Prof. Dr. Sinsi
|
Hucurat Süresi Meali
hucurat süresi meali Mumine Sitesi
049-el-HUCURÂT 49-el-HUCURÂTBu sûrede müminlere bazı görgü kuralları, Peygamber'e ve birbirlerine karşı nasıl davranacakları öğretilmektedir Medine'de inmiştir 18 (onsekiz) âyettir Adını, dördüncü âyetteki "odalar" anlamına gelen "hucurât" kelimesinden alır Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla 1 Ey iman edenler! Allah'ın ve Resûlünün önüne geçmeyin Allah'tan korkun Şüphesiz Allah işitendir, bilendir
Ayette belirtilen, önüne geçmeme hususu, söylenen söz, yapılan iş ve çıkarılan hükümlerde, Hz Peygamber’e aykırı davranmama, edebi koruma ve O’na uyma şeklinde yorumlanmıştır
2 Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber'e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir
Resulullah’ın huzurunda yüksek sesle konuşmak yasaklanmıştır Bundan maksat Hz Peygamber’in huzurunda münasebetsizce bağırıp çağırmayı ve sesi yükseltmeyi önlemektedir Sahabeden Sabit b Kays’ın durumu ayetin anlamına açıklık getirmektedir Şöyle ki: Bu zat, ayet inince, yüksek sesli olduğundan, Hz Peygamber’in huzurunda konuşursa amelinin boşa gideceği endişesi ile huzur-ı risalete gitmemeye başlamıştı Hz Peygamber onu çağırtarak teselli etmiş, ona hayır haberi ve cennet müjdesi vermiştir
3 Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah'ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır 4 (Resûlüm!) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir
Rivayet edildiğine göre, Uyeyne b Hısn ile Akra’b Habis, Temim oğullarından yetmiş kişilik bir heyetle öğle vakti Allah’ın elçisine gelmişlerdi Resulullah, odasında uyuyordu “Ya Muhammed! Dışarı çık, yanımıza gel!” diye bağırmışlardı Ayet bu tür davranışın uygunsuzluğuna dikkat çekmektedir
5 Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir 6 Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz
Rivayet edildiğine göre Hz Peygamber, Velid b Ukbe’yi Beni Müstalik kabilesine zekat memuru olarak göndermişti: Velid, bunlarla arasında önceden var olan bir husumetten dolayı, korkuya kapılmış, yoldan dönmüş, üstelik Hz Peygamber’e gelerek onların irtidat edip, zekat vermediklerini duyurmuştu Bunun üzerine Hz Peygamber onlara öfkelenmiş, savaşmayı bile tasarlamış, aynı zamanda Halid b Velid’i de durumu incelemek üzere göndermişti Halid, incelemeleri sonunda Beni Mustalik’in ezan okuyup, namaz kıldıklarını ve zekatlarını da teslim ettiklerini Hz Peygamber’e bildirmişti Ayetin nüzul sebebinin bu olay olduğu değişik rivayetlerde yer almıştır
7 Hem bilin ki, içinizde Allah'ın elçisi vardır Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindirmiştir Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir İşte doğru yolda olanlar bunlardır 8 Bu, Allah'tan bir lütuf ve nimettir Allah alîmdir, hakîmdir 9 Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever 10 Müminler ancak kardeştirler Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz 11 Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler Kadınlar da kadınları alaya almasınlar Belki onlar kendilerinden daha iyidirler Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir
Erkeklerin ve kadınların birbirleriyle ayal etmeleri, birbirlerini ayıplamamaları ve kötü lakap takmamaları istenmekte, bunları yapmanın yoldan çıkma anlamına gelen fasıklık olduğu hatırlatılmaktadır
12 Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının Çünkü zannın bir kısmı günahtır Birbirinizin kusurunu araştırmayın Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz O halde Allah'tan korkun Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir
Zandan kaçınmamız, kusur araştırıp ayıpları deşmememiz ve gıybet etmememiz istenmiştir Çekiştirilen kimsede, anlatılan kusur bulunsa bile, bunun anlatılmasının caiz olmadığı Hz Peygamber tarafından açıklanmıştır
13 Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır
Hz Adem ve Havva’dan çoğalan insanlar, yeryüzünde çeşitli renk ve dilde küçüklü büyüklü topluluklar oluşturmuşlardır Küçükten büyüğe, kabileden milletlere varıncaya kadar farklılık gösteren bu oluşumun temel sebebinin kitlelerin birbirini tanıyıp, anlaşmak ve kaynaşmak olduğu anlaşılmaktadır Yani soy-sopla övünmek yerine, birleşip bütünleşmek öngörülmüştür
14 Bedevîler "İnandık" dediler De ki: Siz iman etmediniz, ama "Boyun eğdik" deyin Henüz iman kalplerinize yerleşmedi Eğer Allah'a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir
Esed oğullarından bir topluluk, bir kıtlık senesinde Medine’ye gelerek iman ettiklerini söylemişler ve Hz Peygamber’e “Sana yüklerimiz ve ailelerimizle geldik Seninle falan kabile gibi savaşmadık” demişler, sadaka istemişlerdi Ayet onların bu durumunu tahlil ederek, onların kalpten tasdik etmediklerini, sadece dilden teslimiyetlerini belirttiklerini ifade etmektedir
15 Müminler ancak Allah'a ve Resûlüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır İşte doğrular ancak onlardır 16 De ki: Siz dininizi Allah'a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da bilir, yerde olanları da Allah her şeyi hakkıyla bilendir 17 Onlar İslâm'a girdikleri için seni minnet altına sokuyorlar De ki: Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın Eğer doğru kimselerseniz bilesiniz ki, sizi imana erdirdiği için asıl Allah size lütufta bulunmuştur 18 Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gizliliklerini bilir Allah yaptıklarınızı görendir
|