa Allah'ın rahmetini üzerine çekmiş demektir Hizmette hedef nokta kalplerin kaynaşmasıdır

Resûlullah (sav) Efendimiz, hizmet için yola çıkan kimsede şu niyet ve ahlakların bulunmasını gerekli görmüştür:

1-Allah rızası için yola çıkmak

2-Başındaki imama ve başkana itaat etmek

3-Sevdiği malından Allah rızası için kardeşlerine infak ve ikram etmek

4-Beraber olduğu arkadaşlarıyla iyi geçinmek, onlara yumuşak davranmak

5-Fitne ve fesattan çekinmek

Kim böyle yaparsa onun bütün uykusu ve uyanıklığı hayır olur kendisine sevap getirir

Kim de övünmek, kendini sevdirmek ve gösteriş için yola çıkar, başındaki imamın sözünü dinlemez, insanların arasını açar ve yeryüzünde fesat yayarsa onun elde edeceği hiç bir hayır yoktur"

Hak yolu, kardeşini kusuruyla birlikte sevme yoludur Bu yol, vermeyene verme, gelmeyene gitme yoludur Bu yol, canla başla hizmet edip sonunda kendi kusuruna istiğfar etme yoludur

Kendisini başkalarından kıymetli görenin ve bunun için herkesten hizmet bekleyenin Allah katında gübre kadar değeri yoktur Cenab-ı Hakk'ın katında ve halkın yanında kıymetli olmak isteyen kimse, hizmete talip olmalıdır İnsana verilen sevgi başkasına merhamet içindir İkram edilen nimet, cömertlik içindir Akla verilen feraset adalet içindir Vücuda verilen kuvvet, Hakk'a ibadet, halka hizmet içindir



Hizmet Tevazu İster

Hizmette iş ve yer seçilmez, verilen hizmet çeşidi ne olursa olsun onu ihlas ve samimiyetle güç yettiği kadar yerine getirmelidir Önemli olan Allah rızası için hayırlı bir işin içinde olmaktır Hayırlı işlerde başkan olmak bir maharet olmadığı gibi, geri hizmetlerde koşan birisi olmak da utanılacak bir şey değildir

Ben bu işte ancak başkan olurum, gerideki işlere bakmam, ben basit şeylerle uğraşacak adam değilim demek ciddi bir manevi hastalık alametidir

Gönlü Allah'a bağlı kimsenin hizmette nasıl davranacağını Resûlullah (sav) Efendimiz şöyle ifade buyurmuştur:

"Müjde olsun o kula ki, bineğini alıp Allah yolunda cihada ve hizmete çıkar Başı açık, ayakları toz toprak içinde var gücüyle bu yolda koşar Kendisine ordunun önünde gözcülük verilse onu hakkıyla yapmaya çalışır Eğer ordunun arkasında geri hizmetleri verilse onu hakkıyla yapmaya çalışır İleride veya geride hangi iş verilse o işin gereğini yapmakla meşgul olur"

Bu hal gerçek hizmet ehlinin ahlakı olmalıdır Bu gün amir olan yarın memur olabilir Bir yerde müdürlük yaparken, öbür yerde tuvaletleri yıkamak, yolları temizlemek, sırtında çuval taşımak, soba yakmak, misafirlere hizmet etmek gerekebilir Allah adamı her iki işi de gönül hoşluğu ile yapar, kimseden utanmaz, yaptığı işi basit ve gereksiz görmez Amir iken kibre düşmediği gibi, misafirhanede fakirlere hizmet ederken de basit bir iş yaptığını düşünmez Şu örnekleri bir düşünelim:

Hz Ebu Bekir (ra), önceleri ticaretle uğraşıyor, çarşıya inip alış veriş yapıyordu Ayrıca koyun sürüsü vardı ve zaman zaman onlarla meşgul oluyordu Bazen mahallesindeki yardıma muhtaç kimselerin koyunlarını sağıyordu Halife olup kendisine beyat edildiği zaman, daha önce koyunlarını sağdığı bir ailenin kızı:

-Artık bundan sonra koyunlarımız sağılmaz!" diyerek hayıflandı Kızın sesini işiten Hz Ebu Bekir (ra):

-Hayır, vallahi davarlarınızı sağmaya devam edeceğim Üzerime aldığım bu işin daha önceki ahlakımı değiştirmeyeceğini ümit ediyorum, diye kızı teselli etti ve halife iken de mahallenin koyunlarını sağmaya devam etti Hatta bazen koyunlarını sağdığı kimselere:

-Nasıl istersiniz, sütü köpüklü mü sağayım, köpüksüz mü olsun? diye sorar, onlar nasıl isterse öyle sağardı Daha sonra bulunduğu mahalleden Medine'nin merkezine taşındı Ticaret işiyle halifeliğin beraber yürümediğini görünce, ticareti bıraktı, bütün vaktini Müslümanların hizmet ve idaresine ayırdı Devlet hazinesinden kendisine ve ailesine yetecek miktar maaş bağladı Vefat edeceği sırada, elinde biriken bütün malını devlet hazinesine geri teslim etti Üzerimde Müslümanların mallarından hiçbir şey kalmasın dedi Bu duruma şahit olan Hz Ömer (ra):

-Ebu Bekir peşinden gelenlerin işini zorlaştırdı, onun gibi kim yapabilir, Dedi
menzilnet

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.