Prof. Dr. Sinsi
|
Fatır Süresi Meali
fatır süresi meali Mumine Sitesi
035-FÂTIR 35-FÂTIRMekke'de nâzil olmuştur, 45 (kırkbeş) âyettir Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla 1 Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun O, yaratmada dilediği arttırmayı yapar Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir
Melekler, peygamberlere ve salih kullara vahiy, ilham ve sadık rüya yoluyla ilahi emirleri bildiren elçilerdir
2 Allah'ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup hapseden olamaz O'nun tuttuğunu O'ndan sonra salıverecek de yoktur O, üstündür, hikmet sahibidir
Allah’ın açacağı rahmet; nimet, emniyet, sıhhat, ilim, nübüvvet, rızık, yağmur ve benzeri lütuflardır
3 Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; Allah'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? O'ndan başka tanrı yoktur Nasıl oluyor da (tevhidden küfre) çevriliyorsunuz!4 Eğer seni yalanlıyorlarsa (üzülme); senden önceki peygamberler de yalanlanmıştır Bütün işler yalnızca Allah'a döndürülecektir 5 Ey insanlar! Allah'ın vâdi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın!6 Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır 7 İnkâr edenler için şüphesiz çetin bir azap var, iman edip iyi işler yapanlara da mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır 8 Kötü işi kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimse (kötülüğü hiç istemeyen kimseye benzer) mi? Allah dilediğini sapıklığa yöneltir, dilediğini doğru yola iletir O halde onlar için üzülerek kendini helak etme Allah onların ne yaptıklarını biliyor 9 Rüzgârları gönderip de bulutu harekete geçiren Allah'tır Biz onu ölü bir bölgeye göndeririz de ölümünden sonra toprağa onunla hayat veririz Ölülerin yeniden dirilmesi de böyle olacaktır 10 Kim izzet ve şeref istiyor idiyse, bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah'ındır O'na ancak güzel sözler yükselir (ulaşır) Onları da Allah'a amel-i sâlih ulaştırır Kötülüklerle tuzak kuranlara gelince, onlar için çetin bir azap vardır ve onların tuzağı bozulur 11 Allah sizi (önce) topraktan, sonra meniden yarattı Sonra sizi çiftler (erkek-dişi) kıldı O'nun bilgisi olmadan hiç bir dişi ne gebe kalır ne de doğurur Bir canlıya ömür verilmesi de, onun ömründen azaltılması da mutlaka bir kitaptadır Şüphesiz bunlar, Allah'a kolaydır
Önce topraktan yaratılan, insanlığın atası Hz Adem, sonra meniden yaratılan da, diğer insanlardır Her şeyin yazılı olduğu kitap ise, Allah’ın bilgisinin ve yapacağı işlerin tesbit edildiği levh-i mahfuzdur
12 İki deniz birbirine eşit olmaz Bu tatlıdır, susuzluğu keser, içilmesi kolaydır Şu da tuzludur, acıdır (boğazı yakar) Hepsinden de taze et (balık) yersiniz ve giyeceğiniz süs eşyası çıkarırsınız Allah'ın lütfundan (nasibinizi) arayıp da şükretmeniz için gemilerin, denizi yarıp gittiğini görürsün
Suyu tatlı ve acı olan iki deniz birbirine nasıl eşit değilse, inananla inanmayan da birbirine eşit değildir
13 Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar; güneş ve ayı emri altına almıştır Her biri belirtilmiş bir süreye kadar akıp gider İşte (bütün bunları yapan) Rabbiniz Allah'tır Mülk O'nundur O'nu bırakıp da kendilerine taptıklarınız ise, bir çekirdek kabuğuna bile sahip değillerdir
Gecenin gündüze, gündüzün geceye sokulması, gecenin gündüzün yerini, gündüzün de gecenin yerini almasınıdır Başka bir ifadeyle, birinin kısalmasıyla diğerinin uzamasıdır Güneş ve ayın belirtilen süreye kadar akıp gitmesi, kendi yörüngeleri etrafında dönüşlerini kıyamete kadar sürdürmeleri veya güneşin bir yılda, ayın da bir ayda dönüşünü tamamlamasıdır
14 Eğer onları (putları) çağırırsanız, sizin çağırmanızı işitmezler Faraza işitseler bile, size cevap veremezler Kıyamet günü de sizin ortak koşmanızı reddederler (Bu gerçeği) sana, her şeyden haberi olan (Allah) gibi hiç kimse haber veremez 15 Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizsiniz Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur 16 Allah dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni bir halk getirir 17 Bu da Allah'a güç bir şey değildir 18 Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez Yükü (günahı) ağır gelen kimse onu taşımak için (başkasını) çağırsa, bu çağırdığı akrabası da olsa, onun yükünden bir şey yüklenmez Sen ancak görmeden Rablerinden korkanları ve namazı kılanları uyarabilirsin Kim temizlenirse o, kendi menfaatine temizlenmiş olur Dönüş Allah'adır
Bu ayet-i kerimede herkesin kendi günahından sorumlu olacağı, hiç kimsenin bir başkasının günahından sorumlu tutulmayacağı ifade edilmektedir Ancak, kötülükte çığır açanlar hem kendi günahlarından sorumlu, hem de o günahı işleyenlerin kötülüğünden sorumlu olur Nitekim Peygamberimiz, “Kim bir kötü adet çıkarırsa, ona, onun günahı, hem de onu işleyenlerin günahı vardır” buyurmuştur
19 Körle, gören bir olmaz 20 Karanlıkla aydınlık da bir olmaz 21 Gölge ile sıcak da bir olmaz 22 Dirilerle ölüler de bir olmaz Şüphesiz Allah, dilediğine işittirir Sen kabirlerdekilere işittiremezsin!
İman, bilgi, hikmet ve akıl sahibi, ahlaklı, faziletli kimseler ile bunların takip ettiği hak yol ve nail olacakları uhrevi nimetler ile imansız, bilgisiz, akıl, basiret, ahlak ve faziletten yoksun kimseler ve bunların takip ettikleri batıl yol ve uğrayacakları uhrevi azap, kesinlikle bir tutulamaz
23 Sen sadece bir uyarıcısın 24 Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak hak ile gönderdik Her millet için mutlaka bir uyarıcı (peygamber) bulunmuştur
Bu ayet ve buna benzer bazı ayetlerde her millete bir peygamber gönderildiği ifade edilmektedir
25 Eğer seni yalanlıyorlarsa (üzülme), onlardan öncekiler de yalanlamışlardı (Oysa ki) peygamberleri onlara açık âyetler (mucizeler), sahifeler ve aydınlatıcı kitap getirmişlerdi
Sahifeler manasına gelen “zübür”le Hz Adem, İdris, Şit ve İbrahim’e indirilen suhuf; Kitapla da Tevrat, İncil ve Zebur kasdedilmiştir
26 Sonra ben, o inkâr edenleri yakaladım (Bak ki) cezam nasıl oldu! 27 Görmedin mi Allah gökten su indirdi Onunla renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık Dağlardan (geçen) beyaz, kırmızı, degişik renklerde ve simsiyah yollar (yaptık) 28 İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da yine böyle türlü renkte olanlar var Kulları içinden ancak âlimler, Allah'tan (gereğince) korkar Şüphesiz Allah, daima üstündür, çok bağışlayandır
Alimler, Allah’ı bilen ve O’na tazimde bulunarak saygı besleyenlerdir Bir hadiste “Rütbelerin en yükseği ilim rütbesidir” denilir Ayette bahsi geçen ilim, imanla birleşen ilimdir Çünkü iman ahiret hayatını da garanti altına alır; imansız ilim ise insanların sadece geçici dünya faydaları sağlar
29 Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarfedenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler 30 Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir 31 Sana vahyettiğimiz kitap, kendinden öncekini (semavi kitapları) doğrulayıcı olarak gelen gerçektir Allah, kullarının (her halinden) haberdardır, görendir 32 Sonra Kitab'ı, kullarımız arasından seçtiklerimize verdik Onlardan (insanlardan) kimi kendisine zulmeder, kimi ortadadır, kimi de Allah'ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarışır İşte büyük fazilet budur
Kendisine zulmetmek, Kur’an’a göre amel etme yönünde kusur etmek; ortada olmak, günahı sevabına denk olmak; hayırda öne geçmek, Kitab’a uygun olan davranışa başkalarını da yöneltmek şeklinde tefsir edilmiştir
Ayette geçen “zalim” ve “muktesid” kelimeleri muhtelif manalarda yorumlanmış olmakla birlikte, cumhura göre her ikisi de müminlerde bulunabilen sıfatlardır Kafirlerin sıfatları sonraki ayetlerde belirtilecektir
33 (Onların mükâfatı), içine girecekleri Adn cennetleridir Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler Orada giyecekleri elbiseleri de ipektir 34 (Cennette şöyle) derler: Bizden tasayı gideren Allah'a hamdolsun Doğrusu Rabbimiz çok bağışlayan, çok nimet verendir
Tasanın giderilmesi, cehennem korkusunun, ölüm endişesinin ve dünya üzüntüsünün ortadan kaldırılmasıdır
35 O (Rab) ki lütfuyla bizi asıl oturulacak yurda (cennete) yerleştirdi Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak ne de orada bize bir usanç gelecektir 36 İnkâr edenlere de cehennem ateşi vardır Öldürülmezler ki ölsünler, cehennem azabı da onlara biraz olsun hafifletilmez İşte biz, küfürde ileri giden her nankörü böyle cezalandırırız 37 Onlar orada: Rabbimiz! Bizi çıkar, (önce) yaptığımızın yerine iyi işler yapalım! diye feryad ederler Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmedi mi? (Niçin inanmadınız?) Şimdi tadın (azabı)! Zalimlerin yardımcısı yoktur
“Gelen uyarıcı”dan maksat, peygamberler ve kitaplardır Bazıları bu uyarıcıyı akıl, ihtiyarlık ve yakınların ölümüyle açıklamışlardır
38 Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir O, kalplerin içinde ne varsa onu da hakkıyla bilendir
“Göklerin ve yerin gaybı”ndan maksat, orada cereyan eden ve görünmeyen kanunlar, nizamlar ve sistemlerdir
39 Sizi yeryüzünde halifeler yapan O'dur Onun için kim inkâr ederse, inkârı kendi zararınadır Kâfirlerin küfrü, Rableri katında kendileri için ancak gazabı arttırır Kâfirlerin küfrü, kendilerine ziyandan başka bir şey getirmez 40 De ki: Allah'ı bırakıp da taptığınız, ortaklarınızı gördünüz mü? Gösterin bana! Onlar yerdeki hangi şeyi yarattılar! Yoksa onların göklerde mi bir ortaklıkları var! Yahut biz onlara, (bu hususta) bir kitap mı verdik de onlar, o kitaptaki bir delile dayanıyorlar? Hayır! O zalimler birbirlerine, aldatmadan başka bir şey vâdetmiyorlar 41 Şüphesiz Allah gökleri ve yeri, nizamları bozulmasın diye tutuyor Andolsun ki onların nizamı eğer bir bozulursa, kendisinden başka hiç kimse onları tutamaz Şüphesiz O, halîmdir, çok bağışlayıcıdır 42 Kendilerine bir uyarıcı (peygamber) gelirse, herhangi bir milletten daha çok doğru yolda olacaklarına dair bütün güçleriyle Allah'a yemin etmişlerdi Fakat onlara uyarıcı (Muhammed) gelince, bu, onların haktan uzaklaşmalarından başka bir şeyi arttırmadı 43 Çünkü onlar yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötü tuzaklar kuruyorlardı Halbuki kişi kazdığı kuyuya kendi düşer Onlar öncekilerin kanunundan (onlara uygulanandan) başkasını mı bekliyorlar? Allah'ın kanununda asla bir değişme bulamazsın, Allah'ın kanununda kesinlikle bir sapma da bulamazsın 44 Bunlar yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Halbuki onlar, bunlardan daha güçlü idiler Ne göklerde ne de yerde Allah'ı âciz bırakacak bir güç vardır O, bilendir, güçlüdür 45 Eğer Allah, yaptıkları yüzünden insanları (hemen) cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı yaratık bırakmazdı Fakat Allah, onları belirtilmiş bir süreye kadar erteliyor Vakitleri gelince (gerekeni yapar) Kuşkusuz Allah, kullarını görrmektedir
|