Prof. Dr. Sinsi
|
Ön Bulgarlar
Ön Bulgarlar Hakkında - Ön Bulgarlar Tarihi - Eski Bulgarca
Ön Bulgarlar veya Protobulgarlar, tarihî bir Türk halkı ve günümüzün Slavlaşmış Bulgarların ataları Bugünkü Slavlaşmış Bulgarlara isimlerini bırakmış olan halktır "Bulgar" kelimesi, Türkçenin Eski Türkçe devrinde bulga- (bugünkü bula- fiili “bulamak, bulaştırmak”) fiilinin -r ekiyle genişlemesiyle oluşturulmuştur Kelimenin anlamı "'karışık, karıştırılmış, bulanık'"’tır Bu anlam da, tarihî devirde Bulgar Türklerinin halk yapıları sebebiyle kullanılmış isimlendirme şeklidir

- 650 yılında Ön Bulgarlar Karadeniz’in kuzeyinde ilk Bulgar hanlığını kurmuşlardı
Sonra Hazarlar tarafından mağlup edilip batıya ve kuzeye göç etmişlerdir
Tarih
Ön Bulgarlar bazı Türk kavimlerinin birleşmesinden oluşan ve 4'ncü yüzyılda Orta Asya’dan Karadeniz’in kuzeyine göç etmiş olan bir Türk halkıdır Karadeniz’in kuzeyinde Kutrigurlar, Utrigurlar, Sabirler, Sagurlar ve On oklar gibi birçok diğer küçük Türk kavimlerini ve Hun topluluğunun parçalarını da aralarına almışlardır
560'da Avarlara yenik düşmüşler, bazıları Avarlara katılıp onlarla birlikte daha da batıya göç etmişlerdir Ön Bulgarların çoğu Karadeniz’in kuzeyinde kalmışlardır
7'nci yüzyılın ilk yarısında Kubrat Han bütün bu kavimleri, Bizans’ın rızası ile kurduğu ilk Büyük Bulgar Devleti’nin sınırları içinde birleştirmiştir 7'nci yüzyılın ikinci yarısında diğer bir Türk halkı olan Hazarlar bu devleti mağlup etmeyi başarmışlardır
Kubrat'ın büyük oğlu Bayan, Hazarların hükümdarlığı altında yaşamaya razı olmuş, ama diğer dört erkek kardeşleri halkın en önemli bölümlerini ayırıp göç etmişlerdir Kuzeye göç eden bölüm İdil Bulgarları (Volga Bulgarları) devletini, Asparuh Han'ın emri altında güneybatıya göç eden bölüm ise 681 yılında Tuna Bulgarları devletini kurmuşlardır Asparuh Han'ın devleti, Balkanlar'ın Bizans'a ait olan küçük bir kısmı dışında tüm Balkan yarımadasını içine almıştır
Ön Bulgarlardan kalan yaklaşık 100 civarında yazılı taş bulunmuştur Bu, tarih için çok kıymetli kanıtlar olan yazılı taşların çoğu Grek dilinde, Grek Alfabesi ile yazılmıştır Diğerleri, Ön Bulgarların kendi dillerinde, Orta Asya’dan getirdikleri Orhun Alfabesi (Run alfabesi) ile yazılmıştır
Ön Bulgarlar, Balkanlar'da uzun süre, mağlup ettikleri dört büyük Slav kavmi ve bazı diğer yerli kavimlerden oluşan halkın hükümdarları olmuş ama yerli halkın karşısında aslında azınlıkta oldukları için, zamanla Slav kadınlarla evlenip, Slavca konuşmaya başlamaları ve Slav isimleri kullanmaları ile Slavların arasında eriyip gitmişlerdir
Günümüzün tarihçileri "Ön Bulgar" ve "Bulgar" isimlerinin ayrımını 9'ncu yüzyılda Ön Bulgarların Hristiyanlığı kabul etmelerinden sonra başlatırlar Böylece 865 yılından önceki halka Ön Bulgarlar ve bundan sonrakilere Bulgarlar denilir
Ayrıca bugün Bulgaristan'da yaşayan büyük Türk azınlığı, Ön Bulgarlardan türemiş değillerdir Bugünkü Bulgaristan Türkleri, özellikle Osmanlı devri ile beraber bölgede yerleşen çeşitli Türk boylarının devamlarıdırlar
Tuna Bulgarları
Batı veya Avrupa Hunları Hükümdarı Attila’nın 453 yılında ölümünden sonra yerine geçen en küçük oğlu İrnek (‘Hρναχ) babasının kabileleri üzerindeki egemenliğini, kısa bir süre için de olsa, sürdürebilmiş, fakat onun kurduğu siyasî ve askerî örgütü devam ettirememişti Attila’nın Hun konfederasyonu, bu nedenle, onun ölümünden kısa bir süre sonra çözülmüş ve dağılmıştı Bizans tarihçilerinden Rhetor Priskos ile Suidas, 463 yılında, Şaragur (Σαράγουροι), Ugor (Ούγωροι) ve Onogur ('Ονόγουροι) adlı Hun kabilelerinin Karadeniz’in kuzeyinde, Tuna ırmağının kolları ile Volga (İdil) arasındaki bozkırlarda yerleşmiş olduklarını kaydederler
Bu tarihten aşağı yukarı 20 yıl sonra, 482’de, Bizans kaynakları bu konfederasyonun veya onun en önemli kabilesinin adı olarak Bulgar (Βούλγαροι) adını zikrederler ”
İnançları
Ön Bulgarların tanrısı "Tangra" idi Tangra, eski türk tanrısı Tengrinin Ön bulgarlardaki adıdır Neredeyse bulunan her yazılı taşta adı geçmektedir [2]
"Ön Bulgarların inançlarının ana hatları Animizm, Şamanizm, Totemizm, atalara ibadet ve en mühim tanrıları Tangra’ya ibadet etmeleri ile birlikte derli toplu bir din görünümünü vermektedir (Tengricilik) Bıraktıkları yazılar ve kazılarda gün ışığına çıkarılan kalıntılar, diğer dinlere karşı çok toleranslı olduklarını gösteren kanıtlarla doludur Daha henüz Karadeniz’in kuzeyinde kurulmuş olan ilk Bulgar devletinde bile, aralarında Hristiyanların, Musevilerin ve hatta Budistlerin bulunmuş olduğunu bilmekteyiz "[3]
Tengricilikte büyük dağların güçlü ruhları barındırdıklarına inanılır ve bereket duaları bu kutsal sayılan büyük dağlara yöneltilirdi Ön Bulgarlar, Balkanlar'ın en yüksek dağına "Tangra" adını vermişler ve onu kutsal saymışlardır Bu 2925 metre yüksekliğindeki dağın adı, Osmanlıların 15'nci yüzyılda Balkan'ı ele geçirmelerine kadar değişmemiş, ama sonra Osmanlılar ona "Maşallah" adını vermişlerdir Bugün bu dağın adı, "maşallah" 'tan türetilmiş olarak Musala'dır [kaynak belirtilmeli]
Bu dağın yanında bazı diğer dağları da kutsal saydıkları düşünülür Örneğin Perpenikon Dağı’nın zirvesinde, Tengriciliğin verimlilik tanrıçası olan Umay'ın resmi rölyef olarak bir dikili taşa kazınmıştır [4]
Ön Bulgarlar semavi objeleri de kutsal saymışlardır; güneşi, ayı ve o zamanlarda tanıdıkları beş gezegeni: Jüpiter, Venüs, Merkür, Merih ve Satürn Ön Bulgar hanlarının mühürleri "Tangra" anlamına gelen run işaretinin, bu beş gezegenin işaretleri ile çevrili bir simgedir
Gök tanrısı Tangra’ya kurban etmek için beyaz atları tercih etmişlerdir Kurban edilen hayvanın iç organları ile, şamanlarının geleceği okudukları bilinir
Türk Kökleri Kabul Etmeyen Tezler
Yukarıda açıklanan tarihin yanında, özellikle Bulgaristan'da, "Türk Bulgar" açıklamasını kabul etmeyen ve başka açıklamalar arayan tezler yaygındır Bulgarların Osmanlılara karşı sürdürdükleri savaşlardan kaynaklanan eski bir Türk düşmanlığından dolayı, en eski tarihlerini Türkler ile bağlantıya getirmeyen tezler Bulgaristan'da daha çok tutulmakta ve daha yaygındır Bu diğer açıklamalar Ön Bulgarların bir Türk halkı olmuş olduklarını ve tanrıları Tangra'nın Türk tanrısı Tengri olduğunu kabul etmemektedir Ancak, bu gibi görüş açılımları, modern Bulgar devletinin politik arka planını oluşturmakla alakalı gibi görünmektedirler ve politik düşünüşten öteye geçmemektedir
İranlı Halk Tezi
Ön Bulgar halkının tarihi araştırılması 1832 yılında Christian Martin Frähn adlı bir Alman tarihçinin, Arapların İdil Bulgarlarına yazdıkları haberleri araştırmaya başlaması ve bu haberlerde adı geçen "Asparuh" ismini İranlı isim olarak sınıflandırması ile başlar Böylece o zamandan günümüze kadar Ön Bulgarların hakkındaki çoğu tarih tezleri İranlı kökenli oldukları fikri üzerine kurulmuştur Modern bilimde tarihî bir halk arasında kullanılmış isimlerin zamanında "moda isim" olarak diğer halklardan alınmış olabilineceği veya bu isimlendirmenin, halklar arası irtibatın sonucu olabileceği hesaba katılmaktadır Böylece kişi isimlerinin kökleri, halkın kendi kökenlerini tespit etmek için kabul edilmez
İran kökenli oldukları düşünülen bu çalışmalarda antik Pamir halkları ve dilleri, Avesler ve Sanskrit ile bağlantıya getirilmişlerdir, ama modern bilimde bu fikirlerin yanlış olduğu kanıtlanabilmiştir Buna rağmen Bulgarların Türklere karşı hoşnutsuzluğundan dolayı, Bulgaristan'da az sayıda kalmış olan Türk köklerini reddeden bilimcilerin çalışmaları hâlâ daha büyük ilgi görüp, ön plana çıkarılmaktadır Örnekler:
* Vesselin Beşevliev 1967 yılında yazdığı iki makale ile Bulgarların kökleri hakkındaki tartışmaları Bulgaristan'da tekrar gündeme getirmiştir Bu makalelerinde Ön Bulgarların Türk olduğunu kabul etmiş ama aynı zamanda İranlı halklardan çok etkilenmiş olduklarına dikkati çekmiştir
* Peter Dobrev'in daha yeni olan çalışmalarında Ön Bulgarlar tekrar Orta Asya’nın İndo-İranlı halkları ile bağlantıya getirilmiştir Bu makaleleri ile Bulgaristan'da çok tutulan bir bilimci olmuştur Ancak Bulgaristan'ın dışındaki bilimciler Peter Dobrev'in çalışmalarının ciddiye alınamadığını vurgulamaktadırlar Çünkü Dobrev, yaptığı araştırmalarda sadece Türk olmadıklarına işaret eden birkaç noktayı ele alıp (bazı hükümdar isimleri), kanıtların büyük çoğunluğunu oluşturan ve Türk olduklarını gösteren noktaların lafını etmemiştir
Kaynak
1- Prof Dr Talat Tekin, Tuna Bulgarları ve Dilleri, s 1, 1987, Ankara
2- University of Saskatchewan, Andrei Vinogradov, Din bilimi ve Antropoloji bölümü, Kasim 2003 Sayfa 78
3- Bojidar Dimitrov, Bulgaria Illustrated History, Şubat `94
|