Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
efsanesi, savaşı, troya

Troya Savaşı Efsanesi

Eski 07-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Troya Savaşı Efsanesi



Troya Savaşı Efsanesi Tarihi Gizemler




Zaman: İÖ 13 yüzyıl?
Mekân: Çanakkale'nin güneyi

Zeus bize ünü sonsuza kadar sürecekse de gelmesi çok uzun süren ve yerine getirilmesi çok uzun sürecek olan bu alameti gönderdi Yılan sekiz yavruyu ve onları yumurtlayan serçeyi yedi ki bu dokuz eder ve biz de Troya'da dokuz yıl savaşacağız ama onuncu yılda kenti alacağız HOMEROS, İÖ YAKLAŞIK 750

Troya Savaşı Efsanesi üç güzel kadın arasındaki rekabet hikayesiyle başlar: Zeus'un karısı Hera ve kızları Aphrodite ve Athena Aralarındaki kıskançlık ölümlü Kral Peleus ile yeni karısı deniz perisi Thetis'in düğünlerinde başlamıştı Uyumsuzluk tanrıçası Eris kutlamaya altın bir elma getirmiş ve bunun oradaki "en güzel kadına" bir armağan olduğunu söylemişti

Hera, Aphrodite ve Athena elmanın ve unvanın kendilerine ait olduğunu iddia ettiler Eris hiç de masumane olmayan bir öneride bulundu: Ailesindeki kadınlardan hangisinin elmayı hak ettiğine Zeus karar verecekti Zeus akıllılık edip bu görevi Troya kralı Priamos'un oğlu Paris'e aktardı

Hera kendisini seçtiği takdirde Paris'e akıllara hayallere sığmayacak derecede büyük bir güç vermeyi vaat etti Athena savaş alanında inanılmaz başarılı olacak tarihi bir zafer vereceğini söyledi Aphrodite ise, yeryüzünün en güzel kadınının aşkını vaat etti Paris, siyasal gücü ve askeri zaferi bir yana itip altın elmayı, kendisine o en güzel kadını vaat eden Aphrodite'e verdi

Bu karar yüzyıllar ötesine, "Paris'in Kararı" olarak ölümsüzleşerek gelmiştir



Flâman ressam Peter Paul Rubens'in bu 17 yüzyıl tablosunda Priamos'un oğlu Paris, altın elmayı Peleus'un düğünündeki güzellik yarışmasında Aphrodite'ye veriyor

DENİZE BİN GEMİ İNDİREN YÜZ

O dönemde dünyanın en güzel kadını, Zeus ile Leda'nın kızları Helena'ydı Ancak ne yazık ki, Helena, Sparta kralı Menelaos ile evliydi Daha da kötüsü, bu evliliğin Helena'nın diğer talipleri arasında büyük kavgalara neden olacağından korkan ölümlü üvey babası Tyndareos, bütün öteki Yunanlı hükümdar ve savaşçılardan Helena'nın Menelaos ile evliliğini koruyacakları sözünü almıştı

Troya'ya dönen Paris, kendisinin Sparta'ya, Troya elçisi olarak atanmasını sağladı Sparta'ya vardığında Aphrodite gücünü kullanarak Helena'yı Paris'e âşık etti İki sevgili Menelaos'un servetinin büyük bir kısmıyla Troya'ya kaçtılar Böylece Sparta kralının karısını ve servetini geri almak üzere Troya'ya karşı "bin gemi" gönderen Yunanlılar'ın açtığı on yıl sürecek olan savaş başlamış oldu

TROYA SAVAŞI: EFSANE Mİ, TARİH Mİ, HER İKİSİ Mİ?

Homeros'un İlyada'sında yer alan Troya Savaşı hikâyesi İÖ 750 yılından kalmıştır Ardından gelen Yunan tarihçileri, özellikle Herodotos ve Thucydides, Homeros'un hikâyesini kabul etmişler ve Troya'nın İlyada'dâ anlatıldığı gibi Hellespont (şimdi Çanakkale Boğazı) yakınlarında bir kent olduğuna ve Mykenaİ (Argos) kralı Agamemnon liderliğinde birleşen Yunanlılar'la yapılan Troya Savaşı'nın gerçek olduğuna inanmışlardır

Çağdaş yazarlar ve bilginler daha kuşkulu davranmaktadırlar Ne de olsa, Homeros'un hikâyesini ya da Troya'nın varlığını doğrulayacak tarihi kayıtlar yoktur Ancak İlyada'daki birleşik bir Yunan gücünün -belki de köle ve doğal kaynak elde etmek üzere-Batı Asya'ya uzun bir sefer düzenlemiş olması (Herodotos'a göre İÖ 1250 sularında) mümkündür



Homeros'un Troya'sı (Troya VI örneğine göre), aşılmaz surlarla sarılmış ve kulelerle korunuyor

İLYADA'NIN TUNÇ ÇAĞI BAĞLAMI

İÖ 13 yüzyıl Akdeniz'i Homeros'un zamanından çok uzaksa da, İlyada'dâ artık doğru olduğunu bildiğimiz belirli pek çok tanım vardır Örneğin İlyada'nın ikinci kitabında Troya'ya karşı silahlı birlik gönderen 164 şehrin listesi ve kısmen de tanımları yer almaktadır Homeros'un saydığı yerlerin çoğu kendi zamanında biliniyordu

Ancak Michael Wood'un in Search of Trojan War adlı eserinde belirttiği gibi listede Homeros zamanında çoktan terk edilmiş ve Yunan coğrafyacılarının bilmedikleri pek çok yer de vardı Çağdaş arkeolojik ve tarihi araştırmalar artık bunların gerçek mekânlar olduklarını ve Homeros'un onların konumlarını doğru olarak bildirdiğini göstermiştir



(Solda) Troya'da ana giriş kapısı ve kule Homeros, Troya'yı "zarif kuleleri" olan bir şehir olarak anlatmıştı Bu tanım Hisarlık'taki surlara uymaktadır (Sağda) Homeros'un Troya'sının Türkiye'de Hisarlık'taki höyükte olduğu fikrinin savunucusu Heinrich Schliemann



Hisarlık höyüğü kesitinde birbiri üstüne binmiş katmanlar görülüyor

TROYA GERÇEK BİR YER MİYDİ? ARKEOLOJİK KANITLAR

Ya Troya? Arkeologlar ve tarihçiler çok uzun zaman boyunca Çanakkale'nin güneyinde tarihte Troad diye anılan bölgede bu kentin kalıntılarını aramışlardır En çok ilgi çeken bölge Homeros'un tanımladığı Troya coğrafyasına uygun olan Hisarlık höyüğüdür Homeros'un Troya için verdiği ayrıntılardan pek çoğu -tam ve kusursuz olmamakla birlikte- arkeolojik araştırmaların bölgede ortaya çıkardığı buluntulara uygundur

Troya'nın araştırılmasında başta gelen kişi Heinrich Schliemann'dır Schliemann, 1870 ile 1890 arasında Hisarlık'ta kazılar yapmış, höyükte birbiri üstünde dokuz kent tespit etmiştir (Bunlar I-IX olarak numaralanmıştır) Daha sonraki yıllarda Cari Blegen ve daha yakın zamanlarda Manfred Korfmann gibi arkeologlar tarafından Hisarlık'ta yapılan kazılar pek çok ara dönemi ortaya çıkarmıştır

Schliemann ya da diğerleri burasının Homeros'un Troya'sı olduğunu kanıtlayan herhangi bir şey bulmamışlarsa da, Hisarlık'taki arkeolojik kanıtlar, özellikle de Troya VI ve VII(a) katmanları Homeros'un zaman ve mekân tanımlarının ayrıntılarından bazılarına uyum göstermektedir

Homeros'un İlyada'da Troya'yı "zarif kuleleri" ve "büyük kapıları" olan bir şehir olarak tanımlaması epey büyük ve etkileyici olan Troya VI'ya uymaktadır Homeros, Troya'nın surlarının görkemli bir savunma yapısı olduğunu ama batı kanadının o kadar güçlü olmadığını söylemektedir

Troya Vl'nın çevresindeki surlar dört metre eninde ve kimi yerlerde dokuz metre yüksekliğindedir ama batı yanındaki inşaat çok daha zayıftır Homeros şehrin ana girişinde büyük bir kuleden söz etmiştir Arkeologlar Troya VI'nın ana girişinde gösterişli bir kapı bulunduğunu saptamışlardır

Hisarlık/Troya sakinlerinin Miken dünyasıyla ilişkide olduğu anlaşılmıştır: Kazıda Yunanistan'dan Tunç Çağı eserleri, özellikle Miken çömlekleri bulunmuştur Schliemann'ın çıkardığı gösterişli nesneler güçlü bir kraliyet ailesinin bulunduğunu göstermiştir "Priamos'ın Hazinesi" içinde, altın yüzükler, bilezikler ve biri "Helena'nın Mücevherleri" olarak anılan iki soluk kesici altın taç vardır

Schliemann'ın karısı Sophie'nin mücevherleri takınmış olarak çekilmiş fotoğrafı Schliemann'ın büyük egosunun ve ün düşkünlüğünün simgesi olmuştur Daha sonraları bu hazinenin aslında Troya II'den (Dokuz kentlik dizinin ikincisi) kaldığı anlaşılmıştır Sonuçta, bu eserler Troya Savaşı'ndan bin yıl öncesine aittir Hazine, İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda esrarengiz bir biçimde ortadan kaybolmuş ama sonra 1990'larda Moskova'da ortaya çıkmıştır

Son olarak, Troya VI ve Troya VII dönemlerinin sonunda yangın ve yıkılmış taş izleriyle büyük bir olayın izleri vardır Ancak Troya VI askeri bir güç tarafından değil de, deprem sonucu yıkılmış görünmektedir Truva VII'nin bir savaşta yıkılmış olması olasılığı daha güçlü olduğundan Homeros'un Troya'sına en yakın olan da budur



(Solda) Schliemann'ın arkeolojik çalışması sona erdikten yüz yıl sonra Hisarlık höyüğünde kazılar devam etmektedir 1997'de kuzeybatıya dönük Tapınak'tan bir görüntü Schliemann dokuz ayrı yerleşim katmanı bulmuşsa da daha sonraki çalışmalar ara katmanlar da olduğunu ortaya çıkarmıştır (Sağda) Priamos'un hazinesinden altın salçalık Hazine, İkinci Dünya Savaşı sonunda Berlin'den kaybolmuş ve sonra Moskova'da bulunmuştur

TROYA ATI

Homeros, Troya at terbiyeciliğinden sık sık söz eder At kemikleri ve atlara ilişkin malzeme buluntuları kesin olmamakla birlikte yine Homeros'un Troya'sına uymaktadır Troya Atı'nı çok kimse bilir Yunanlılar tahtadan dev bir at yapmışlar ve bunu Athena'ya bir armağan olarak Troya kapılarında bırakmışlardır Yunan ordusu daha sonra Helena'nın kaybını kabul etmiş olarak geri çekilmiştir Troyalılar zaferi kazandıklarına inanarak dev atı kentlerinin içine almışlardı

Gece karanlığında atın içinde gizlenmiş olan bir Yunan askeri birliği çıkıp şehrin kapılarını dışarıda gizlenmiş olan askerlere açmışlardı Böyle bir saldırıya hazırlıklı olmayan Troya erkekleri öldürülmüş, kadınlar yakalanıp köle ve odalık olarak satılmak üzere Yunanistan'a götürülmüştü Helena da Yunanlılar tarafından yakalanıp kocasına iade edilmişti

Homeros'un anlattığı bu Troya Atı'nın tarihi bir geçerliliği olabilir Yakındoğu'da İÖ 13 yüzyıldan kalma yazılı metinlerde ve resimlerde bir kentin savunmasını yıkmak için at biçimli koçbaşları kullanıldığı belirtilmiştir Tarihçi Michael Wood, İlyada'daki Troya Atı'nın da böyle bir "kuşatma makinesinin biçim değiştirmiş bir hatırlanması olabileceğini ileri sürmüştür



(Solda) İÖ 7 yüzyıl sonlarından kalma Mikonos'ta Troya Atı kabartmalı bir amfora (Sağda) Schliemann'ın karısı Sophie, "Priamos'un Hazinesi"nden takıları takınmış Buna benzer fotoğraflar Schliemann'ın keşiflerine karşı büyük ilgi uyandırmış ama onun aşırılıklarını ve egosunu da gözler önüne sermişti

TROYA GERÇEK Mİ, EFSANE Mİ?

Troya Savaşı'nın efsane mi, tarih mi, yoksa her ikisi de mi olduğu kesin olarak saptanamaz İlyada'da Tunç Çağı coğrafyasının, politikasının ve maddi kültürünün bazı doğru tanımları bulunmaktadır ve hikâyenin tümünde bir gerçeklik de bulunmaktadır Ancak Troya Savaşı efsanesinin ayrıntılarının doğrulanıp doğrulanamayacağı konusunda Amerikan klasikçisi Jeremy B Rutter'in sözleri akıldan çıkarılmamalıdır: "Troya Savaşı'nın tarihselliğine inanmak ya da inanmamak, sonunda insanın benimsediği görüşe göre bir inanç eylemidir"

Troya Savaşı'nın sanata yansımasına bakacak olursak iki önemli yapıt öne çıkar Biri, Hector Berlioz'un, librettosunu Vergilius'un Aeneis'inden esinlenerek kendisinin yazdığı ve 1855-58 yılları arasında bestelediği (ilk bölümü olan Troyalılar Kartaca'da, ilk kez 1863'te Paris'te sahnelenmişti) lirik tragedya Troyalılar, öbürü ise ünlü antik çağ oyun yazarı Euripides'in alevler içindeki Troya'dan bir dizi acıklı tablo sergileyen Troyalılar'ıdır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.