Kur’An'ın İkliminde |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kur’An'ın İklimindeKur’an'ın Ikliminde KUR’AN'IN İKLİMİNDE BİSMİLLAHİR-RAHMANİR-RAHİM ![]() KUR’AN’IN İKLİMİNDE YAŞAMAK KUR’ANDAN MESAJLAR Hamd alemlerin Rabbine mahsustur Salat ve selam Nebiyyüzzişan Hz Muhammed Ebul Kasım’a ve Ehlibeytine olsun![]() Öldüren, Dirilten, rızıklandıran, Alim ve Hakim olan Allah (cc)’ın izni ile bu esere başlamak istiyorum Miladi yeni bir asra girmeye hazırlanırkensakınmak isteyen ve O’nun emir ve buyrukları doğrultusunda yaşamak isteyen mü’minlere Kur’an ikliminden bir nefeslik hava, bir müjdelik mesaj vermek amacıyla yazmayı düşünüyorum Çaba bizden, başarı Allah (cc)’tandır![]() (30) “Hani Rabbin, meleklere: “Muhakkak Ben yeryüzünde bir halife (temsilci) var edeceğim” demişti Onlarda: “Biz seni şükrünle yüceltir ve(sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dediler (Allah) “Şüphesiz sizin bilmediğinizi Benbilirim” dedi (31) ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti Sonra onlarımeleklere yöneltip “Eğer doğru sözlüyseniz, bunları Bana isimleriyle haber verin” dedi (32) Dediler ki: “Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizimhiçbir ilgimiz yok Gerçekten Sen her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibiolansın ” (33) (Allah) “Ey Adem, bunları onlara isimleriyle haber ver” dedi![]() O bunları onlara (Meleklere) isimleriyle haber verince de, dedi ki: “Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını (görünmezini) gerçekten Ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da ben bilirim ” (34) vemeleklere: “Adem’e secde edin” dedik İblis hariç (hepsi) secde ettiler Oise (İblis), diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu (35) Vededik ki: “Ey Adem, sen ve eşin Cennette yerleş(iniz) İkinizde ondan,neresinden dilerseniz bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz ” (Bakara Süresi 30, 31, 32, 33, 34 Ayetler) (36)Fakat Şeytan, onlardan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onlara içinde bulundukların (durumu)dan çıkardı Bizde: “Kiminiz kiminize düşman olarakinin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve vardır” dedik ![]() Böylece ilk insan Adem (AS)’den başlayarak, insanların ve şeytanların savaşı başlamış oldu Diğer bir deyişle insanın kendi kendisiyle olan savaşıbaşlamış oldu Ya yüce Yaratıcının kendisine lütfettiği halife-temsilcilikmertebesine erişecek ya da Şeytanın vesvese vasıtasıyla kendisine açtığı savaşta yenilerek indiği bu sufli (aşağılık) alemde haps olacak ![]() Şeytanın insan üzerindeki tek etkisi vesvesedir Buna mukabil insanındoğasında yüce Yaratıcı bu güce karşı girdiği imtihan dünyasında kendisine insani özellikler bahşetmiştir (1) Keza akıl ve idrakla doğru ve yanlışıayırt etme gücü vermiştir Yüce Yaratıcı Rahmet olarak bu imtihan dünyasındamuvaffak olmak için insana (38) dedi ki: “Oradan tümünüz inin binden sonra Ben’den bir hidayet geldiğinde, kim Benim hidayetime (Peygamberlerime ve Kitaplarıma) uyarsa, onlara korku yoktur ve onlar mahsuz olmayacaklardır ”Böylece Yüce Yaratıcı tarafından bir rahmet vesilesi olarak Resul’lerle ve Semavi Kitaplarla, Şeytanla girdiğimiz savaşla donatıldık İşte bu savaşta,bir yanda vesvese, bir yanda İlahi hitaba dayalı uyarı ve hidayet ikisinden birini seçme durumu Çağlar boyu insanlar ikisinden birini seçmeylemeşguldur Ancak çok azı doğruyu, yani hidayeti seçebilmiştir Günümüzde deaynı seçme durumu söz konusudur Ya Batılı seçim hem dünyamızı ve hem deAhiretimizi mahvedeceğiz, ya da doğru olan hidayeti seçip hem dünyada ve hem de Ahirette mahzun olmayacağız Seçim bizim!İşte bu keskin noktada, doğru ve yanlışın ters yüz edildiği bu karanlık çağda doğruyu seçmek kolay değildir Doğruyu ancak ve ancak Kur’anikliminde bulabiliriz Bu sebeple Kur’an’ın ikliminde bir yolculuk yapmayagayret edeceğiz Bu iklimden tenefüs ederek içimizi aydınlatmayaçalışacağız Bu iklimden dünyaya ve özellikle karanlık çağımıza bakarak“Hidayeti” yakalamaya çalışacağız ![]() Bu çerçevede meseleye yaklaştığımızda, Kur’an-ı Kerim’in toplumu ele alış tarzından başlamak lazımdır Bu nedenle, gönüllere nur saçan, FatihayıŞerifi okuyarak Bakara Süresine geçmek lazımdır Orda adeta Cennetten birbahçe, Nur’dan bir pencere açılıyor insanın kalbine ![]() El-Fatiha ![]() ![]() ![]() Amin!(35, 36, 37, 38 Bakara Süresi ayetleri (1) Bu konuda bkz Risale-yi İnzar)BİSMİLLAHİR-RAHMANİR-RAHİM ![]() (1)Elif, Lam, Mim, (2)Bu kendisinden şüphe olmayan, muttakiler (sakınanlar) için yol gösterici olan bir kitaptır (3)Onlar gaybe inanırlar![]() Namazı dos doğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler (Bakara süresi 1,2,3 ayetler İnfak: Ayrıca ihtiyaç sahiplerinevermek ) (4)Ve onlar Sana indirilene (Kur’an) Senden önce indirilenlere(önceki İlahi Kitap ve Suhuflara) iman ederler ve Ahirete de kesin bir bilgi ile inanırlar (5)İşte bunlar, Rabblerinden olan bir hidayet (doğruya varma)üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır (6)Şüphesiz inkar edenleriuyarsanda, uyarmasan da onlar için farketmez İnanmazlar (7)Allah, onlarınkalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir Gözlerinin üzerinde (küfürlerindenötürü) perdeler vardır ve büyük azap onlaradır (8)İnsanlardan öylelerivardır ki; “biz Allah’a ve Ahiret gününe iman ettik” derler; oysa onlar inanmış değildirler (9)sözde Allah’ı ve iman edenleri aldatırlar Oysaonlar yalnızca kendilerini aldatıyorlar Ve şuurunda değiller![]() (10)Kalblerinde hastalık vardır Allah’ta hastalıklarını artırmıştır Yalansöylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azab vardır ![]() (11)Kendilerine: “Yer yüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde: “Biz sadece ıslah edicileriz”derler (12)Bilin ki: gerçekten, asıl fesatçılar bunlardır,ama şuurunda değillerdir (13)Ve yine kendilerine: “İnsanların iman ettiğigibi sizde iman edin” denildiğinde; “Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?” derler Bilinki gerçekten, asıl düşük akıllılar kendileridir,ama bilmezler (14)İman edenlerle karşılaştıkları zaman: “İman ettik”derler, Şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise derler ki: “Şüphesiz sizinle beraberiz” biz (onlarla) yalnızca alay ediyoruz” (15)(Asıl) Allah onlarla alay eder ve taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşmalarına (belli bir) süre tanır (16)İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır![]() Fakat bu alış verişleri bir yarar sağlamamış, hidayeti de bulamamışlardır ![]() (17)Bunların örneği, ateş yakan adamın örneğine benzer; (ki onun ateşi) çevresini aydınlattığı zaman, Allah onların aydınlığını giderir ve göremez bir şekilde karanlıklar içerisinde bırakıverir (18)Sağırdırlar,dilsizdirler, kördürler, bundan dolayı dönmezler (19)Ya da (Bunlar)karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşeklerle yüklü gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle; ölümün korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar (kapatırlar) Oysa Allahkafirleri çepe çevre kuşatıcıdır (20)Çakan şimşek neredeyse gözlerinikapıverecek; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerine karanlık basıverende de kalakalırlar Allah dileseydi işitmelerini de,görmelerini de gideriverirdi Şüphesiz Allah her şeye güç yetirendir![]() (Bakara Süresi 4,5,6,7,8,9,10,11,12,13,14,15,16,17,18,19,20 Ayetl eri)Bu aşriye ye (Onluğa) dikkat ettiğimizde Kur’an’ın kendisine muhatap aldığı üç tip insan topluluğunu görürüz Burada esas olan iki topluluktur![]() Mü’minler ve kafirlerdir Üçüncü topluluk ise daha çok ara topluluktur![]() Peygamberimiz (SAV) ifadesiyle “iki sürü arasında kalmış olan şaşkın koyun” misali bir topluluk var Bunlar münafıklardır Ancak bu ara topluluk dahaKur’an-ı Kerim’in ilk aşriyesinde neredeyse mü’min ve kafirlerin özelliklerini ele alan ayetlerin iki katından fazladır Böylece Kur’an-ıKerim’in münafıklığı ne denli önemsediğini görüyoruz Bu konuya özellikledikkatimiz çekilmek istenmektedir Şimdi bu aşriyede var olan ayetikerimeleri tek tek irdeleyerek almamız gereken mesaja doğru yol alalım ![]() Bakara Süresinin ilk ayeti olan “Elif, Lam, Mim” ayeti celilesi konusunda değişik rivayetler mevcuttur Biz kısaca en meşhur olanlarını burayaaktaracağız Bazı müfessirlere göre hurufi mukatta olarak diye bilinen veanlamı Allah (cc)’tan başka kimsenin bilemediği harflerden oluşan ve genellikle bazı sürelerin başında yer alan, bu ayeti kerimeler, kimilerine göre dikkat çekmek içindir, kimilerine göre Allah (cc) ve Peygamber (SAV) arasında bir tür şifredir, kimilerine göre ise Kur’an bu harflerden oluşmuştur Kimilerine göre ise “Sanki el-malümü’l-mechül (bilinmeyenbilinen) terkibi gibi bir anlam ifade eder” (Hak Dini Kur’an Dili C 1 S 150)Doğrusunu Allah bilir ![]() İkinci ayeti kerime ise, Kur’an-ı Kerim’in vasıflarını bize bildirir VeAllah (cc) Buyuruyor ki: “Doğru olduğu kuşkusuz olan bu kitap, takva sahipleri (sakınanlar) için hidayet kaynağıdır ” (2) “Hidayet; bu kitabınözü, hidayet, bu kitabın karekteristiği, hidayet; bu kitabın yapısı, hidayet, bu kitabın mahiyeti, fakat kimin için? Bu kitap kimin için hidayet ve ışık (Nur) kaynağı? Kimin için rehber, nasihatçı ve gerçeklerin açıklayıcısıdır? Takva sahipleri için elbette Bu kitaptan yararlanmayeteneği veren özellik takvadır Kalbin kilitli kapılarını açarak, buKitabın içeri girip oradaki rolünü oynamasını sağlayan faktör takvadır ![]() Kalbi, yararlıyı almaya, benimsemeye ve kabul etmeye hazırlayan niteliktir takva (1) Yolunu şaşırmış olan, karanlıkta kalmış olan,zulme maruz kalmışolanlar için yol göstericidir bu kitap(Kur’an) Ama ona (Kur’an’a) ulaşmanınaracı takvadır O halde takva nedir? Bir gün Ömer bin hattab Ubey B Kaab’a sordu:“Takva nedir?” Kaab cevap verdi “Sen hiç dikenli bir yolda yürümedin mi?”diye sordu Hz Ömer “Evet yürüdüm” dedi Ubey b Kaab: “Peki o durumda neyaptın?” diye sordu Hz Ömer “Paçalarımı sıvadım ve dikenlere takılmamayaözen gösterdim” deyince Ubey B Kaab “İşte takva budur” dedi (2) Evet!Takva kalb duyarlılığıdır Takva dikenli ve dolambaçlı yollarda takılmaktanve ayağının kaymasından sakınmaktır Kur’an’a takva ile yönelenler,Kur’an’ın nur deryasından doya doya içerler Hidayete erişir ve iflaholurlar İşte bu (Kur’an) Kitap takva sahipleri için bir kurtuluşvesilesidir Bu ölçüyü tutturabilecek olanların özelliği ve vasıflarınıhemen akabindeki ayeti kerimelerde zikredilmektedir İşte takva sahiplerineKur’an’ı azimüşşan şöyle hitap eder (2/3,4,5) “Onlar, gaybe(görmediklerine) inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler (Başkalarına verirler) ve onlar Sanaindirilene, Senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgi ile inanırlar İşte bunlar Rabblerinden olan bir hidayet üzeridirler![]() Ve kurtuluşa erenler bunlardır ”(1,2): Fi Zilal El Kur’an C 2, S 47,48![]() “Onlar gaybe inanırlar” Gaybe inanmak imanın temel kriteridir (ölçüsüdür) insan ile hayvan arasındaki temel farkın ölçüsü olan düşünme yetisinin kapsadığı alanın boyutudur Fizik ve fizik ötesi varlığı algılama alanıdır Gaybe inanmak;duyu organlarının algıladığı varlıkların ötesindeki varlığı kalb gözü ile algılamak ve kabullenmektir Bilindiği gibi duyu organlarımız sınırlı orandaçevremizi algılamaktadır Kulaklarımız çevresindeki sesleri yirmi ile yirmibin arası olan frekansları algılamaktadır Yirminin altı veya yirmi bininüstü olan frekanslardaki sesleri algılamamaktayız Hatta bazı hayvanların buyönlü duyu organları bizim duyu organlarımızdan daha gelişmiştir Örneğinbazı hayvanlar depremleri olmadan önce duyarlar Dolayısıyla duyuorganlarımızın algılarıyla sınırlı bir inanca dayalı olursak, çevremizde var olan bir çok gerçeği de görmemiş oluruz Gaybe inanmak, bize faydalıolabilecek olan bilimlerin kapısını açarken, keza bize koskoca kainatın içinde var olan bir çok olgu olay ve gelişmenin de bilincine varma kapısını aralamaktadır Gerçek olan ve bütün varlıkların dayanağı olan YüceYaratıcımızın ve bizim aramızdaki perdeyi kaldırmaktadır Gaybe inanmak,keza ruhun sılasına varma yolunu bulmasıdır Tatminsiz olan nefsi tedipetmenin marifetidir gaybe iman ![]() “Namazı dosdoğru kılarlar” “Yani o takva sahipleri, ibadeti tek olan Allah’a yöneltirler ve böylece kullara ya da nesnelere tapma düzeyinin üzerine yükselirler Başka bir deyimle hiçbir sınırla sınırlı olmayan o yüceVarlığa (Allah’a) yönelirler Başlarını kulların önünde değil Allah’ınönünde eğerler ”İnsanın doğasında tapınma, bir şeylere bağlanma özelliği vardır İnsangerçek mabuduna-Rabbine yöneldiği zaman ve bunu gereğince ifa ettiğinde, esaretine vesile olan her türlü beşeri bağlılıktan kurtulur Böylece özgürinsan gerçeğine ulaşır Böylelikle kulun Yaratıcısı tarafından onureedilmesidir İnsanın maddi yaşamı için insanın doğayla ve çevresiyle olanilişkisinde kendisinden istenen beklenen gayret ve emeği sarf etmesi bir zorunluluktur Aynı şekilde insanın manevi hayatı için manevi besin kaynağıolan ibadete de gerekli çaba ve emeği sarf etmesi bir zorunluluktur Yanimideyi tatmin etmek için nasıl ki belli bir emek sarf etmek gerekiyorsa kalbi-ruhu tatmin etmek için de gerekli çaba ve emek sarfedilmelidir Ancakbu çaba ve emek doğru kaynağa yönelmelidir Doğru kaynak ise kulun gerçekYaratıcısına yönelmesidir Bu ise, varlığı kendisinden olan ve her şeyinkendisine muhtaç olduğu Yüce Allah (cc)’dır Namaz sınırlanamayan zamanınkontrol altına alınmasıdır Namaz, bir şelale gibi akıp giden insan ömrünündisiplinize edilmesidir “Namaz; mü’minin mihracıdır ” (Hadis)““Onlar kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler (Başkasına verirler)””“Onlar her şeyden önce ellerinde bulunan malların kendileri tarafından kazanılmış şeyler olmadığını, aksine bunların Allah (cc) tarafından kendilerine bağışlandığını kabul ederler” Her şeyin Allah’ın olduğunun bilincinde olan mü’min, mal varlığına sahip olmak demek o malın varlığının tasarrufuna sahip olmak demektir Butasarrufun ilkelerine göre hareket etme zorunluluğunun bilincindedir mü’min ![]() Bu sebeple infak etmek bu ilkelerin en temel şartıdır İnfakla sosyalyardımlaşma ve dayanışma olgusu gelişir Böylece toplumsal uzlaşma vetoplumsal birlik gerçeği oluşur Böylelikle toplumun dokusu maddi çıkaradeğil, manevi inanç bağına dayalı olarak örülür Böylesi bir toplum,karşılıksız bir sevgi ve saygının en üst derecesine ulaşır Karşılıksızdiyoruz, çünkü karşılığını Allah’tan bekler ve Allah (cc) iyi davranan kullarını ziyadesiyle mükafatlandırır Zaten böylesi ahenkli bir toplumyapısı dünyada insana verilen en büyük mükafat değil midir?! “Onlar gerek sana ve gerekse Senden önce indirilen Kitaplara inanırlar ”Mü’minler bu sıfatla, Adem (AS)’dan Peygamberimize (SAV)e dek gelmiş geçmiş tüm Peygamberlerin varisi olma konumuna geliyorlar Böylece insanlıktarihinin yegane temsilcisi oluyorlar Bu Rabbimiz tarafından bizebağışlanan büyük bir onurdur, büyük bir hazinedir Ne mutlu Mü’min olana!“Sana indirilene”, Kur-an’a ve Peygamberin sünnetine, “Senden önce indirilene” önceki tüm Peygamberlere ve tüm Semavi Kitap ve Sahifelere iman etmek demektir ![]() “Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü’minlerde (iman etti) tümü, Allah’a, meleklerine, Kitaplarına ve Elçilerine inandı ” “Onunelçileri arasında hiç birini (diğerinden) ayırt etmeyiz İşittik ve itaatettik Rabbimiz bağışlamanı (dileriz) Varış ancak Sanadır ” Dediler![]() (Bakara Süresi 285) “Böylece taş, kemik,” tarihinden alınan kırıntı ve çarpık insanlık tarihinden ilk insanın tarihinden Kıyamete kadar sürecek olan tüm insanlığın tarihine varistir, Mü’min “Geçmiş bilinmeden, gelecek bilinmez” gerçeğindehareket ettiğimizde, bu kadar geniş ve apaçık olan geçmiş bilinciyle hareket eden mü’min kuşkusuz geleceği daha yetkin belirler ![]() “(Onlar) Ahirete kesin bir bilgi ile inanırlar ”Bu inanç, mü’minin en son ve en temel imani sıfatlarındandır İlk atamızolan Adem (AS)’den başlayan uzun bir yolculuğun varış merkezidir Ahiret ![]() Başı ve sonu belli olan bir süreçtir ahiret inancı Dünya sınıfındakiimtihanın değerlendirme merkezidir Mazlumun, zalimle hesaplaşacağı andırAhiret Güçsüzün güçlünün karşısına dikileceği andır Ahiret Zalimincezalandırılacağı, mazlumun mükafatlandırılacağı yüce mahkemedir Ahiret ![]() Ahiret mü’minin Rabbiyle buluştuğu en onurlu ve en sevinçli andır Ruhunsılaya varış durağıdır, Ahiret ![]() Ahiret inancı mü’minin dünyadaki cesaret ve başarı kaynağıdır Ahiretinancı yok olmaya karşı var olmanın silahıdır Kalbi tatmin eden yeganeinanç kaynağıdır “İşte bunlar, Rabblerinden olan bir hidayet üzeridirler vekurtuluşa erenler bunlardır ”İşte hem dünyada hem de Ahirette mahzun olmayacak olan ve gerçek kurtuluşa erecek olanların kesin kanıtıdır bu sıfatlara sahip olmak Önceki iki ayeticelilede belirtilen sıfatlara sahip olanların ulaşacakları konum bu son ayeti kerimede belirtilmektedir Böylece mü’minlerin sıfatlarıbelirtildikten sonra Kur’an kendisine muhattap olarak aldığı inatçı kafirlerin sıfatlarına geçiyor Bizde yeni sıralama üzeri ayetlere bakmayadevam edeceğiz ![]() “Şüphesiz inkar edenleri (kafirleri) uyarsanda, uyarmasan da, onlar için fark etmez inanmazlar (7) “Allah onların kalblerini ve kulaklarınımühürlemiştir Gözlerinin üzerinde perdeler vardır Ve büyük azab onlaradır”Mühürlenmesi konusunda Peygamberimiz (SAV) buyuruyor ki: “Günah ilk defa yapıldığı zaman kalpte bir siyah nokta kara bir leke olur Eğer sahibipişman olur tevbe ve istiğfar ederse kalp yine parlar (Tevbe) etmezse günahtekrarlanırsa o lekede artar Sonra art arta bir dereceye gelir ki, leke birkılıf gibi bütün kalbi kaplar ki mutaffifin süresinde “Hayır, onların işleyip kazandıkları şeyler, kalplerinin üzerine pas tutmuştur ” (Mutaffifi83/14) Ayetindeki “Rayn” da budur ![]() Hatta bu günahları sebebiyle kalbleri pas tutmuş olanların hakikatleri idrak etmeleri mümkün değildir Kalp idrakinden yoksun olanların gözleriönüne perde çekilmişçesine gerçeği görmezler Kulakları tıkanmışçasınadoğruyu işitmezler Öyleleri öylesine dünyaya dalmışlar ki adeta midegözüyle dünyaya bakıyorlar Mideleriyle düşünür, mideleriyle işitirler![]() Böylelerini “uyarsan da, uyarmasan da onlar için fark etmez ” Zira onlaridrak etme özelliklerini yitirmiş “insan suretindeki hayvanlardan aşağı bir mahluk olmuşlardır ” (S C ) Aslında bütün dünyayı kendilerine versen bileonlar yine de doymazlar Onların gözünü ancak ve ancak bir avuç toprakdoyurur Ahirette de “En büyük azab onlaradır ”Bu konuyu biraz daha irdelediğimizde şu ayeti kerimelerden gerekli mesajı alabiliriz “Doğrusu biz insanı en güzel bir biçimde (en bir meziyette)yarattık ” (Tin 95/4)“Cinleri ve insanları Bana ibadet etsinler (Beni bilip, emir ve yasaklarıma göre yaşasınlar) diye yarattım (Ayeti kerime) Bu durum insan yaratılışınıngayesini bilmesiyle anlam kazanır Ancak yaratılış gayesinin bilincindeolmayan veya o bilinci kaybedenlere yönelik Kur-an’ı Kerim’e de Allah (cc) şöyle hitap etmektedir “Sonra (onları) aşağıların aşağısına çevirdik ” (Tin95/5) Aşağılık alemi hayvanlardır Ancak hayvanlarında bir yaratılış gayesivardır Ve onlar yaratılış gayelerine uygun olarak davranırlar Bu nedenleyaratılış gayesi dışında davrananlara “aşağıların aşağısına çevirdik” demesi bu sebepledir Bu tip “insanlar” ruh dünyaları bütünüyle kararmıştır Bunlarapaçık kafirlerdir ![]() “İnsanlardan öyleleri vardır ki: “Biz Allah’a ve Ahiret gününe iman ettik” derler Oysa; onlar inanmışdeğillerdir (2/8)”İşte Kur-an’ın muhatap aldığı üçüncü insan tipi bunlardır Bunlarmünafıklardır Mü’minler en kadar berrak ve aydınlık vasıflara sahipse veapaçık olan kafirlerde ne kadar aşikar bir şekilde karanlık vasıflara sahipse, münafıklarda bazen görülür, bazen görülmez vasıflarıyla kendilerini görmekteyiz Ancak Allah (cc)’ın yardımıyla onların temel ortak özelliklerinedeniyle kendilerini asla mü’minlerden gizleyememektedirler Ve Kur’an-ıKerim onları bir tablo gibi önümüze sermektedir ![]() “Sübhaneke La İlme Lena İllama allemtena inneke en tel alimulhekım ”Fi yemanallahı Teala Darul Cahiliyyeden 1996 Ağustos
|
|
|
|