Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
friglerin, tarihi

Friglerin Tarihi

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Friglerin Tarihi



Güçlü bir uygarlık kuran Friglerin tarihi ve sosyal yaşamı ile ilgili bilgilerimiz ne yazık ki yeterli değildir Bu konudaki ilk bilgileri antik yazarlardan öğreniyoruz Tarihçi Herodot ile coğrafyacı Strabon'a göre Frigler, Avrupalı bir kavimdi ve Anadolu'ya gelmelerinden önce �Brigler� olarak anılıyorlardı Friglerle ilgili bu yazılı kaynakları ve bölgedeki kazı sonuçlarını değerlendiren bilim adamları Friglerin, büyük olasılıkla MÖ 1200'lerde Trakya ve Boğazlar üstünden Anadolu'ya geldikleri, ilk yıllarda Trakya ve Güney Marmara Bölgesi'nde geçici yerleşim merkezleri kurduktan sonra Batı Anadolu'nun iç kesimlerine yayıldıklarını ileri sürmektedirler Friglerin Anadolu topraklarında ilk siyasal birliği kurmaları MÖ 750 yıllarına rastlar


Friglerin bilinen ilk kralı ülkenin başkenti Gordion'a adını veren Gordias'tır Dağınık Frig topluluklarını siyasal bir birlik altına toplamayı başaran bu kral ve yaşadığı dönemin siyasal olaylarıyla ilgili bilgilerimiz yok denecek kadar azdır Tarihçi Arianos'a göre Gordias Thelmessos'lu (Fethiye) bir kadınla evlenmiş ve Midas adını verdiği bir oğlu olmuştur Midas Friglerin bilinen tek kralıdır (Araştırmacılar Frig krallarının hepsine Midas denildiğini belirtmektedirler) Midas'ın ünü kendi ülkesinin sınırlarını aşıp, Batı Anadolu kıyılarındaki Yunan kentlerine, hatta Kıta Yunanistanı'na dek yayılmıştır


Başlangıçta Eskişehir, Afyon, Ankara ve Sakarya vadilerini içine alan bir bölgede yerleşen Frigler, sonraları Kütahya'dan Kızılırmak'a, Ankara'dan Denizli'ye dek olan bölgede güçlü bir uygarlık oluşturmuşlardır Midas'ın Frig tahtına geçtiği ilk yıllarda ülkenin en önemli düşmanı Asurlar'dır Midas, Asurlar'la barış yaparak Güneydoğu sınırlarını güvenceye aldıktan sonra batı ülkeleriyle dostça ilişkiler kurmaya yönelir (Batı Anadolu kentlerinden Kyme kralının kızıyla evlenir) Öte yandan fildişi tahtını Yunanistan'daki Delphoi Apollon Tapınağı'na armağan ederek Kıta Yunanistan'ı ile ilişkileri güçlendirir Gordion'da yapılan kazılarda ele geçen Yunan çanak-çömlekleri bu ilişkilere ait diğer örneklerdir


MÖ 700 yıllarına doğru, Kafkaslar üzerinden Doğu Anadolu'ya giren Kimmerler, önce bölgedeki Urartular'ı güçsüzleştirdikten sonra Kızılırmak'a kadar uzanırlar Frig-Kimmer savaşı sonunuda Frigya tamamen tahrip olur Kral Midas ise öküz kanı içerek yaşamına son verir (MÖ 676) Batıya kaçan Frigler, küçük beylikler halinde bir süre daha varlıklarını sürdürürlerse de Lidyalıların egemenliğine boyun eğerler Frigler, başlıca Gordion (Yassıhöyük), Pessinus (Ballıhisar), Dorylaion (Eskişehir) ve Midas'da (Yazılıkaya) yerleşmişlerdir

Alıntı Yaparak Cevapla

Friglerin Tarihi

Eski 07-25-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Friglerin Tarihi



Friglerde Dil Ve Yazı


Frig uygarlığını kuranların, bir türlü aydınlığa kavuşturulamayan yazı ve dilleri üstüne bilgilerimiz oldukça sınırlıdır Friglerin başlı başına bir yazı sistemi vardı Kaynağı ve gelişimi henüz aydınlatılmamış olan bu yazı bir taraftan Arami, diğer taraftan Ege yazı sistemlerinin etkisi altında meydana gelmişe benzemektedir Frig yazısı henüz tümüyle çözülememiş olmasına karşın okunabilmektedir Ancak bu okuma, �Midas� ya da �Ana Tanrıça� gibi çok bilinen sözcükler için geçerlidir


Gordion'da bulunan bronz vazoların bazılarında Erken Yunan yazısının alfabesine benzeyen Frigçe yazılar görülmüştür Kayalara yazılmış yazıtlarda da aynı yazıları görmek mümkündür Bunların hepsi, tarih olarak MÖ VII yüzyıla kadar çıkar Frig ve Yunan alfabelerinin aynı Fenike kaynağından gelmesi olasıdır Frig alfabesi MÖ V yüzyıla kadar kullanılmıştır Frig dili ise Yunanca ile karışarak MS II ve III yüzyıllara kadar yaşamıştır


Frig diline ait kalıntılarla Yunan yazarlarından gelme otuz kadar sözcük bu dili tam olarak açıklamaya yetmemektedir Fakat genel olarak bu dilin Hint-Avrupa dilerinden olduğu ve içinde İslav, Arami ve hatta Frig öncesi Hitit dillerinden de sözcükler bulunduğu söylenebilir Onlardan kalan yazılı belgeler yok denecek kadar az olduğundan, edebiyatları hakkında da bir bilgimiz bulunmamaktatır; fakat Frigyalılar hayvan öykülerinin bulucuları olarak kabul edilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Friglerin Tarihi

Eski 07-25-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Friglerin Tarihi



Frigya sanat ve mimarisi konusunda bilgi edinebilmek için, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde, özellikle Gordion, Midas şehirleri ve Pazarlı'da tümülüs şeklindeki mezarlarda veya kayalar içine oyulmuş zengin cepheli binalarda yapılan kazılara başvuruyoruz Frigler, özellikle maden işçiliğinde çok ileri gitmişlerdi Kaya ve taş mimaride kullanılan malzemeyi işlemek için madenden çeşitli aletler yapıyorlardı Frigler zamanında korunaklı kalelerin varlığı, Pazarlı kazılarından anlaşılmıştır


Yüksekçe bir tepenin üzerine yapılmış olan bu kalenin içinde muntazam dörtgen şeklinde küçük evler vardı Evlerin temelleri taştan, üst kısımları tahta hatıllarla desteklenmiş kerpiçten yapılmıştı; damlar ise ahşaptı Çatı ve dış cephelerin bazı kısımları boyalı kabartmalarla süslü toprak levhalarla kaplanmıştı Bu türden toprak levhalara Pazarlı'dan başka Anadolu'nun çeşitli yerlerinde ve özellikle Gordion'da rastlandı Bunlardaki resimler ve nakışlar Frigya sanatının, Anadolu'da eskiden beri köklenmiş geleneklerin, doğudan (özellikle Mezopotamya) ve batıdan (İonya ve Yunanistan) etkilerle geliştiğini göstermektedir


Bu mimarinin en iyi örnekleri Eskişehir ve Afyonkarahisar arasındaki eserlerde görülür Bunlar zengin süslemeli tapınak kalıntılarıdır Alınlıklarında bir pencere bulunmaktadır Frig ahşap mimarisinin Likya'da da görülen bir çeşidi Eski Bronz Çağ prototiplerine kadar gider Bu mimari aynı zamanda erken doğu mimarisini de etkilemiştir Klasik geleneğe göre frizi ilk defa Frigler kullanmıştır


Amerikalıların Gordion'da son yıllarda yaptıkları kazılarda MÖ VIII yy'da Frig evlerinin bazen taştan, bazen de tahta çerçeve kullanarak kaba tuğladan yapıldığı anlaşılmıştır Bu evlerin bazılarının planı megaron tipindedir Gordion'da şehrin etrafını çeviren surlar, şehir kapısı ve çeşitli binalar ortaya çıkarıldı Frigler, doğu komşuları Urartular gibi kaya mimarlığında çok ileri gitmişlerdir, kayalar içinde hücreler, odalar, koridorlar, neye yaradığı henüz tam olarak anlaşılamayan yüksek kademeli merdivenler ve sunaklar yapmışlardır


Aynı zamanda kayalıklarda, çoğu hallerde direkli ve alınlıklı binaları bulunan cepheler oluşturmuşlardır Üzerinde birtakım geometri ve ya hayvan motifleri yer alan bu kaya cephelerinin Frig devletinin parlak devrinde yapıldığı anlaşılmıştır Yalnız bu yapıların mezar olup olmadığı konusunda bir fikir birliği yoktur Gerilerinde mezar odaları şeklinde hücreler bulunan bazı cepheler mezar olarak kabul edilmektedir Fakat, Midas'ın mezarı olarak gösterilen Yazılıkaya'daki bir cephenin mezar olmadığı ve sadece bir tapınak cephesi olarak kullanıldığı düşünülmüştür Bu mezar odası semerdanlı idi


Saray depoları, hizmet yerleri ayrı yapılar halindedir Bazılarının tabanı renkli taşlardan yapılmış mozaiklerle kaplıdır Üzerinde zengin geometrik motifler bulunan süslemeler, Anadolu'da bugüne kadar bilinen en eski mozaik süslemeleridir İçlerinde mobilya parçaları, fildişinden özenle işlenmiş sanat eserleri, insan ve hayvan kabartmaları, çeşitli çanak çömlek bulunmuştur Kimmer istilası sırasında yıkılan şehir, yeniden yapılırken tapınakların dış cepheleri kabartmalı, renkli, pişmiş topraktan levhalarla süslenmiştir Lidya devletinin hakimiyeti, doğu Yunan sanantının Gordion'a girmesine neden oldu

Alıntı Yaparak Cevapla

Friglerin Tarihi

Eski 07-25-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Friglerin Tarihi



Frigya uygarlığı denildi mi akla ilk gelen Kral Midas olur O zamandan günümüze Kral Midas ile ilgili iki efsane ulaşmıştır Bunlardan ilki şöyledir:


�Midas Frigya Kralıydı Pek öyle akıllı biri değildi; ama akılsızlığının cezasını sadece kendisi çekmiştir Birgün Midas'ın adamları sarayın yakınlarındaki gül bahçelerinde yaşlı Silenos'u buldular Dionisos'u ararken yolunu kaybetmişti Silenos Her zamanki gibi zil zurna sarhoştu yine Ağaçların arasında sızıp kalmıştı Midas'ın adamları, tepeden tırnağa güllerle süslediler onu, sonrada krala götürdüler Midas, güler yüzle karşıladı Silenos'u, tam on gün on gece ağırladı Yedikçe yedi Silenos, içtikçe içti Sarhoş oldu, şarkılar söyledi, sızdı, ayıldı Onuncu günün sonunda da Frigya kralı elinden tutup tıpış tıpış Dionisos'un yanına götürdü onu


Dionisos, Silenos'a yeniden kavuştuğuna öyle sevindi öyle sevindi ki, �Midas, dile benden ne dilersen� dedi Kral, hiç düşünmeden, �Aman Dionisos�, diye cevap verdi, �Her dokunduğum altın olsun; başka birşey dilemem� Tanrı bu dileğini yerine getirdi onun; ama akşam olunca yemekte başına neler geleceğini düşündükçe kıs kıs güldü Zavallı Midascık Karnı acıkıp da sofraya oturunca ne kötü bir dilekte bulunmuş olduğunu anladı Ağzına her götürdügü şey altına dönüveriyordu Ekmeği mi tuttu, al sana altın bir ekmek Elmaya mı dokundu, işte sapsarı, kaskatı bir elma


Hemen Dionisos'a koştu Midas Yalvardı yakardı �Ne olursun bu büyüyü boz� diye göz yaşı döktü Dionisos, �Git de Paktolos ırmağında yıkan O zaman büyü bozulur� diye cevap verdi Frig kralı, Paktolos ırmağına koştu hemen, bir güzel yıkandı Ondan sonra da sarayına dönüp tıkabasa yedi içti Şimdi onun yıkandığı ırmağa bakanlar, altın kum tanecikleri görürler sularda


Bir ikinci öyküsü daha vardır Midas'ın O da Apollonla ilgilidir Yüce tanrı, Frigya kralının kulaklarını eşek kulaklarına çevirmişti Bir suç işlediği için değil de aptallığı yüzünden bu cezayı görmüştür Midas: �Apollon ile Pan arasında yapılacak bir çalgı çalma yarışmasında Midas, yargıçlardan biri olarak seçilmişti Kır tanrısı, kavalıyla hoş sesler çıkarıyordu; ama Apollon'un gümüşten lira'sı her çalgıdan üstündü Bir çalmaya başlamasın Apollon; Musalar bile durup kendini dinlerdi Yargıçlardan ikincisi dağ tanrısı Tmolos, yengi çelengini Apollon'a verdi Ama yüce musikiden ne anlasın Midas, tuttu oynak havalar çalan Pan'ı kazandırdı Apollon da kızıp onun kulaklarını eşek kulakları yapıverdi


Midas bir süre, tanrının armağanlarını koca bir külah içinde sakladı Sakladı ama onun saçlarını kesen berber sonunda kulaklarını gördü Kulakları gördüğünü kimseye söylemeyeceğine yemin etti Berber bu, konuşmadan durur mu, gitti bir çukur kazdı sazların arasında, usulca �Kral Midas'ın kulakları eşek kulakları� diye fısıldadı Aradan zaman geçti Çukurun çevresinde büyüyen sazlar yel estikçe, �Kral Midas'ın kulakları eşek kulakları!� diye bağırmaya başladılar Böylece herkes gerçeği öğrendi� Bu olaydan sonra, Midas şunu öğrenmiştir herhalde: İki tanrı yarışırken beğendiğini tutma güçlü olanı tut


Frigya uygarlığının yaratıldığı dönemde �Ana Tanrıça İnancı� etkisinin doruğuna çıkmış, Ana Tanrıça adına tapınaklar, kutsal alanlar yapılmış, dinsel törenler düzenlenir olmuştu Bu dönemde Ana Tanrıça ile ilgili olarak anlatılan bir efsane, Tanrıça'ya nasıl tapıldığını da anlatmaktadır


Efsaneye göre, Ana Tanrıça (Kibele), Attis adlı bir delikanlıya aşık olur Attis, Ana Tanrıça'nın kendisine karşı duyduklarından habersiz, Pessinus (Ballıhisar) kralının kızıyla evlenme hazırlığındadır Düğün yeri kurulmuş, düğüne çağrılı tüm konuklar yerini almıştır Gözünü aşk bürüyen Ana Tanrıça, olanca görkemiyle birden düğün yerinde ortaya çıkar Ve tanrısal gücünü kullanarak sevdiği erkek Attis'i çıldırtır


Bir anda çılgına dönen Attis, bir yandan dans eder, bir yandan da bıçağını çekerek erkeklik organını keser Attis'in kasıklarından fışkıran kanlar toprağı sular, topraktan bitkiler fışkırır Attis'in kendisi de ölüp bir çam ağacına dönüşür Ana Tanrıça da onun hiç bozulmamasını sağlar Çam ağacının, yaz-kış hiç bozulmadan kalması böyle bir efsaneye bağlanır

Alıntı Yaparak Cevapla

Friglerin Tarihi

Eski 07-25-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Friglerin Tarihi



Frig beyleri ölülerini ya kayalara oyulmuş mezarlara ya da tümülüslere gömerlerdi Kaya mezarlarının çoğu soyulmuş oldukları için mimari dışında fazla bilgi vermezler Buna karşın tümülüsler, yani yığma mezar tipleri Frig ölü gömme geleneğini öğrenmemizde önemli rol oynarlar MÖ 8 yüzyıl başlarından MÖ 6 yüzyıl ortalarına kadar kullanıldıkları sanılan tümülüslerin büyük bölümü Gordion'dadır Bu yığma toprak mezarları kentin sırtlarında yer alır ve sayısı 100'e yaklaşır

Bu türde ölü gömme tekniği gelişmiş olarak birden ortaya çıkar Bu durum tümülüs mezarlarının Frigya'ya dışarıdan gelmiş olduğuna işaret eder Gerçekten de Arnavutluk ve Makedonya'da soylu kişileri gömmek amacıyla tümülüs mezarların MÖ 1800-1500'den itibaren kullanıldığı bilinmektedir

Frigya tümülüslerindeki mezar odalarının ahşap yapısı çok ileri bir tekniğin eseridir Ölüler önceleri yakılmadan ahşap sedirler üzerine uzatılmış, MÖ 7 yüzyılın sonlarından itibaren de, Yunanistan'dan gelen etkilerle yakılmaya başlamıştır Ahşap mezar odasına ölü ve ölü armağanlarının bırakılmasından ve ahşap çatının kapatılmasından sonra, odanın üzeri büyük bir yığma tepeyle örtülmüştür

Toprak yığınının ahşap mezar odasına yapacağı baskıyı en aza indirmek için mezar şu şekilde yapılırdı: Ahşap mezar odasının üstü moloz taşlarla kaplanmış, bunun üzerine kalitesi ve direnci fazla olan, sulandırılarak bulamaç haline getirilmiş kil serilmiş , sonra da kuru kilden tepe yığılmıştı Toprak kümesi, altındaki nemli kilin iyice kurumasından sonra yığılmış olmalıdır; çünkü ıslak kil kuruyunca mukavemeti artıyordu Tümülüslerin yüksekliği gömülen kişinin önemine göre 2-3 ile 60-70 metre arasında değişmektedir

Frig tümülüslerini, Lidya ve Yunan mezarlarından ayıran; mezar odaları yapımında taş yerine tahta kullanılması, yığma tepe toprağının çevreye yayılmasını önlemeye yarayan krepis duvarı ve mezar odasınına geçit veren dromos kullanılmamasıdır Toprak yığını altında kalan mezar odalarının yeri büyük boy tümülüslerde ortada, alçak tümülüslerde ise mezar soyguncularına karşı alınan önlemle merkezden uzak yerlerde olurdu

Soylular için kentlerin dışında görkemli yığma mezarlar yapılırken, geniş halk kitleleri için gösterişsiz mezarlar kullanılmıştır Pazarlı halkı, ölülerini kalenin içindeki basit mezarlara, sırt üstü yatırarak gömmüşlerdi Boğazköy halkı ölülerini yakıp, küllerini küpler içine koyarak gömmüşlerdi Ayrıca Boğazköy'de çocuk mezarı olarak kullanılan bir vazo bulunmuştur

Bu Boğazköy ve Pazarlı'daki ölü külleriyle iskeletlerin tümü geç Frig dönemine aittir ve sürekli kent içine gömülmüşlerdir Ancak Ankara'da yakılmış ölülerin küpler içinde gömüldüğü kent dışı mezarlar da bulunmuştur Bu Ankara'da bugünkü Hacıbayram Camisi çevresindeki Frig kentinde yaşayan farklı halk sınıflarının varlığını gösterir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.