Prof. Dr. Sinsi
|
Karizmatik Kalaslar
Karizmatik Kalaslar
KARİZMATİK KALASLAR
Yıllardır oturduğum sokakta, oldukça eski görünen bir bina vardı Dış görünümü tam anlamıyla harabe halinde idi Hani bir deprem oluverse, yer şöyle bir sarsılsa çöküverecekmiş gibi görünüyordu
Bir süre sonra, hummalı bir çalışmayla apartmanın dış görünümü fevkalade değişikliğe uğradı Değişiklik ne kelime! Tam anlamıyla çağ atladı, devrime uğradı sanki! Son moda cephe süslemeleri ile göz kamaştırıcı bir yapıya dönüştü Hani hiç bilmeyen, görmeyen güzel ve çekici dış görünüşüyle, çok modern ve yeni zannedecekti Oysa görüntüsü nasıldı, gerçeği nasıldı? Bir bilene sormak gerekirdi Dışı cilalanmış, süslü püslüydü Ya içyapısı nasıldı acaba? İnsanın rahat edeceği bir kullanıma sahip miydi? Geniş ve ferah mıydı? Mesela mutfağı nasıldı? Vaktinin önemli bir bölümünü mutfakta geçiren biri olarak, merak ediyordum doğrusu Kadınlar için vazgeçilmez mekânlardır mutfaklar!
Sonra bir tanıdıktan binanın içinin hiç de güzel ve kullanışlı olmadığını, hatta içi daraltan, dar daireleri olduğunu öğrendim Ah dedim! Dışına aldanıp, içini görmeden bu binaya talip olan yandı!
Neden sonra, bu bina olayını insanlara uyarladım Bazı insanlar vardır Gördüğünde ah! Ne güzel, ne alımlı! Ya da ne kadar yakışıklı dediğin… İlgi çekecek derecede göz kamaştırıcı!
Kalıplarına baksan, her şeyiyle dört dörtlük dersin Sonra bir vesile ile alaka kurarsın öyleleriyle Aman Allah’ım! Bir de ne görürsün! Adamın, insanlıktan, imandan, adaletten, hak- hukuktan haberi yok! Yok, mu gerçekten? Tabii ki var, ama uygulamak kimin umurunda! Safi bedevi!
Dili iyi laf yapar Sözleri seni çeker İlgi çekici şekilde konuşur, ikna kabiliyeti fazladır Aklını çeler çoğu zaman Ama sıra yüreğine geldiğinde… Koskoca bir hiç! Davul misali… Bol sese sahip, ancak içi bomboş!
Yüreğini, fikriyatını genel geçer kaidelerle doldurmuştur Bugün ak dediğine, yarın kara deme ihtimali fazladır Dünyaya öyle bir dalış dalmıştır ki, uyarabilene aşk olsun!
Kılığına, kıyafetine, yemesine içmesine azami dikkati gösterir İnsani ilişkilere gelince çuvallayıverir! Akılları fikirleri paradadır, gösteriştedir Makam ve mevki sevdalılarıdır İstediklerine kavuşma uğrunda atmayacakları takla yoktur İnsanlık neymiş, Allah ne buyurmuş İman nedir? Bilene ve uygulayana can kurban!
Allah, bir ayetinde bu özellikteki insanları şöyle tanıtıyor: “sen onları gördüğün vakit, fizikleri hoşuna gider, söz söylerlerse dediklerine kulak verirsin Ama dayanmış keresteler gibidirler! Her sesi aleyhlerinde sanırlar!” Münafikun–4
Münafık tıynetli insanlardır bunlar! Kalıpları gösterişli, konuşursa güzel konuşur Hoşuna gider sözleri Lakin onlar, hakkı tanımazlar Hak olanı kabullenmezler Hatta hakka inandıklarını iddia ederler Fakat amele gelince tamamen inkâr ederler
İman edenlerin yanında bir çeşit, küfredenlerin yanında bir çeşit davranırlar
“Allah’ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar Hâlbuki sadece kendilerini aldatırlar da farkında olmazlar!” Bakara–9
Genel ahlaki kuralları “ne şiş yansın, ne kebab”dır Her iki taraftan da istifade ederler Menfaatlendikçe de, kendilerini pek akıllı olduklarını vehmederler! İnsanlara hava atmayı, gururlanmayı pek severler
“…Kibir taslayarak yan çizerler!” Münafikun–5
Ne garip dersin! Kılığına bak, insanlığına bak! Ne çelişki! Dışı süslü, içi boş odunlar gibiler! Hak söz konusu olunca, anlayış kabiliyetleri sıfırlanır Amele gelince, zaman yokluğundan şikayetlenir, tembelliğin kucağında günlerini geçirirler! İnsanlara gösteriş amacıyla, harcamadık para, vakit, emek kalmaz İbadete gelince, dünya telaşesini bahane edip, yan çizerler! Gözleri, gönülleri hiçbir zaman ibadette değildir Birilerini aldatıp sebeplenmek istedikleri zaman “mış” gibi yaparlar! Ama menfaat ilişkileri bitene kadardır bu da… İnsanlarla hele, hele inananlarla alay etmek en büyük eğlenceleridir İnananları “beyinsiz” diye nitelendirirler Asıl beyinsiz kendileridir de, farkında, şuurunda değillerdir
Çevrenizdekilere bir göz atın Bu tip insanların ne kadar çok olduğuna şaşacaksınız Esen her rüzgâra eğilenlerdir bunlar! İstikrarları, ilkeleri yoktur Varsa yoksa günü kurtarmaktır endişeleri! Yarın ise hep meçhul! Yarından (ahiretten) şüphe içindedirler İşlerine gelmez zaten Ahirete iman, onlara göre köhnemiş bir adettir Varları yokları bu dünyadır! Öte dünyadan bahsedilmesinden hiç hazzetmezler! Rahatları kaçıyor, moralleri bozuluyor tabii… Hesaba çekilmeyi kibirlerine yediremezler! Onlar ayrıcalıklıdırlar ya! Öyle de kalmalıdırlar! Lakin bir ihtimal düşündüklerinde de hafakanlar basar yüreklerini!
“Ya ahiret varsa” ihtimali üzerinde biraz dursalar, kılık kıyafetlerine, dış görünüşlerine verdikleri özeni, belki yüreklerinin tanzimine verebileceklerdi Yazık ki, bu dünyanın gösterişi, şaşası ve geçici menfaatlerinden kopamadıkları için kaybedenlerden olurlar! Allah bizi, dışı süslü içi boş kalaslarla arkadaş olmaktan korusun! Gerçi mümin feraset sahibidir Bu tipleri anında tanır ve önlemini alır Olur ki karşılaşırlarsa da “selam” deyip geçerler! Karizmatik de olsa kibirli ve boş kütük misali kalaslarla hiçbir işleri yoktur onların! Bir deyişi söylemeden geçmek doğru olmaz “Nice insan gördüm, üstünde elbisesi yok, nice elbise gördüm içinde insan yok!” Yarınını (ahiretini) ma’mur edenlere selam olsun!
Şükran Taşdelen
|