Prof. Dr. Sinsi
|
Kuran-İ Kerimde Arş’Tan Bahsedilmektedir. Bu Konuda Biraz Açıklama Yapar Mısınız?
Kuran-ı Kerimde Arş’tan bahsedilmektedir Bu konuda biraz açıklama yapar mısınız? Mumine Sitesi
Kuran-ı Kerimde Arş’tan bahsedilmektedir Bu konuda biraz açıklama yapar mısınız?
Yazar: Alaaddin Başar (Prof Dr ) 2006-01-31
Arş, sözlük mânâsıyla yükseklik, yüksek yer, tavan, çardak demektir Arş, bütün âlemleri kuşatan en yüce makamdır Meleklerle kuşatılmıştır
Fahreddin-i Râzi hazretlerinin ifadesine göre, Arş İlâhî emirlerin ilk muhatapları olan meleklerin bulunduğu âlemdir Tabiri caizse, bütün varlık âleminin idaresiyle, tanzimiyle ilgili hükümlerin meleklere tebliğ edildiği ulvî makamdır
Mahiyetinin bilinemeyeceği konusunda bütün İslâm alimleri ittifak etmişlerdir Maddî ve cismanî ne kadar âlem varsa hepsi Kürsînin içinde kalır; Arş ise Kürsînin üstündedir, onu kaplamıştır Maddî âlemler Kürsînin içinde kalınca, Arş’ın Kürsiyi kaplaması, içine alması, onun üstünde bulunması, elbette cismen değildir
Resulûllah Efendimiz (asm ) yedi kat semanın, Kürsînin içinde, bir kalkanın içine atılmış yedi para gibi kaldığını ifade buyurmakla, Kürsîyi ve Arşı anlamamızın mümkün olmadığını bize ders verirler
Bediüzzaman hazretleri, “ Kalb de bir arştır, fakat ben de arş gibiyim diyemez ” buyurarak hem insana haddini bilme dersi veriyor, hem de arşla ilgili bazı sırların yine insan kalbinde aranması gerektiğine işaret ediyor Elbette ki bu sırlar arşın mahiyetiyle ilgili olamaz; ancak varlığıyla ilgili olabilir Zira kalbinin ve ruhunun mahiyetini bilemeyen insan, arşı kavrama dâvâsına asla kalkışamaz
Kalbimiz arşa gösterge Ruhumuz ruhlar âleminden bir temsilci Bedenimiz, kürsînin içindeki maddî âlemlerden süzülmüş bir hülâsa  Ruhun bir sıfatı olan hayat, bedenin her noktasında mevcut Demek ki ruh, bu sıfatıyla bedeni kaplamış, kuşatmış, ihata etmiştir
Ruhun bir diğer sıfatı ilimdir Ruh, saçtan da haberdardır, ayak parmağından da Akciğerin de vazifesini bilir, akyuvarların da  Demek ki ruh, ilim sıfatıyla da bedeni kuşatmıştır Fakat, ruhun bu kaplayışı, paltomuzun bedenimizi kaplamasına benzemediği gibi, onun bedenden üstünlüğü de başın gövdeden üstünlüğü gibi değildir
Kürsînin cismanî âlemi içine alması, belki, hava unsurunun bedenimizi kaplamasına benzetilebilir Ama arşın kürsîyi kaplaması ve onun üstünde olması maddî hiçbir misâlle ifade edilemez Onun küçük bir misâli ruhun bedeni kaplamasıdır ve bu kaplayış gibi, o kaplayış da insan idrakinin çok ötesindedir
Bedene hâkim olan ruh da ilâhî iradenin emrinde O ülkede, o’nun hükmettiği kadar kalabiliyor Onun açtığı pencerelerden bu âlemi seyredebiliyor Bedeni ayaklarla yürütmeye, tatları dil ile almaya, kokular için burnu kullanmaya mahkûm  Demek ki ilâhî kudret, ilim ve irade de ruhun fevkinde, ona hâkim İlâhî sıfatların ruhun fevkinde bulunması, onu kaplaması da ruhun bedeni ihatasıyla kıyaslanmayacak kadar yücedir, yüksektir, ulvîdir
Arş bütün mahlûkattan evveldir Bütün âlemler, sistemler onun altında cereyan ederler, parlar sönerler, doğar ölürler O ise onlardan önce var olduğu gibi onlardan sonra da varlığını devam ettirir
İslâm âlimleri, arş ve kürsî isimlerinin mecaz ve teşbih yönü olduğunu ifade etmekle birlikte, bu âlemlerin mevcut olduklarına da bilhassa dikkat çekerler Yâni, tavan mânâsına gelen arşı, kâinatın maddî bir tavanı gibi düşünmek; taht mânâsına gelen kürsîye de bir padişahın saltanatını icra ettiği maddî tahtı, yahut bir âlimin ilmini neşrettiği kürsüsü gibi anlamak mümkün olmamakla birlikte, bunları sadece mecaz bilmek de doğru olmaz Bu hususta şu güzel misali de vererek bizi ikaz ederler
Nasıl Kâbeye Beytullah yâni Allah’ın evi denilmesi mecazdır, ama Kâbenin varlığı da bir hakikattir Arş ve kürsîyi de böyle değerlendirmek ve kendilerinin mevcut mahiyetlerinin ise anlaşılmaz olduğunu bilmek gerekir
Okunma Sayısı : 4483
|