bukettt
|
Anıtkabir Ve Proje Yarışması
PROJE YARIŞMASI 
1 Anıtkabir'in özelliklerinin Belirlenmesi :
Anıtkabir yerinin seçilmesinden sonra Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında kurulan komisyon, Anıtkabir'in genel niteliklerini tespit ederek bir bildiri halinde yayınladı Bu bildiri şöyle özetlenebilir;
"Büyük Türk Ulusunun kalbinde yaşayan Büyük Adamın eserlerini ebediyete mal edecek olan Anıtkabir, aşağıdaki esaslara göre hazırlanmalıdır
1 Anıtkabir, bir ziyaretgah (ziyaret yeri) olacaktır Bu ziyaretgaha, büyük bir giriş bölümünden girilecek ziyaretgah binlerce Türk'ün Ata'sı önünde eğilerek saygılarını sunmasına ve bağlılığını bildirerek geçmesine elverişli olacaktır
2 Bu anıt, Büyük Ata'nın; asker Mustafa Kemal, devlet adamı Gazi Mustafa Kemal, büyük politika ve bilim adamı, büyük düşünür ve nihayet yaratıcı büyük dehanın vasıflannın, güç ve yeteneklerinin bir timsali (sembolü) olacaktır ve O'nun kişiliği ile oranlı bulunacaktır
3 Anıtkabir'in yakından görüldüğü kadar uzaktan da görülmesi gerekir Bu bakımdan, Ulu bir siluet sağlanmalıdır
4 Atatürk'ün adı ve kişiliği altında Türk Ulusu sembolize edilmiştir Türk Ulusuna saygılarını göstermek isteyenler, Büyük Ata'nın katafalkı önünde eğilerek bu isteklerini yerine getireceklerdir
5 Anıtkabir'in bir şeref bölümü bulunacaktır
6 Anıtkabir'de bir Atatürk Müzesi olacaktır
7 Anıtkabir'de bir Şeref Holü yapılacaktır Atatürk'ün Lahdi buraya konulacağı için Şeref Holü, bu anıtın ruhu ve en önemli bölümü olacaktır Şeref Holü, başta Türk Ulusu olduğu halde, Ulusumuza saygılannı sunacak yabancı devlet temsilcilerinin Ata'nın Lahdine yönelebilecekleri büyük bir salon olacaktır Bu holde sağlanacak azamet (ululuk) ve güçlülük tesirleri, yarışmacılara bırakılmıştır Bundan ötürü holün biçimi, boyutu ve yüksekliği için hiç bir ölçü verilmemiştir
8 Büyük Atatürk'ün Lahdinin yeri, Şeref Holü'nün ruhunu teşkil etmektedir Ancak, Lahdin konulacağı yeri de yarışmacılar seçeceklerdir
9 Bunlardan başka, Anıtkabir'i ziyaret edecek büyüklerimizin ve yabancı devlet temsilcilerinin duygu ve düşüncelerini yazacakları bir özel defter bulundurulacaktır
10 Atatürk'ün Müzesi, Ata'nın hayatının türlü devirlerine ait fotoğrafları ile kıyafetleri ve el yazıları, imzaları, bazı eşyaları ile okuduğu incelediği kitapların sergilenmesine elverişli olacaktır " Anıtkabir komisyonunca hazırlanan bu açıklama, özellikle yarışmaya girecek olan sanatçıların serbestçe çalışmalarına imkan vermesi bakımından memnunlukla karşılanmıştı
2 Proje Yarışmasının Esasları :
Anıtkabir komisyonunun ortaya koyduğu ilkeler, Anıtkabir proje yarışması şartnamesinin temeli oldu Türkiye Büyük Millet Meclisinin 26 Mart 1940 günkü oturumunda konuşan Başbakan Refik Saydam, Anıtkabir proje yarışmasının açılacağını ve yarışma şartnamesinin uluslararası mimarlar tüzüğüne uygun olarak hazırlandığını belirtti Başbakanlık tebliği 18 Şubat 1941 tarihinde basında yayınlandı Bu tebliğ şöyle özetlenebilir :
1 Ebedi Şef için gerçekleştirilmesi kararlaştırılmış Anıtkabir projesinin yarışması hakkında bugüne kadar yapılmış olan inceleme ve girişimler sonucunda, uluslararası bir yarışmanın yapılması imkan dahilinde görülmediğinden, yerli ve yabancı mühendis, mimar ve heykeltraşlar arasında serbest bir yarışma yapılmasına karar verilmiştir
2 Yapılacak anıt ve ek binalarının inşaat programı, yanşma talimatnamesi ve inşaat yerinin haritası, sondaj planları ve diğer fen raporları hazır edilmiş olup, böyle önemli inşaat meydana getirmiş olduklarını belgelerle ispat edenlere adı geçen evrak ücretsiz verilir
3 İlgililerin belgelerini bir dilekçe ile birlikte "Başbakanlıkta kurulmuş Anıtkabir Komisyonu Başkanlığına" göndermeleri gerekir Komisyon yeterliliğini kafi gördüğü kimselere en kısa zamanda yarışma evrakını oluşturan dosyanın bir örneğini gönderecektir Yeteneği kafi görülmeyenlerin evrakları iade olunur 4 "Yanşma 31 Ekim 1941 akşamı hitam bulacağından, yanşmacıların teklif projelerini o tarihe kadar komisyona göndermiş olmaları şarttır " Anıtkabir serbest proje yarışması şartnamesi Türkçe ve Fransızca olarak hazırlandı ve hükümet tarafından 1 Mart 1941 tarihinde yarışma açıldı Bu yanşma, basında bir ilanla da duyurulmuştu
Yarışmanın açıldığı yıl, İkinci Dünya Savaşının en kanlı, en çetin zamanıydı Avrupa'nın, Asya'nın ve Afrika'nın bir kısmı bu savaşın içindeydi Yarışma süresi 8 aydı Bu kısa zamanda Anıtkabir projesinin yetiştirilemiyeceği anlaşılıyordu Komisyona, bu anlamda birçok "Müddet uzatma" teklifleri geldi Bunun üzerine yeni bir Bakanlar Kurulu kararı alınarak yarışma müddeti dört ay daha uzatıldı Bu konudaki bakanlar kurulu kararı aşağıdaki hususları içermektedir :
1 Yarışma süresi 2 Mart 1942 tarihi akşamına kadar uzatılmıştır
2 Türkiye'de bulunan yanşmacılar, projelerini bu tarihe kadar Anıtkabir Komisyonu'na ulaşmış olmasını sağlayacaklardır Türkiye dışında bulunan yanşmacılar ise, ya Türkiye dahilindeki gibi projelerinin aynı tarihe kadar komisyona ulaşmasını temin edecekler veyahut 2 Şubat 1942 akşamına kadar projelerini bulundukları memleketteki Türkiye Büyükelçiliği'ne teslim etmiş olacaklardır
3 Yarışmanın talimatname ve programıyla, diğer evrak ve şartlannda başkaca hiç bir değişiklik yoktur
Hükümet Anitkabir proje yarışması şartları kapsamında önemli bir karar aldı ve bu kararı çeşitli dillerde yayınladı Anıtkabir proje yarışmasına katılan sanatçıların eserleri, uluslararası bir jüri tarafından değerlendirilecekti Bu karar, kamuoyunda büyük memnuniyet uyandırdı Yarışma sonucunda jüri üç proje seçecekti Birinciye verilecek ödül, inşaatın kontrol hakkı (% 3) olacaktı Diğer iki projenin her ikisi de yarışmada ikinciliği kazanmış sayılacağından her birine 3000 TL ödenecek, ayrıca jüri heyetinin teklifi ile bir veya bir kaçına 1000 TL değerinde mansiyon ödülü verilecekti
3 Anıtkabir Proje Yarışmasının Sonuçlandırılması :
Hükümetçe kurulan tarafsız jüride, o zamanlar Avrupa'nın ünlü sanatçılarından olan Alman Prof Paul Bonatz, İsviçreli Prof İvar Tengbom ve Macar Prof Karoly Wichinger ile ünlü Türk sanatçıları Prof Arif Hikmet Holtay, Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve imar işleri Reisi Yüksek Mimar Muammer Çavuşoğlu ve Ankara imar Müdürü Yüksek Mimar Muhlis Sertel vardı
Yarışma umulandan çok fazla ilgi uyandırdı İkinci Dünya Savaşının en çetin zamanı olmasına rağmen yarışmaya, Türkiye, Almanya, İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya'dan toplam 49 proje katılmıştı Yarışmaya gönderilen projelerin kabul işlemi, uluslararası yarışma esaslarına göre yapılıyordu Projelerin üzerlerinde ad ve adres olmadığından, eserlerin kimlere ait olduğu bilinmiyordu
Yarışmaya müracaat süresi bittikten sonra 12 Mart 1942 tarihinde jüri üyeleri, Başbakanlıkta toplandılar Ankara Sergi Evi jüri çalışmaları için tahsis edildi Jüri, ilk toplantısında Prof P Bonatz'ı heyet başkanlığına, Yüksek Mühendis M Sertel'i de raportörlüğe seçti Jüri üyeleri ilk toplantısından sonra Etnoğrafya Müzesi'nde Atatürk'ün geçici kabrini ziyaret edip, Zafer Anıtı'na çelenk koymayı müteakip Rasattepe'ye giderek incelemelerde bulundular
Ankara Sergi Evi'nde çalışmalarına başlayan jüri üyeleri yarışmaya gönderilen projeleri incelediler Her üye, üzerinde rumuz (işaret) olarak rakamlar konulmuş olan projeleri inceliyor ve gizli olarak not veriyordu Jüri, çalışmalarını 20 Mart 1942'de tamamlamış ve projelere ait değerlendirmelerini içeren raporu Başbakanlığa sunmuştur 21 Mart 1942 tarihinde jüri üyeleri ülkelerine dönmüşlerdir
Başbakanlık Anıtkabir Komisyonu, 23 Mart 1942 tarihinde jüri üyelerinin on günlük çalışmalarının sonuçlannı bir tebliğ yayınlayarak kamuoyuna duyurdu Bu tebliğ şöyle özetlenebilir
1 Ebedi Şef Atatürk için, Rasattepe'de yapılması kararlaştırılmış olan Anıtkabir'e ait uluslararası serbest proje yarışmasına 49 proje katılmıştır
2 Bu projelerden bir tanesi yarışma süresi bittikten sonra komisyona vardığından, diğeri de projenin ambalajı üzerinde sahibinin kimliği yazılı bulunmadığından, yarışma talimatnamesinin yedinci maddesi gereğince jüri heyeti tarafından yarışma dışı bırakılmış ve incelemeler 47 proje üzerinden yapılmıştır
3 Bu 47 projenin 17'si jüri tarafından yarışmanın yüksek amacını karşılayacak nitelikte görülmeyerek ilk incelemede reddedilmiştir
4 Geriye kalan 30 proje ikinci elemeye tabi tutularak, bunlardan 19'u jüri heyeti raporunda açıklanan sebeplerden dolayı kabul edilmemiştir
5 Bu suretle ilk iki incelemede seçilip, son bir incelemeye bırakılan 11 projeden 3'ü jürice mükafata layık görülmüş ve 5 tanesi de takdire değer görülerek satın alınması hükümete teklif edilmiştir 6 Jüri heyetince ödüle layık görülen projeler müracaat sıra numarasına göre şunlardır
SIRA NOHÜVİYET NOPROJE SAHİBİ921472Prof Johannes Kruger2560927Prof Emin Onat - Doç Orhan Arda4414916Prof Arnaldo Foschini 7 Jüri heteti tarafından takdire değer görülüp satın alınması hükümete teklif olunan 5 proje, jürinin tespit ettiği liyakat derecelerine göre şunlardır
SIRA NOHÜVİYET NOPROJE SAHİBİ4211119Mimar Ronald Rohn4163636Mimar Giovanni Muzio45
87541
Mimar Guiseppe Vaccaro - Mimar Gino Franzi
2422218Mimar Hamit Kemali Söylemezoğlu - Mimar Kemal Ahmet Aru -
Mimar Recai Akçay2912898Mimar Feridun Akozan - Mimar M Ali Handan 8 Bütün bu kararlar jüri heyeti tarafından oybirliği ile verilmiştir
9 Gerek ödül kazanan, gerek takdire değer görülen 6 ncı ve 7 nci maddede yazılı 8 proje, yarışma talimatnamesinin 19 ncu maddesi gereğince hükümetin malıdır
10 Jüri heyetinin raporu aynen yayınlanacak ve ayrıca yarışmaya katılmış olanlara da gönderilecektir
11 İkinci madde gereğince yarışmaya katılma hakkını kazanan 47 proje 24 Mart 1942 sabahından, 31 Mart 1942 akşamına kadar Ankara Sergi Evi'nde halka teşhir edilecektir "
Komisyonun sonuçları açıklaması üzerine ödüle layık görülen üç eserden birinin sahibi olan Türk Mimarı Prof Emin Onat, projesi hakkında şu açıklamada bulunmuştur
"Çeşitli ülkelerin katıldığı bu yarışmada kazandığımız sonuçtan dolayı çok sevindim Özellikle Ebedi Şefimiz Atatürk için yapılacak olan anıt olması, sevincimi bir kat daha artırmıştır Bu yarışma için diğer arkadaşlarım gibi çok çalıştım ve başarılı olmak istedim Yarışmanın Türk mimarlarının başarılarına bir kat daha fazla kıymet vermiş bulunduğuna hiç şüphe yoktur Türk mimarisi çok ilerlemiş ve yükselmiştir Avrupa'nın çok kıymetli şahsiyetlerinden kurulu olan jürinin böyle bir karar vermiş olması Türk mimarlığı açısından iftihar edilecek bir başarıdır "
ÖDÜLE LAYIK GÖRÜLEN ESERLER:
Buraya kadar açıklandığı gibi jüri, Anitkabir proje yarışmasına gönderilen 49 eserden 3 tanesini "ödül verilmeye değer" bulmuştu Bunlardan biri ünlü Tannenberg Anıtını yapan Alman Prof Johannes Kruger'in, biri İtalyan Prof Arnaldo Foschini'nin, biri de İstanbul Mimarlık Fakültesi Profesörü Emin Onat ile Doçent Orhan Arda'nın eserleriydi
Jüri, bu üç proje hakkında oybirliği ile karar vermiş, ancak bu eserlerden hiç birini ötekine üstün görmemişti Jüri, bu üç eseri ayrı ayrı eleştirmiş, her üçünde de bazı değişiklikler yapılmasını öğütlemişti Bu eleştiriler ve öğütler Anıtkabir Proje Müsabakası hakkında jüri raporu kitapçığına göre şöyle özetlenebilir:
a 9 Numaralı Proje : Prof Johannes Kruger
"Mozole kısmının pozisyonu ve silueti iyidir Böylece, toplantı yeri olarak düşünülen ön meydanın ve bütün yan binaların durumu uygundur Bu meydanın ön tarafı tamamen, yanları ise arkadlar yapılmak suretiyle açık bırakılmıştır Yapının uzaktan görünüşü sadelik içinde açık ve tesirlidir Yüksek tavanlı bina içinin, sade ve düzenli işleme tarzı ve lahdin önü güneybatıya doğru ufuklara açılan ve bir dereceye kadar alçak tavanlı bir girinti içine konmasıyla, ağırbaşlı ve şerefli hava yaratılmaktadır Ne yazık ki dış aksama ait ayrıntının işleme tarzı, aynı güzelliğe sahip değildir Cephe detayları üslup arzetmemektedir Çatıya ait problemler de uygun bir surette halledilmelidir "
9 No lu projenin cepheden görünüşü
9 No lu projenin iç görünüşü
"9 no lu projenin seçilmesine anıtın; yerine konuluştaki isabet, uzaktan görünüşteki güzellik, bina içindeki ağırbaşlılık ve resmiyet neden olmuştur Anıtın ve özellikle esas anıta bağlı yan kısımların, dış mimarinin işlenişinde daha fazla sadelik ve olgunluk teminine çalışılmalıdır "
9 No lu projenin genel görünüşü
b 25 Numaralı Proje : Prof Emin Onat-Doç Orhan Arda
"Devamlı kademeler teşkil eden teraslar üstünde etrafı kolonatla çevrilmiş geniş bir esas bina yükselmektedir Kütlelerin bu şekilde geniş kademeler teşkil etmesi sayesinde, tepenin tesiri artırılmakta ve üstü azametli bir surette taçlanmaktadır Park kısmının geometrik şekilde bölünmesiyle, tepenin arızaları pek göz önünde bulundurulmamıştır Ne yazık ki binanın içi, dıç üslupla aynı karakterde değildir Plan düzeninde, girişler pek önemsiz kalmaktadır Esas anıtın etrafının çok fazla ayrıntıyla doldurulmuş olması, plana zarar vermektedir Parkı çeviren duvar ve diğer aksamın sadeleştirilmesi iyi olur "
25 no lu projenin iç görünüşü
25 no lu projenin cepheden görünüşü
25 no lu projenin genel görünüşü
"25 No lu projenin cazibesi, tepeyi güzel bir surette taçlandırmasındadır Düşey bir kütle teşkil eden 9 ve 44 No lu projelerin aksine, bu projede yatay bir görünüm söz konusudur Anıtın etrafını çevreleyen kolonat, projeye özel bir güzellik vermektedir Asıl anıt kısmını çevreleyen, yan taraflardaki aynntılar ortadan kaldırıldığı takdirde, daha açık ve belirgin bir mimarinin elde edilip edilmeyeceği konusu incelemeye değer Anıtın iç ve dış mimarisi birbirine uygun bir stilde yapılmalıdır "
25 no lu projenin genel görünüşü c 44 Numaralı Proje : Prof Arnaldo Foschini
"Bu proje olgun ve güzel bir eserdir Anıt, tepenin büyük bir teras haline getirilmiş en yüksek kısmına konulmuş ve kare bir plan üzerinde yükselen bir bina kütlesinden ibarettir Binanın ölçülerinde tam bir isabet vardır Mozolenin gövdesi, hiçbir yan bina aksamı tarafından bozulmaksızın bütün açık ve saflığıyla ortaya çıkmaktadır Müze, muhafızlar dairesi ve buna bağlı diğer bütün yan ihtiyaçları içeren binalar genel bütünlüğü bozmayan, özellikle kuvvetlendiren bir tarzda anıtın ayak ucuna, sol hizasına yerleştirilmiştir Anıtın içindeki dikine konmuş lahit kısmı tatmin edici değildir
Bir lahit ancak zemin üzerine konulduğu takdirde azami tesir arz eder İç kısmın işleme tarzında da fazla bir sadelik gerekirdi Durum planında bahçe düzenlemesi gereğinden fazla geniş tutulmuş, esas teras fazla şekilperestlik arz etmektedir "
44 no lu projenin iç görünüşü
44 no lu projenin cepheden görünüşü
"44 no lu projenin seçilmesine neden olan esas, anıt gövdesindeki güzellik ve siluetteki belirginliktir Bina anıtsal bir karakterde olup, tepeyi fazla zorlamadan ona hakim olmaktadır Sol hizasına yerleştirilmiş olan müze ve diğer yan binalar programda belirtildiği üzere esas mozoleyle daha sıkı irtibata getirilmelidir Anıt kısmının daha sade ve ciddi olması gerekirdi "
5 Mansiyon ödülüne Layık Görülen Eserler :
Jüri, Anıtkabir proje yanşmasına gönderilen eserlerden beş tanesini de "mansiyon ödülü verilmeye değer" bulmuştu Bunlar; İsviçre'li mimar Ronald Rohn, İtalyan mimar Giovanni Muzio, İtayan mimarları Giuseppe Vaccaro-Gino Franzi, Türk mimarlan Hamit Kemali Söylemezoğlu -Kemal Ahmet Aru-Recai Akçay ile Feridun Akozan -M Ali Handan'ın eserleriydi
Ayrıca Jüri raporunda bu beş eseri de zayıf ve kuvvetli yönleri ile ayrı ayrı eleştirmiştir Bu eleştiriler şöyle özetlenebilir :
42 no lu projenin yandan görünüşü a 42 Numaralı Proje : Ronald Rohn
"İsviçreli mimarın projesi, kompozisyon bakımından diğerlerinden farklıdır Anıt arazisinin icaplarına tamamen uygun bir şekilde tertiplenmiştir Mozole, müze ve diğer teferruat ayrı ayrı tanzim edilmiş ve bunlar iyi karıştırılmıştır Fakat eserde bir abideye lazım olan azamet ve anıtsal tesirler yoktur Buna rağmen fikir kuvvetlidir "
42 no lu projenin genel görünüşü
b 41 Numaralı Proje : Giovanni Muzio
"Projede dış mimari itibariyle en eski abide ve mezar şekillerinden ilham alınmıştır Altı köşeli plan üzerindeki piramit, taş inşaata çok uygun görülüyorsa da, mimar bu satıhları o kadar çok pencereler ile doldurmuştur ki, ancak betonarme ve zor bir inşaat sistemine muhtaçtır Bir piramit olan esas kitle ile diğer ayrıntı arasında uyumsuzluk vardır "
41 no lu projenin cepheden görünüşü
41 no lu projenin iç görünüşü
45 Numaralı Proje : Giuseppe Vaccaro-Gino Franzi "Bu proje ağır ve klasik tesirden ziyade, dekoratif bir iç mimariyi ve hiç lüzum olmadığı halde zor bir inşa tarzını icap ettirmektedir Sadece dört adet köşe ayağı üzerinde duran anıt, ancak betonarme iskelet olarak inşa edilip, dış yüzü taş plakalarla kaplamak suretiyle yapılabilirdi Sonsuza kadar kalması düşünülen böyle bir anıt için bu inşa tarzının garanti temin edeceği şüphelidir "
45 no lu projenin cepheden görünüşü
45 no lu projenin iç görünüşü
d 24 Numaralı Proje : K Söylemezoğlu-K Ahmet Aru-R Akçay
"Kare bir plan üzerinde yükselen ve köşe yapılarıyla takviye edilen anıt, kuvvet ifade etmektedir Dış görünüşünün tesirli olması için köşe yapıları, dar olan esas girişe oranla abartılı düşmüştür Ancak piramit çatının burada uygun olup olmadığı kuşkuludur Fazla miktarda konulan küçük pencereler bir mozoleden çok kaleyi andırmaktadır "

24 no lu projenin cepheden görünüşü
24 no lu projenin iç görünüşü
e 29 Numaralı Proje : Feridun Akozan-M Ali Handan
"Bu proje dört tarafına yapılan eklemelerle genişletilmiş basit küp biçiminden oluşmaktadır Bu dört ilavenin ancak üçü abide içinde birer yuva teşkil etmekteyse de, ne yazık ki giriş tarafına isabet eden dördüncü duvarla kaplanmıştır Duvarların içte ve dışta hafif biçimde eğimli oluşu uygun görülür Ancak tavanın taş levhalarıyla kaplanması inşai bir mesele teşkil eder "
29 no lu projenin iç görünüşü
29 no lu projenin cepheden görünüşü

ANITKABİR İÇİN UYGULANACAK PROJENİN SEÇİMİ :
Jüri, "ödül verilmeye değer" bulduğu 3 eserden hiç birini ötekinden üstün tutrnamıştı "Anıtkabir Proje Yarışması Şartları" içindeki bir maddede; "Jüri Heyetinin en iyi addettiği üç projeden birinin kati olarak intihap keyfiyeti, doğrudan doğruya Türkİye Cumhuriyeti Hükümetine aittir" deniliyordu Buna göre jürinin ödüle değer bulduğu üç eserden birini seçme yetkisi hükümete aitti
Hükümet bu konuda, yetkili birçok kişilerin düşüncelerini dikkate alarak, Prof Emin Onat ile Doç Orhan Arda'nın eserini uygulamaya karar verdi Bu kararın dayandığı düşünceler şunlardı : Yarışmayı kazanan üç proje birçok yönlerden aynı değerdedir Fakat bunlar içinde, iki Türk'ün yaptığı eser bu milli konuyu daha başarılı olarak ifade etmiştir Jüri raporunda belirttiği gibi, bu projenin araziye uygunluğu öteki projelerden çok üstündür
Hükümet, jürinin öğütlediği değişiklikleri de göz önünde bulundurarak, 7 Mayıs 1942'de Türk sanatçıların eserlerinin uygulanmasına karar verdi Hükümetin 9 Haziran 1942 tarihinde yayınladığı bu kararını açıklayan tebliğ, özet olarak şu hususlan içeriyordu :
1 Ebedi Şef Atatürk için Anıtkabir projesini inceleyen jüri heyetince ödüle layık görülen üç projeden;
a Prof Emin Onat ile Doç Orhan Arda'ya ait projenin birinci olarak seçilmesine,
b Alman Profesörü J Kruger'e, İtalyan Profesörü A Foschini'ye ait iki projenin de ikinci sayılmasına,
2 Bu üç projeden hiçbirinin doğrudan doğruya uygulamaya elverişli olmadığına ve değişikliğe ihtiyaç olduğuna, birinci seçilen projenin jüri heyeti raporunda ön görülen değişikliklerin yapıldıktan sonra uygulanmasına,
3 Öngörülen değişikliğin, Anıtkabir projesi yarışmasında birinciliği kazanan proje sahibinin de dahil olacağı bir uzman heyete yaptırılmasına karar verilmiştir
Türk sanatçıların eseri kabul edildikten sonra, jüri heyeti raporunda öngörülen değişikliklerin yapılması için 28 Ekim 1943 tarihinde yeni bir komisyon kuruldu Komisyon, Milli Eğitim Bakanlığı emrinde çalışan Prof Paul Bonatz ile Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Başkanı Sırrı Sayarı ve Güzel Sanatlar Akademisi Mimari Şubesi Şefi Prof Sedat Eldem'den oluşuyordu Projede yapılacak değişiklikler, sanatçılarla da görüşülerek kararlaştırıldı Projede, kale ekseni ve Şeref Holü'nün etrafındaki odalar binanın anıtsal niteliğini kaybettirdiğinden eleştiri konusu oluyordu Projede öngörülen değişiklikler bu bölümlerin iyileştirilmesini içeriyordu Emin Onat ile Orhan Arda 5 Nisan 1943'de başlattıkları çalışmalarını 7 Ekim 1943 'de tamamlayarak komisyona teslim ettiler Şartnameye göre yarışmayı kazanan projenin uygulanması ve kontrolü hakları, eser sahibine aitti Bunun için komisyon, asıl anıt projesi ile anıt sahasına ait park planı ve bu bütünlüğün Ankara Şehri imar planı ile olan ilişkisi hakkındaki düşüncelerini içeren bir karar alarak, bu hakları 18 Kasım 1943 tarihinde Emin Onat'la Orhan Arda'ya verdi Komisyonun hazırladığı rapor, proje ve maketler Bakanlar Kurulu toplantısında incelenerek projenin uygulanmasına 18 Kasım 1943 tarihinde karar verildi
Sanatçının Eserini Açıklaması :
Anıtkabir projesinin nasıl meydana getirildiğini Prof Emin Onat şöyle açıklamıştır :
"Atatürk'ün başardığı devrimlerin en önemlilerinden biri, şüphesiz bize, geçmişin gerçek değerini göstermek olmuştur Osmanlı devri şereflerle dolu bir devir olmakla beraber, itiraf etmek gerekir ki skolastik ruhun hüküm sürdüğü kapalı bir alemden ibaretti Gerçekte ise tarihimiz, bir zamanlar Ziya Gökalp'in "Ümmet devri" dediği bir içe kapanmış medeniyetten ibaret değildi Akdeniz milletlerinden birçoğu gibi, tarihimiz binlerce yıl önceye gidiyor Sümerlerden ve Hititlerden başlıyor ve Orta Asya'dan Avrupa içlerine kadar birçok kavimlerin hayatlarına karışıyor, Akdeniz medeniyetinin klasik geleneğinin en büyük köklerinden birini teşkil ediyordu Atatürk, bize bu zengin ve verimli tarih zevkini aşılarken, ufuklarımızı genişletti Bizi ortaçağdan kurtarmak için yapılmış hamlelerden en büyüğünü yaptı Gerçek geçmişimizin ortaçağ değil, dünya klasiklerinin ortak kaynaklarında olduğunu gösterdi
Gerçek milliyetçiliğin, içe kapanmış bir ortaçağ gelenekçiliğinden asla kuvvet almayacağını, onun yalnız ortak ve eski medeniyet köklerine inmekle canlanabileceğini anlattı Avrupalılaşmakla, medenileşmekle, millileşmenin aynı şey olduğunu, bundan iyi hangi fikir ifade edebilirdi ?
Bunun içindir ki biz, Türk milletinin skolastikten uyanma, Ortaçağ'dan kurtulma yolunda yaptığı devrimin Büyük Önder için kurmak istediğimiz anıtın, O'nun getirdiği yeni ruhu ifade etmesini istedik Bu ruh, milletin içinden geçtiği medeniyetlerden birine ait, ölümlü bir ruh olamazdı Atatürk'ün dehası bize gösterdi ki, dünyanın en büyük medeniyeti olan Sümer medeniyeti, Türkler tarafından yaratılmıştır 0 önce Akdeniz medeniyetinin temeli olduğu gibi, zamanımızda, dünya medeniyetinin köklerini aynı yerde bulacaklardır İşte bunun içindir ki batılılaşma yolunda en büyük hamlemizi yapan Ata'nın Anıtkabirini, bir sultan veya veli türbesi ruhundan tamamen ayrı, yedibin yıllık bir medeniyetin, rasyonel çizgilerine dayanan klasik bir ruh içinde kurmak istedik
Uzun yıllar dayanabilecek yapılar kurulmak istenilirse tabiatın vergisinden başka bir şeye gitmemek gerekir Ancak tabiatın taşıdır ki vakar ile ihtiyarlar Bu itibarla anıtın taştan yapılması düşünülmüştür Anıtın mimari kuvveti her taraftan görünüşün aynı olması ile husule geleceğinden, bu nokta gözönünde tutulmuş, binanın dışının bir maske halinde olmayıp, içinin bir ifadesi olarak yaratılması önemle dikkate alınmıştır
Atatürk'ün Lahdi'ni ihtiva eden Şeref Holü, dış mimariden kuvvetle görünecek ve abideye etki verecek şekilde bütün kitle arasından yükseltilmiştir Bu holün etrafı birinci katta müzelerle Atatürk'ün hatıralarıyla sarılmıştır Abide, meydandan merdivenler vasıtası ile altı metre kadar yükseltilmiş bir platform üzerine oturtulmuş, zemin kapalı ve küçük pencereli masif bir duvar şeklinde tutularak, bunun üzeri, Ankara'nın güneşli ikliminde büyük ışık ve gölge kontrasları yapacak taş kolonlarla çevrilmiştir Programda istenen, uzaktan görünüşteki azamet ve kudret ifade edilmiştir Kolonadın üzerinden taşan ve tabutu andıran kitlenin dış duvarları İstiklal Savaşı ve büyük Türk İnkılabını canlandıran rölyeflerle süslenmiştir
Anıtın doğu girişi, Aslanlı Yolun başındadır Bu yolun başlangıcında iki nöbetçi ile kuvvetlendirilmiş olan giriş kısmına, dört metre yüksekliğinde merdivenle çıkılır Anıtın doğu girişi burasıdır İhata duvarlarının anıtın altına alınması sayesinde ona, her taraftan yüksek kaide teşkil edilmiş ve Rasattepe ifadesi kuvvetli olmayan, yumuşak bir tepe olmaktan kurtarılarak, burası bir çeşit yüksek kale haline getirilmiştir
Anıtın tepe üzerine yerleştirilmesinde, birbirini dikine kesen iki kuvvetli mihver esas olarak alınmıştır Bu mihverlerden biri, Ankara Kalesi'nden, diğeri Büyük Millet Meclisinden geçer Birincisi, kale karekteriyle başlangıçtaki hamleyi temsil ederek şehrin siluetinden kıymetli bir varlık alırken, diğerinin uzandığı istikamet bu inkılabı koruyanların ve sürdürenlerin bulunduklan yeri, Çankaya'yı göstermektedir Bu iki mihverin birleştiği mahal, Tören Meydanının mimari merkezini teşkil ettiği kadar, başlangıç ile devamın heyecanına sürükleyen bir mevki olarak bu tekatu (kesişme) hal kazandırmaktadır
Şeref antresinden girilince, 180 metre uzunluğunda bir platform vardır Bunun iki tarafına dört sıra kavaklar dikilmiştir Bu vakarlı methal, herkesi sükünete ve ciddiliğe davet edecektir Buradaki yürüyüş esnasında, tazim ziyaretine hazırlayan bir atmosfer yaratılması düşünülmüştür Bu Aslanlı Yolun sonunda döşemeli bir ön avlu vardır Bu avlunun üç tarafı taş ayaklıklı bir galeri ile çevrilidir Bu taş avlunun giriş istikametinden Bakanlıklar, Çankaya ve Meclis görülmektedir
Avlunun sol tarafında kale istikametinde, Anıtkabir'in platformuna götüren geniş bir merdiven başlamaktadır Buradan Şeref Holü'ne gidilir Esas abideye gelmeden önce ziyaretçinin ruhunda uyanmakta olan sabırsızlık ve vecdi meydana getiren hazırlık ve bekleme devresi burada son bulmaktadır Bu açık merdivenin üstünde çok dik şekilde, büyük taş ayaklı galeri ile çevrilmiş bir Şeref Holü yükselmektedir
|