Prof. Dr. Sinsi
|
Bitki Besin Elementleri - Fazlalık Ve Noksanlık Belirtileri
Bitki Besin Elementi - Bitki Besin Elementi Nedir - Bitkilerde Besin
1 Azot
Tabiatta azotun kaynağı organik maddeler ve havanın serbest azotudur Havanın serbest azotu ve organik maddelerin bünyesindeki azot bazı kimyasal olaylar (amonifikasyon, nitrifikasyon vs ) sonucunda bitkilerin faydalanabileceği amonyum ve nitrat formuna dönüşür
Azot bitkilerin temel yapı taşlarındandır Amino asitler, proteinler, nükleik asitler gibi organik bileşiklerin vazgeçilmez bileşenlerinden biridir Azot bitkilerde vegetatif aksamın gelişmesini sağlar
Azot Eksikliği: Azot yetersizliğinde bitkiler genellikle koyu yeşil görünümlerinin aksine soluk açık yeşil bir görünüm kazanırlar Ciddi noksanlık durumlarına yapraklarda kloroz görülür Bu durum yaşlı yapraklardan başlar
Azot eksikliği özellikle bitkinin vegetatif gelişimini olumsuz etkiler Yaprak ve gövde sistemi zayıf olur Vegetatif gelişme periyodu kısalır Bitkiler erken olgunlaşır, erken çiçek açar ve erken yaşlanır
Elmalarda yapraklar küçük dar ve açık yeşil renkli olur Yapraklar sarımsı portakal renkli veya kırmızımsı mor renkli olabilir ve erken dökülürler Yaprak sapları dar açı oluşturacak şekilde, ince ve kısadır Şiddetli noksanlıkta yaprak sapları ölür Meyveler olgunlaşmadan renklenirler
Armut, kiraz ve erikte noksanlık belirtileri elmaya benzer Kirazda meyveler koyu renkli olurlar
Kayısıda yapraklar kısa ve sarımsı yeşil renkli olur Dallar ince gelişirler Genellikle çiçek bol olmakla beraber, meyve sayısı az ve meyveler küçük olur
Şeftalide dal ve sürgünler kısa, zayıf, kabukları kahvemsi mor renkli olur Yapraklar sarımsı yeşil renkli, yaşlı yapraklar kırmızımsı sarı, bazen de nekrozludur Erken yaprak dökümü olur Meyveler küçük ve ekseriyetle bozuk şekilli olurlar
Asma yaprakları açık yeşil ve sarıya döner Yaprak kenarları nekrozlu ve aşağıya kıvrık olur Yaprak sapları pembemsi bir renktedir Sürgünler zayıf ve uçları ölüdür
Azot fazlalığı: Bitkilerde fazla azot vegetatif gelişme periyodunu uzatır Çiçeklenmeyi geciktirir Vegetatif aksam yani dal sürgün ve yaprak miktarı fazla, iri, geniş ve uzun olur Buna karşılık generatif gelişme zayıf kalır Meyvelerde geç olgunlaşma meydana gelir Depolanma kabiliyetleri düşer ve bazı depo hastalıklarına daha hassas olurlar
Gübreleme : Azotlu gübrelerin etkinliği yönünden aralarında önemli bir fark yoktur Uygulanacak gübrenin belirlenmesinde en önemli faktör toprak faktörüdür Asit karakterli topraklara üre, kireçli topraklara ise gaz halinde kayıplar fazla olacağından amonyum içerikli gübrelerin verilmesi tavsiye edilmez Yıkanmanın fazla olduğu yağışlı bölgelerde geleneksel azotlu gübreler yerine yavaş serbestlenen azotlu gübreler verilebilir
Verilecek gübre miktarı topraktaki organik madde miktarına göre değişmekle birlikte azotun kolay yıkanan bir gübre olması ve organik maddenin zamanla elverişli hale geçmesi nedeniyle toprakta mevcut azot pek dikkate alınmaz Verilecek gübre miktarının belirlenmesinde ise farklı yöntemler kullanılabilir Örneğin şu formülden faydalanılabilir;
Ağacın yaşı (yıl) x 2,27
--------------------------------------- = kg gübre /ağaç
Gübrenin % azot içeriği
Yani eğer ağaç 15 yaşındaysa ve gübre olarak ta amonyum nitrat (% 26) kullanıyorsak;
(15x2,27)/26 = 1,3 kg/ağaç Amonyum nitrat vermemiz gerekir Hesaplamada göz önüne alınması gereken bir diğer husus ta ağacın verimidir Diğer bir deyişle verilecek gübre miktarı ağaç pik verimine ulaşıncaya kadar artırılmalı ondan sonra artırılmamalıdır Doz belirlenmesinde Tablo 8’ den de faydalanılabilir;
Tablo 8 Elma için N önerileri
Yaş (yıl)
g N/ağaç
Kg N/dekar
1
yok
yok
2
100
2,5
3-5
100-150
3-4
6-7
200-250
6
7 yaş üzeri
300-500
8-12
Bu verilen rakamlar kuvvetli anaçlar üzerine aşılı elma ağaçları içindir Eğer M9 veya MM106 gibi bodur ve yarı bodur gelişen anaçlar için tam verim çağında 80-100 kg N verilmesi tavsiye edilebilir Öte yandan taş çekirdekliler için ise verim çağında dikim sıklığına göre şu önerilerde bulunulabilir;
Tablo 9 Taş çekirdekli meyveler için N önerileri
Dikim Sıklığı
Verilecek N (g/ağaç)
Verilecek N (kg/da)
6 m X 6 m
400-600
10-15
Orta sıklıkta
300-400
15-20
Sık dikim (4x2)
200-250
20-25
Azot toplam miktar en az 3 eşit parçaya bölünerek verilmeli ve uygulamalar erken ilkbaharda başlamalıdır En son uygulama ise temmuz ortasını geçmemelidir Şiddetli ilkbahar yağmurlarından önce verilmemelidir Ancak uygulamanın sulamadan veya normal şiddette bir yağıştan önce verilmesi gübrelemenin etkinliği açısından önemlidir Uygulamalar ağaç gövdesine yaklaşmayacak şekilde ağacın taç izdüşümüne veya banda verilmelidir Gübre verildikten sonra sulama yapılmayacaksa toprakla karıştırılması tavsiye edilir
2 Fosfor
Bitki ve topraktaki fosforun tamamına yakını beş değerlikli oksidasyon derecesinde bulunur (P2O5) Toprakların fosfor düzeyi % 0,02 ile %0,15 arasında değişir Ancak bunun çok az bir kısmı bitkiler tarafından alınabilir formdadır Özellikle topraktaki kil tipi ve miktarına bağlı olarak fosforun önemli bir kısmı toprak tarafından tutulur Fosfor bitkide son derece hareketli bir besin elementidir Aşağı ve yukarı doğru taşınabilir
Fosfor bitkide; enerji depolanması ve taşınması, genlerin ve kromozomların yapı taşı olması ve besinlerin taşınması gibi fizyolojik işlevlere sahiptir Fosfor ayrıca çiçeklenmeyi ve meyve tutumunu artırır, saçak kök oluşumunu sağlar, tohumların çimlenmesinde etkilidir, olgunlaşmayı hızlandırır
Fosfor Eksikliği : Bitkilerin normal P içeriği %0,15 ile %0,5 arasındadır Eksiklik durumunda bu oran % 0,1’in altına düşmektedir P eksikliğinde bitki türüne ve eksiklik oranına bağlı olarak farklı belirtiler görülse de genel olarak; özellikle yaşlı yapraklarda sararma, kalın ve dik yaprak görünümü, bodur büyüme, mavimsi yeşil veya mor renk oluşumu tipiktir
Fosfor eksikliği elma armut gibi ağaçlarda hububat ve otsu bitkilerde olduğu gibi çok yaygın değildir Belirtiler daha çok genç ağaçlarda meydana gelir Sürgünler ve çiçeklenme azalır, tomurcuk patlaması gecikir Meyve tutumu zayıftır ve olgunlaşma erkendir Öte yandan çoğu kez meyvelerde şekil bozukluğu, koyu kırmızı renk ve çatlaklık görülür Daha çok yaprakların ortasında veya ana damarlar arasında olmak üzere koyu yeşilden mora kadar değişen renklenme görülür Yapraklar normalden daha küçüktür ve yaprak sapı ile dal arasında dar açı vardır Sonunda yapraklar açık yeşile veya sarıya dönerler ve erken koparlar
Fosfor fazlalığı; Fe, Zn ve Cu’ın alımını engellediğinden dolaylı olarak bitkiye zarar verir
Fosfor Gübrelemesi : Fosfor gübrelemesinde dikkat edilmesi gereken hususların başında toprak çözeltisindeki elverişli fosfor konsantrasyonunun artırılmasıdır Bunun için kullanılacak gübre çeşit ve miktarı kadar uygulama yöntem ve zamanı da önem taşımaktadır Gübrenin toprakla temas yüzeyinin artması ve temas süresinin uzaması toprakta fosfor fiksasyonunun artmasına yol açacağından fosforlu gübrelerin mümkün olduğunca bitkinin alacağı dönemde verilmesi gerekir Öte yandan fosfor toprakta hareketsiz olduğundan gübrenin bitki kök bölgesine yakın verilmesi gübrelemenin etkinliğini artırmaktadır Ayrıca gübre verilirken kesinlikle serpilerek dağıtılmamalı taç izdüşümüne veya banda açılan çukurlara toplu olarak verilmelidir
Uygulanacak gübre miktarına gelince; fosforlu gübreler uygulanmadan önce toprağın elverişli fosfor seviyesinin toprak analizleri ile belirlenmesi gerekir Yöremiz toprakları genel olarak fosfor açısından oldukça zengindir Yapılan tarla denemeleri sonucunda Isparta – Eğirdir yöresi toprakları için dekara 2-3 kg P2O5 verilmesi tavsiye edilmektedir Buda eğer triplesüperfosfat kullanılacaksa (%44) toplam dekara 5-7 kg gübre verilmesi demektir
Fosfor gübrelemesinde uygulama zamanı olarak erken ilkbahar hatta kış sonu yani şubat-mart ayları tavsiye edilmektedir
3 Potasyum
Toprakta potasyum N ve P’a göre daha fazla bulunur Toprağın potasyum kapsamı % 2,4 dolayımdadır Potasyum bitkiler tarafından son derece hızlı ve etkin alınırlar ve çift yönlü taşınabilir Ancak temel taşınma genç dokulara doğrudur Potasyum alımının hızlı ve etken olması diğer katyonların alımını sınırlandırabilir Bitki floem özsuyunun % 80’i potasyumdan oluşur
Potasyum bitkilerde su dengesini sağlar, fotosentez ürünlerinin üretimini ve taşınmasını sağlar, ve bazı enzim sistemlerini etkinleştirir yada aktive eder Özellikle meyveler açısından potasyum çok önemlidir Şeker oranı yüksek, tam renklenmiş albenisi fazla, kaliteli meyveler elde edilmesi yeterli potasyum verilmesine bağlıdır
Potasyum Noksanlığı : Potasyum noksanlığı kumlu hafif tekstürlü topraklarda yetiştirilen bitkilerde daha çok görülür Potasyum noksanlığı belirtileri hemen görülmez Önce önemli oranda gerileme görülür Daha sonra kloroz ve nekrozlara rastlanır
Belirtiler önce yaşlı yapraklarda görülür Zira eksiklik halinde yaşlı yapraklardaki potasyum genç yapraklara taşınır Belirtiler yaprak kenarlarında ve uçlarında başlar Yaprak kenarları önce sararır, daha sonra koyu kahverengine döner Şiddetli noksanlık halinde siyahlaşabilir Yaprağın kenar ve uçları belirtilen şekilde ölmesine karşılık diğer kısımları uzun süre yeşil kalabilir
Elmada yaprak kenarlarında esmer-kahverengi kloroz oluşur Bu bölgeler kurur Yapraklar bu haliyle ağaç üzerinde uzun süre kalabilirler Meyveler küçük ve soluk renkli, kalın kabuklu, şeker miktarları az ve ekşi olurlar
Armut yaprakları sarımsı yeşil olur ve tipik bir şekilde kıvrılma gösterir Yaprak kenarlarında yukarıda bahsedilen tipik belirtiler oluşur
Kiraz, şeftali, kayısı gibi taşçekirdekli meyve ağaçlarında potasyum noksanlığı yapraklarda kıvrılma ve kırmızımsı kahverengi lekelerden oluşan belirtilere neden olur Sürgün uçlarında ölme, zayıf çiçek oluşumu ve normalden küçük meyveler oluşur
Asma yapraklarında da yaprak kenarlarında sararma kahverengileşme görülür Çiçeklenme zayıf, meyve tutumu az ve meyveler ekşi olur
Potasyum fazlalığı : Potasyum fazlalığı Mg ve Ca noksanlığına sebep olabilir
Potasyum Gübrelemesi : Potasyum gübrelemesi yapılmadan önce toprakların potasyum içeriklerinin toprak tahlilleri ile belirlenmesi gerekir Potasyumda fosforda olduğu gibi ağaç kök bölgesine yakın ve dağıtılmadan verilmelidir Uygulama zamanı da fosforda olduğu gibi kış sonu veya erken ilkbahardır
Uygulama dozu topraktaki potasyum seviyesine, ağacın yaşı ve verimine bağlı olarak değişmekle beraber pratik bir öneri olarak yumuşak çekirdekliler için 10-15 kg/da K2O, sert çekirdekliler için ise 7,5-15 kg/da K2O verilmesi önerilebilir
4 Kalsiyum
Topraklarda genellikle ihtiyacı karşılayacak düzeyde kalsiyum bulunur Özellikle kurak ve yarı kurak iklim bölgelerinde yıkanma olmadığından Ca oranı oldukça fazladır Hatta bazı yerlerde diğer bazı mikro elementlerin alımını engelleyecek kadar fazla olabilmektedir Bu sebeple ülkemizde topraktan Ca ilavesine pek ihtiyaç duyulmaz Ancak yağışlı bölgelerde yıkanmanın çok fazla olduğu yerlerde topraktan Ca gübrelemesi gerekebilir
Kalsiyumun bitkilerce alım hızı çok düşüktür ve topraktan Ca++ iyonu şeklinde alınırlar Taşınması ise büyük ölçüde transprasyona bağlıdır Yani xylem dokusunda Ca taşınması kitlesel akış ile olmaz Bu kalsiyumun bitkide son derece hareketsiz olduğu sonucunu ortaya koyar Floem dokularında Ca içeriği çok düşüktür Bu durum besinlerinin önemli bir kısmını floem dokuları aracılığı ile sağlayan meyvelerde sık sık Ca eksikliği görülmesine neden olur
Kalsiyum eksikliği : Kalsiyum noksanlığı meyvelerde, özellikle elmalarda çok önemlidir Elmalarda görülen acı benek Ca noksanlığının bir sonucudur Acı benek elmalarda derime yakın veya derimden sonra depolama sırasında meydana gelen ve karşıdan bakıldığında kabuğun üzerinde şekil bozukluğu oluşturan kahverengi-siyah beneklerle kendini belli eden bir fizyolojik bozukluktur
Kalsiyum gübrelemesi : Yukarıda da söylendiği gibi kalsiyumun floem dokusunda hareketsiz oluşu nedeniyle bitkilerde ancak xylem dokularında ve transprasyon sonucunda taşınabilir Ca noksanlığının belirlenmesinde yaprak analizleri de faydalı olmamaktadır Çünkü yapraklardaki Ca meyvelere taşınamamaktadır Ca noksanlığını gidermenin en etkili yolu doğrudan meyveye Ca içeren çözeltiler püskürtmektir Bu amaçla yaz döneminde belli aralıklarla (15-20 gün) meyve üzerine kalsiyum sülfat veya bir başka Ca içeren çözelti püskürtülmelidir
5 Magnezyum
Toprakların Mg içerikleri kumlu topraklarda %0,05 civarındayken killi topraklarda bu oran %0,5 ‘e kadar çıkabilmektedir Magnezyum kalsiyum gibi kolay yıkanabilen bir elementtir
Magnezyumun topraktan alımında rekabet koşulları etkilidir Azot ve potasyum arasında besin alımı arasında rekabet vardır Mg transprasyon akımı ile yukarı taşınır ve floem de hareketli bir besin elementidir
Bitkilerde Magnezyum, klorofil sentezinde yapı elementidir, fosforilasyon sürecinde görevlidir, çeşitli enzim sistemlerinde aktivatör görevi görür ve karbon ve protein metabolizmasında görevlidir
Magnezyum eksikliği : Bitkilerde Mg seviyesi % 0,2’ nin altına düşerse eksiklik durumu oluşur Magnezyum noksanlığı protein sentezini engellemektedir Eksiklik daha çok yıkanma tehlikesinin olduğu topraklarda görülür Ayrıca fazla miktarda potasyumlu gübre verilmesi de Mg noksanlığına yol açabilir
Elma ağaçlarının özellikle uzun sürgünlerin yaşlı yapraklarında, damarlar arasında gayrı muntazam şekilli açık yeşil, sarımsı, bazen grimsi yeşil renkli lekeler oluşur Damar arası lekeler bazı durumlarda yaprak kenarlarına kadar genişler Lekeler hızla kırmızımsı kahverengi nekrozlara dönüşürler Yapraklar daha sonra solar, kıvrılır, kurur ve erken dökülür Meyveler tatsız ve kokusuz olurlar
Armut yapraklarında ana damar çevresi ve kenarlara yakın bölgelerde nekrozlar oluşurken, yaprak kenarları yeşil rengini korurlar Bu belirtilerin ortaya çıkışı mevsim sonlarına doğru olur ve yapraklarda erken dökülme görülür
Sert çekirdekli meyvelerden en fazla şeftali etkilenir Yaprakların damar aralarında kloroz görülür Renk açılmaları yaşlı yapraklarda, yaprak kenarlarından başlayarak yayılır Beyaz etli meyve veren ağaçların yapraklarında kırmızı renkli, sarı etli meyve veren çeşitlerin yapraklarında ise sarı renkli lekeler oluşur Yapraklarda erken dökülme görülür
Asma yapraklarında damar aralarında lekeler şeklinde başlayan kloroz, lekelerin hızla genişlemesiyle sapa doğru yayılır ve yapraklarda ördek ayağı şeklinde tipik görüntü oluşur Kloroz görülen bölgelerde kahverengi nekrozlar oluşur
Magnezyum fazlalığı : Mg fazlalığı nadiren görülür ve potasyum alımını engeller Ayrıca ağaçların kök gelişmesini olumsuz etkiler
Magnezyum gübrelemesi : Bitkiler normal şartlarda nadiren Mg gübrelemesine ihtiyaç duyarlar Ancak günümüzde azotlu ve potasyumlu gübrelerin fazla kullanılması sebebiyle magnezyum gübrelemesi bir ihtiyaç halini almıştır Özellikle yıkanmanın fazla olduğu topraklarda Mg gübrelemesi önem taşır
6 Kükürt
Kükürt organik maddelerin yapısında bulunan bir elementtir Bu yüzden toprakta organik ve inorganik formda bulunabilir Ancak topraklardaki kükürt miktarının önemli bir kısmını organik kükürt oluşturmaktadır
Bitkiler kükürdü kökleri vasıtasıyla sülfat iyonu (SO4-2) şeklinde alırlar Öte yandan stomaları aracılığı ile de kükürt dioksit olarak alabilirler Kükürt bitkilerde daha çok yukarı doğru taşınır Aşağı taşınma çok sınırlıdır Yaşlı dokulardaki kükürt genç dokulara taşınmaz
Bitkide proteinlerin bileşiminde bulunur Klorofil oluşumu için gereklidir Bazı vitaminlerin bünyesinde bulunur Bitkilerde soğuğa dayanımı artırır
Kükürt eksikliği : Bitkilerde kükürt eksikliğinde azot eksikliğine çok benzeyen belirtiler görülür Yani homojen bir sararma vardır Ancak aradaki fark, sararmanın önce genç yapraklarda olmasıdır Azotta ise sararma yaşlı yapraklarda olur Bunun sebebi kükürdün yaşlı yapraklardan genç yapraklara taşınamamasıdır
Kükürt gübrelemesi : Kükürt gübrelemesi daha çok yağışlı bölgelerde önem taşır Gübre olarak piyasada bulunan kükürt içerikli gübreler kullanılabilir (jips, amonyum sülfat, potasyum sülfat vs )
7 Demir
Yer kabuğunun % 5’ ini demir oluşturur Topraklar genellikle demir açısından zengin olmasına karşılık ortamda Ca’un fazla olması ve havalanması uygun olmayan toprak şartlarında bitkiler demirden faydalanamazlar
Bitkiler demiri daha ziyade Fe2+ formunda alırlar Bazen de Fe3+ formunda alabilirler Ayrıca demir kleytleri olarak ta alınabilmektedir Demir hangi formda alınırsa alınsın bitki bünyesinde Fe2+ formuna dönüşmeden kullanılamaz Yüksek kalsiyum olduğunda yani toprak pH’sı yüksek iken demir bileşikleri Fe2+ ve Fe3+ formlarına indirgenemez Öte yandan bikarbonat iyonları da demirin hareketliliğini azaltarak, alımını azaltabilirler Topraktaki kirecin çözünmesinde CO2’in önemli etkisi vardır Havasız koşullar da CO2 oluşumuna sebep olmakta ve bu durum dolaylı olarak demir eksikliğiyle sonuçlanmaktadır Sıkışık topraklar, uzun süreli sulama, aşırı yağışlar, yüksek taban suyu da demir alımını engelleyen unsurlardır Toprakta fazla miktarda ağır metal olması da (örneğin mangan) demir eksikliğine neden olmaktadır
Demirin bitkilerdeki fizyolojik işlevi; bir çok enzim sisteminde prostetik gurup olarak görev yapan hem hemin maddelerinde yapı elementi olmasıyla ilgilidir
Demir eksikliği : Demir eksikliği belirtileri öncelikle genç yapraklarda başlar ve yaprak damarları arsında sararma dikkat çeker Görünümleri oldukça tipiktir Kolayca tanınırlar En ince damarlar dahi yeşil kalarak bu damarlar arasındaki renk tamamıyla sarıya döner Şiddetli noksanlıkta damarlarda sararabilir Bazen magnezyum noksanlığı ile karışır Aradaki fark Mg noksanlığında sararma yaşlı yapraklarda görülür Demirde ise genç ve tepe noktalardaki yapraklarda belirtilere rastlanır
Meyve ağaçlarında Fe noksanlığının bazı dallarda görülüp, bazılarında görülmemesi sık görülür Yaprak analizleri demir noksanlığının tanınmasında yeterli değildir Çünkü bazen klorozlu yaprağın demir içeriği sağlam olandan daha yüksek bile çıkabilmektedir Bunun nedeni demirin bütün formlarının bitkiye yarayışlı olmamasından ileri gelir
Tanının en kolay yolu uygun demir çözeltisini yapraklara püskürtmektir Kloroz kaybolur veya hafiflerse Fe noksanlığı olduğu anlaşılır
Demir gübrelemesi : Demir noksanlığının giderilmesinde yaprak gübrelemeleri etkili olmaktadır İnorganik demir tuzları (örneğin demir sülfat) % 0,05 ve % 1 arasındaki konsantrasyonlarda püskürtülmesi faydalı olabilir Dikkat edilecek husus tuz içerikli gübrelerin yapraklarda yanmalara neden olabileceğidir Yani uygulama zamanı ve konsantrasyon iyi ayarlanmalıdır
Piyasada EDDHA ve EDTA ile şelatlanmış demir şelatları bulunmaktadır Bunlar yapraktan ve topraktan başarı ile uygulanabilir Toprağa uygulandıklarında pH’ sı yüksek bir topraksa Fe-EDDHA daha iyi sonuç vermektedir Bazen her iki şelatla da şelatlanmış demirli gübreler olabilir Bunlar hem düşük, hem de yüksek pH’ da etkili olabilirler Toprağa uygulandıklarında meyve bahçelerinde ağaç büyüklüğüne göre ağaç başına 70-150 gr yetebilmektedir Bununla beraber şiddetli noksanlık durumunda bu oran 500 gr’ a kadar çıkarılabilir Bağlarda ise asma başına 10-50 gr yeterlidir
Demir şelatlarının toprağa verilmesi yaprağa verilmelerinden daha kesin sonuç verir Ancak bu durumda kullanılacak miktar çok fazla olmaktadır ve maliyeti artmaktadır Bu yüzden yaprak uygulamaları ekonomik açıdan daha uygundur Ancak şiddetli noksanlık hallerinde toprak uygulamaları şarttır
8 Çinko
Yerkabuğunun ortalama çinko oranı 80 ppm civarında iken, toprakların çinko içeriği 10-300 ppm arasında değişmektedir Toprakta çinko çözünürlüğü toprak pH’sı ile ters orantılıdır Bitkiler çinkoyu suda çözünebilir formda ve aktif olarak alırlar Çinko alımı ile bakır, demir, mangan ve kalsiyum alımı arasında rekabet mevcuttur Bitki bünyesinde çinko Zn 2+ iyonları şeklinde veya organik asitlere bağlı olarak xylem dokularınca taşınır Sınırlı da olsa yaşlı yapraklardan genç yapraklara taşınma olmaktadır Bitkilerde fosfor ile çinko arasında antagonistik bir etki vardır Çinko bitki fizyolojisi açısından son derece önemli bir elementtir Bitkilerde, enzimleri yapı elementi olarak ve aktive edilmesinde, protein sentezinde, karbonhidrat metabolizmasında ve IAA sentezinde görevlidir Çinko eksikliği : Meyve ağaçlarının Zn içeriği 15-200 ppm arasında değişmektedir Çinko eksikliği çoğunlukla fosfor yönünden zengin, karbonhidrat içerikli nötr veya alkali topraklarda meydana gelir Zn eksikliği kültür bitkilerinde daha ziyade kökleri etkiler ve yaşlı kök dokularının ölümüne sebep olur Öte yandan çinko noksanlığında yaprak damarları arasında kloroz meydana gelir Yaprak damarları yeşil kalırken, damarlar arası renk açık yeşil,sarı hatta beyaza döner
Meyve ağaçlarının hepsinde çinko noksanlığının tipik belirtisi, daralmış, küçülmüş yaprak ve rozet oluşumudur Bu oluşumun nedeni ise boğum araları uzunluklarının oldukça kısalmış olmasıdır Yaprak kenarları bazen dalgalı bir hal alır Yaprak yüzeyinde damar kenarları yeşil kalmak üzere damarlar arasında sarı mozaik şeklinde lekeler oluşur Noksanlık şiddetli değilse sadece yaprakları etkiler Şiddetli noksanlı olursa sürgün gelişimi de tamamen durur Sürgünlerde meyve tomurcuğu sayısı azalır, hatta tamamen yok olur Sert çekirdekli meyvelerin meyve etlerinde kararmalar görülür
Bağlarda çinko noksanlığı yaygın olarak ortaya çıkmaktadır Erken ilkbaharda oluşan yapraklar küçük, dar ve dişli olurlar Damarlar arasında çok sayıda klorotik lekeler oluşurken damarların etrafında 1-2 mm genişliğinde bir bölge yeşil rengini korur Alt yapraklar yeşil kalır ve hafif klorozlu olurlar Belirtiler sürgün uçlarına doğru daha şiddetli bir hal alır Büyüme geriler, ana sürgünler çalımsı bir hal alır Salkımlar seyrek ve üzüm taneleri küçük olur
Çinko Gübrelemesi : Bitkilerin topraktan kaldırdıkları çinko miktarı genellikle 0,5 kg/ha/yıl’ dan daha azdır En çok kullanılan çinko gübresi çinko sülfattır Topraktan ve uygun konsantrasyonlarda yapraktan uygulanabilir Yaprak analizleri sonucunda Zn eksikliği bulunmuşsa 100 litre suya 0,5 kg çinko sülfat, 250 gr sönmüş kireç ve 200 gr üre ve yapıştırıcı karıştırılarak hazırlanan çözelti, meyve tutumundan itibaren eksikliğin şiddeti de göz önüne alınarak 20’şer gün aralıklarda yapraklara püskürtülerek verilebilir
9 Mangan
Toprakların mangan içeriği 200-3000 ppm arasında değişmektedir Toprak pH’sı ile mangan elverişliliği arasında sıkı bir ilişki vardır Yüksek pH’ lı topraklarda manganın alınabilirliği düşüktür Bu sebeple kireçli topraklarda Mn eksikliği sık görülür Mangan eksikliği : Mangan noksanlığı belirtileri Mg noksanlığı belirtilerine benzer Yapraklardaki damarlar arasında sarama görülür Ancak Mg noksanlığı önce yaşlı yapraklarda olmasına karşılık Mn noksanlığı genç yapraklarda görülür Mangan noksanlığında yapraklar arası kloroza ilave olarak yapraklarda sarı noktalar halinde lekeler oluşur Meyve ağaçlarında Mn eksikliği belirtileri rahatlıkla demir noksanlığı ile karışabilir Yaprak analizleri doğru teşhis için önemli bir araçtır 25-30 ppm’ den az Mn bulunursa mangan eksikliği muhtemeldir 20 ppm’ den az olursa mangan noksanlığı vardır Şeftali, kayısı ve erik diğer sert çekirdeklilere göre daha fazla mangana ihtiyaç gösterirler
Asmada yaprak yüzeyinde üniform bir sararma olur Yapraklar normalden küçük ve açık yeşil renklidirler Zamanla çok sayıda küçük nekrotik lekeler ortaya çıkar Sonunda sarı bölgeler kahverengine döner ve yaprak ölür
Mangan gübrelemesi : Mangan noksanlığı daha çok kireçli yüksek pH’ ya sahip topraklarda yetiştirilen bitkilerde görülür Böyle topraklara mangan sülfat gibi tuzlar vermek genellikle faydasızdır Çünkü verilen mangan kısa sürede yükseltgenerek alınamaz hale gelir Böyle topraklara mangan verilecekse serpme yerine banda toplu olarak verilmelidir Manganlı gübrelerin yaprağa uygulanmaları da mümkündür Bu amaçla kullanılmak üzere çeşitli Mn-şelatlar üretilmektedir % 1’ lik MnSO4 çözeltisi veya dekara 10-50 gr Mn hesabıyla şelatlı gübreler yapraklardan uygulanabilir Manganın bitkilerde hareket kabiliyeti iyi olmadığından uygulama 2-3 kez tekrarlanmalıdır Toprağa verilecekse dekara 3 kg Mn hesabıyla mangan sülfat verilebilir Yerkabuğunun Cu kapsamı 55 ppm dolayındadır Bakır toprakta genellikle iki değerlikli bakır iyonu şeklinde bulunur ve elverişliliği organik maddelerle kompleks oluşturmasına bağlıdır Bakır bitkilerce çok küçük miktarlarda alınır Bitkiler bakırı Cu 2+ iyonu veya bakır kleyti şeklinde alırlar Öte yandan bakır ile demir, mangan, çinko ve nikel gibi ağır metaller arasında rekabet söz konusudur Bitkilerde taşınması % 99 oranında xylem özsuyunda olmakta ve floemde taşınma gerçekleşmemektedir Bu taşınma transprasyon akımına bağlıdır Bakır az da olsa yaşlı yapraklardan genç yapraklara taşınabilir Bakır bitki fizyolojisi açısından çok önemli bir elementtir Vitamin, karbonhidrat ve protein sentezi ile fotosentez ve solunum gibi çok sayıda komplike olayda görev alır
Bakır eksikliği : Bitkilerin bakır kapasitesi vegetatif organlarda 4-20 ppm civarındadır Eksiklik sınırı 4 ppm olarak kabul edilmektedir Bakırın yaşlı yapraklardan genç yapraklara taşınma kabiliyeti iyi olmadığından eksiklik belirtileri öncelikle genç yapraklarda görülmektedir Grimsi yeşil renk, hatta beyazlaşma gibi renk değişimleri ve solma görülür Gelişme zayıflar Meyve ağaçlarında dalların uç kısımlarında kurumalar olur Bazı hallerde uç kurumalarının görülmesinden önce normalden büyük yapraklar oluşur
Bakır fazlalığı : Bakır içerikli fungusitlerin meyve bahçelerinde ve bağlarda çokça uygulanması bakır toksitesi meydana getirebilmektedir Bakır tositesinde de noksanlıkta olduğu gibi bitki gelişmesi geriler ve yapraklarda yanmalar görülür
Bakır gübrelemesi : Pratikte meyve ağaçlarında bakır gübrelemesi yapılmaz Çünkü fungusit olarak bakır sülfat çokça kullanıldığından meyve bahçelerinde genellikle yeterli miktarda bakır bulunur Bor toprakta borik asit ya da borat anyonu şeklinde bulunur Bitkilerce bor iyonize olmamış borik asit formunda alınmaktadır Bitkide hareketi oldukça sınırlıdır ve bitkilerde xylem dokusunda transprasyon etkisi ile taşınır Bor eksikliği : Normal olarak bitkiler 25-100 ppm arasında bor içerirler 20 ppm bitkilerde borun eksiklik sınırı olarak kabul edilmektedir Bitkilerde bir çok hastalığın bor noksanlığından meydana geldiği bilinmektedir Örneğin elmalarda mantarlaşmış çekirdek evi hastalığı bunlardan biridir Armut ve elmalarda bor noksanlığında çiçekler soğuktan zarar görmüş gibi aniden solar ve siyah bir renk alır Bu halleri ile dökülmeyip bir süre dalda kalırlar Don zararı aynı görüntüyü oluşturmakla beraber dondan etkilenmiş çiçekler hemen dökülürler Şiddetli noksanlıkta yaprak çıkışı gecikir, vegetatif büyüme noktaları ölür Sürgünler kısa, yapraklar küçük ve bozuk şekilli olurlar Ancak yapraklarda kloroz görülmez Elma ve armut meyvelerinde büyük şekil bozuklukları ve içte ve dışta mantarlaşmalar görülür Meyveler normalden küçüktür ve bazen çatlamalar olur Bor noksanlığından ileri gelen dış mantarlaşmalar Ca eksikliğinden meydana gelen acı benek ile karıştırılmamalıdır Acı benek ya dalda meyvenin olgunlaşmasına yakın, ya da daha çok hasat sonrasında depolama sırasında görülür
Şeftali ve kayısı meyvelerinde kahverengi lekeler ve veya mantarımsı doku oluşur Bazı durumlarda meyvelerde çatlama ve büzülme görülür Olgunlaşma gayrı muntazam olur
Asmalarda genç yapraklarda damarlar arasında sarı lekeler şeklinde kloroz oluşur Kloroz yaprak kenarlarından başlayıp, ortaya doğru yayılır Kloroz çoğu kez şekil bozukluğu ile birliktedir Sonraları yaprak kenarları kahverengiye döner ve kurur Yaprak sapları kısa ve kalın olur Vegetatif gelişme noktaları kalınlaşır ve ölür Buna bağlı olarak yan sürgün sayısı artar Ancak bu sürgünler de arızalı olur Meyve az olur Salkımlarda üzüm tanelerinin çoğunluğu buruşuk ve çekirdeksizdir Sadece aralarında birkaç tane normal üzüm bulunur
Bor fazlalığı : Borun eksikliği gibi fazlalığı da sakıncalıdır Toprakta 5 ppm’ den fazla bor olması bor fazlalığına işaret eder Bu sebeple bor gübrelemesi yapılırken dikkat edilmelidir Bor toksitesinde yaprak uçları sararır ve nekrozlar oluşur Belirtiler daha sonra yaprak kenarlarına ve orta damara yayılır Yapraklar yanık bir görüntü alırlar ve erken dökülürler Belirtiler yaşlı yapraklarda görülür
|