Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
istiridye, politika, saat

Saat İstiridye Ve Politika

Eski 07-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Saat İstiridye Ve Politika



Saat, İstiridye ve Politika Tarihteki İlginç Olaylar





Pollen Saati ve İngilizlerin isabetli atışları

I Dünya Savaşı, İngiltere


Peri masallarından ve aşk romanlarından farklı olarak, teknoloji tarihinde, özellikle askeri teknoloji tarihinde, her zaman iyi adamın kaybettiği senaryo tekrarlanır


19 yüzyılda donanma teknolojisi üç önemli icatla büyük bir sıçrama gerçekleştirdi Buhar gücüyle çalışan gemiler, keresteden yapılmış gemileri kullanılmaz hale getiren ateşli silahlar, ağır kalibreli silahlara karşı demir ve çelikten yapılan zırhlar Artık gücün yeni ölçüsü silah kalibreleri, gemi zırhlarının kalınlığı, gemiyi hareket ettirecek motorun gücü ve geminin ulaşabileceği en büyük hızdı


İngiliz Kraliyet Donanmasına giren ve ilk seferlerini ahşap bir gemide yapan denizciler kariyerlerine son noktayı benzin ateşlemeli buhar tribünleri olan gemilerde koyuyordu Bu tür gemiler Birleşik Devletler donanmasından yeni emekliye ayrılmış gemilere çok benziyordu 19 yüzyıl ve 20 yüzyılın başları donanma savaş araçları tarihi açısından en heyecan verici dönemdi


Buhar teknolojisinin uygulanmasına sıra geldiğinde işin içindeki herkes gemi dizaynındaki teknoloji, taktik ve stratejik değişiklikleri kavramıştı Rüzgar, artık görüş mesafesi ya da çatışmalardan çıkan dumanların ne tarafa gideceği konusu dışında anlamsızdı Mühendislik tam bir uzmanlık alanı haline gelmişti


Artık stratejik kaygılardan biri uzaklarda tam donanımlı üslere sahip olmaktı Yirminci yüzyılın başlarından itibaren bu üsler Ortadoğu'daki petrol akışının kontrolü açısından daha da önemli hale geldi


Bu yoğunlaşmanın odak noktası yeni tasarımlar ve değişikliklerdi ancak kimsenin aklına silahların hedeflerini tutturma konusunda isabetlerini artırmak için çalışma yapmak gelmiyordu Uzun zamandan beri bu iş ilkel bir biçimde yapılıyordu Ateş açılacak alan belirlenir, mesafeyi gözünüzle ayarlarsınız, ateş emrinin zamanlamasını hesaplar ve ateş edersiniz


Amerikan İç Savaşı'nda iki tarafın gemilerinde de dört-beş mil uzaklığa atış yapabilen silahlan vardı Ancak bütün çatışmalar çeyrek mil ya da daha kısa mesafeden yapılıyordu Silahlar kolayca dönemeyecek, uzak mesafeye ayarlanamayacak kadar hantaldı Birkaç teorisyen oturup ABD'nin İspanyol Pasifik Filosunu yendiği 1898'deki Manila Savaşı'nın sonuçlarını gözden geçirdi İspanyollar çatışma boyunca limanda demirli kalmışlardı Karşılıklı birkaç mil öteden ateş açılmıştı, binlerce atış yapıldı ancak bunların sadece yüzde üç kadarı isabetliydi


Bu silahların menzilleri ve güçlerine karşın isabetli olmamaları, hedefi bulmalarım güçlendirecek bir teknolojinin gereğini doğurdu 15, 20 hatta 25 santimlik modern bir silahın 100 metre ilerideki bir hedefe isabet kaydetmesi kolaydı Bu şekilde 18 yüzyıldan kalma silahlar bile hedefi tuttururdu Deniz sakinse yüz metreden hedefi vurmak da mümkündü Çeyrek mil, yani 400 metre uzaklıktan ise hafifçe sallanan bir geminin güvertesinden açılacak ateş pek isabetli olmazdı


Bir mil, 1600 metre uzaklıktan hedef tutturmak zor olurdu, on mile çıkıldığında ise kör atış yapmak zorunda kalırdınız İsabet büyük bir şans eseri idi Modern silahların, on iki hatta on beş millik bir menzile kadar çıkabildiği, ancak isabeti garantileyen bir mekanizmanın olmaması hayli can sıkıcıydı


Teorisyenler ise şaşırtıcı bir sonuca varmıştı Bir geminin zırhına, silahlarına, motorlarına ne kadar para harcanırsa harcansın, eğer bir rakip uzak mesafelerden isabetli atış yapmanın teknolojik sırrını çözebilirse, karşı taraf o günün şartlarında isabetli atış yapacak yakınlığa ulaşamadan imha edilmiş olacaktı Bu tez, Japonların Çarlık Rusya'sının donanmasını 1905'de Tsuşima'da yendiğinde doğrulanmış oldu


Rus gemilerinin bazıları teknik açıdan Japon gemilerinden daha üstündü Ancak ayrıntılı bir çalışmayla Japonlar basit ama etkili bir hedef tutturma sistemi geliştirmişti Gelişmiş optik malzemelerle Rus gemilerinin uzaklıklarını ölçebiliyor ve ilkel bir atış tablosuyla silahlan hangi şiddetle ateşlemeleri gerektiğini hesaplıyorlardı


Japonlar aşağı yukarı altı millik mesafeden isabetli atışlar yapmıştı ve bu mesafe o zaman için dikkate değerdi Ama yine de sonuçta rakiplerinin işini tamamen bitirmek için onların menzili içine girmek zorunda kaldılar Ancak Ruslar sekiz milden isabetli atış yapacak donanıma sahip olsaydı


Burada sahneye Arthur Hungerford Pollen çıkar Arthur teknik konuda bir dahiydi Linotype şirketinin yönetim kurulu başkanının kızıyla evlenmişti Linotype İngiltere'nin önde gelen matbaa malzemeleri üreticisiydi 1900 yılında Arthur bir arayış içine girdi Linotype'ın ürettiği makineler insanlığın yaptığı en karışık endüstriyel cihazdı Binlerce parçadan oluşuyordu Kaynayan kurşun üreten elektrikli bir ocağa bağlı yüzlerce tuşlu bir daktilo gibiydi Kurşun, harfleri oluşturmak üzere kalıplara dökülüyordu Mekanik olarak plakalara yerleştiriliyor, bunlar da kağıda baskı yapıyordu


Pollen 1900 yılının Şubat ayında kısa bir tatil yapmak üzere Malta'daki amcasını ziyarete gitti Adaya kraliyet donanmasında hizmet veren bir kuzeninin gemisiyle gidiyordu Pollen'e kuzeninin gemisini inceleme olanağı verildi Bu, hafif bir seyir gemisiydi Pollen geminin hedef talimini izledi ve çok etkilendi


Köprüde durup geminin 12-15 cm çaplı silahlarından çıkan mermileri 1350 metre öteye ulaşmasını izledi Ne rastlantıdır ki, Arthur aynı gün Times gazetesinde İngiliz donanmasının 12 cm çaplı silahlan söküp Boer saflarında 7200 metrelik mesafelerde kullanılmak üzere Güney Afrika'ya gönderileceğini öğrendi


Sıradan bir vatandaş olarak bu silahların nasıl olup da denizde sadece 1350 karada ise 7200 metrelik menzilleri olduğunu sordu Şüphe yok ki aldığı yanıt gülümsemeler ve kafa sallamalarla söylenen, "Biliyorsunuz, denizde bazı zorluklar vardır" olmuştu Pollen o gün, donanması için dünyanın en iyi nişan alma sistemini geliştirmeye karar verdi


İyi fikirlere her zaman ihtiyaç vardır ama bu seferki Arthur'un tüm yaşamını mahvetti


İngiltere'ye döner dönmez kayınpederini hedef kontrol sistemi araştırma ve geliştirme programı başlatmanın vatanlarına karşı bir görev olduğu ve işler yolunda giderse iyi de para kazanacaklarına ikna etti Arthur Linotype makinelerinin kusursuzluğu ve karışıklığını göz önüne alıp, bu işi becerebileceklerini düşünüyordu


Sonra, mekanik olarak çözmeye çalışacakları bir hipotez sorusu ortaya attı Soru, birbirine dokuz bin metre uzaklıkta, tam hızla birbirine yaklaşan ve birbirlerine bin üç yüz elli metre uzaklıktan geçecek olan iki gemi üzerine kuruluydu Bu yaklaşma sırasında ve iki gemi birbirinin yanından geçtikten sonra, on beş santim çaplı bir silahla sürekli isabetli atışlar yapmak için nasıl bir hesaplama yapmak gerekliydi?


İlk atışta merminin hedefe ulaşma süresi otuz saniye olacaktı Silah tekrar yüklenene kadar geçen sürede ise iki gemi birbirine 800 metre kadar daha yaklaşacaktı Her atışta uzaklık değiştiği için yeni hesaplamalar gerekecekti Dahası gemiler birbirine sabit bir hızda yaklaşıyor olmayacaktı Aslında iki gemi arasındaki uzaklığın değişme oranı bir değişkendi, çünkü iki gemi arasındaki açı da sabit kalmıyordu


Rüzgarın hızından başka, nem oranı, barometrik basınç, hava basıncı, atmosferdeki yoğunluk değişimleri, silahın namlusunun ısıyla genleşme oranı, silahtan ayrılan merminin momentumu gibi bir sürü etken de bu hesaplamayı etkileyecekti İlk başta hesaba katılmamasına rağmen dünyanın kendi etrafında dönüşü bile, eğer hedef farklı bir boylamdaysa merminin düşeceği yeri etkileyecekti


O zamanın teknolojik imkanlarıyla bu işin altından kalkılması mümkün değil gibi görünüyordu ki, gerçekten de öyleydi Bir grup matematikçi geminin güvertesinde oturmuş, her biri ayrı bir değişkeni hesaplarken, hedef gemi çoktan geçip gitmiş ve vardığı limanda tayfasına gece izni bile vermiş olurdu


Ama inatçı Arthur Pollen kolay yılacak biri değildi Buna verilecek teknik yanıt bir hesap makinesi yapmaktı Bu makine gözlemle girilecek görsel dataları değerlendirip sonucu vermeliydi Sonraki aşama ateş edecek geminin pozisyonu ve yönünün, ayrıca sıcaklık gibi değişkenlerin bu verilere eklenmesi olacaktı


Bu işleri yapacak makine, Pollen'in verdiği isimle Saat tüm çarklarıyla çalışıp silahların hedeflenmesi konusunda hızlı bir senaryo çıkarıyordu ve alet silahı otomatik olarak ateşliyordu Gözetleyicilerden gelen verilerle ayarlamalar yapılacak, sonunda her şey hazır olacaktı Bir önceki atışın isabetine göre Saat yeni hesaplamalarını yapacaktı Bu sağlandıktan sonra sistem, silahın ateş edebileceği kadar kısa süre içinde otomatik olarak ateş edecekti


1904'te Pollen temel bir tasarım yapmıştı Kuzeni, Arthur'a böyle bir şeye giriştiği için çıldırmış olması gerektiğini söylemişti Dediği gerçekleşiyordu Pollen bu fikri donanmaya götürüp bir gemide denenmesini istediğinde pek de hoş karşılanmamıştı Hala otuzlarında olan genç bir adamdı, denizle ilgili tüm deneyimi sadece bir günlük bir yolculuktu ve doğrudan söylenmese de bir Katolikti Majestelerinin filosunu destekleyen zenginlerin dahil olduğu sosyal çevrenin çok dışındaydı


Pollen amirallerin incelemesi için gemilerde kullanılan silahlardaki isabetli atış sorununu, bu soruna bulduğu çözümü anlatan belgeler hazırladı Ancak bunların işe yaraması ihtimali yoktu, çünkü bu belgeler amirallerin anlamayacağı kadar karışıktı Pollen deli bir bilgin gibi görülmeye başlamıştı Su altında giden gemiler, üzerlerinden kalkan uçaklarla öteki gemileri batırabilen savaş gemileri, radyo dalgalarıyla yönlendirilebilen roketler gibi çılgınca projeleri vardı


Pollen sonunda donanma komutanıyla görüşmeyi başardı Bu adam Pollen'i büyük bir hoşgörüyle dinledi ve icadını deneyebilmesi için birkaç gemiyi kullanmasına izin verdi İlk sonuçlardan o kadar etkilendi ki, bu icadın incelenmesi için resmi bir kurul oluşturdu Pollen'in donanmayı dahiyane fikrini kullanmaya ikna etmesi çabası başarıya ulaşmıştı Sonra ortaya Majestelerinin donanmasından Teğmen Frederic Dreyer çıktı


Bunun gibi hikayelerde mutlaka bir Dreyer olur


Dreyer, Pollen'in Saat'inin her detayını inceledi Karışık iç parçalan bile incelemesine izin verildi Dreyer notlar aldı, Pollen'le arkadaşlık etti, onu yemeğe çıkardı ve sistemin bir kopyasını yaptı Ancak Dreyer'ın kopyası başarısız oldu Pollen'in sistemi, transistörleri bırakın, vakum tüplerinin bulunmasından bile önce yapılmıştı


Linotype mühendisi bir nişan alma uzmanına dönüşmüştü ve mekanik cihazının kusursuz sonuçlar alabilmesi gerekiyordu Bu kusursuzluk birazcık zarar görürse, tüm hesaplar boşa giderdi John Harrison da yüz elli yıl önce ilk kronometreyi icat ederken santimetrenin on binde biri kadar hassaslıkla ayarlar yapmak zorunda kalmıştı Dreyer'ın yaptığı kopyanın başarısızlığı muhtemelen orijinalinin ince hesaplarından yoksun olmasıydı


Dahası, Dreyer gizliden gizliye, Saat'in üretimini yapmak için bir şirket kurmuştu Öyle belgeler hazırlamıştı ki, uzun süredir bu iş üzerinde araştırma yapıyormuş gibi görünüyordu Sonraki yıl Dreyer, Pollen'e cihazının denenmesi için yardımcı olurken, kendi sistemini de başka bir gemiye yerleştirmiş aynı zamanda bir deneme yapıyordu


Dreyer'ın çevirdiği oyunlar sonucu Pollen'in testi başarısız oldu Test daha yarısına gelmeden donanmanın adamları, Pollen'in verdiği sözleri gerçekleştiremediğini ilan etti O sıralarda testi yapılan Dreyer'ın saati ise Arthur'un cihazından daha üstün bir performans göstermişti Ancak önemli bir ayrıntı vardı; deneme sırasında Kraliyet Donanması'ndan bir görevli olarak Dreyer'in orada bulunması gerekiyordu ve deneme gerçekten sona ermeden bitmesi için emir veren grubun da içindeydi


Donanma için çalışan birinin hem o denemeye rakip olması, hem de seçici kurulda bulunması etik açıdan pek sorun yaratmamıştı Aslında günümüzün bazı politikacılarının da böyle bir durum pek umurlarında olmazdı


Uygun raporlar sunuldu, Pollen'in projesinden vazgeçildi Dreyer donanmayla bir anlaşma imzaladı Araştırmalara ilk kendisinin başladığını belgelerle ispat eden Dreyer'e Saat'in patenti verildi Gerçekler hasır altı edilmişti İyi fikirler işte böyle devlet anlaşmalarına dönüşüyordu


Hikayenin daha da trajik olan bir yönü var Zavallı Arthur sessiz kalmayı reddetti Çizim masasının başına oturdu ve Dreyer'ın modelinden çok daha üstün bir tasarımla ortaya çıkmaya karar verdi Birkaç yıl boyunca gizliden gizliye yeni tasarımı üzerinde çalışıp Dreyer'la savaşmaya çalıştı Ne yazık ki, Pollen kendine bir müttefik bulmuştu ve bu müttefik Amiral Charles Beresford'tu Beresford karizmatik biriydi ve aynı zamanda donanmanın başı Bobbie Fisher'a da düşmandı Ancak Beresford iyi bir müttefik değildi


Nihayet 1909'un sonlarında Beresford'un yardımlarıyla Pollen'in eline ikinci bir şans geçti Ama artık tüm donanma Dreyer sistemlerini kullanıyordu Pollen HMS Natal gemisine çıktı, malzemelerini yükledi ve cihazını yerleştirmeye başladı Geminin kaptanı Frederick Ogilvy idi


Sonunda Pollen'in karşısına dürüst ve makul bir adam çıkmıştı Bu kaptanın tüm kaygısı, donanmasına ve ülkesine hizmet edebilmekti Ogilvy, silahların teknik yanından çok etkilenen biri olduğundan Pollen'in makinesinin tüm detaylarını öğrendi Amacı bu fikri çalmak değil, en iyi şekilde kullanabilmekti Bu iki adam hemen arkadaş oldu ve İngiltere'nin denizlerdeki üstünlüğü amacında birleşti


Deneme büyük bir başarıyla gerçekleşti Pollen'in en son geliştirdiği Saat Dreyer'ın makinesinden daha üstündü Limana döndüklerinde Ogilvy Pollen'e kayıtsız şartsız ve hayatta olduğu sürece destek vereceğine ve donanmanın ona karşı olan tutumunu değiştirmek için elinden geleni yapacağına söz verdi Kader sanki önlerinde bir yol açmıyor, altı şeritli bir otoyol inşa ediyordu Pollen'in cihazının deneme seferinden dönüldükten sonra Ogilvy, Fisher'in onu HMS Excellent'a tayin ettiğini öğrendi


Excellent bir gemi değil, deniz silahları araştırmaları yapılan bir kara okuluydu Excellent'ın başına geçen birinin deniz silahları konusunda donanmanın en yetkin kişisi olduğu düşünülürdü Ogilvy kısa süre içinde Dreyer'ın donanmadan atılacağı ve Pollen'in alınacağı sözünü verdi Hiçbir düşman, Pollen Saati taşıyan bir kraliyet gemisine saldırmaya cesaret edemeyecekti


Uzun yolcuğunun mutlu sona ulaşmasından duyduğu heyecanla Pollen, Ogilvy ve subaylarına şampanya ve istiridye göndertti ve yeni haberleri beklemek üzere evine gitti Birkaç gün sonra Ogilvy ve adamları apar topar hastaneye kaldırıldı Pollen'in gönderdiği istiridyeler tifoluydu! Ogilvy bir ay içinde öldü Pollen onu tek destekleyen adamı öldürmeyi başarmıştı


Sonra Beresford karşıtı (aynı zamanda Pollen karşıtı, Dreyer destekçisi) bir subay Excellent'ın yönetimine geldi Ogilvy'nin son raporu, resmi bir rapor hazırlamaya fırsat bulamadığından sadece notlar halindeydi ve dikkate alınmadı Dreyer'ın çağın dehası olduğunu savunan karşıtları tarafından Pollen donanmadan uzaklaştırıldı


Altı yıl sonra Kraliyet Donanması Jutland'de bir savaş yaptı Savaş dokuz mil uzaklıktan başladı Gemiler on dört mil uzaklıktan bile ateş edebiliyordu İngilizler sürekli isabetsiz atışlar yapıyordu Ama The Queen Mary adındaki gemide Pollen sistemleri bulunuyordu ve isabetli atışlar yapıyordu


Donanma bu gemiyi savaştan önce dışarıdan satın almıştı Açılış atışlarında üç ya da dört isabetli atış yapmıştı Dreyer sistemleri taşıyan gemilerin ise en iyi skoru ikiydi Ama ne yazık ki, bu olaydan sonra donanmadan hiçbir hareket gelmedi Queen Mary isabet aldı ve battı Savaşın karışıklığında Almanlar çekildi İngilizlerin kaybı daha büyüktü Savaş iki yıl daha sürecekti


1925'de yıllar süren mahkeme savaşlarından sonra yaşlı ve yorgun Pollen sonunda Dreyer'in şirketinden patent hakları ihlali nedeniyle 30 bin sterlin aldı Dreyer uzun ve verimli bir meslek yaşamından sonra ikinci amiral unvanıyla ödüllendirildi ve emekliye ayrıldı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.