Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
“gün, kelime, kolay, zor

Zor Bir Kelime Kolay Bir “Gün

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Zor Bir Kelime Kolay Bir “Gün






Zor Bir Kelime Kolay Bir “Gün
Sevgililer Günü (SG), diğerleri gibi artık bu zamanın bir realitesi Fakat ön plâna çıkarılan yanı yeni bir tahassüs ve düşünce uyandırmıyor “Gün”ü geldiğinde ortada sadece kalıplaşmış söz ve davranışlar dolaşmaya başlıyor Pazarın konusu olan hemen her mal ve hizmet, bu “gün”ler bahane edilerek bir daha satışa sunuluyor Reklâm ve pazarlama kurtları “gün”e mahsus bir ambalajla bunlara farklı bir cazibe kazandırıyor ve insanların sadece hislerini uyarmaya bilhassa dikkat ediyor Çünkü potansiyel müşteriler bir muhakeme yapacak olurlarsa, asla rasyonel olmayan bir alışverişe davet edilmekte olduklarını farkedebilirler Buna meydan vermemek için, bunun zâten tabiatında böyle olduğu şuuraltına çok ince tekniklerle işleniyor; çünkü sevgi zâten rasyonel değildir ki! (ve bu, diğer günler için de aynen geçerli)
Bu “satışları arttırma” oyununda, medyanın, en başta da televizyonun teshir gücü en önemli silâh olarak kullanılıyor1 Reklâmlar ideoloji, din, cinsiyet, meslek ve yaş grubu ayırdetmeden hemen her yere nüfuz edebiliyor2 İnsanlara bilinen ritüelleri yapmaları tavsiye ediliyor; bir ürün alıp etmenin bu günlerin olmazsa olmazı olduğu işleniyor Böylece, pazarı gürültüye boğan işportacılardan bir farkı kalmıyor televizyon kanallarının (istisnalar bir yana) Aslında, piyasanın serbestliğini de aşan ve insanların benimsediği “mefhumlar”ı rahatlıkla kirleten sınır tanımaz bir gayr-ı ahlâkîlikle -sevgi, anne, baba, Hz İsa (as), Ramazan gibi değerler sanki çok dert ediliyormuş gibi- yapılıyor bütün bunlar Yazılan ve konuşulanlar, konunun üzerinde düşünme arzusu uyarmayacak ölçüde basit ve derinliksiz kalıyor Neticede satışlar artıyor ve reyting uğruna medyatize edilen “değerler” doğru anlaşılma şansını kaybediyor Bu bildik aldatmaya açık olan kitleler de her defasında oyuna geliyor Ve bu bahsin kapağı bir sene sonrasına kadar kapatılıyor Çünkü halkı havaya sokan cazgırlar rol yapmak isteseler de buna vakit yok; sırada başka “gün”ler var
“İnsanlararası münasebetler ve toplum huzuru açısından bu “günler”in hiç mi faydalı bir yanı yok, olmuyor mudur veya olamaz mı?” şeklinde bir soru sorulabilir Oluyordur hiç şüphesiz, fakat ne ölçüde? İnsanların bu “günler” etrafında sözü sıkça edilen kavram ve değerlere karşı daha bir hassas ve saygılı olduğuna dâir hissedilir bir değişiklik görülmüyor Toplumda karşılaşılan menfi hâdise ve örneklerde kaydadeğer bir azalma bildirilmiyor Moral bozmak ve ümitsizliğe yolaçmak doğru değil, fakat şu rahatlıkla söylenebilir: kronik hâle gelmiş, hattâ yer yer kangrenleşmiş, nihâî tahlilde ancak tek tek fertlerin ciddi bir muhasebe yapması ve kendisine çeki düzen vermesiyle yavaş yavaş ortadan kalkabilecek meselelerin böyle “günler”le çözümünü beklemek gerçekçi gözükmüyor İnsanları vicdanlarıyla yüzleştirmek, onlara hayatlarında bir ruh inkılâbı yapma ihtiyacı hissettirecek şekilde hakikatleri güzelce ortaya koymak ve bu cehdi sürekli kılmak kolay değil Kaldı ki, önce buna niyetlenmek, kendi durumundan rahatsızlık duymak gerekiyor Televizyon reklâmları ve piyasa sloganları ise ayrı bir dünyaya ait Bugün karşımızdaki tablo, bu “günler”in, sadece paraya tahvil için kullanıldığını gösteriyor3 Bugün kaç medya kuruluşu, SG’yi sığ değerlendirme alışkanlığından kurtarabiliyor kendini?! Kaçı, Anneler Günü’nde “anne” hakikatinin hakkıyla hissedilmesini sağlayacak niyet, derinlik ve birikime sahip?!

Söz değil his
Herşey mefhumlarla başlıyor Müsbet yaklaşımlar da, menfî şartlandırmalar da mefhumları temsil eden kelimeler üzerinden yapılıyor O hâlde mefhumların hayatımızda karşılık geldiği durumlar doğru tarif edilmeli Biz “sevgi”yi düşünmeli, düşündürtmeliyiz Aslında, kelime ve kavram olarak “sevgi”, üzerinde konuşmayı da pek gerektirmiyor Hayatın içinde varlığı veya yokluğu hissedilen ve üzerinde düşünülen bir hakikat o Doğrusu, sevgi kelimesi bu kadar sık dillendiriliyor olmasına rağmen, onun hakikatine ve samimi tezahürlerine bugün neden daha fazla ihtiyaç duyulduğu konuşulmalı Belki bu kendimizle yüzleşmemize de vesile olur
Bir insana birine karşı duyduğu sevginin sebebi sorulduğunda, bunun matematikî bir cevabı yoktur Çünkü sevgi, sebep olarak gösterilen durumların toplamını aşar Kişinin sevdiği insanda gördüğü hoşuna gitmeyen ufak-tefek durumlar bile sevgisine mâni olmaz Bunlara zamanla alışır, görmezden gelir, iradî olarak onu olduğu gibi kabul eder; çünkü sevgi hepsini tolere eder İşte sevgi buna denir zâten Buradan da anlarız ki, sevgi hesap-kitap işi değildir, bunlar işin içine girdiğinde saffetini yitirir, daha doğrusu sevgi olmaktan çıkar Bunun böyle olduğunu anne-babamızdan duyduğumuz ve onlara karşı hissettiğimiz karşılıksız sevgilerden de anlarız Çünkü bunlar fıtrî sevgilerdir Anne-babanın evlâtlarına karşı sevgisi, bebeklikten ileri yaşlara kadar tezahür ve ifade şekli itibariyle farklılıklar geçirse de, herzaman şefkattir7
Anarşistlerin, teröristlerin belki de büyük kısmı anne-babasından, çevresinden veya öğretmeninden sevgi görmemiş çocuklardır Sevginin girmediği bir kalbde dış dünyaya karşı ister istemez soğukluk -hatta nefret- uyanmaya başlar; çünkü kalb de boşluk kaldırmaz Fakat insanı, Yaratıcı’nın bir sanatı ve ebediyet yolcusu olarak gören anlayış bir teröriste bile, onun insan olduğunu unutmadan yaklaşabilir, ve vicdanının sesini -eğer ölmediyse- ona duyurabilir
Bazen hayatımızda sevgiyle öyle güçlü bağlar kurulur ki, ihyamıza vesile olur Kendimizi kimsesiz, sevgisiz ve ümitsiz hissettiğimiz bir anda, tek bir insanın bizi anlaması, veya eski bir dostun unutmaması, zamanını ve hayatını içtenlikle bize ayırması bizi tekrar hayata bağlamaya yetebilir Onun bu beklentisiz cehdi, sevgiyi de aşan birşeydir belki de Onun sıcaklığı ve aydınlığında bütün insanlar gözümüze dost gözükebilir Tek bir sevdiğimiz insanın bulunduğu büyük bir şehir bu yüzden gözümüze, kendimizi yalnız hissettiğimiz, yabancı ve kasvetli bir yer gibi gözükmez
Herşeye rağmen -daha doğrusu bir ilâhî inayet ile- evlenip çocuk sahibi olan, üzerine aldığı yeni mesuliyetlerin farkına varan ve kendine yeni bir dünya kuran -iradesini “yeniden inşa” yönünde kullanan- geçmişin âdi bir sâbıkalısı bile çevresine farklı bir nazarla bakmaya başlar Artık dışarıda karşılaştığı bütün çocuklarda kendi çocuğunu görür, onlara şefkatle bakar; bütün insanları dünya-âhiret kardeşi bilir, kötü nazarla bakmaz Hattâ eski hayatındaki gibi yaşamaya devam eden tanıdıklarını da kurtarmaya çalışır Dünyasına giren eşine ve çocuğuna karşı hissettiği -daha yeni tanıştığı- bu yeni sevgilerle bir insan böylece yeniden doğmuş gibi olur Bir de ’a karşı saygıyla dolu bir muhabbet ve bir âhiret hassasiyeti duymaya başlarsa, yepyeni bir insan olur Varlığı sevgi mayasıyla yaratmış olan ölüden diriyi böyle çıkarır Sevginin ilelmerkez gücü, kendisine niyetlenenlere hemen cevap verir
Tıpkı kâinatın sevgi esasına bina edilmesi gibi, küçük bir kâinat olan insan için de mânevî hayatının merkezi kalbidir Nasıl ki biyolojik kalb bedenimizdeki diğer bütün organların (ve dolayısıyla bedenin) hayatiyetinin devamlılığı için en önemli ve tek merkezdir O çalışmazsa hiçbir organa, ama en önemlisi beyne oksijen gitmez; beyin ölür, ruhun bedenle teması kesilir Belli bir süre sonra -ama geç- çalıştırılsa da, iş işten geçmiştir; insan artık bir bitki hayatı yaşamaya başlar Mânevî kalbimiz de öyledir O öldüğünde akıl da müsbet bir işe yaramaz, dil de; insan hakiki mânâda hissedemez, düşünemez, anlayamaz, konuşamaz Ve mânevî kalbin yeniden atmaya başlaması da diğeri kadar zordur Bunda da acele edilmelidir Her gecikme, bütün lâtifelerle hayata dönüşü zorlaştırır
Bir de Peygamberlerin (as) ve adım adım onların izinde yaşayan büyüklerin duyduğu sevgi vardır İlâhî bir mevhîbe olarak onlar, bizim anlamakta, hissetmekte zorlanacağımız bir kalb vüs’atine ve derinliğine sahiptirler Onlar iradelerinin hakkını vererek dâima kulluk ve ihsan heyecanıyla yaşadıklarından, sevgileri ve şefkatleri de her dem taze ve canlıdır Bütün varlık âlemine karşı pek çok mânâ tabakası olan bir alâka ve sevgi duyarlar, Yaratıcı da onları bütün varlık âlemine sevdirir
Tanımadan -gerçekten- sevemez insan Fakat, tanımadığı insanları yine de akılla sevmeyi deneyebilir Bu, kendini onların yerine koyarak, onların da tıpkı kendisi gibi -zaaf ve beklentileriyle- birer insan olduğunu, hakikatle tanıştırılmaya hakları olduğunu ve bunun için dünyaya geldiklerini düşünerek olur Bu şekilde duyulacak bir sevgi, insanlık sevgisinin bir yansımasıdır, ve bu sonuncusu istemeden ve gayret göstermeden doğmaz İstemek ve gayret göstermek ise, insanlığı bir yere bağlamakla (yaradılanı Yaradan’dan ötürü sevmekle) olur Bir de, ilk tanışmada bize antipatik gelen, mizacımızın uyuşmadığı birini -önce sadece insan olduğu için, zamanla buna ilâveten iyi hallerini de görerek- sevmeye çalışmak, insanın kendini aşması demektir İşte bu sevgi çok değerlidir Gayret ve irade ile, yani zor elde edildiği için de elden zor çıkar Evet, tanımadığımız insanlar hakkında da hayırhah olmak, düşünme yoluyla duygu ve heyecanımızı dizginlemek, bunların akıl ve iradenin önüne geçmesine izin vermemek mümkündür İnsanları tanıdıktan sonra doğan sevgiyi sıhhatli bir şekilde sürdürmek de akıl ve iradeyle olur İşte Peygamberlerin (as) başını çektiği sonsuzluk kervanı bütün insanlığa bu ulaşılmaz sevgi himmetleriyle ve şefkatleriyle hitap ederler Çünkü onlar insanlığın âhireti için sürekli endişeyle ürperirler

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.