Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
izler, muraddan, sultan

Sultan 2. Murad'dan İzler

Eski 07-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sultan 2. Murad'dan İzler



Devletin başında bulunduğu otuz küsur yıllık dönem itibariyle, hayatından, hareket tarzından ve ufkundan hâlâ çok şey öğreneceğimiz Sultan 2 Murad, Çelebi Sultan Mehmed ile Dulkadir ailesinden Emine Hatun'un çocuğu olarak 1402'de Amasya'da dünyaya geldi Devrin büyük âlimlerinden ders alan Şehzâde Murad, 12 yaşına geldiğinde lalası Yörgüç Paşa'nın yanında Amasya valisi yapıldı ve eğitimine burada devam etti 2 Murad, 1421'de 32 yaşında vefat eden babası Çelebi Mehmed'in defninden sonra, 6 Osmanlı padişahı olarak 18 yaşında tahta çıktı, 3 Şubat 1451'de 48 yaşında Edirne'de vefat etti Ona, büyük bir gayretle Anadolu birliğini sağlamaya çalışan babası Çelebi Mehmed'den azim, sarsılmaz irade ve mücahede ruhu miras kalmıştıDevrinde, idarî, mülkî, hukukî müessese ve mekanizmalar intizam ve âhenkle işledi Dâima halkla birlikte oldu, Divan'da bizzat dava gördü, muharebe meydanlarında askerleriyle silâh arkadaşlığı yaptı, her alanda adaletin tesisine hassasiyet gösterdi Eğitim seviyesinin artmasına paralel olarak sayıları hızla artan kadıların hepsine görev verme imkânı sağlamak için, yargı görevlilerine nöbet süresi kuralını uyguladı


Mûsîki, şiir ve edebiyatı seven, yazdığı ustaca şiirleri kaydedilen, meclisinde faziletli insanları ve ince ruhlu sanat erbabını ağırlayan 2 Murad âlimleri himaye etmiş ve onları maddî bakımdan desteklemişti Devrinde manzum, mensur pek çok eserin yazılmasına ve tercümesine vesile oldu Yazılan eserlere misâl olarak, Yazıcıoğlu Ali Efendi'nin Tevarih-i Al-i Selçuk'u, Molla Arif Ali'nin Danişmendnâme'si, Yazıcıoğlu Mehmed Efendi'nin Muhammediye'si, Mercimek Ahmed'in Kabusnâme'si zikredilebilir Adına ithaf edilen pek çok eser İrşâdû'l-Murâd, İle'l-Murâd, Mesnevi-yi Murâdiyye ve Murâdnâme gibi isimlerle kayıtlara geçmiştir Halil İnalcık'a göre, onun teşvikiyle birçok Arapça, Farsça eserin Türkçeye çevrilmesi, Osmanlı kültürünün gelişmesi bakımından önemlidir Yazı dilinde açık ve anlaşılır bir Türkçe kullanılmasına önem vermiştir Özetle, "Dinimizi korumak, dilimizi korumakla mümkündür" hakikatini düstur edinmiştir


Osmanlı padişahları içinde âlim sayılacak derecede ilim tahsil etmiş ilk şahsiyet olan İkinci Murad, M Fethullah Gülen Hocaefendi'nin ifadesiyle, Fatih'i sînesinde yetiştiren ve Ehlullah'tan olduğuna şüphe bulunmayan bir padişahtır Allah'ın veli kulu Hacı Bayram Veli Hazretleri'ne teslim olmuş ve onun bir dediğini iki etmemiştir Dinî ilimler ve tasavvufa dilbeste ve âşina bir insandır Devlet işlerini bütün incelikleriyle bilip temsî1 eden bir insanın dinî işlerde aynı ölçüde hassas olması veya bunun aksi, ender-i nâdirâttandır Bu iki durum biri diğerinden bir şeyler eksiltmekle yaşayan iki zıt hayat tarzıdır Buna rağmen İkinci Murâd bu zor işin de üstesinden gelebilmiştir Evet, bir insana köy muhtarlığı dahi verilse eski safvetini zor korur Hâlbuki bunlar cihâna hükmederken dahi mümkün mertebe safvetlerini muhafaza etmişlerdir O, harp meydanlarındaki zaferleri, iktidar ve icraatı gönül saltanatı yanında oldukça küçük görüyordu


2 Murad, imar işlerine ehemmiyet verip çok eser bırakmasından dolayı Ebu'l-Hayr ve Ebu'l-Hayrat diye anılmıştır Edirne'de yaptırdığı Muradiye Camii ile Üç Şerefeli Camii, aynı zamanda külliye görevi görmüştür Ayrıca 174 kemeriyle dünyada hâlen bir benzeri olmayan Ergene civarında bir köprü ile karşı tarafta Uzunköprü kasabası onun en dikkat çeken eserleridir Burada, fakir ve yolcular için sabah-akşam sofra kurulan barınma yerleri, küçük çocukların eğitimi için Muallimhâne, Kur'an-ı Kerîm ve Mesnevî okunan Mevlevihâne yaptırmıştır Bursa'da ise 1426'da tamamlanan Muradiye Camii yanındaki misafirhane, medrese ve sabah-akşam yemek dağıtılan imarethâne öne çıkan eserleridir Ayrıca Selanik, Serez, Üsküp, Yanbolu ve Merzifon'da cami, mektep, hamam ve çeşmeler yaptırmıştır Ama asıl önemlisi, devletin başında bir padişah olarak en güçlü döneminde tahtından feragat etmek ve henüz bir delikanlı olan oğluna saltanatı bırakmak olgunluğunu göstermesidir


O, son derece dindar, Allah (celle celâlühü) ve Resulü'ne (salallahü aleyhi ve sellem) âşık bir padişahtır Osmanlı'yı toparlamış, neredeyse bütün bir ömrünü İslâm dünyasının, hususen Anadolu, Ortadoğu ve Mukaddes Topraklar'ın yeni Haçlı seferlerine karşı güvenliği için at üstünde tüketmiştir


Tahtı, Edirne'ye çağırdığı, geleceğin Fatih'i oğlu Mehmet'e bırakıp Manisa'ya giderken söylediği "Varalım bir iki gün zikredelim Mevla'yı,/Bize ısmarlamadılar bu yalan dünyayı" mısralarıyla dünya ile olan münasebetini dile getirmiştir Tarihte kaç hükümdar vardır ki, tacı tahtı böyle kalb huzuruyla bırakmış olsun?!


Ömrü hep harp meydanlarında geçmiş bir sultan; cesur, azim ve tedbir sahibi bir hükümdar; ince ruhlu, hassas, merhametli, güler yüzlü, verdiği söze sadık bir padişah olmuştur Asker ve sivil bütün tebaasının tamamen helâl rızıkla geçindirilmesi konusundaki hassasiyetini şöyle ifade etmiştir: "ve hem bu bizim leşkerimiz gaziler leşkeridir İmdi bunlara helâl lokma gerektir Şol padişah kim leşkerine haram lokma yedirir, o leşker haramî olur Haraminin hod sebatı olmaz"


Taraflı tarafsız bütün tarihçiler ve devrinin şâhitleri onun deha ve büyüklüğünde birleşmişlerdir Meselâ Bizans tarihçilerinden Dokas ve Halkondil, 2 Murad'ı, "O iyi bir zat olduğu gibi kalbinde hiçbir hilesi de yoktu Halka teveccühkâr ve fukaraya karşı cömertti Bu lütuflarını İslâm ve Hristiyan herkes hakkında yapmıştı O doğru ve âdil bir zâttı" sözleriyle takdir etmişlerdir Françes ise, onu, hilm ve mülâyemet sahibi, adalete ve hakkaniyete ziyadesiyle ehemmiyet veren, muharebelerde kendisini tehlikeye atan korkusuz bir hükümdar olarak tarif etmiştir


Hammer onun için, "Otuz senelik saltanatında, memleketi şeref ve hakkaniyetle idare ederek milletinin hatırasında mütedeyyin, lütufkâr, adil ve metin bir hükümdar namı bıraktı Harpte olduğu gibi sulh de dahi sözünün sadık eri idi" diyerek hakkını vermekten çekinmemiştir


Kaynaklar

1 İsmail Hakkı Uzun Çarşılı, Osmanlı Tarihi, I cilt, s 375–499, TTK Basımevi Ankara 1982

2 Yılmaz Öztuna, Türkiye Tarihi, c 2, s 387–431, Ötüken Yayınevi, İstanbul 1978

3 Ratip Kazancıgil, Edirne İmaretleri, Edirne Valiliği Yayınları, İstanbul 1999

4 Caroline Fınkel, Rüyadan İmparatorluğa Osmanlı, s 41, Çev: Zülâl Kılıç, Timaş Yayınları, İstanbul 2007

5 Samiha Ayverdi, Türk Tarihinde Osmanlı Asırları, c, 1, s 264–272, Damla Yayınevi, İstanbul 1977 6- Mustafa Armağan, Osmanlı'nın Mahrem Tarihi, s 37–41 Timaş Yay, İstanbul 2008

7 M Fethullah Gülen, Asrın Getirdiği Tereddütler-3, s 112, Nil Yay, İstanbul 2007

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.