Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
destanı, kazılık, koca, oğlu, yigenek

Kazılık Koca Oğlu Yigenek Destanı

Eski 07-26-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kazılık Koca Oğlu Yigenek Destanı



Kazılık Koca Oğlu Yigenek Destanı



Kazılık Koca Oğlu Yigenek Destanı Kam Gön oğlu Han Bayındır yerinden kalkmıştı Kara yerin üzerine ak otağını dikmişti Alaca gölgeliği gök yüzüne yükselmişti Bin yerde ipek halıcığı döşenmişti İç Oğuz, Dış Oğuz beyleri sohbete toplanmıştı Yeme içme idi

Kazılık Koca derlerdi bir kişi var idi Bayındır Han'ın veziri idi Şarabın keskini başına çıktı Kaba dizi üzerine çöktü Bayındır Han'dan akın diledi Bayındır Han izin verdi Nereye istersen git dedi

Kazılık Koca iş görmüş, işe yarar odamdı İşe yarar yaşlılarını yanına topladı, teçhizat ve levazımı île yola girdi Çok dağlar, dere tepe geçti Günlerden bir gün Düzmürd Kalesi'ne geldi Karadeniz kenarında idi Ona erişip kondular

O kalenin bir tekürü var idi Adına Arşın oğlu Direk Tekür derlerdi O kafirin altmış arşın boyu var idi Altmış batman gürz vururdu, çok kuvvetli yay çekerdi Kazılık Koca kaleye yetişir yetişmez cenge başladı Sonra o tekür kaleden dışarı çıktı, meydana girdi, er diledi Kazılık Koca onu görür görmez yel gibi yetişti, tutkal gibi yapıştı Kafirin ensesine bir kılıç vurdu, zerre kadar kestiremedi Sıra kafire geldi O altmış batman gürz ile Kazılık Koca'ya tepeden aşağı tutup çaldı Yalan dünya başına dar oldu düdük gibi kan fışkırdı Kazılık Koca'yı yakolayıp tutup kaleye koydular Yiğitleri durmayıp kaçtılar Kazılık Koca tam on altı yıl kalede esir oldu Sonra Emen derlerdi bir kişi altı kerre varıp kaleyi alamadı

Meğer hanım, Kazılık Koca esir olduğu vakit bir oğlancığı var idi Bir yaşında idi On beş yaşına girdi, yiğit oldu Babasını öldü biliyordu Yasak eylemişlerdi, esir olduğunu oğlandan saklıyorlardı O oğlanın adına Yigenek derlerdi

Günlerden bir gün Yigenek oturup beyler ile sohbet ederken, Kara Göne oğlu Budak ile uyuşamadı Birbirine söz atıştılar Budak der: Burada boş laf edip ne yapıyorsun, mademki er diliyorsun, varıp babanı kurtarsana, on altı yıldır esirdir dedi Yigenek bu haberi işitince yüreği oynadı, kara bağrı sarsıldı Kalktı Bayındır Han'ın huzuruna vardı, yere yüz koydu, der:

Sabah erken sapa yerde dikilince ak otağa

Atlas ile yapılınca mavi gölgelikli

Tavla tavla çekilince yiğit atlı

Çağınp yardım isteyince bol çavuşla

Çalkandığında yağ dökülen bol nimetli

Darda kalmış yiğidin arkası

Zavallının biçarenin ümidi

Türkistanın direği

Yırtıcı kuşun yavrusu

Amıt suyunun aslanı

Karacuğun kaplanı

Devletli han medet

Bana asker ver, beni babamın esir olduğu kaleye gönder dedi

Bayındır Han buyurdu, yirmi dört sancak beyi gelsin dedi Önce Demirpakı Derbendinde bey olan, kargı mızrak ucunda er böğürten, hasıma yetiştiğinde kimsin diye sormayan Kıyan Selçuk oğlu Deli Dündar seninle beraber varsın dedi Aygır Gözler Suyu'ndan at yüzdüren, elli yedi kalenin kilidini alan Eylik Koca oğlu Dülek Evren beraber varsın dedi Çift burçtan kayın oku durmadan geçen Yağrıncı oğlu Kalmış seninle beraber varsın Üç kerre düşman görmese kan ağlayan Toğsun oğlu Rüstem beraber varsın dedi Ejderhalar ağzından adam alan Deli Evren beraber varsın Yer yüzünün bir uçundan bir ucuna yetişeyim diyen Soğan Sarı beraber varsın Sayılmakla Oğuz erenleri tükense olmaz Bayındır Han yirmi dört kahraman sancak beyini Yigeneğe arkadaşlığa verdi Beyler toplanıp hazırlıklarını yaptılar

Meğer o gece Yigenek rüya gördü Rüyasını arkadaşlarına söyledi, görelim hanım ne söyledi:


Der: Beyler birdenbire kara başım, gözüm uykuda iken rüya gördü Ela gözümü açıp dünya gördüm Ak boz atlar koşturan alplar gördüm Ak miğferli alpları yanıma aldım Ak sakallı Dede Korkut'tan öğüt aldım Ataca yatan kara dağları aştım İleri yatan Karadeniz'e girdim Gemi yapıp gömleğimi çıkardım yelken kurdum İleri yatan denizi deldim geçtim Öteki kara dağın bir yanında alnı başı parlayan bir er gördüm Kalkıp yerimden doğruldum Kargı dilli öz mızrağımı kaptım Karşılayıp o ere vardım Karşısından o eri mızraklayacağım zaman denedim Göz ucu île o ere baktım Dayırn Emen imiş onu bildim Döndüm o ere selam verdim Oğuz

ellerinden kimsin dedim Gözkapaklarını kaldırıp yüzüme baktı Oğul Yıgenek nereye gidiyorsun dedî, söyledi Ben dedim: Düzmürd kalesine gidiyorum, babam orada esir imiş dedim Burada dayım bana söyledi:

Der:

Yetiştiğinde yel yetişmezdi yedi vurgunum

Yedi bayırın kurduna benzerdi yiğitlerim

Yedi kimiyle kurulurdu benim yayım

Kayın dalı tüylerinden som altınlı benim okum

Yel esti yağmur yağdı yükü koptu

Yedi defa vardım o kaleyi alamadım geri döndüm

Benden daha er çıkmayasın Yigeneğim dön

dedi Yigenek rüyasında dayısına söylemiş:

Der:

Kalkıp yerinden doğrulduğunda

Ela gözlü bey yiğitleri yanına almadın

Adı belli beylerle sen at koşturmadın

Beş akçeli süvarileri arkadaş ettin

Onun için o kaleyi sen alamadın

demiş Yigenek yine der:

Kese kese yemeğe yahni güzel

Kesme gününde kumandan hızlı güzel

Daim geldiğince dursa devlet güzel

Bildiğini unutmasa akıl güzel

Hasmından dönmese kaçmasa erlik güzel

dedi

Bu rüyayı Yigenek arkadaşlarına hikaye eyledi Meğer dayısı Emen orada yakın idi Cümle beylerle arkadaş olup gittiler Düzmürd Kalesine yetişince etrafını çevirip gittiler kondular

Kafirler bunları görünce Arşın oğlu Direk Tekür'e haber verdiler O mel'un da kaleden dışarı çıkıp bunların karşısına geçti, er diledi Kıyan Selçuk oğlu Deli Dündar yerinden kalkı verdi, altmış tutam sivri mızrağını koltuğa kısıp o kafiri karşısından mızraklayayım dedi, mızraklayamadı Kafir Tekür yakalayıp zorladı, mızrağını çekti elinden aldı O altmış batman gürz ile Dündar'ı tepeden aşağı tutup çaldı Geniş dünya başına dar oldu Cins atını çevirdi, çekilip döndü Ondan sonra Dönebilmez Dülek Evren altı kanatlı çomağı ile at tepip gelip yukarıdan aşağı kafire şiddetle vurdu, yenemedi Tekür yakalayıp elinden çomağını aldı, ona da gürz ile vurdu O da cins atını çevirdi döndü Hanım, yirmi dört sancak beyi Tekür'ün elinde perişan oldu Sonra Kazılık Koca oğlu Yigenek, taze yiğitcik yaradan Allah'a sığındı, ölümsüz mabudu övdü, der:

Yücelerden yücesin

Kimse bilmez nicesin

Aziz Tanrı

Sen anadan doğmadın

Sen babadan olmadın

Kimsenin rızkını yemedin

Kimseye güç etmedin

Bütün yerlerde birsin

Sen daim ve baki olan Allahsın

Ademe sen taç giydirdin

Şeytana lanet kıldın

Bir suçtan ötürü huzurundan sürdün

Nemrud göğe ok attı

Karnı yarık balığı karşı tuttun

Ululuğuna haddin yok

Senin boyun kaddin yok

Veya cism ile ceddin yok

Vurduğunu ulutmayan Ulu Tanrı

Bastığını belirtmeyen belli Tanrı

Kaldırdığını göğe yetiştiren güzel Tanrı

Kızdığını kahreden kahhar Tanrı

Birliğine sığındım Rabbim kadir Tanrı

Medet senden

Kara elbiseli kafire at tepiyorum

İşimi sen yoluna koy

dedi Hemen at sürdü Yel gibi yetişti, tutkal gibi yapıştı Kafirin omuzuna bir kılıç vurdu Giyimini kuşamını doğradı, altı parmak derinliğinde yara açtı Kara kanı fışkırdı, kara kalçası, çizmesi dolu kan oldu Kara başı bunaldı darda kaldı Hemen döndü kaleye kaçtı Yigenek ardından yetişti Kale kapısına girmişken kara çelik öz kılıcı ile ensesine öyle çaldı ki başı top gibi yere düştü Ondan sonra Yigenek atını döndürdü askerin yanma geldi

Esir olan Kazılık Koca'yı bırakı vermişler, çıkıp geldi Hay bey yiğitler kafiri kim öldürdü diyerek söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Der:

Develerin dişisini gebe koydum

Erkek midir dişi midir onu bilsem

Kara elimin koyununu gebe koydum

Koç mudur koyun mudur onu bilsem

Ela gözlü güzel helalimi hamile koydum

Erkek midir kız mıdır onu bilsem

Bre bey yiğitler haber bana Yaradanın aşkına

dedi Yigenek burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Der:

Develerin dişisini gebe koydun erkek oldu

Kara elde koyununu gebe koydun koç oldu

Ela gözlü güzel helalin! hamile koydun aslan oldu

dedi Yigenek babası île görüştü Ondan sonra gerikalan beyler görüştü Sonra hep birden beyler kaleye yürüyüş ettiler, yağmaladılar

Babası ile Yigenek gizli yaka tutarak koklaştılar, iki hasret birbiriyle buluştular, ıssız yerin kurdu gibi uluştular Tanrı'ya şükürler kıldılar

Kalenin kilisesini yıkıp yerine mescit yaptılar Aziz Tanrı adına hutbe okuttular Kuşun alaca kanım, kumaşın arısını, kızın güzelini, dokuz katlı içlenmiş süslü elbise, cübbe Bayındır Han'a hisse çıkardılar Geri kalanını gazilere bağışladılar Döndüler, evlerine geldiler

Dedem Korkut gelip destan söyledi, deyiş dedi Bu Oğuzname Yigeneğin olsun dedi

Dua edeyim hanım: Yerli kara dağların yıkılmasın Gölgeli koca ağacın kesilmesin Ak sakallı babanın yeri cennet olsun Ak bürçekli ananın yeri cennet olsun Ahir sonu an imandan ayırmasın Ak olnında beş kelime dua kıldık kabul olsun Günahınız adı güzel Muhammed Mustafa'nın yüzü suyuna bağışlasın hanım hey!

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.