Prof. Dr. Sinsi
|
Truva Şavaşı
Truva Şavaşı - Truva Şavaşı Tarihi - Truva Şavaşı Hakkında
Truva'nın yeri nerede?
Truva Savaşı neden çıktı?
Savaşın ayrıntıları ve sonrasında neler oldu?
1 Truva Nerededir?
Truva (Troia, Troy, İlion, İlias ya da İlium), Küçük Asya (Asia Minor) denen Anadolu'nun kuzeybatısındaki Troas bölgesinde bir sırtın üzerinde, Çanakkale'nin 30 km kadar uzağındaki Hisarlık Tepesi üzerinde dokuz kere yıkılıp yeniden kurulmuş olan bir şehirdir Truva, deniz baskınlarından korunacak kadar içeride olmasına karşılık, Hellespontos (Çanakkale) ile Karadeniz'i bağlayan ticaret yollarına egemen olacak kadar da denize yakın bulunduğundan yeri önemliydi 1873 yılında Alman arkeolog Schliemann'ın kazılarına başladığı güne kadar yeri hakkında türlü söylentiler vardı Schliemann'ın kazılarına sonradan arkeolog Dörpfeld devam etti Her yıkılışında yeniden yapılmış olan ticaret kentinde 9 tabaka ortaya çıkarıldı Homeros'un Yunanlılar tarafından işgal edilip yakıp yıkıldığını anlattığı İliyada destanındaki Truva, İ Ö 15-12 yüzyıla ait olan 6 tabakadır
Efsanelere göre şehri ilk kuran Trak'lardır Bunlar İsa'dan önce 3000 yıllarında Boğazlar yolu ile Anadolu'ya geliyorlar ve Çanakkale dolaylarını dolaşıyorlar Sonra Hisarlık Tepesini şehir yapmaya elverişli buluyorlar ve ilk Truva şehrini kuruyorlar Yine efsanelere göre şehir bilinmeyen bir zamanda kim olduğu bilinmeyen Tros (veya Dardanos) adlı kral tarafından yapılıyor Akha'ların Iliada'da anlatıldığı gibi yakıp yıktıkları şehir altıncı Truva'dır Truva şehri tarihte birkaç defa yıkılmış ve tekrar yapılmıştır Schliemann'a göre Truva'da birbiri üzerine dokuz şehir kurulmuştur İlk şehir taş devrinin sonlarında, son şehir ise Romalılar tarafından yapılmıştır 6 şehrin etrafındaki surlar efsanelere göre eski Truva kralı Laomedon tarafından Tanrılara (Poseidon, Apollon) yaptırıldığından çok sağlam ve kalındır Truva şehri bu yüzden o zamanlar hiç alınamaz olarak bilinirdi Ama Truva'nın ilk krallarından Laomedon, Herakles'i kızdırdığından Herakles, Telamon'la birlikte bir ordu toplayıp bir günde Truva'yı zaptetmişti Bu olay, Agamemnon komutasındaki kuşatmadan onyıllar önce olmuştu
Truvalılar, ticaret gemileri ile kara, Marmara ve Ege Denizinde ticaret yaparak çok zengin olmuşlardı Çanakkale Boğazının, Ege Denizinin giriş kapısında olduğundan aynı zamanda boğazı da kontrol altına almışlardır Halbuki bu sırada Minos devleti, Akha'lar tarafından yıkılmış, Ege Denizi ticareti ve Çanakkale boğazı bunlar tarafından ele geçirilmek istenmiştir İşte bu rekabet yüzünden Truvalılar ile Akha'lar arasında hep bir sürtüşme olmuştur Truva şehrinin Priamos isminde 50 çocuk babası bir kralı vardı Priamos, Laomedon'un sağ kalan tek oğluydu Diğerlerini Herakles öldürmüştü Pekçok cariyesi ve sevdiği eşiyle mutlu olan Priamos'un ilk oğlu Hektor, ikincisi de Paris'ti Priamos'un karısı Hekabe bir gece tuhaf bir rüya gördü
2 Hekabe'nin Rüyası
Kraliçe Hekabe yine hamileydi ve rüyasında bir çocuk yerine bir meşale doğurduğunu gördü Meşalenin alevlerinin Truva şehrini yakıp kül ettiğini gördü Hekabe, rüyasını kocası Priamos'a anlattı Kahinlerin "bu çocuk ileride Truva'nın yıkılmasına sebep olacak" diye kralı uyarmasıyla, çocuk doğar doğmaz Priamos'un izniyle yokedilmesi için güvendikleri bir uşağa verildi Fakat uşak bu güzel erkek bebeği öldürmek yerine İda Dağı'nın (Kazdağı) yamacında bir derenin kenarına bırakıp saraya döndü Bebeği bir dişi ayı buldu ve onu 5 gün süreyle emzirdi Sonra bir çoban bebeği buldu ve onu evlat edinip büyüttü ve çocuğa Paris adını verdi Paris büyüdü ve çok yakışıklı bir delikanlı oldu İda dağında çobanlık yapmaya başladı
3 Peleus ile Thetis'in Düğünü
Olympos'lular kavga ve nifak tanrıçası olan Eris'ten hiç hoşlanmazlar, verdikleri şölenlere onu çağırmazlardı Savaş tanrısı Ares'in kızkardeşi Eris, bu yüzden günün birinde öc alacağına yemin etmişti O gün geldi çattı sonunda Kral Peleus (Akhilleus'un babası) ile nereidlerden (su perileri) Thetis (Akhilleus'un annesi) Tesalya'daki Pelion Dağı'nın tepesinde evleniyorlardı Kentauros Kheiron, düğün hediyesi olarak yakın arkadaşı Peleus'a özel bir mızrak ediye etti (Bu mızrak daha sonra Akhilleus tarafından Truva'da kullanılacaktır) Denizler tanrısı Poseidon'da düğün hediyesi olarak batı rüzgarı Zephyros'un iki atını hediye etti Düğüne ölümsüzler ve bütün ölümlüler çağırılmıştı ve bir tanrıça olup ölümsüz olduğu halde Eris yine davet edilmemişti Kavga ve nifak tanrıçası duruma kızdı ve bir zamanlar Herakles'ten aldığı altın elmanın üzerine "En güzel kadına" yazarak şölene gitti Tanınmasın diye kıyafetini değiştirerek davetliler arasına karıştı Sonra elmayı konukların arasına orta yere atıverdi Bütün tanrıçalar elmaya sahip olmak istediler fakat sonra adaylar elene elene üçe indi Hera, Aphrodite ve Athena Onlar da kararı Zeus'un vermesini istediler Zeus zor durumda olduğunu anladı Athena öz kızıydı, Hera eşiydi ve Aphodite ise güzelliği herkes tarafından kabul edilen bir tanrıçaydı Zeus bu zor görevi İda Dağında çobanlık yapan Paris'e yıktı
4 Paris'in Hakem Seçilmesi
Bir adı da Alexandros olan Paris, İda Dağına çobanlık yapmaya devam ediyordu Zeus elçi olarak Hermes'i görevlendirdi Hermes ve üç tanrıça altın elmayı da yanlarına alarak İda Dağına giderek Paris'i buldular Paris önce korkudan kaçmaya kalktı Hermes, Zeus'un adına bu seçimi yapması gerektiğine onu ikna etti Tanrıçalar Paris'i etkileri altına almak için türlü kandırmacalar yaptılar, onu ikna etmeye çalıştılar Paris, kararı kendisinin vereceğini öğrenince ilk önce çok şaşırdı Kulübesine girerek "tek tek içeri gelin" dedi İlk önce içeriye Hera girdi ve "beni seçersen Avrupa ile Asya'nın tek kralı yapacağım" dedi Hera dışarıya çıktı, içeriye Athena girdi ve "beni seçersen bir bilgin olursun ve ayrıca girdiğin bütün savaşlarda sürekli zafer senin olacak, sana sonsuza kadar unutulmayacak bir şöhret" dedi Nihayet Aphrodite ise "beni seçersen sana dünyanın en güzel kadınını veririm" dedi Paris üçünün de dışarıda beklemesini rica etti Altın elma elinde bir süre düşündükten sonra dışarıya çıktı Bir süre daha düşündükten sonra altın elmayı Aphrodit'e uzatıverdi Athena ve Hera bu duruma kızdılar ama o an belli etmeyerek ayrıldılar Daha sonra Truva savaşının ilerleyen safhalarında Zeus'un eşi olan Hera bunun intikamını almak için Truva'lılara karşı olacak ve Zeus'u uyutarak Truva'lıların başarısız olmalarını sağlayacak, Athena ise savaş sırasında desteğini yunanlılardan tarafa koyacak ve Akha ordusuna yapacağı türlü yardımlarla Truva'lıların işini zorlaştıracaktı
5 Paris'in Sparta'ya gidişi
Dünya'nın en güzel kadını Zeus ile Leda'nın kızları, Kastor ile Polluks'un kardeşi olan Helena idi ve güzelliği hem tanrısal hem de dillere destandı Helena'nın babalığı Tyndareos üvey kızını kararsızlıktan birtürlü evlendirememişti Sonunda tüm taliplilerden darılmayacaklarına dair söz aldıktan sonra ve biraz da Odysseus'un da araya girmesiyle kızı Agamemnon'un kardeşi Menelaos'a verdi Damat Menelaos'u da Sparta'ya kral yaptı Ama Aphrodit bir söz vermişti Paris'e Dünyanın en güzel kızı Paris'in olacaktı Paris uzun gemi yolculukları yaparak Sparta'daki Lakonia'nın ünlü şehirlerinden Thérapne yakınlarındaki Amyklai'ye Aphrodite'nin de yardımıyla sonunda ulaştı Paris karaya çıkınca ilk iş olarak Eurotas ırmağında yıkandı Temiz ve şık elbiselerini giydi ve Sparta'ya doğru yola koyuldu Bölgenin başkenti olan Sparta o zamanlar Atreus'un oğlu Menelaos tarafından yönetiliyordu Menelaos'un ağabeyi Agamemnon ise zenginliği ile meşhur bir kraldı ve Mykenai'de hüküm sürüyordu Menelaos Paris'i güler yüzle karşıladı Onu günlerce ağırladı Bir süre sonra Menelaos kendisinin bir iş için (O günlerde Menelaos’un Girit’te yaşayan büyükbabası Katreus ölmüştür Menelaos Girit’teki cenaze törenine gitmek zorunda kalır) Girit'e gitmesi gerektiğini söyleyerek hiç kuşku duymadan Sparta'dan ayrıldı Ayrılırken de gelen konuklarını iyi ağırlamasını da karısı Helena'ya söyledi Paris ve Helena, Menelaos'un yokluğunda, yalnız kaldıkları bir an Helena'ya Aphodit'in vaadinden ve yaptığı hakemlikten bahsetti Aphodite zaten ilk günden beri sürekli olarak Paris'in yakışıklılığını artırıyor ve Helena'nın Paris'e aşık olmasını sağlamak için elinden geleni yapıyordu Paris de Helena'ya sürekli ilgi gösterip onu hediyelere boğuyordu Sonunda Helena ona aşık oldu ve Truva'ya kaçmaya razı oldu Menelaos'un hazinesinden taşıyabilecekleri kadarını alıp, Helena'nın kızı Hermione'yi de geride bırakarak kaçtılar
6 Paris Helena'yı kaçırıyor
Menelaos döndüğünde ise sarayda ne Paris'i ne de karısı Helena'yı bulabildi Çılgına dönen Menelaos'un aklına Helena'nın üvey babası Tyndaros'a verilen o eski söz geldi Sözün tutulmaması savaş demekti Helena ve Paris, Hera'nın çıkardığı bir fırtına yüzünden Sidon'a (Fenike) sürüklendiler Şehrin kralı tarafından iyi karşılanmalarına rağmen Paris şehri ele geçirip yağmaladı Fenikeliler intikam almak için gemilerle peşlerine düştüler Paris, kendi adamlarının bazılarını kaybetmesine rağmen onları geri püskürttü Takip edilmek endişesiyle Kıbrıs'ta bir süre oyalandılar Menelaos tarafından artık rahatsız edilmeyeceklerine emin olunca da yola çıktılar Mısır'a uğradılar Kral Proteus, onlara çok büyük konukseverlik gösterdi Ama aralarındaki ilişkinin özelliğini bir şekilde öğrendi Kızıp Paris'i krallığının dışına attırdı, Helena'yı da alıkoydu Sonra da Menelaos'a haber gönderdi gelsin karısını alsın diye Haberciler daha Menelaos'a ulaşmadan, Helena kaçmayı kafasına koydu Paris uzun süre onu almak için gelemeyince, Menelaos'un hasretine dayanamayarak kocasına dönmek üzere bir gemi bulmak için şehirden kaçtı ama limanda karşısına Paris çıktı İkisi bir gemi bulup türlü zorluklarla sonunda Truva'ya doğru yola çıktılar
7 Ordu Savaş için toplanıyor
Menelaos tüm Yunanistan'a haber salarak yardım istedi Yenilmez kahraman Akhilleus ile Ithaca (İthake) Adasının kralı kurnaz Odysseus hariç tüm yiğitler, komutanlar ve savaşçılar Sparta'ya akın etti
8 Paris ve Helena Truva'ya varıyorlar
Mutlu aşıklar Çanakkale boğazına yaklaşıp Truva şehrine doğru gelirlerken surların üzerinde onları ilk defa Prenses Kassandra gördü Apollon'un kahinlik öğrettiği Kassandra, Yunanistan'dan kaçırılan bu kadının kendi yurtlarına getireceği felaketi görünce ağlamaya ve saçını başını yolarak babası Priamos'a yalvarmaya başladı Priamos ise olayı soğukkanlılıkla karşıladı Hem sağlam surlarına hem de askerlerine çok güvendiğinden ileride olabilecek bir çatışmayı göze alarak Truva'nın kapılarını oğluna ve güzelliğiyle dillere destan gelinine açtı
9 Ordunun Aulis'te toplanması
Aulis, Euboia yarımadasının tam karşısındaki limandır Akha ordusu iki yıl süreyle burada toplandıktan sonra gemilerin yola çıkması için uygun bir rüzgar çıkmasını beklemeye koyulurlar Orduların komutanları ise başa Agamemnon'un geçmesini istiyorlardı
10 Odysseus savaşa katılmak istemiyor
Odysseus yeni evlendiği karısı Penelope'den ayrılmak istemediği için savaşa katılmak istemedi Akıl hastası rolü yaparak bu işten sıyrılmak istedi Aynı boyunduruğa bir eşek bir de öküz koşuyor, deniz kenarındaki kumları verimli toprakmış gibi sürüyor, tohum yerine tuz ekiyordu Palamedes onun deliliğine inanmadı Palamedes bir bilgin olarak bilinirdi Harfleri, yazıyı, dama ve satrancı, tavla oyunlarını, ölçü sistemlerini onun bulduğu söylenir Palamedes, onu denemek için Odysseus'un oğlu Telemakhos'u sabanın geçeceği yere koydu Odysseus oğlunu yaralamamak için sabanı kaldırdı, çocuğun üzerinden aşırdı Sahteciliği ortaya çıkan Odysseus, çaresiz kalarak Palamedes'le birlikte Aulis'e gitmeyi kabul etti Odysseus, Truva savaşına katılmasına sebep olan Palamedes'i sonradan öldürecekti
11 Akhilleus'un aranması
Odysseus'un orduya katılması ile komutanlar kendilerini daha rahat hissettiler Akha ordusu komutanları savaş hazırlıklarını sürdürürlerken kahinleri Kalkhas'ın eğer Akhilleus sefere katılmazsa Truva seferinin başarısız olacağını söylemesi üzerine hep birlikte oturup düşünmeye başladılar Kahin'e göre Akhilleus'un varlığı Truva'nın düşmesi için kesin gerekliydi fakat savaşın sonuna doğru Akhilleus, surların önünde ölecekti Agamemnon ise Akhilleus'u hiç sevmiyordu Komutanlar ve Odysseus, Kalkhas'ın da desteğiyle gelmiş geçmiş en büyük savaşçı olan Akhilleus'un mutlaka kendilerine katılmasını Agamemnon'a kabul ettirdiler Birçok tartışma sonunda Odysseus, Akhilleus'u ikna edebilecek tek kişi olarak seçildi ve onu aramaya gönderildi Akhilleus'un annesi bu yazgıyı eskiden beri bilmekteydi ve oğluna yazgısının kendi ellerinde olduğunu söyledi Akhilleus, kısa ömrü ama sonsuza kadar devam edecek şöhreti seçti Annesi ile babası ise bu kararı beğenmedi Kheiron'un bu kadar emek ve zaman harcadığı oğullarının erken yaşta Truva surları önünde ölmesini engellemek için, Akhilleus'u ikna etmeye çalıştılar, çok dil döktüler Akhilleus bu yalvarmalara daha fazla dayanamadı ve sonunda ikna olur gibi oldu Akha önderlerinin savaş için sefer hazırlıklarına başladığı haberini alır almaz anne ve babası, Akhilleus'u Yunanistan'ın karşısındaki Skyros adasına gönderdiler Orada kral Lykomedes'in sarayında konuk oldu Akhilleus, kız kılığına girerek diğer saray kızlarının arasına karıştı Kendisi uzun ince yapıda olduğundan kız kıyafetleriyle saklanmakta zorluk çekmedi Haremde yaşamaya başlayan Akhilleus'a Pyrrha (kızıl saçlı) diyorlardı Kral Lykomedes, Akhilleus'un Akha ordusundan saklandığını bildiğinden olup bitene sessiz kaldı Hatta saray kızlarından birisiyle sevişmesini öğrenince de birşey yapmadı Bu kız daha sonra Akhilleus'un oğlu Neoptolemos'u (Pyrrhus) doğuracaktı Odysseus sonunda Skyros adasına geldi ve duyduğu söylentilerin doğru olması umuduyla Akhilleus'u burada aramaya koyuldu Adaya gezgin bir satıcı kılığında çıktı ve Lykomedes'in sarayına geldi Lykomedes, Akhilleus'un sarayında gizlendiğini kabul etmedi ve hatta sarayını aramalarına bile izin verdi Odysseus, hareme yaklaşarak kızların önüne bohçasını açtı Bir sürü değerli kumaş, dokuma ve ziynet eşyası ile kızlar ilgilenmeye başladı ama bohçanın dibinde birkaç kıymetli silah vardı Pyrrha kılığındaki Akhilleus bunları görünce dayanamadıysa da kimliği açığa çıkmasın diye ilk başta silahlara el sürmedi Odysseus tam bu anda savaş boruları öttürdü ve gürültüden kaçarak giden diğer kızlar ortada sadece Akhilleus kalacak şekilde boş bırakınca Akhilleus'un kimliğini açığa çıktı Odysseus da dilenci kılığından sıyrılıp Akhilleus'a kendisini gösterdi ve Akha ordusunun savaş hazırlıklarının bitmek üzere olduğunu, onsuz sefere çıkılmayacağını, Patraklos'un Aulis'te onu beklediğini, Agamemnon'un orduların komutasını Akhilleus'a bırakabileceğini bildirirdi Akhilleus bir kılıç alıp alıp elinde evirip çevirmeye başladı Kılıç elindeyken Akhilleus'un aklına annesinin ona söylediği yazgısı geldi, yine eski kararından vazgeçmeyecekti Üzerindeki elbiseyi yırtarak çıkardı ve savaşa katılmak istediğini söyledi Kısa ömrü ve unutulmayacak ünü seçerek Odysseus ile birlikte Akha ordularının toplanma yeri Aulis'e geldi Çok sevdiği Patroklos da oradaydı Odysseus'un vaadettiği orduların komutası ise Akhilleus'a verilmedi, Agamemnon orduların komutanı olacaktı Akhilleus bu duruma kızdı ama belli etmedi Bu, Agamemnon'un ona yapacaklarının ilkiydi Yola çıkılacağı son ana kadar annesi Thetis, sürekli Aulis'te bulundu ve oğlunun fikrini değiştirmeye çalıştı Başarısız olunca demircilerin tanrısı Hephaistos'a gitti ve oğlu için çok güçlü zırh ve silahlar yaptırdı Bunları Aulis'e dönerek ona verdi Babası Peleus kendi emri altındaki Myrmidon'ları da Akhilleus'un yanına verdi Peleus, düğününde Kheiron'un kendisine hediye ettiği, Kheiron'un kendi elleriyle dişbudak ağacından yaptığı özel, hedefini hiç şaşırmayan kargıyı ve Poseidon'un düğünde ona hediye ettiği iki ölümsüz atı da Akhilleus'a verdi
12 Kurban törenindeki Ejder
Gemiler demir almadan önce geleneksel olarak bir kurban kesilmesini uygun buldular ve bunun için limandaki bir çeşmenin yanında bulunan büyük bir çınarın altında bir mihrap hazırlandı Kurbanın boğazı kesilmeden hemen önce mihrabın dibinden bir ejder çıkarak çınarın üst dallarına çıktı ve dallara sarıldı Çınarın üst kısımlarında yaprakların arasında içinde 8 tane serçe yavrusu olan bir kuş yuvası vardı Dişi serçe ejderi görünce yavrularını korumak istedi ama ejder dişi kuşu da yavruları da yuttu Ejder yere indi ve oracıkta taş kesildi kaldı Olayı izleyenler şaşkınlıklarından küçük dillerini yuttular Kahin Kalkhas'a olayı yorumlaması için danıştılar Kalkhas "yapılacak sefer büyük zorluklarla doludur, yunanlılar büyük bir zafer kazanacaklar Savaş yılanın yuttuğu kuş sayısı olan 9 yıl sürecek ve onuncu sene Truva düşecektir Bundan sonra hiçbir yabancı Yunanlıların karılarını kaçırmaya cesaret edemeyecektir" dedi
13 Iphigenia'nın kurban edilmesi
Kalkhas bunları söyledikten sonra tüm ordu Aulis limanında yelkenleri şişirecek olan rüzgarları beklemeye koyuldu Uzunca bir süre hiç rüzgar çıkmayınca komutanlar sabırsızlanmaya başlayıp bunun nedenini öğrenmek için kahin Kalkhas'a sordu O da cevap olarak Agamemnon'un kızı Iphigenia'nın kurban edilmesi gerektiğini bildirince Agamemnon çileden çıktı Tanrıça Artemis kendisine adanmış kutsal dişi geyiği av sırasında öldürdü diye Agamemnon'dan hiç hoşlanmamaktaydı ve kin duymaktaydı Agamemnon bu geyiği donanma toplanırken vakit geçirmek için Aulis civarında çıktığı bir avda öldürmüştü Bu yüzden de ordunun beklediği rüzgarları önlemekteydi Tanrıça ancak Iphigenia kendisine kurban olarak sunulursa öfkesinden vazgeçecek ve filonun beklediği rüzgarların çıkmasına engel olmaktan vazgeçecekti Agamemnon kızını kurban etmeye yanaşmadı Günler haftalar geçti ve özellikle Menelaos ve Odysseus'un ısrarları sonucunda istemeye istemeye kızının kurban edilmesine onay verdi Agamemnon karısı Klytaimnestra'ya haber göndererek kızını istetti, güya kızını Akhilleus ile nişanlayacaktı Kurban olayından haberi olmayan Akhilleus bu hileye katıldı, sonradan öğrenince olayı engellemeye çalıştı Engelleyemeyince de Agamemnon'a çok kızdı Klytaimnestra kızıyla birlikte Aulis'e neşeyle geldi Kızına eş olarak Akhilleus'un seçilmesi sevincini daha da artırmıştı Kızını bekleyen kaderi öğrenir öğrenmez zavallı anne Agamemnon'u caydırmaya çalıştı Agamemnon fikrini değiştirmeyince ona karşı büyük bir kin besleyerek oradan ayrıldı (Klytaimnestra daha sonra Agamemnon Truva savaşı sonrası geri döndüğünde kendisini Khryseis'le aldatmasını bahane göstererek Agamemnon'u öldürerek öcünü alacaktır ) Iphigenia başına geleceklerden habersiz kurban taşının olduğu yere babası tarafından getirildi Bu durumu yukarıdan izleyen Artemis kızın durumuna acıdı ve tam bıçak boğazına inerken onu dişi bir geyikle değiştirdi Iphigenia'nın ruhunu havaya kaldırarak yanına aldı Bu durumu gören Kalkhas "Tanrıça Artemis, Iphigenia'yı bu geyikle değiştirerek hem kurbanı kabul etti hem de durdurduğu rüzgarları engellemekten vazgeçti, herkes gemilerine!" dedi
14 Savaş için denize ilk açılış, Philoktetes'in Lemnos adasına bırakılması ve rotadaki hata
Akhaia'li ve Aiolis'li yunanlı önderler Agamemnon komutasında denizden Truva ülkesine doğru yola çıktılar Aralarında Aiaks (Aias, Ajax), Diomedes, Akhilleus, Odysseus, Nestor ile Philoktetes vardı Truva'nın başlıca kahramanları Hektor ile Aineias idi Akha ordusu bin küsur kadırga ile sefere çıktılar Herakles'in sağ kolu olan Philoktetes'i ayağındaki yaranın kötü kokması ve acıdan çok bağırması yüzünden Lemnos'a bıraktılar Daha sonra fırtına yüzünden rotada hata yaparak Truva'nın güneyindeki Mysia bölgesindeki Troas'a vardılar
15 Truva yerine Mysia'ya çıkış
Burayı Truva sanarak yağmaladılar Mysia'da bulunan Herakles'in oğlu Telephos onlara karşı çıktı ve çatışmaya başladılar Telephos ordudan ileri gelenleri bir bir öldürmeye başlayınca Akhilleus duruma müdahale edererek onu kovalamaya başladı Telephos koşarken Tanrı Dionysos'un araya karışmasıyla bir asma kütüğüne takılarak düştü Arkadan hızla gelen Akhilleus ucu zehirli kargısıyla Telephos'u kalçasından yaraladı Ordu yanlış yere çıktığını anlayınca tekrar denize açıldı Telephos'un ise aldığı yara ise yıllarca iyileşmedi
16 Fırtınanın orduyu Yunanistan'a sürüklemesi
Yeni ve güçlü bir fırtına onları gerisin geriye Yunanistan'a attı
17 Ordunun Aulis'te ikinci defa toplanması
Bir kez daha Aulis'te toplandılar Sefer için tekrar bir araya gelirlerken sekiz yıl geçti Bu arada Philoktetes hala Lemnos adasında yaşam savaşı veriyordu
18 Telephos'un Aulis'e gelmesi
Telephos aldığı yara sonucu bir türlü iyileşememişti Yıllarca iyileşememesini bir kahine sordu Kahin "bu yarayı açan ancak iyileştirebilir" deyince Telephos Akhilleus'u bulmak için bir deniz yolculuğunu göze almak zorunda kaldı Aulis'e ulaştığında Akhilleus'tan aldığı yara daha da kötüleşmişti Telephos dilenci kılığında Akhilleus'un karşısına çıkarıldı, orada ağlayıp sızlandı Agamemnon'un karısı Klytaimnestra bu arada oradaydı ve Telephos'a küçük Orestes'i rehin alarak Agamemnon'u tehtid etmesini salık verdi Telephos buna cüret etmedi Akhilleus kargısının pasından yaraya bir parça sürdü ve Telephos iyileşti Telephos iyileşince Akhilleus'a şükranını nasıl ödeyeceğini sordu O da Truva savaşında Akha'lara katılmasını önerdi Telephos Akha ordusuna katılmayı redetti ama sonradan oğlu Eurypylos Mysia'lı bir bölükle Priamos'un yardımına koştu Aigisthos, Klytaimnestra'yı Agamemnon'un yokluğunda baştan çıkardı ve sarayda hakimiyeti ele geçirdi Klytaimnestra ile birlikte Agamemnon dönünceye kadar birlikte oldular Agamemnon'un oğlu Orestes tarafından öldürülünceye kadar 7 yıl Mykenai'de kaldı
19 Tekrar sefere çıkış ve Kyknos'un Truva'yı savunması
Ordular tekrar sefere çıktılar ve bu sefer bir sorun olmadan Truva önlerine geldiler Poseidon ile Kalyke'nin oğlu olan Kyknos Truva'lılara yardım için ordusu ile kıyıya geldi ve karaya ilk çıkan kuvvetleri dağıttı Tanrısal olmasından dolayı Kyknos'a silah işlemiyordu Kyknos, Akhilleus karşısına çıkıncaya kadar Yunanlıların karaya çıkmasını uzun süre engelledi Akhilleus, Kyknos'un karşısına çıktı ve iki yenilmez uzun süre çatıştı Çevik Akhilleus sonunda Kyknos'un yüzüne kılıcının kabzasıyla vurabildi Akhilleus, darbe alan Kyknos'u kalkanıyla geriye doğru iteleye iteleye püskürttü Kyknos'un ayağı bir taşa takılınca yere düştü Akhilleus, Kyknos'un üzerine çullandı ve ağırlığıyla onu boğmaya çalıştı Poseidon ise oğlunun Akhilleus tarafından boğularak öldürülmesine seyirci kalmak istemedi Oğlunu bir kuğuya dönüştürdü Akhilleus Kyknos'u yenmişti ama onun bu şekilde büyük bir güçle kendilerine engel olmaya cüret etmesi, bunu kısmen başarmasına şaşırmıştı Akha ordusu, bu hiç beklenmeyen güçte karşılarına çıkan savunma Akhilleus sayesinde ortadan kalkınca rahat rahat kıyıya çıktı İlk başta kuşatmanın zaferle sonuçlanacağını ve bunun uzun sürmeyeceğini düşünmüşlerdi İlerleyen aylar boyunca bu işin sonu gelmek bilmedi Truva surlarını aşamayacaklarını anlayınca tüm Akha ordusu civar şehirlere saldırmaya başladı İlk sene 23 Anadolu şehrini sadece Akhilleus ve savaşçıları yağmaladı Truva civarındaki şehirlerden olan Lyrnessos şehrini tahrip ettikten sonra ele geçirilen esirler arasında Briseis isminde genç ve güzel bir kızı kendine ayırdı Akhilleus daha sonra yakın bir bölgede bulunan Khyrsa kalesini ele geçirdi Buradaki esirlerin arasında da genç ve güzel bir kız vardı Khryseis ismindeki bu bakireyi Agamemnon kendisine ayırdı Khryseis'in rahip babası zengin ve görkemli hediyelerle Agamemnon'un çadırına geldi ve kızının kölelikten kurtulması için yalvardı Agamemnon Khryseis'in babasına acımadı, aksine ona türlü hakaretlerde bulundu Getirdiği hediyeleri alıp yaşlı adamı kovdurdu
20 Apollon'un kızgınlığı
Gözü yaşlı baba hiçbirşey elde edemeden geri dönerken olayı yukarıdan Apollon ilgiyle izliyordu Kendi mabedinin rahibine yapılan bu muameleden ötürü çok kızdı ve sonradan Odysseus'un eline geçecek olan meşhur yayını eline alıp Yunan ordusuna oklarıyla ölümcül atışlar yapmaya başladı Her tarafta yunan askerleri düşüp ölüyordu 9 gün boyunca ölüleri yakan ateşler hiç sönmedi Apollon sinirinden yunanlılara bir de veba salgını musallat etti Akhilleus bu işe bir çare bulmak üzere ileri gelen komutanları bir araya topladı Kalkhas, Apollon'un rahibine Agamemnon'un yaptığı aşağılama yüzünden başlarına bu derdin geldiğini açıkladı Agamemnon Kalkhas'ın söylediklerinden hiç memnun olmadı ve Khryseis'i babasına önce geri vermek istemedi Daha sonra ise bir şart koştu Ancak Akhilleus kendi kölesi Briseis'i Agamemon'a verirse Agamemnon Khryseis'i babasına vermeye razı olacaktı Akhilleus ise daha önceden kendi kızı Iphigenia'yı ordular denize açılabilsin diye kurban eden Agamemnon'a kin duyuyordu Bu yüzden kendi gözdesini Agamemnon'a vermedi Agamemnon Khryseis'i babasına geri yolladı ve Apollon'un öldürücü ok yağmuru kesildi Agamemnon daha sonra zorla Briseis'i kendi çadırına Akhilleus'un haberi olmadan aldırdı Durumu öğrenen Akhilleus böylece çileden çıkmış oldu Akhilleus deniz kıyısında üzgün dururken Thetis geldi ve ona neden üzüldüğünü olduğunu sordu Akhilleus annesinden Zeus'un Truva'lıları korumasını ve destek olmasını sağlamasını istedi Böylece Agamemnon çaresiz kalarak sonunda Akhilleus'a gelip yalvaracaktı Zeus, Thetis'e isteğini yerine getirebileceğini vaadetti Thetis, sıkıntısını gidip Zeus'a anlattı En başından beri Truva'yı destekleyen Zeus ise seve seve yardım edeceğini söyledi Agamemnon bir gece uyurken Zeus ona bir rüya gördürdü Rüyasında Nestor gelmiş ve Agamemnon'a eğilip bu gece hemen saldırırlarsa Truva'nın surlarının aşılacağını müjdelemişti Agamemnon bu rüya hilesi sayesinde, gördüğü rüyadan etkilendi Gece yarısı uyanıp ordularını toplamaya başladı
21 Akhilleus'un savaştan çekilmesi
Agamemnon'un Briseis'i elinden alması ile üzülen ve kızan Akhilleus ise savaşçılarını almış ve çadırına çekilmişti Akhilleus, Agamemnon'a haber göndererek artık savaşmayacağını bildirdi Agamemnon'a çok kızmış olan Akhilleus, lalası ihtiyar Phoiniks'in söylediği nutukla biraz yatıştı Agamamnon ise bu durumun fazla uzun sürmeyeceğini ve bu savaş için doğmuş olan Akhilleus'un eninde sonunda yola geleceğini düşünüyordu Ayrıca gördüğü rüyanın etkisiyle surları onsuz da aşacaklarını sanıyordu
22 Menelaos ve Paris gece yarısından sonra karşı karşıya
Zeus, İris ismindeki habercisini Truva'ya yollayarak büyük bir saldırının yaklaştığını haber verdi Truva ordusu gelen haberle o gece hazırlıklarını yaptı Yunan ordusu çok geç saatlerde saldırıya geçtiğinde, Truva ordusu onları bekliyordu Böylece iki ordu surların dışında karşı karşıya geldi Menelaos Paris'i görünce arabasına atlayarak hiddetle saldırdı Paris ordunun gerilerine kaçarak kurtulunca durumu gören Hektor Paris'in korkaklığına kızdı Hektor yunanlılara Paris'in teklifini söyledi Menelaos ve Paris teke tek savaşacaklardı Kur'a sonucu ilk hücum hakkı Paris'e çıktı Paris'in attığı kargı Menelaos'un kalkanında eğildi Menelaos kargısını savurduğunda ise kargı kalkanı delerek gömleğini yırttı Menelaos kılıcı ile Paris'in tolgasına vurdu, kılıcı 3 parça olarak kırıldı Silahsız kalan Menelaos bir hiddet çığlığı atarak Paris'e saldırdı, tolgasının püskülünden tuttu ve Yunanlılara doğru yerde sürükledi Durumu izleyen Aphrodite Paris'e yardımcı olmak üzere Menelaos'un elinde tuttuğu Paris'in kayışını kopardı ve böylece Menelaos'un elinde sadece içi boş tolga kaldı Tunç uçlu kargısı ile Paris'in peşine düştü fakat Aphodite Menelaos'u kalın bir sisle örterek onun etrafını görmesini engelledi Karışıklıktan faydalanıp Paris'i alıp Helena'nın odasına götürürken şafak söküyordu Bu arada Menelaos kızgınlıkla heryerde Paris'i arıyordu Menelaos kendisinin zaferini ilan ederek Paris'in sözünde durmasını ve Helena'nın kendisine verilmesini istedi
23 Menelaos yaralanıyor
Truva'nın tahrip edilmesini isteyen Athena Olympos'tan inerek Truva'lıların yardımına gelmiş olan Lykia'lıların arasına sabahın ilk ışıklarıyla karıştı Ok atmakta ustalığıyla ünlü Lykaon'un oğlu Pandaros'u şeref ve zafer vaadiyle kandırdı ve Pandaros'un Menelaos'a bir ok atmasını sağladı Lykia'lı okçu Pandaros'un attığı ok Menelaos'un böğrüne saplandı Zaten çoktan bozulmuş olan Paris ile olan antlaşmaları (Paris'in kaçması yüzünden) Menelaos'un yaralanmasıyla artık hiçbir değer taşımıyordu Agamemnon'un komutasında tek vücut olarak saldırdılar Savaş tanrısı Ares, Truva'lıları canlandırıyor, Athena ise Yunanlıları kolluyordu İki ordu yenişemeyince Athena savaşçılardan Stentor'un kılığına girerek orduya seslenerek onları yüreklendirdi Truva'lılar böylece gerilemeye ve asker kaybetmeye başladılar Hektor iki ordunun arasına girerek Yunanlılara savaşı sona erdirmek için kendine güvenenin öne çıkmasını istedi 9 Yunanlı gönüllü savaşçı Hektor'la savaşmak için Agamemnon'dan izin istedi Agamemnon ise Nestor'a ne yapılacağını sordu Nestor bu dokuz kişiden Telemon'un oğlu ve güçlü kuvvetli Aias'ın uygun olacağını söyleyince Aias saldırmak için fırladı
24 Aias ve Hektor karşı karşıya
İkisinin birbirine saldırması bir sonuç vermedi, yenişemediler Ayrıca karanlık bastırınca savaşmayı kestiler Her iki ordu da yıllardan beri artık bıkkınlık getiren bu savaşın bir an önce bitmesini istiyorlardı ama yine olmamıştı Nestor'un tavsiyelerine uyarak kamplarının etraflarına hendekler kazdılar ve sahilin kara kısmını duvarla çevirdiler Truva'lılar yunanların bu hazırlıklarını görünce Helena'yı Agamemnon'a vermeyi düşündüler Paris bile vatanı ile Helena arasında bir seçim yapmak zorunda bırakıldı Gün ağarınca Yunanlılar ve Truva'lılar ölülerini toplamak üzere savaş yerine geldiler ve birbirleri ile hiç çatışmayarak dini duygular içerisinde sadece ölülerini aldılar hatta kardeşçe birbirlerine yardım ettiler
25 Agamemnon'un hatasını anlaması
Ölüler gömüldükten sonraki gün Truva ile Akha ordusu sabahın erken saatlerinden itibaren askerlerini toplayıp birbirlerine saldırdılar Öğle saatlerinde Truva'lılar üstün gelmeye başladılar Karanlık çökünce Truva'lılar yunanları bozguna uğratamadılar Akşamın erken çökmesi mutlak bir bozgunu önlemişti Bu yüzden Hektor askerlerine ertesi sabah erkenden saldırı emri verince askerler silahlarıyla uyudular Yaktıkları yüzlerce kamp ateşi yunanlıları korkuttu Hatta yunanlılar gemilerine binip geriye ülkelerine dönmeyi bile düşünmeye başladılar Nestor'un Agamemon'a Akhilleus'un elinden aldığı Briseis'i hatırlatmasıyla Agamemnon hatasını geç de olsa anladı ve ileri gelen tüm komutanların önünde Akhilleus'a vereceği türlü altın, değerli eşya, onlarca esir kızı ve Briseis'i geri vereceğini vaadetti Verilecek hediyelere sevinen şefler Akhilleus'un çadırına bir heyet göndermeye karar verdiler
26 Akhilleus'a elçi gönderilmesi
Odysseus, Aias ve Akhilleus'un hocası ve lalası ihtiyar Phoiniks bu iş için seçildiler ve Akhilleus'un çadırının bulunduğu Myrmidon'ların kampına geldiler Patroklos'a lir çalan Akhilleus dışında diğer savaşçılar uyuyorlardı Yemekten sonra Odysseus Akhilleus'a Agamemnon'un Briseis'i ona iade kararından ve diğer vaadlerinden sözetti ama Akhilleus kararını değiştirmedi Akhilleus'un kararını değiştirmemesi Agamemnon'un hoşuna gitmedi ve o gece rahat uyuyamadı Nestor uykusuz Agamemnon'un yanına gelip askerlerin olası bir baskından çekindiklerinden bahsetti Truva ordusunun neyi planladığını bir türlü kestiremiyorlardı Bunun için Truva ordusuna sokulup bilgi almak maksadıyla casus göndermeyi planladılar
27 Rhesos'un atları
Yunan şefleri Truva'lıların kamplarına yaklaşıp bilgi alması için Odysseus ve Diomedes'i seçtiler Bu ikisi istemeye istemeye yola koyuldular Bu sızma işi için en zayıf yer olarak düşündükleri Thrakia'lıların bölgesine girdiler Thrakia'lı savaşçılar uykudaydılar ve orada meşhur kahraman Rhesos'un beyaz ve rüzgar gibi hızlı atlarını gördüler Söylentiye göre birgün Rhesos atlarını Skamandros nehrinde sularsa bu atlar yaralanmaz ve ölmez olacak ve bu da yunanlıların işini zorlaştıracaktı Bu sebeple Odysseus, kahramanı uykuda görünce eline geçen fırsatı değerlendirdi ve Diomedes'e Rhesos'u öldürmesini söyledi Diomedes Rhesos'u öldürürken Odysseus da savaş arabasının arkasına bağlı durumdaki bu meşhur atları çözdü İkisi cins atlara atlayarak Agamemnon'un kampına döndüler
28 Zeus Truva'lılara yardıma geliyor
Ertesi sabah iki taraf kıran kırana tekrar birbirlerine girdiler Truva'lılar sinsi baskında kaybettikleri Rhesos'un intikamını almak istiyorlardı İki taraf birbirlerine bir üstünlük gösteremeden öğle saatlerine kadar pekçok kişi öldü Öğleyin yunanlılar birbirlerini gayrete getirerek Truva ordusu saflarını yarabildiler Agamemnon öne geçerek Truva'nın ünlü komutanlarından birisi olan Bianor'u mızrağıyla yüzüne vurarak öldürdü Bu darbe anında Bianor'un kalın miğferi delindi ve yüzü parçalandı Agamemnon Priamos'un oğullarından Antiphus ve İsos'u öldürdü Komutanlarını ve prenslerini bir bir kaybetmeye başlayan Truva ordusunda büyük bir bozgun başladı Hektor bu arada Zeus'un koruyuculuğunda bu kıyımdan bir zarar görmeden kurtuldu Zeus, habercisi İris'i çağırdı ve Hektor'a dayanmasını için haber gönderdi Hektor tanrıların tanrısının onlarla olduğunu öğrenince canlandı ve etrafındaki savaşçıları düzenli bir şekilde bir araya getirdi
29 Agamemnon yaralanıyor
Yunanlılar surlara yaklaşınca karşı hücuma geçtiler Agamemnon kudurmuş gibi gelen Truva ordusunu dağıtmak için çok uğraştı ve bu sırada kolundan bir mızrak yarası aldı Çok kan kaybetti, morali bozularak geri dönüp çadırına çekildi Yunanlı başkomutanın yaralanarak savaştan çekildiğini gören Hektor, askerlerinin kahramanlık duygularını alevlendirerek onlara seslendi ve yeni bir akın başlattı Yunanlılara tekrar saldırdılar Yunanlıların arasında başlayan paniği ve karışıklığı gidermek için çok uğraşan Diomedes'in ayağına Paris'in attığı bir ok isabet etti Odysseus onun yardımına koştu ve vücudunu ona siper ederek oku çıkardı Elinde mızrağı ile ayağa kalktığında ise Truva ordusu önünde neredeyse tek başına kalmıştı Bu sırada bir mızrak gelip parlak zırhını parçaladı ve böğrüne girdi Odysseus üç defa bağırarak yardım istedi Menelaos ve Aias onun sesini duydular ve İthaka kralını son anda kurtardılar Odysseus'un yarasını saran Asklepios'un oğlu becerikli doktor Makhaon daha sonra üç başlı bir okla yaralandı Nestor Makhaon'u arabasına alarak tehlikeli bölgeden uzaklaştırdı, arabası ile yunan kampına girdi ve hızla Akhilleus'un çadırın yanından geçti Akhilleus bu arada kendi gemisinden savaşı izlemekteydi Nestor'un bir yaralı getirdiğini görünce Patroklos'u çağırdı ve yaralının kimliğini öğrenmesini istedi Nestor Patroklos'a Akhilleus'un savaştan uzak durması ile başlarına gelenlerden birisi olarak Makhaon'un yaralanmasından bahsedince Patrokos'un canı sıkıldı Bu arada yunanlıların son savunma çizgisine gelen Truvalı'lar artık neredeyse kampa girmek üzereydiler Hektor'un liderliğinde ordu sonunda bu hattı da yararak kampa girdi Menelaos, Agamemnon, Odysseus, Diomedes ve diğerleri gemilerine kaçtılar Nestor'un kışkırtmasıyla kaçmayı düşünen Agamemnon ve diğer komutanlar savaşmak için kampa geri döndüler
30 Apollon yardıma geliyor
Yenilmiş yunanlıların cesareti komutanlarının kendilerine yardıma gelmesiyle yeniden canlandı ve Truva'lılara karşı hücuma geçtiler Truvalı'lar bu karşı saldırıdan dolayı şaşırdılar ve biraz geri çekildiler Bu sırada Aias'ın fırlattığı büyük bir taş Hektor'a isabet etti Hektor yere yıkılınca birkaç savaşçı onu bir arabaya koyarak oradan uzaklaştırdı Hektor yarası yüzünden cesaretini kaybetti ve korkuya kapıldı Apollon buna seyirci kalamadı ve cesaret vermek için Olympos'tan aşağı indi ve Hektor'la konuştu Hektor kendine geldi ve koşarak askerlerinin bulunduğu yere ulaştı Yunanlılar onu tekrar karşılarında çok kızgın bir halde görünce şaşırdılar ve kaçmaktan başka birşey düşünmediler Apollon bu arada tanrısal gücüyle yunan kampının önünde bulunan hendeklerin etrafındaki engelleri ve parmaklıkları kaldırıverdi Yunanlıların kamplarını korumak için büyük emeklerle yaptıkları kalın duvarları yıktı ve onları sürükleyerek gemilerinin önüne kadar götürdü
31 Sarpedon'un ölümü
Sarpedon, Truva ordusunda değerli bir komutandı Zeus ile Europe'nin oğlu olan Lyklialı kahraman Sarpedon, Anadolu'lu olduğundan Truva'ya destek için savaşa katılmıştı Sarpedon, Patroklos'la çarpıştı ve bu tanrılar katında büyük tartışmalara neden oldu Sonunda Zeus, oğlu Sarpedon'u feda etmek zorunda kaldı Sarpedon'un ölüsünün başında çok şiddetli çarpışmalar oldu Zeus, üzüntüsünden gökten yağmur gibi kan yağdırdı Zeus'un emri ile Apollon o kargaşada Sarpedon'un ölüsünü aldı ve Hypnos ve Thanatos ile birlikte yurduna Lykia'ya götürdü, orada yıkadı ambrosia ile kokuladı
32 Patroklos Akhilleus'un zırhını kuşanıyor
Truvalı'lar tekrar kampa girdiler Bu sırada Patroklos Eurypylos'un yarasını sarıyordu Truvalı'ların kampı işgal ettiğini görünce şaşırdı Kalkıp Akhilleus'un çadırına doğru koşmaya başladı Yunanlılar bu sırada gemileri korumak için bir hat oluşturmuşlardı ve canla başla bu son hattı korumaya çalışıyorlardı Aias, safların ortasına kadar gelen Hektor'u görünce büyük ve ağır topuzuyla o tarafa ilerlemeye başladı Gemileri yakmaya çalışan Truva askerlerini birer birer öldürüyordu Patroklos, Akhilleus'a ulaşıp durumu anlattı ve onu kararından vazgeçirmeye nafile uğraştı Akhilleus savaşa katılmak yerine, zırhını, silahlarını ve ölümsüz atı Xanthos'u Patroklos'a vermeyi uygun buldu Myrmidon'ların başına geçen Patroklos, Akhilleus'un zırhını kuşanmış halde, elinde onun silahlarıyla, onun ölümsüz atına binmiş halde hücuma geçti Patroklos'u Akhilleus sanan Truvalı'lar tam sonuca ulaşacakken paniğe kapılıp gerisin geriye kaleye doğru kaçmaya başladılar Hektor bile atlarını Truva'nın Skaia kapılarında zor durdurabildi Orduları tekrar düzenleyerek peşlerinden gelen yunanlılara karşı atak düzenlemeyi çabucak organize etti Patroklos, Akhilleus'un zırhı üzerinde olduğu halde, tıpkı Akhilleus gibi çarpışarak tam 3 defa bu karşı müdahaleyi bastırmak için çabaladı Dördüncü saldırıda, Euphorbos isminde Truva'lı bir savaşçı uzaktan mızrak atarak Patroklos'u sırtından yaraladı Yaralı Patroklos'u Akhilleus zanneden Hektor, onun yaralı olarak geri çekildiğini görünce ileri doğru atıldı ve Patroklos'un karnına mızrağını saplayıverdi Patroklos attan düşerek orada öldü Akhilleus'un atı da kaçarak uzaklaştı Durumu gören Menelaos, Akhilleus'un zırhını ve silahlarını geri almak için çok uğraştı ama başaramadı Truva'lılar aç kurtlar gibi Akhilleus zannettikleri Patroklos'un cesetinin başına üşüştüler Menelaos çaresiz kalınca Aias'a seslendi Aias, Menelaos'u da yanına alarak büyük bir güçle silahları ve Patroklos'un ölüsünü geri alabilmek üzere saldırdılar Hektor, öldürdüğünün Akhilleus değil de Patroklos olduğunu görünce şaşırdı ve sonra Akhilleus'un silahlarını güvendiği adamlarına vererek bunların hızla Truva surlarının içine götürülmesini emretti Hektor ise silahsız ölü için fazla uğraşmadı ve silahları kaleye geri götüren adamlarının arkasından arabasını sürerek oradan uzaklaştı Patroklos'un ölüsünü elinde imkan varken almayıp orada bırakmasının bir hata olduğunu sonradan anladı ama çok geçti Hektor, Truva surlarının içine girince Akhilleus'un efsanevi zırhını kuşandı Thetis'in Hephaistos'a oğlu için yaptırdığı parlak ışıklar saçan miğferi başına geçirince "Bu silahları Patroklos'un ölüsünü bana getirecek yiğitle paylaşacağım" dedi Askerler bunu duyar duymaz bütün ovayı toza bulayarak hücuma kalktılar Yunanlılar Patroklos'un ölüsünü kaptırmamak için büyük gayret gösteriyorlardı Patroklos'un ölüsü için çok büyük savaş oldu ve çok kişi öldü Aias ise sonun yaklaştığını hissederek Menelaos'a seslendi ve Akhilleus'a Patroklos'un öldürüldüğü haberinin verilmesini istedi Nestor'un oğlu Antilokos bu haberi vermek için istemeye istemeye Myrmidon'ların çadırına doğru koştu
33 Akhilleus Patroklos'un ölüm haberini alıyor
Akhilleus yunanlıların dağınık bir şekilde geri çekilmelerini kayıtsız bir şekilde izliyordu Antilokos gözyaşları içinde ona gelerek "Patroklos öldü, senin zırhını Hektor kuşandı, silahlarını da aldı" deyince Akhilleus hem Patroklos'un ölümüne hem de silahlarını ve zırhını yitirmesine çok kızdı Myrmidon'ların şefi büyük üzüntü ve kızgınlığı bir arada yaşıyordu Thetis onun hıçkırıklarını duyup geldi ve onu teselli etmek istedi Akhilleus, Hektor'u mutlaka öldürmek zorunda olduğunu söyleyince annesi de yazgısını tekrar hatırlattı oğluna "Hektor'u öldürdükten kısa bir süre sonra sen öleceksin Truva surları önünde" dedi Thetis oğlunun fikrini değiştirmeyeceğini anlayınca ona bari bir gün beklemesini, yarına kadar Hephaistos'a yeni silahlar yaptıracağını söyleyip Olympos'a gitti uçarak Akhilleus annesini beklemeye başladı Bu arada savaş meydanında Patroklos'un ölüsünü bırakarak kaçan atı Xanthos geri geldi Akhilleus üzüntüsünden atına kötü sözler söyleyerek onu azarladı Hera ata geçici olarak konuşma yeteneği verdi At Akhilleus'a Patroklos'un ölümüne tanrıların sebep olduğunu, Akhilleus'un da Hektor'un ölümünden sonra öleceğine yine tanrıların sebep olacağını söyledi
34 Thetis Hephaistos'a yeni silahlar yaptırıyor
Thetis, demircilerin tanrısı, Zeus'un oğlu efsanevi ve becerikli Hephaistos'a Patroklos'un öldüğünü ve Akhilleus'un yeni zırh ve silahlara acil olarak ihtiyacı olduğunu söyledi Hephaistos, bir zamanlar kendisini bakıp büyüten Thetis'in isteğini kıramazdı Hera, topal ve çirkin olduğu için Hephaistos daha bebekken Olympos'tan aşağı Lemnos adasına atmıştı Su perisi Thetis ile Eurynome, bebeği kurtarıp büyütmüşlerdi Hephaistos, elindeki işleri bırakarak demirhanesindeki yirmi ocağı birden canlandırdı ve maharetli elleriyle o gece sabaha kadar çalışarak annesi saydığı Thetis için yeni bir gümüş kakmalı bir kalkan, bir zırh, miğfer ve dizlikler yaptı Bu sırada yunanlılar Patroklos'un cesedini savunmak pahasına canla başla savaşıyorlar ve Truvalı'ları geri püskürtüyorlardı Akhilleus ise silahsız olduğundan bir hendeğin kenarından Truvalı'lara doğru 3 defa bağırdı Truvalı'lar bu bağırmanın üçünü de duyup korktular ve paniğe kapılarak geri çekildiler ve sonunda Patroklos'un cesedini almaktan vazgeçtiler Akhilleus, o akşam Patroklos'un tanınmayacak hale gelmiş ölüsünü yıkadı, güzel kokularla ovdu ve beyaz kefene sardı Patroklos'un cesedini büyük odun yığınının üzerine koydu Ateşle odunları yakmak için uğraştığında ise alevlerin cansız yandığını görüp canı sıkıldı Akhilleus bunun üzerine kuzey rüzgarı Boreas ve batı rüzgarı Zephyros'a dua ederek alevin canlanmasını istedi İris, Akhilleus'un ricasını rüzgar tanrılarına iletti Rüzgar tanrıları o sırada Zephyros'un evinde bir şölendeydiler İris, aksi ve geçimsiz kuzey rüzgarı Boreas'a sokulup durumu anlatınca Boreas, oğullarından at şeklinde ikisine sahip olan Akhilleus'un ricasını kırmak istemedi Rüzgarlar Hellespontos'a doğru hızla yola çıktılar, gelip ateşi canlandırdılar ve Patroklos'un cesedininin canlı ve büyük alevlerle yanmasını sağlayıp cesedi kül ettiler Akhilleus, Patroklos'un küllerini bir kaba koydu ve sakladı Sabah olunca Thetis yeni silahlarla geldi ve oğlunu Patroklos için yas tutarken buldu "Hiçbir ölümlü böyle silahlar kullanmamış, böyle bir zırh giymemiştir" deyince Akhilleus silahlara baktı İntikam duygularıyla Agamemnon ve ileri gelenleri toplantıya çağırdı Agamemnon daha önce vaadettiği hediyeleri ona verdi Askerler güzel bir yemek yediler ve biraz dinlendiler Sonra da toplu olarak naralar atarak Truva'ya doğru yürüyüşe geçtiler
35 Akhilleus savaşa katılıyor
Truvalı'lar savaş tanrısı Ares'e benzeyen Akhilleus'u, zeytin yağıyla yeleleri parlatılmış atlarının çektiği savaş arabasının üzerinde (efsanevi ve ölümsüz olan Xanthos ve Balios isimli bu atlar Zephyros'un oğullarıydı) kendine güvenen bir eda ile en önde gördüler ve korkmaya başladılar Truva'lı Aineias sivri uçlu kargısını çok uzaktan Akhilleus'a büyük bir hızla savurdu Kargı Akhilleus'un parlak kalkanına çarpınca müthiş bir ses çıktı ama yedi kat tunçtan yapılma kalkan delinmedi Akhilleus'un elinde ünlü bir mızrak vardı o anda Bu mızrağı bir zamanlar Kheiron Tesalya'da Pelion dağından kestiği dişbudak ağacından yapmıştı Akhilleus bu mızrağı Aineias'a öfkeyle savurdu Mızrak Aineias'ın kalkanını deldi ve kenar süslerini parçaladı Aineias eğildiği için mızrak ıslık çalarak sırtını çizdi ve gitti toprağa saplandı Akhilleus kılıcını çekerek Aineias'a saldırdı fakat Poseidon gelerek Aineias'ı görünmez yaptı ve böylece Aineias ölümden kurtuldu Akhilleus öfkeyle Priamos'un oğullarından Polydoros'a saldırdı ve kılıcını karnına sapladı Sonra da mızrağını saplandığı yerden geri aldı
|