![]() |
Musibetle Gelen Saadetler |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Musibetle Gelen SaadetlerMusibetle Gelen Saadetler Musibetle Gelen Saadetler İNSANIZ, can taşıyoruz ![]() ![]() ![]() ![]() Ağrısız baş, sancısız diş olmaz ![]() ![]() ![]() Hayat inişli çıkışlı, acılı tatlılı, hüzünlü sevinçli, sıkıntılı neşeli ![]() ![]() ![]() Mutluluğu, saadeti ve sevinci hepimiz hoş karşılarız ![]() Musibetin içinde saadetin varlığını, derdin içinde derma-nın bulunduğunu, hastalığın önünde şifanın yer aldığını, be-lânın içinde sefanın, cefanın içinde vefanın olduğunu görebi-liyor muyuz? İşte o zaman hayat kolaylaşır, sıkıntılar azalır, musibetler küçülür, hastalıkların acısı ve elemi hafifler ![]() Nasıl olacak dersiniz bütün bunlar? Öncelikle her musibetin ve her derdin daha büyüğü var-dır ![]() ![]() ![]() Diyelim ki, arabanızla bir kaza geçirdiniz, bir iki hasarla atlattınız, "Cana geleceğine mala gelsin" dediniz ![]() ![]() ![]() İkincisi: Hayat musibetlerle, sıkıntılarla, hastalıklarla pe-kişiyor, güçleniyor; insanın dayanma gücü artıyor, olgunlaşıyor ![]() Dertler ve sıkıntılar insanı hayata bağlıyor, pes ettirmi-yor, teslim olmuyor insan, direnci ve azmi artıyor, neredeyse güç üzerine güç kazanıyor ![]() Hiç dert görmemiş, hasta olmamış bir insanla, çekmediği sıkıntı kalmamış bir insanın hayatı kavrayışı aynı mıdır? Birisi için felaket olan bir olay, diğeri için sıradanlaşıyor ![]() ![]() ![]() ![]() Dertler insanı pişiriyor, olgunlaştırıyor, mücadele gücünü arttırıyor, başarısını kamçılıyor, çok zaman istediği hedefe bile ulaştırıyor ![]() Sıradan bir hayat, tekdüze bir ömür, gecesi gündüzü aynı geçen bir gün, sabah kalk, akşam yat felsefesi insanı tembelleştiriyor, hayattan beklentilerini tüketiyor, yaşamanın cez-besini, cazibesini, bütün çekiciliği törpülüyor ![]() Zaten dertsiz baş olmuyor; sıkıntısız, üzüntüsüz, elemsiz, ıstırapsız bir insan yoktur, önemli olan bütün bunlara hazır-lıklı olmak, gelecek için bir atlama taşı olduğunu kavramak-tır ![]() Üçüncüsü: En büyük nimetler ve saadetler çok çeşitli ve büyük musibetlerin arkasından gelmiş ![]() ![]() Yusuf Aleyhisselâm bunun için çok çarpıcı bir Örnek ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün alıp götürmüşler, kuyuya atmışlar ![]() ![]() ![]() ![]() Kuyudan çıkartılmış, esir pazarında köle diye satılmış ![]() ![]() ![]() ![]() İftiraya kurban gitmiş Yusuf Peygamber, ama iffetine sa-hip çıkmış, sonunda kendini zindanda bulmuş ![]() On dört sene hapiste kalmış ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ama sonunda ne olmuş Hazret-i Yusuf? Mısır'a sultan olmuş, ülkenin hazinesi eline geçmiş, tek söz sahibi olmuş her konuda memlekette ![]() ![]() ![]() İnsana ve insanlığa himmet etmiş, destek olmuş ve so-nunda peygamberlik şerefiyle şereflenmiş ![]() Herkes ona koş-muş, ona ulaşmış, onun eline el vermiş ![]() Sonunda yıllar boyu görmediği, göremediği ve hasretle-riyle yandığı annesiyle babasıyla ve kendisini yok etmeye çalışan kardeşleriyle buluşmuş ![]() ![]() ![]() ![]() Ve gele gele bir insanın dünyada ulaşabileceği en yüksek saadete ve nimete kavuşmuş ![]() Ama bununla da kalmamış, her konuda zirvede olduğu bir sırada, maddi ve manevi feraha ve refaha ulaştığı bir es-nada dünyanın geçici nimetleri tatmin etmemiş onu; bitip tükenmeyen sonsuz saadet nimetini istemiş, Rabbine ka-vuşmuş ![]() ![]() Evet, musibetler içinde ne saadetler gizlenmiş, musibetle-ri Vereni tanıyınca ![]() ![]() ![]() Yazar: Mehmed Paksu |
![]() |
![]() |
|