[KAPLAN]
|
Simon Kuper ve Gaflet Formülleri…
İnsanoğlu haddinden fazla karmaşık ve zor olan hayatı kolaylaştırmak, basitleştirmek için formüller üretir Bu formüller geçici de olsa işe yarar, gerçekten hayatı ve hayatı anlamayı kolaylaştırırlar Geçicidir; çünkü hayat sürekli bir değişim ve gelişim halindedir Bugün ürettiğiniz formül ya da formüller yarın hiçbir işe yaramayabilirler Geçerliliklerini tamamen kaybederler Buraya kadar problem yoktur, mümkün ve muhtemel problemler bu noktada başlar İnsanoğlu yaradılışı gereği tembelliğe, atalete eğilimlidir ve sık sık bu formüllerin ilelebet işe yarayacağı, geçerliliğini muhafaza edeceğini zannetme gafletine düşer Tabiatıyla bu gaflet çok pahalıya patlar
1970’lerin sonlarında Türk Futbolu’nda geçerli olan formül şuydu: “Trabzonspor öz çocuklarıyla mücadele ediyor, bu çocukların gözü para filan görmüyor, tamamen forma aşkıyla oynuyorlar Üstelik Trabzon’da gece hayatı da olmadığı için onların sefahata dalmasına sebep olacak bir ortam da yoktur, zaten ufacık şehirde aykırı bir davranışta bulunan futbolcu hemen göze batar ve halk tarafından “hizaya” getirilir Futbolcu da ister istemez zinde kalır, bütün enerjisini işine verir
İstanbul’da ise durum bambaşkadır Üç büyük kulübün alt yapı diye bir derdi olmadığı için Anadolu’da parlayan futbolcuları transfer etmek suretiyle kadro kurarlar Onlara çok para verirler Onlar da İstanbul’a para için geldikleri için can-ı gönülden oynamazlar Üstüne üstlük İstanbul’un pırıltılı gece hayatı gözlerini kamaştırır, çok geçmeden onları esir alır Bütün güç ve enerjilerini tüketir İstanbul kulüplerinde para çok olduğu için onların yerine başkalarını alır, sürekli olarak toplama takım hüviyetinde oldukları için başarı da sağlayamazlar ”
Hele Trabzonspor efsane kadroyla arka arkaya gelen iki şampiyonluğun ardından üçüncü sezonda şampiyonluğu bir puan farkla F Bahçe’ye kaptırdıktan sonra kadronun büyük bir kısmını tasfiye edip, yerlerine isimsiz gençleri monte ederek kurduğu takımla yine şampiyon olunca gafletin ağır basması neredeyse kaçınılmaz oldu Elbette başta Trabzon(spor)lular bu durumun hep böyle sürüp gideceğini sandılar O halde geleceğe yatırım yapmaya gerek yoktu Nasılsa tarlanın yüzüne bile bakmasanız mahsül fışkırıyor, ihtiyacı fazla fazla gideriyordu
Derken işler değişmeye, bizim formül de geçerliliğini kaybetmeye başladı Siyasi atmosfer duruldu, kaos ortamı sona erdi, sebep ve sonuçları her ne olursa olsun ülke dışarıya açıldı Formülün altın çağını yaşadığı dönemlerde kâh hepten yasaklanan, kâh bir iki tanesine izin verilen yabancı futbolcuların kalitesi giderek yükseldi vs vs… Uzun uzadıya anlatmaya gerek yok, zaten herkesin bildiği ve Trabzonsporlulara üzüntüyle sıkıntıdan başka bir şey vermeyen bir süreç bu
Günümüzdeki geçerli olan formülü, geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe Kulübü'nün 100 yıl etkinlikleri çerçevesinde düzenlediği sempozyuma konuşmacı olarak katılan dünyaca ünlü futbol yorumcusu ve yazarı Simon Kuper Zaman Gazetesi’ne verdiği röportajda açıkladı Bakınız, “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir” adlı meşhur kitabın yazarı röportajın bir yerinde ne diyor:
“Baktığınız zaman İskoçya'da da iki takım şampiyonluğa oynuyor Hollanda'da üç, İngiltere'de dört takım var, şampiyonluğa oynayan İspanya'da biraz farklı Türkiye'de neden Fenerbahçe daha öne çıktı? Çünkü tarihsel bir geçmişi var İkincisi, güçlü bir taraftarı var Mesela Trabzonspor, Abromovich gibi bir adam almadığı sürece şampiyon olamaz Şampiyonlar Ligi'ne katılsa bile başarılı olamaz; çünkü üç büyük takım gibi bir taraftarı yok Taraftarı burada takımının formasını, eşyalarını, biletini satın alacak kişi anlamında kullanıyorum Çünkü bugünün futbolu, para demektir ”
Nasıl? Bizim eski formülle uzaktan yakından alakası yok, değil mi? Neredeyse, tam tersi şeyler söylüyor bu formül Ortada ne forma aşkı kalmış, ne öz çocuklar ne de gece hayatının olumsuz etkileri… Bugünün futbolu para olmuş
Pekâlâ, kabul Simon Kuper’den daha iyi bilecek değiliz ya… Fakat yine de anlayamadığım bazı noktalar var benim… Onları hemen sıralamaya çalışayım: Fenerbahçe’nin tarihsel bir geçmişi (nasıl bir geçmiştir bu?) vardır da G Saray’ın, Beşiktaş’ın ve Trabzonspor’un yok mudur? Trabzon’da ne zamandan beri futbol olgusu vardır? Acaba sayın yazar Trabzon’daki futbol tarihinin 2 Ağustos 1967’de mi başladığını sanmaktadır? Sonra madem her şey paradır, tarihsel geçmişi ve güçlü taraftarı olan kulüpler öne çıkmaktadır; o halde Olimpic Lyon vak’ası neyin nesidir? Taraftarın sayısı mı önemlidir yoksa kalitesi mi? Örneğin bir milyon bilinçli taraftar kulübüne gerekli ve yeterli desteği verse, bu kulüp yine de başarılı olamaz mı? (Örneği kendiniz açabilirsiniz Bir milyon üye, bir milyon forma, bir milyon gazete, bir milyon şifreli kanal abonesi, bir milyon mail, bir milyon faks… )
Yalan yok, bu Simon Kuper denen adamı fazla tanımıyorum Dolayısıyla haklı bir üne mi sahiptir, yoksa egemenler tarafından zihinlerin fethedilmesi amacıyla desteklenen, parlatılan bir cilalı imaj devri ürünü müdür bilmiyorum Hani şu tarihin sonunu getiren, medeniyetleri çarpıştıran ünlü fikir adamları gibi Fakat bildiğim bir şey var, onu da yazının başında ifade etmeye çalıştım Dünya hayatında istisnaları bir yana bırakırsak hiçbir formül hayatın değişim ve gelişim hızı karşısında sonsuza kadar geçerliliğini koruyamaz Trabzonspor ise kendi başarı formülünü üretecek güç ve potansiyele fazlasıyla sahiptir Bütün mesele özgüveni muhafaza etmek, sarsıntıya uğramışsa onarmak, geçen hafta bahsini ettiğimiz ölümsüz topraklara çok değil, biraz da olsa ihtimam göstermektir
Bülent ŞİRİN
BordoMavi Net
|