![]() |
En Kârlı Ve Gerçek Ticaret; Nefis Ve Malını Cenâb-İ Hakka Satmak. |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() En Kârlı Ve Gerçek Ticaret; Nefis Ve Malını Cenâb-İ Hakka Satmak.En Kârlı Ve Gerçek Ticaret; Nefis Ve Malını Cenâb-ı Hakka Satmak ![]() Dünya hakkında, hepsi de güzel ama birbirinden farklı benzetmeler var; bunlardan birisi de “ticaretgâh ![]() “Şüphesiz, Allah müminlerden nefis ve mallarını cennet karşılığı olarak satın aldı ![]() ![]() ![]() ![]() Nefis, dahildeki bütün nimetleri, mal da harici nimetleri ifade ediyor ![]() ![]() ![]() Dünya bir ticaretgah, yani ticaret yeri, ticaret menzili… Dünyamızın bu yönü üzerinde biraz duralım: “Ticaret” denilince, hemen “kazanç” hatıra gelir ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanın ruhu bedeninden üstün olduğu için, manevî kazançlar da maddî kazançlardan daima önde gider veya gitmelidir ![]() Aldığımız gıdalar bedenimizde hücre olurlar, bir süre bize hizmet eder ve sonunda vücudumuzu terk eder giderler ![]() ![]() ![]() ![]() O halde, gerçek yatırım ruha yapılan yatırımdır ![]() ![]() Bilgi aklın gıdasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanın manâ aleminde de gelişmeler, büyümeler, terakkiler oluyor ![]() İnsanın terakkisinde en büyük ve en önemli saha onun kalbidir ![]() ![]() Kalb iman mahallidir, imanın ise sonsuz dereceleri var ![]() Bilgilerimiz bizi yanlışlardan koruduğu gibi, imanımız da hayatımızın her safhasında bize yön verir; sıkıntıları aşmamızda, problemlerin üstesinden gelmemizde, çaresizliğe düşmeyip ümitle yaşamamızda bizim için en büyük kuvvet kaynağı olur ![]() “İman bir intisaptır ![]() ![]() Halk arasında ilginç konuşmalar geçer: Birisi, ‘Benim dedem,’ der, ‘Sultan Aziz’in sarayında üç gün misafir kalmış ![]() Bir başkası, ‘Benim dedem Hamidiye alaylarında görev yapmış,’ diye övünür ![]() Sultan Aziz’e misafir olmak, yahut Sultan Hamid’in askeri olmak bir kişinin torununa bile şeref kazandırabiliyor ![]() ![]() ![]() İnsanın terakki yolculuğunda imandan hemen sonra ibadet gelir ![]() ![]() İnsan ibadet ile Rabbine muhatap olur ![]() ![]() “İyi biliniz ki, Kalpler ancak Allah’ın zikriyle tatmin olur (huzur bulur)" ![]() Allah’ı hatırlamanın en ileri derecesi namaz olduğuna göre bu ayeti, “Kalpler ancak namaz kılmakla tatmin olur,” şeklinde de anlayabiliriz ![]() Sefih ve ahlâksız kişiler, iman ve ibadetle tatmin etmedikleri kalplerini eğlencelerle, sefahatle, zevk ve safa ile doyurmaya çalışıyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçek saadete ancak iman ve ibadetle ulaşılır ![]() İnanan bir insanın ruhuna neşe veren, onu yükselten, terakki ettiren sebepler sayısız denecek kadar çoktur ![]() • Allah’ın en mükemmel eseri olmanın zevki ![]() • Dünyada diğer canlıların kendi hizmetine verilmiş olmasının zevki ![]() • Hastalıkların günahlara kefaret olup insanı manen terakki ettirdiğini bilmenin zevki ![]() • Ölümün hiçlik olmayıp bu dünyadan daha güzel bir aleme göçme olduğunu bilmenin zevki ![]() • Ruhun baki olup, hayatını kabirde de, mahşerde de, ahirette de devam ettireceğini düşünmenin zevki ![]() Bütün bu manevî hazlar ve lezzetler hiçbir dünya nimetiyle kıyaslanmayacak kadar değerlidir, büyüktür ![]() Bütün bunlar kalbin, ruhun, vicdanın zevkleridir ve bunlar bedenle alınan lezzetlerden çok ileridir ![]() Şu var ki, namaz kılan kişinin beden yoluyla aldığı zevkler de ulvileşirler ve bir başka hale girerler ![]() ![]() İnsan, toprak yiyemez, sadece su içmekle karnı doymaz, güneşte oturmakla da midesine bir şey girmez ![]() ![]() ![]() Bize meyvelerini uzatan o ağaç da bir süre önce yoktu ![]() ![]() Bu düşüncemizi biraz yaygınlaştırdığımızda, çevremizdeki her ağacın, her hayvanın ve nihayet her insanın bu kâinat fabrikasının birer mahsulü ve bu kâinat ağacının birer meyvesi olduğunu görürüz ![]() Dünyamız, dün güneşten kopmuş bir ateş parçası iken bir terbiyeden geçerek toprakla, su ile doldurulmuş ![]() ![]() ![]() Bu düşünceyle, kâinatı bir saray, kendimizi de o sarayda Allah’ın en şerefli bir misafiri olarak görürüz ![]() ![]() Son olarak önemli bir noktayı da hatırlayalım: Beden gibi, ruh da yorulur ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün olayları dünya imtihanının birer sorusu olarak değerlendirir ![]() ![]() Hoşuna giden gelişmeler ruhunu şükre sevk ederken, güç yetiremediği konular onu sığınmaya, tespihe ve tekbire götürür ![]() Allah’ın o sonsuz kudretiyle, bu sonsuz işleri nasıl en kolay bir şekilde icra ettiğini düşünür ![]() Başarı için yapması gereken ön çalışmaları gereğince yerine getirdikten sonra Allah’a tevekkül eder ![]() Bu hal, ruh için büyük bir rahat ve huzur kaynağıdır Alaaddin Başar |
![]() |
![]() |
|