![]() |
Bir”Lik-”Dirlik”-”Diri”Lik |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bir”Lik-”Dirlik”-”Diri”LikBir”lik-”Dirlik”-”Diri”lik Bir”lik-”Dirlik”-”Diri”lik Yeryüzünün hangi coğrafyasında yaşarsak yaşayalım, çevremizde gelişen bireysel ya da toplumsal tüm olayları görüp değerlendirmek mükellefiyetindeyiz Bu olaylara bakarken de rabbimizin gör dediği yerden görmek, bak dediği şekilde bakmak zorundayız Eğer Müslüman olduğumuzu söylüyorsak, bu iddiamızın gereği bunu gerektirmektedir Olaylar Allahın işaret ettiği yerden görülmezse, kişisel farklılıklara orantılı çeşitlilikte kıstaslar ve çözümler oluşacaktır Bana göre, sana göre, şuna veya buna göre olan ölçülerin, çözümlerin çelişmesi de Müslümanlar arası “bir”liğin bozulmasını beraberinde getirecektir Bu gün Müslümanlar birliklerini bozabilecek en ince ayrıntıya kadar her davranış ve görüşten hassasiyetle kaçınmak mecburiyetindedir Tevhid; “bir”lemenin “bir” olmanın, o “bir”e tabi olanların birlikte hareketinin sembolüdür Tevhid; Allah’ın tek ilah, tek hüküm koyucu olduğunun idraki, şahsiyetlerin şekillendiricisi olarak Rabbimizden vahiy öğretisiyle aldığımız talim ve terbiye ile hareket etme bilincidir Ve ilah kavramının içerdiği bütün manaları Allah’a hasrederek meselelere bakışımızı, yaşantımızı şekillendirme şuurudur Bu gün de Tevhid bizlerde, bir olup birlikte tavır alma, benzer meseleleri peygamberi bir bakış açısıyla halletme şeklinde tezahür etmelidir Vahiy tevhidi, birlemeyi öngördüğü, resul öyle uyguladığı halde, aynı peygambere tabi olup, aynı vahiyden hareket ettiğini iddia eden çok çeşitli oluşumlar ve birbirleri ile uyum göstermeyen cemaatlerin varlığı vakıadır Vahiy, çağlar boyunca eşkıyalığı-adalete, husumeti-dostluğa tevdi ederek insanlığa kılavuzluk etmiş ve daha nice fevkalade değişimleri inşa ve ihya ederek insanlığı hayrete düşürmüştür Dünyanın neresinde olursa olsun birbirini hiç tanımayan, farklı ırk ve geleneklere mensup insanlar yaşadıkları benzer olaylar karşısızında aynı duruş ve vaziyeti kuşanmışlardır Zira beslendikleri kaynak, baktıkları pencere, insanlık tarihini şekillendirmiş olan kelamullahtır Oysa bu gün, aynı topraklarda yaşayan cemaatlerin, aynı zaman diliminde ve aynı meselelere getirdikleri çözümler aynı değildir Aslında her biri kendisinin kur’andan hareket ettiği, vahiyden beslendiği iddiasındadır Bu iddialara rağmen birbirinden taban tabana zıt çözümler üretilmektedir Üstelik çözümü üreten her gurup kendisinin ürettiğinin doğru olduğunu iddia edecektir Bunun örneğini son günlerin moda konusu diyalog meselesinde görmek mümkün Birileri dinler arası diyalog adı altında yapılmak istenen “kaynaştırma ve yumuşatma” operasyonuna milyon dolarlarla ifade edilen bağışları sadece vahiy kaynaklı hareketinin gereği olarak verirken, bir diğeri aynı kıstasla bunu kesinlikle reddedip yanlış bulmaktadır Ehl-i kitaba karşı olan yaklaşımlarımız ve onlarla ilgili meselelerin çözümü aynı topraklarda yaşayıp aynı meziyetlere talip iki ayrı guruptan birbirine zıt iki ayrı biçimde gelmiştir Sorun kaynakta değildir elbette Kaynağa bakışımızda bir problem karşımızda durmaktadır Bu meseleye sağlıklı bakış açısı, vahyi iyi okuyarak yani merhum M:Esed’in ifadesiyle “anlamak niyetiyle bilinçli olarak zihinlere nakşederek” geliştirilmelidir Ayetlerin münferit ifadelerinden önce, kur’anın bütünselliği dikkate alınmalı, meselelere getirilen bakış açısı öyle anlamlandırılmalıdır Konumuz bu örneğin alanlarının tartışılması değildir elbette Bu ayrıca bir tartışma konusudur Ancak eğer illa bir diyalog kurulacaksa, bu Müslümanların kendi içlerinde, birlik ve dirliği bozucu tavır gösteren gurup ve cemaatler arasında yapılmalıdır Bizden olmayanlara karşı tavrımızı kur’an defaatle açık bir biçimde bildirmiş ve onların niyetlerini ve dost olmadıklarını vurgulamıştır(Bu konuda Al-i İmran/118-119-120 mutlaka okunmalı)Burada vurgulanmak istenense, vahyin kelamullah olduğu, Allahın kelamının karşısında beşeri kelamların susmasının gerektiği, hükmünün olmadığı doğru bakış açısı oluşturamadığı gerçeğidir Vahyi erişemeyeceğimiz kadar yükseltirken, hemde onu kutsamak adına bunu yaparken hayatımızdan uzaklaştırdığımızı görüp fark etmeliyiz Meselelerin hallini, sorunların çözümünü vahye danışmadan yapmaya kalkmak çeşnilik değil, çelişiklik getirmektedir Her bir cemaatin, gurubun gözlüğü ile olayları biçimlendirip, farklılık kazanmaktansa, bu her bir gözlüğü vahyin filtresine koyabilecek feraseti ve basireti yakalamak mecburiyetindeyiz Allahın gör dediği yer olan kelamullhı konuşturup o ilahi hitaba muhatap olmalı, “bir”liğimizi, “dirliğimizi” ve “diri”liğimizi onunla muhafaza etmeliyiz Selem ve Dua ile… Münevver ESEN |
![]() |
![]() |
|