Prof. Dr. Sinsi
|
Aşk Üç Harfdir...
aşk üç harfdir 
Hay gibi üç harftir aşk Haydır aşıkların sözleri Elestten beri aşk vardır alemde kalu bela derken başlamıştır aşık ve maşuk sevdası Kimi aldandı, kiminin aklından hiç çıkmadı, kimi de unuttu kalu belayı
Sen bize unutturmadığın için binlerce şükür olsun Hamdimiz, aşkımız, gönlümüz Seninledir, Seninle mutmain olur kalplerimiz
Neyden çıkan sestir aşk Ali'nin derdidir Miracı anlatır her ses Her Huda, her Hayda duyarız o sesi Duyduğundan beri yakmıştır kamışın vücudunu aşk, inceltmiştir, sarartmıştır rengini
Nefsin yedi mertebesini aşmayı anlattırmıştır Çileyle dolmuştur tüm bedeni, hu der o günden bugüne, hularla coşar, hularla aşık eder aşıkları aşkla doludur bedeni, ah eder Sen gittin gideli
Duyanları doldurur aşkıyla, birdir şekli, eliftir şekli, Allahı anlatır her sözü, zikirle doludur içi, tek başına olduğundan doldurur zikirle içini, yeter ki biri üflesin, halini sorsun, döker dertlerini Derdini anlayan ise dertli aşıklar olur Aşık kamışın, aşk kokan nameleri dökülür nefesinden
Ayrılıklarından bahseder, öz vatanından ayrı düşmüş tek kalmıştır Cevherini de tek kalınca ortaya çıkarır, çünkü vuslat aşkı onu divane etmiştir , susamaz artık hayları hulara hıçkırıklara döner yanık yanık, dertli dertli öter Boşaltmıştır içini tüm kötülüklerden, tüm sevgisizliklerden, günahlardan Aşkıyla hem-hal olmuştur görmez kimseyi gözleri
İnler,inledikçe inletir cümle aşıkları Kulakları doldurur boş bedeniyle, öyle bir doldurur ki Halikımızın tecellileri görülmeye başlar
Seni anlatır her yerde onu ancak anlayan anlar, benliğini aşanlar anlar,besmeleyle başlar, salavatlarla devam eder, zikirler coşar, seni özler, seni anar her daim, Sensin onun ve aşıkların derdi, resûlün övgüsüyle, miracıyla devam eder coşmaya, mürşitleri, müritleri, evliyaları, şehitleri anlatır dua eder hamdla susar ince bedeni
Tarihten, menkıbelerden, mucizelerden dem vurur, mucizedir zaten onun yaşamı ve sesi Eyubun sabrı, ızdırabı, Yakubun acısı, Efendimizin sözleri, ağlayışları gizlidir içinde, kendini öyle sıkmıştır ki incelmiştir baştan aşağı Derdine çare yoktur Onun derdi vuslattır
Kaçırma gözlerini kendi gözlerinden! Bakışlarını umursamaz bir boşluk arıyorsan, boşuna  Aynaların hepsi gözlerine tutulmuş  Bakışların en güzeli senin gözlerine dikili Görmelerin en özeli senin gözlerine göz koymuş, unutma  
Gözlerinin değdiği her yüz(ey)de, senden önce O'nun bakışı var Senin kendi gözlerini görüşün, O'nun senin gözsüzlüğünü görüşünden çok sonra  Senin kendini görmen için bile var olman gerekirken, O seni görmek için var olmanı şart koşmadı Seni yokluğunda gördü, senin yokluğunu gördü de görür eyledi, görünür eyledi
O görmemiş olsaydı görmen gerektiğini, gördüm diye sevdiklerin karanlıkta kalırdı O görmemiş olsaydı görünmediğini, göründüm diye sevindiklerin yabancı kalırdı
Gözlerini O'nun bakışından kaçırdığını sanıyorsan, kirli bir aldanış bandajıyla kör ediyorsun kendini Bakışını hesap sorulmaz sanıp da, hesapsızca bakıyorsan, kendi kendini hiç bulamayacağın talihsiz bir körebe oyunundasın  
Kaçamak bakışlarla avladığın güzellere, senden önce O bakıyor Nasıl olur da, zaten O'nun var ettiği yüzlere, O'na rağmen, O'ndan habersiz bakıyor olabilirsin? Kendi güzelliklerini ve zindeliklerini sergileyerek var olduğunu sanan edep yoksunları, yokluklarına acındığı için var edildiklerini nasıl görmezden gelirler? Güzel görünmelerine güvenip O'nun gördüğünü görmezden gelen "frikik verme" ustaları ve beden simsarları, kimseler görmezken de, herkesin gözü önündeyken de, herkesin gözünden yittiğinde de kendilerini göreni nasıl bilmezler?
Bir yere gizleneceğini sanma sakın! O'nun görmesini görmemek için baktığın her yüzde O'nun eşsiz görüşü var  O görmese nasıl güzel olurdu güzeller, nasıl güzel görürdü gözler, nasıl güzel görünürdü görünenler 
Haince kaydırdığın bakışlarının pervazında O'nun bakışı nöbet tutuyor Hayır, hayır  Kırma aynaları boş yere; baktığın her yerde O'na görünen gözlerin önce sana hesap soruyor
Baktıklarına bak yeniden  Kendi gözlerinin içine bak bir daha  
Görmek ümidiyle yolunu gözlediğin her şey, ancak sana görünür hale gelince değdi gözüne  Gözlerini sana göz göre göre veren, hem gözsüzlüğünü gördü, hem gözsüzlüğünü göremediğini gördü Gözlerinin göreceklerini gözlerin görmeden önce gördü de gözlerinin önüne koydu Yoksa, ne ışığa değerdi gözlerin ne de ışık görmene değer güzellere değerdi Sadece gözlerin değil, ışık bile kör kalırdı; O görmeseydi gözlerin görmediğini
Hâlâ her şeyi retina dediğin ışığa ve renge duyarlı tabaka sayesinde gördüğün iddiasında mısın?
Işığa duyarlı o yüzeyler sebep sadece  Bahane  O dilerse, gözsüz de görürsün güzelleri: Hiç rüya görmedin mi? O dilerse, ne kadar "açık göz" olsan da, göremezsin güzelliği: Gülleri tekmeleyenleri görmedin mi?
O istemedikçe, gözden hiç kaçmayacakları bile göremezsin!
Peki, kimselere görünmeden yapıp ettiklerinle başlattığın körebe oyununu kazanma ısrarın sürüyor mu hâlâ?
İyi bak gözlerinin içine  
Senin retinan kimsenin retinasına benzemiyor Biriciksin gözlerinle Herkesin gözüne değen ışık senin gözüne bambaşka bir açıyla değiyor Başka görenler gibi değilsin, asla! Demek ki, senin gözünün içine kimsenin gözünün içine bakmadığı gibi bakmış Sadece bakmış mı? Hâlâ bakmakta Retinan her an o biricikliğiyle orada Gözünün bile kör olduğu yerde Sadece O'nun her an baktığı yerde Farkında mısın, O şimdi gözlerinin içine yeni/den bakmakta? Sen gözlerini kapatsan da, O gözlerinden bakışını ayırmamakta  
Kimseye göstermeden yaptıklarının kimsesiz kaldıklarına emin misin?
Elindeki kudret sandığın kibir zırhını delecek bir bakışın kâinatta peşin sıra dolaşmadığına nasıl bu kadar güven duyabilirsin?
Seni kimse görmeyi bile aklına getirmezken, seni görmeyi ve göstermeyi uygun bulan Efendinin huzuruna yüzün yerde çıkmaya utanmayacak mısın?
Aklınla bulamadıklarını vahyin sana emanet ettikleriyle bulmaktan uzak durmaya daha ne kadar devam edeceksin?
Boşuna gizlenmeye kalkma  gözleniyorsun!
Gözlerin açık adresidir O'nun görmesinin  
"Gözler onu görmez; O gözleri görür   " [En'am, 103]
Sakın unutma
SENAİ DEMİRCİ
|