07-27-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
‘Din, Herkesin Ortak Değeridir’
‘Din, herkesin ortak değeridir’
‘Din, herkesin ortak değeridir’
BİRBİRİMİZE önyargıyla bakmaktan, kıyasıya eleştirmekten bir türlü kurtulamıyoruz Hıristiyan ve Yahudi dünyasıyla diyalog yollarını ararken, kendi insanımızla diyaloğun bütün yollarını tıkıyoruz
Yabancıya karşı gösterdiğimiz sevecenliği, yerli insanımıza gösteremiyoruz Ruh dünyamızın arka bahçesine kazdığımız siperlerden birbirimizin açığını, gediğini, eksiğini, tökezlenmesini gözetleyip duruyoruz: Bir düşse de çiğneyip geçsem Hatta ezip külünü sağa-sola savursam Kollarımızı sıvazlamış böylece bekliyoruz
Siyaset dünyamız üslubunu ağırlaştırıyor, medyamızda birçok yazar burnundan kıl aldırmıyor, ilahiyatçılarımız ufak bir fetva çevresinde tozu dumana katıyor, sokaktaki insanımız birbirine -yakın tanıdığı olmazsa- Allah’ın selamını bile çok görüyor Zengin fakirin farkında değil istisnalar kaideyi bozmuyor tabii ki -Fakir sürekli serzenişte bulunuyor, onlar da çok haksız sayılmaz -
Bu yazımızda, hoşgörüsüzlüğün medya basamağından birazcık olsun bahsetmek istiyorum
Geçenlerde medyamızın iki değerli yazarının umreye gidecekleri duyuruldu Benim için güzel bir haber
Oraları gören ve iyi bilen bir insan olarak bu iki kardeşimizin oralardan manen faydalanarak, bilgilenerek döneceğini düşündüğüm için hoş bir haber olarak karşıladım
Ama medyada öyle yankılanmalar oldu ki, oturup ciddi ciddi düşünme ihtiyacı hissettim Bazı yazılarda ve yazarların kaleminde niyet okumalar gördüm Kimisi dönüşte sakal önerdi, kimisi terlik giymelerini! Peki, bu tavır doğru mu? Faydalı mı? Anlamlı mı? Sanmıyorum
Sadece biz ibadet yapabiliriz, bizim niyetimiz iyi, umreye de hacca da biz -ama sadece biz- gitmeliyiz anlayışı İslami midir? İnsanımızın niyetlerini sadece Yüce Allah bilir- en makul ibadetten bile soğutacak anlayışla yazı yazmanın, alay etmenin, rövanş almanın kime, ne faydası var Bugüne kadar ne faydası oldu bu tavrın, bence hiç Koca ve bomboş bir hiç
Yine bazı yazılarına katılmadığım bir hanımefendi yazar; “Ezan sesi yükselmeyen bir ülkede yaşamak istemem Seviyorum ezan sesini İçimi huzur kaplıyor, hatta bazen ağlama isteği geliyor” tarzında cümleler kurmuş Ne kadar anlamlı sözler Bu sözler alkışlanmaz da ne yapılır Bu sözlerin ardında bir ‘bit yeniği’ aramanın faydası var mı? Veya bu cümleleri yazanın hayat tarzı varsayalım bize aykırı veya katılmadığımız yazıları var diye anlamsız mı sayacağız! Hayır Bence bin defa hayır Her anlamlı tavrı, her güzel ve temiz sözü hakikatin bir beyanı sayıp arkasında durmalıyız Doğru olan budur çünkü
Başka bir hanımefendi yazarın, medya kuruluşlarında namaz kılmak isteyenler için bir odayı mescit olarak kullanma talebi de böyle değerlendirilmelidir Ama hayır, biz henüz bu olgunlukta değiliz maalesef Her teklifte bir bit yeniği ararız ya Bir kesimimiz diğer kesimden gelecek her türlü makul teklife karşı savaş zırhlarımızı giyiniverir hemen Bu anlayıştan sıyrılmak zamanı geliyor artık
Daha olgun davranmalıyız Kardeşliğimizi, sabrımızı, sevecenliğimizi, sağduyumuzu hırpalayacak tavırlara prim vermemeliyiz Fitneye ve şerre siper olmalıyız Doğrunun ve güzelin yanında olmalıyız Namaz veya ezan sadece bir kısmımızın değil, herkesin sahiplenebileceği bir değerdir Bunu böyle kabul etmeliyiz Umre veya hacca gitmek bir kısmımızın değil herkesin hakkıdır Kimsenin elinden, dilinden, kalbinden bu hassasiyetleri alamayız Kimseye böyle bir yetki verilmemiştir Ne İslam, ne Kuran-ı Kerim ve ne de Hz Muhammed (sav) kimsenin tekelinde olamaz Onlar herkesindir Herkes onlara aidiyetini rahatça ilan edebilmeli Kimse de bunu teraziye koyma becerisini göstermemeli Herkes hayatının her döneminin hesabını verebilmeli Ama herkes
Bırakınız insanları niyetlerine göre sadece Yüce Allah sorgulasın Onu da burada değil, öteki âlemde yapacaktır
Hz Peygamber (sav) bir seferinde anlatır: Beni İsrail’de İslam’dan önce günahkâr bir adam vardı Çok günah işlemişti Nihayet ölüm vakti gelince çocuklarına dedi ki: Ben ölünce beni yakın ve küllerimi havaya savurun, yok olup gideyim Dediler ki, neden böyle yapalım? Dedi ki: Günahlarımdan dolayı Allah’tan utanıyorum O’nun huzuruna çıkamam Yok olayım da, savrulup gideyim de belki Allah beni affeder Ve bu hassasiyetinden dolayı Allah onu affetti
Bir bardağı yapmak zordur Kırmak ise kolaydır İnsanı kırmak da buna benzer Kalbi kırmak kolaydır ama o kalbi onarmak zordur Sevmeyi ve hoşgörmeyi beceremiyorsak da, nefretle bakmamayı beceremez miyiz? Doğru ve güzel olan sözü alkışlayamaz mıyız? İman ve ibadet lütfunu başkasıyla paylaşamaz mıyız?
Merak etmeyiniz cennet herkese yetecek kadar geniştir
Nihat HATİPOĞLU
|
|
|