Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ediliyoruz, imtihan

Niçin İmtihan Ediliyoruz?

Eski 07-27-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Niçin İmtihan Ediliyoruz?






Niçin İmtihan Ediliyoruz?

Niçin İmtihan Ediliyoruz?

Cenâb-ı Hakk bu âlemi kendisini tanıtmak için yarattığına göre, bu dünya
hayatında hiç hastalık ve musibet olmasaydı, Allah’ı tanımamız yine
gerçekleşmez miydi? O halde, böyle bir takdirin hikmeti nedir?

Cevap:

Bir hadis-i kutsîde şöyle buyruluyor: “Ben gizli bir hazine idim, bilinmek
istedim (bilinmeye muhabbet ettim) ve kâinatı yarattım

Kâinatın ömrü milyarlarca yıl ile ifade ediliyor; insanlık âleminin ömrü ise
on binlerce seneyle Henüz insan nevi yaratılmadan, bu hadis-i kutsîde
verilen haber, öncelikle melekler âlemine bakıyordu Allah’ı bilen,
eserlerini temaşa ve tefekkür eden, Ona isyandan uzak bu mübarek varlıklar,
hadis-i kutsîde verilen haberi ibadetleriyle, tespihleriyle, itaatleriyle,
marifet ve muhabbetleriyle tahakkuk ettirmiş oluyorlardı Hayvanlar âlemi de
yaratılış gayelerine tam uygun bir hayat sürmekle, ruhları yönüyle,
melekleri andırıyorlardı Bitkiler âlemi ve cansız varlıklar da mükemmel bir
itaat ile vazife görüyorlardı

“Hiç bir şey yoktur ki Allah’ı tespih ve Ona hamd etmesin,” mealindeki
âyet-i kerimede geçen “şey” tabiri, canlı-cansız her varlığı içine alır Her
şey Onu tespih eder ve Ona medih ve senada bulunur
Cenab-ı Hak, bütün bu tespih ve ibadetlerin çok daha ileri derecesini icra
etmeye kabiliyetli bir başka mahiyet daha yaratmayı irade buyurdu: İşte bu
ulvi mahiyet, arzın halifesi olacak olan insandı Cenab-ı Hak, topraktan bir
insan yaratacağını meleklere haber verdiğinde, yukarıdakine benzer bir soru,
meleklerden de gelmiş ve onlara cevaben, “Siz benim bildiklerimi
bilemezsiniz” buyrulmuştu

İmtihana tabi tutulan ve kazanmaları halinde melekleri geçecek olan bu yeni
misafirler, âyet-i kerimede de haber verildiği gibi, ancak Allah’a ibadet
için yaratılmışlardı

“Ben, cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım”
(Zariyat Sûresi, 56)

Âyette geçen “ibadet” kelimesine bir çok tefsir âliminin “marifet” mânâsı
verdiği dikkate alındığında, bu insanın, Allah’ı tanımak, varlığını,
birliğini bilmek, sıfatlarının sonsuzluğuna inanmak, mahlûkat âlemini de
hikmet ve ibret nazarıyla temaşa ve tefekkür etmekle vazifeli olduğu
anlaşılıyordu

Bu mümtaz mahlûk, sadece cemal tecellilerine muhatap olmayacak, Cenab-ı
Hakk’ın hem cemal, hem de celal tecellileri ile ayrı ayrı imtihanlara tabi
tutulacaktı

Nitekim öyle oldu ve öylece devam ediyor Nimetler, ihsanlar, ikramlar,
güzellikler, sıhhat, afiyet, ferah gibi haller hep cemal tecellileridir Ve
insanoğlu bunlara karşı şükredip etmeme şıklarından birini tercihle karşı
karşıya bulunur Maalesef, nefis ve şeytanın galebesiyle çoğu insan, cemal
tecellileriyle sarhoş olup bu imtihanı kazanamıyorlar

İmtihanın diğer yönü, hastalık, musibet, bela, afet, ölüm gibi celal
tecellileridir Bunlarla insan, sabır, tevekkül, teslim, rıza imtihanına
tabi tutulur Akıl aksini düşünse de gerçek şu ki, bu imtihanı kazananlar,
birincilere nispetle çok daha fazladır

Bundaki hikmet şu olsa gerek: Musibet ve hastalıklar, insana kul olduğunu,
aciz bir varlık olduğunu çok iyi hatırlatıyor, ders veriyorlar Nur
Külliyatından konumuza ışık tutacak cümle:

“Fâtır-ı Hakîm, insanın mahiyet-i maneviyesinde nihayetsiz azîm bir acz ve
hadsiz cesîm bir fakr dercetmiştir Tâ ki, kudreti nihayetsiz bir Kadîr-i
Rahîm ve gınası nihayetsiz bir Ganiyy-i Kerim bir zâtın hadsiz tecelliyatına
câmi’ geniş bir âyine olsun” Sözler

İbadet ve marifet için yaratılan insan, bu vadide mertebe kat edebilmek için
aczini ve fakrını hissedecek, sürekli olarak Rabbine sığınacak ve Ondan
medet dileyecektir Duadan geri durmayacak, huzuru yakalamaya çalışacaktır
Bunlar ise dünya hayatında insanı, medet dilemeye ve sığınmaya götüren her
türlü musibet, hastalık, çaresizlik ve sıkıntılarla mümkün

Çaresizlik içinde kalıp Rabbine sığınan ruhlar, bu dünya imtihanını kazanma
noktasında müspet bir puan almış oluyorlar Ama, refah, sıhhat ve saadet
gibi tecellilerde insanoğlu, aczini anlamak yerine, bunlara meftun olup, kul
olduğunu unutup, gaflete dalabiliyor Konunun çok önemli bir yanı da şu:
Marifetullah, yani Allah’ı tanıma denilince, bütün isim ve sıfatları dikkate
almak gerekiyor; sadece cemalî isimleri değil

Allah, Rahman olduğu gibi Kahhar’dır da İzzeti tattıran da Odur zilleti
çektiren de Bu dünyada sadece cemalî isimler tecelli etse ve insan sadece
bunlara muhatap olsa idi marifeti noksan kalırdı Bu imtihan meydanında,
insanoğlu Allah’ı hem celal, hem de cemal sıfatlarıyla tanımak durumundadır
Ahirette ise, yollar ayrılacak İnsanların bir kısmı ibadet, ihlas, salih
amel ve güzel ahlâklarına mükâfat olarak, cennete girecek ve lütuf, kerem,
ihsan gibi nice cemal tecellilerine, azamî ölçüde ve ebediyen muhatap
olacaklar Küfür ve şirk yolunu tutarak dalalet ve sefahate düşenler ise
celal, izzet ve kahır tecellileriyle karşılaşacaklar
Böylece, ahiret yurdunda, Allah’ın hem cemalî hem de celalî isimleri en
ileri mânâda tecelli etmiş olacak

Alaâddin Başar (Prof Dr)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.