Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
arası, edebiyat, harfleri, maklub, sıralandığında, sözlüğü, terimleri, tersten

Edebiyat Terimleri Sözlüğü | M - P Arası, Maklub: Harfleri Tersten Sıralandığında ...

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Edebiyat Terimleri Sözlüğü | M - P Arası, Maklub: Harfleri Tersten Sıralandığında ...



M

MAKLUB

Harfleri tersten sıralandığında yine aynı sözcük çıkan sözcükler Örneğin mum, bab, aba gibi

MAZMUN

Bir dizenin bir ifadenin taşıdığı ve onlardan herkesin anladığı gerçek ya da mecaz anlama, asıl anlamı yanında taşıyan bir isme, bir atasözüne, âyete, hâdise, olaya, bir şeyi onun özelliklerini çağrıştıracak sözcük ya da sözcük gruplarının veya dizelerin içine yerleştirmeye mazmun denir Örnek:


Çıhma yârim giceler ağyar te’nından sakın

Sen meh-i evc-i melâhatsin bu noksândır sana


Fuzulî

(Sevgilim, gece yarıları dışarı çıkma, yabancıların ayıplarından sakın Sen güzellik göğünün en yüksek yerindeki dolunaysın, gece çıkmak sana yakışmaz, kusur sayılır)

Fuzuli’nin bu beytinde sevgili, güzelliğin doruğundaki aya benzetiliyor Ayın en güzel hali dolunaydır Dolunay güneşin batmasından önce doğar Dolunayın gece yarısı çıkması ay tutulmasıyla olabilir Ay tutulduğunda noksandır, kusurludur, güzelliğini kaybeder Fuzulî, bu beytinde "noksan" ve "ta’n" sözcükleriyle bir ay tutulması mazmunu yapıyor

MEKTUP

Birbirinden uzakta bulunanların haberleşmesini sağlayan bir yazı türü En eski haberleşme araçlarından biri Sözcük anlamı Arapça "yazılmış şey" Farsçası name, eski Türk dillerindeki karşılığı bitig, betik ya da bittidir Tarihte rol oynamış ünlü kişilerin, yazar, bilimadamı ve sanatçıların mektuplarıyla birlikte bir edebi eserler türü olarak kimi zaman ele alınmıştır Sadece mektuplardan oluşan kitaplar da vardır


MELHAME

Divan edebiyatında gelecek olayları anlatan nazım ya da nesir eserlerin ortak adı


MENKUT

Divan edebiyatında sözcüklerinin tümü noktalı harflerden oluşan şiirler


MENSURE (Mensur şiir)

Duygu, düşünce, yaşam ya da hayalleri şiir inceliğinde anlatan düzyazı türü İç uyuma önem verildiği için dilbilgisi kurallarına uygunluk aranmaz 19 Yüzyılda Fransız edebiyatında ilk örnekleri görüldü Şinasi’nin Fransız edebiyatından yaptığı şiir tercümeleri edebiyatımızdaki ilk örneğidir


MESEL

Atasözleri, öğretici, ahlaki özellikleri bulunan küçük hikayelerdir


MEŞTÜR

Divan edebiyatında dört cüzlü (yani 4 mefâ’ilün 4 müstef’ilün) ile yazılmış vezinleri ikişer cüze indirerek yazılmış şiirlerdir


MONOGRAFİ

Bir kişi ya da bir konu ile ilgili özel bir görüşle yazılmış incelemeler Ele alınan konu ya da kişiyi her yönüyle açıklamaya çalışır

MONOLOG

Tek kişinin konuşması, tiyatro oyunlarında kahramanlardan birinin sahnede kendi kendine yaptığı uzun konuşmaların tamamı Tek kişinin oynaması için yazılmış komedilere de monolog adı verilir

MUAMMA

Başta Esmâ’yı Hüsnâ (Allah’ın doksan dokuz güzel ismi) olmak üzere konusu insan ismi olan manzum bilmeceler Kelime "gizli, örtülü, anlaşılması güç veya işaret remiz yoluyla söylenmiş söz" anlamlarına gelir Muammalar lügazlardan farklıdır Muammalar Allah’ın isimlerinden biri veya insan ismi için düzenlenirken lügazlar her şey hakkında düzenlenirler Yalnız muammaların bazen lügaz, hatta âşık edebiyatında bir çeşit bilmece (âşkı -muamma) karşılığı olarak da kullanıldığı görülür Muamma alanında en çok eser veren şairimiz Emri (Edirneli Emrullah Çelebi) olmuştur Muammanın düzenlenmesinde ebced hesabı kullanılır Örnek:


Bende yok sab-ü sükun sende vefadan zerre

İki yoktan ne çıkar fikr edelim bir kerre


Nâbi

MUAŞŞER

Onar mısralık bendlerle kurulan musammatlar Divan edebiyatı nazım şeklidir

MUCEM

Arap alfabesindeki noktalı harfler Alfabetik olarak düzenlenmiş sözlük, hâl tercümesi, ansiklopediler böyle adlandırılır Mucem tarih, ebced hesabı ile sadece noktalı harflerin hesap edilmesine dayanılarak düşülen tarihlerdir

MUHAMMES

Beş mısralık bendlerden oluşan divan edebiyatı nazım şekli Kelime "beşlik" anlamındadır En az 4, en çok 8 bend arasında yazılmıştır


MUKABELE

Aralarında tezat ve karşıtlık bulunan kelime, tamlama ve sözleri birarada kullanmak Örnek:


Safa-yı aşkın dide gamınla pürnem

Bir evde ayş u şâdî bir evde ye’s ü mâtem


(Safa ile gam, ayş u şâdi ile ye’s u mâtem arasında karşıtlık bulunmasına rağmen birarada kullanılmıştır)

MUKATTA

Arap alfabesinde kendisinden sonra gelen harfle bitişmeyen harfler (elif, dal, zel, rı, ze, vav) kullanılarak söylenen söz


MUKTEZA-YI HÂL

Uslûpta zamana, yere, duruma ve hitâp edilen kişilere göre dili ayarlama, sözün söylendiği yerin, zamanın gerçek ve gereklerine uygun olması Mukteza-yı makam, itibar-ı münasib sözleri de aynı anlamda kullanılır

MURAFAKAT

Üslûbun, ele alınan konuya göre düzenlenmesi, dile getirilen düşünce, duygu ve hayallare uygun düşmesine, üslûp ile içerik arasında bir ilişki kurulması Anlatılan konuya uygun kelime, kelime grubu ve isimler seçilir

MURASSA

Nesirde iki ibarenin, nazımda ise iki mısranın kelimelerinin sayıca denk, karşılıklarıyla vezin ve kafiye bakımından birlik olması Örnek:


Şâh melekût arş-pâye

Mâh-ı ceberût perş-sâye


Şeyh Gâlib

MUSARRA

Mısraları birbiri ile kafiyeli olan beyitler Beyt-i musarra, gazellerin ilk beyitleri (matla’) musarra’dır Her mısrası aynı kafiyede olan şiirlere de musarra denir (Musarra tuyuğ gibi) Bu şekilde düzenlenen şiirlerin bir başka adı müselseldir


MUTABAKAT

Anlatım içinde kullanılan kelime ve deyimlerin içeriğe uygun seçilmesi Karşıtı mübayenet’tir (aykırılık, zıtlık)

MUVAFAKAT

Kelimenin anlamla, kelimenin vezinle, kelimenin kelimeyle, anlamın vezinle, anlamın anlamla uygunluğu

MUVAZENE

Nesirde seci, nazımda kafiye yerindeki sözcüğü yalnız vezin bakımından eşit olması Örnek:


Münderic nüsha-i zâtında kemâlat-i vücûd

Mündemic tıynet-i pâkinde havass-i icâd


Nâdî

(Münderic ve mündemic kelimeleri arasında muvazene vardır)


MÜLEMMA

Bir şiirin bazı mısraları, bölümleri veya bir mısranın bazı sözcüklerin değişik dillerde yazılması Divan edebiyatında Arapça, Farsça, Yunanca’nın Türkçe ile birlikte kullanıldığı şiirler yazılmıştır Tanzimat’tdan sonra bu dillere Fransızca da eklenmiştir Örnek:


Eyyüha’r-rağibûne fi’l-evkat!

Edrikûhâ fe-mâ madâ kad fât


Fevt-i fursat me-kün çü vakt-i safâst,

Ki besî hestder-cihân âfât


İrdi bir dem ki behcetinden anın

Sekiz Uçmâğ’a döndü Altı Cihât


İş ke-mâ âşe âşikun va’lem!

Tâvet in-nefsü tâbet il-evkat

MÜNAKKAHİYET

Gereksiz sözlerden arındırılmış özlü ifade, konuyu gerektiği kadar işleme; anlamlı sözcükler arasında eşitlik bulunması

MÜNŞEÂT

Mensur yazı veya mektupların bir araya getirdiği dergiler Divan edebiyatında edebi değeri olan yazılar bir defterde toplanır ve meraklıları okurdu Münşeatlardaki nesirlerde konu birliği aranmaz Bu eserlerde çeşitli tarih belgeleri yanında edebi metinler ve özel mektupların biraraya getirildiği görülür Münşeât-ı Feridun Bey, Nergisi ve Veysi’nin münşeatları ünlüdür Son münşeât örnekleri arasında Münşeât-ı Akif Paşa önemlidir

MÜNŞÎ

Sanatlı düzyazı yazan kişiler Münşilerin yazılarını toplayan dergiler münşeat’tır

MÜNTEHABÂT

Seçilmiş şeyler Çokluk aynı türde kaleme alınmış, bir veya daha fazla yazarlara ait yazılar arasından yapılan seçmelerle meydana getirilmiş eser; seçmeler, antoloji


MÜSTEŞRİK

Doğulu milletlerin tarih, din, dil, edebiyat ve kültürlerini araştırıp inceleyen Batılı bilginler Şarkiyatçı, oryantalist, doğubilimci kelimeleri de aynı anlamda kullanılır

MÜŞAARE

Karşılıklı şiir söyleme Edebiyat araştırmacıları müşaareyi üçe ayırır:
1 Bir divan şairinin manzum eserine diğer bir şairin aynı vezin ve kafiyede nazire yazması
2 Âşıklar arasında karşılıklı şiir söyleme Bir âşığın okuduğu beyit veya kıtaya diğer bir şair aynı vezin ve kafiyede şiir söyleyerek cevap verir
3 Edebiyat meraklılarının şiir okumaları, herhangi bir mazmunu ihtiva eden beyitler okunur veya birinin okuduğu beyte karşılık onun son kelimesiyle başlayan bir beyti başkası okur

MÜŞAKELE

Birden fazla anlamı olan sözcüklerin art arda gelecek şekilde, iki anlamı ile kullanılması, birinin söylediği bir sözü bir başkasının değişik anlama gelmek üzere tekrarlaması Karşılıklı konuşan iki kişiden birinin gerçek veya mecazi anlamda söylediği bir sözü, diğeri başka bir düşünceye yanıt olacak şekilde tekrarlar Birinci anlamı gerçek olursa çoklukla ikinci kullanıştaki anlamı mecazidir Örnek:


"Tezer

Yine mi kanmıyorsunuz sözüme

Ne için bakmıyorsunuz yüzüme

Beni bir kere okşasanız ne çıkar?

Melik

Sen çıkarsın Demek ki fitne çıkar!"


Abdülhak Hâmid Tarhan

MÜTAKARRİN

Kafiyeleri birbirinin peşinden gelen ve iki kafiyeli olan şiir Örnek:

Hangi âkıl der ki ancak râh-i gülşenden geçin

Bir de gafiller şu nâilgâh-i şîvenden geçin


Muallim Naci

MÜTEKERRİR

Murabba, muhammes, müseddes gibi nazım şekillerinde bendlerin sonlarında tekrarlanan mısra veya beyitler


MÜTELEVVİN

Divan edebiyatında bir beytin okunuşu sırasında küçük bir değişiklikle veznin bir başka vezne çevrilmesi

MÜZDEVİC

Murabba, muhammes, müreddes benzeri nazım şekillerinde bendlerin sonundaki mısraların birinci bend ile kafiyeli olması


N

NAKARAT

Şiirlerde bendlerin sonunda tekrarlanan mısra veya mısralar Bu bölüm, anlam bakımından her bendi şiirin ana duygusuna bağlar Şiirin, nakarat bölümlerinde ifade olunan duygu ve düşünce etrafında gelişmesini sağlar Nakarat, halk şiirinde bağlama veya kavuştak diye bilinir Sözlü musiki eserlerinde aynı söz ve ezgi ile tekrar edilen bölüm de nakarattır


NÂME

Mektup, kitap, risâle, ferman gibi anlamlar taşıyan Farsça bir kelime Eskiden kitap türü olarak çok kullanılmıştır Kıyafetnâme, kâbnâme, Hamzanâme gibi Resmi nitelikteki kağıt ve mektuplar da nâme diye bilinirdi

NÂT

Hazreti Muhammed’i övmek için yazılan şiirler

NAZIM

Dizelerden oluşan vezinli ve kafiyeli anlatım şekli Kelime, "dizmek, ipliğe inci dizmek" anlamlarını taşır Nazımda sadece anlam değil, seslerin musikisi de önemlidir Akılda kolay kaldığı için ezberlenmesi istenen bilgilerin çoğu bu yolla ifade edilir En küçük birim dizedir (mısra) Ayrıca beyit, kıta, bend gibi nazım birimleri de vardır Şiirler de nazım şeklinde yazılır, ancak her nazım, şiir değildir


NAZİRE

Bir şairin şiirine başka bir şair tarafından aynı şekil, vezin, kafiye ve redifle yazılan şiir Divan edebiyatı nazım türüdür Kelime Arapça "eş, değer" anlamlarındaki nazir’den gelir Nazire yazma, tanzir, tanzir etme diye anılır Nazire geleneği Türk edebiyatına İran edebiyatından geçmiştir İranlı şairler nazireye cevâb adını verirler Alay ve şaka yollu yazılmış nazirelere tezhil veya hezl denir Örnek:


Fuzûlî’nin gazeli

Hayret ey büt sûretin gördükte lâl eyler meni

Sûret-i hâlim gören sûret hayâl eyler meni


Mihr salmazsın mana rahm eylemezsin munca kim

Sâye tek sevdâ-yı zülfün pây-mâl eyler meni


Za’fı tâli mân-i tevfik olur her nice kim

İltifâtın ârzû-mend-i visâl eyler meni


Men gedâ şahâ yâr olmak yok ammâ neyleyem

Ârzû ser-geşte-i fikr-i muhâl eyler meni


Tir-i gamzen atma kim bağrım deler kanım döker

Akd-i zülfün açma kim âşüfte-hâl eyler meni


Dehr vakf etmiş meni nev-res civanlar aşkına

Her yeten meh-veş esîr-i hatt u hâl eyler meni


Ey Fuzûlî kılmazsam terk-i tarîk-i aşk kim

Bu fazilet dâhil-i ehl-i kemâl eyler meni


Fuzûlî


Nedim’in Fuzuli’nin bu gazeline yazdığı nazire:


Bûs-ı la’lin şöyle sîr-âb-ı zulâl eyler beni

Kim gören âb-ı hâyât içmiş hayâl eyler beni


Şâire söz bulmağa minnet yok amma neyleyim

Âh kim hâyret seni gördükçe lâl eyler beni


Sevdiğim câm-ı meye hâcet nedir la’l-i lebin

Bir şeker handeyle mest-i bî mecât eyler beni


Bağda zülf ü ruhun andıkça bu kimdür deyü

Sünbül ü gül birbirinden sûal eyler beni


Nükhet-î zülfünle geldikçe nesîm-i nev-bâhar

Turra-i sünbül-sıfat âşüfte-hâl eyler beni


Nâ-tüvânım şöyle çeşmin hasetinden kim gehî

Sâye-i müjgân-ı âhü pây-mâl eyler beni


Gerdişin gördükçe sâkî-mülâyım meşrebin

Arzû ser-geşte-i fikr-i muhâl eyler beni


Hasret-i çeşminle ben hâk-i siyâh olsam dahi

Baht âhir sürme-i çeşm-i gazâl eyler beni


Güldürür ya ağlatır ya lütf eder yâhud itâb

Hâsılı neylerse ol ruhsâr-ı âl eyler beni


Arz-ı hâlim çok efendim hak-i pây devlete

Lütfun ammâ bî-niyâz-ı arz-ı hâl eyler beni


Ben kulun lâyık değildir aslına ammâ yine

İltifâtın ârzü mend-i visâl eyler beni


Gûyyâ bilmez efendim bende-i dîrinesin

Kim Nedîmâ bu mudur deyü suâl eyler beni


Nedîm

NESİR

Duygu, düşünce ve hayallerin dilgilgisi kurallarına uygun cümleler içinde anlatılması şeklindeki edebi eser Edebiyatın iki anlatım yolundan biridir Diğeri nazımdır Nesirde aklın kontrolü altında duygu, düşünce ve hayallere yer verilir Nazımdan daha geç doğmuştur Düşüncelerin fadesi için nazımdan çok daha zengin imkanlara sahiptir Hikaye, roman, tiyatro, masal, hatırat, makale, sohbet, deneme, gezi yazısı, biyografi gibi edebiyat türlerinde hep nesir kullanılır Nesrin en küçük birimi tek başına bir anlam ifade eden cümledir Nesir, kullanılan üslûba göre sade nesir, orta nesir ve süslü nesir olmak üzere çeşitlere ayrılır


NİDA

Divan edebiyatımızda bir sanat türü Şairin korku, sevinç, şaşkınlık, acı, ızdırap, öfke gibi pekiştirilmiş, duygu ve düşüncelerini okuyucuya hissettirebilecek şekilde işlemesi Çokluk "ey!, hey!, vay!" gibi ünlemlerle seslenilir Tekrîr ve teşhis sanatlarıyla birlikte kullanılır Örnek:


Ey mi’delerin zehr-i tekazası önünde

Her zilleti bel’eyleyen efvâf kadide;

Ey fazl-ı tabiatle en âmâde ve mün’im

Bir fıtrata makrûn iken aç, âtıl ve âkim

Her ni’meti, her fazlı, hep esbâb-ı rehâyı

Gökten dilenen züll-ı tevekkül ki


Mürâyî



OTOBİYOGRAFİ

Bir kimsenin kendi hayatını yazdığı eser Biçim ve içeriğiyle bir edebi değer taşımalıdır

OTOGRAF

Yazarın kendi el yazısı Eskiden hatt-ı dest (el yazısı) deyimi kullanılırdı


OTTOVA RİMA

Sekiz mısralı bir nazım şekli Önce İtalyan edebiyatında kullanılmış, sonra Fransız edebiyatında, buradan da Türk edebiyatına geçmiştir Batı edebiyatında kafiye şeması, abababcc’dir Bu şema bizde değişikliğe uğrayarak ababcccb şeklini almıştır Aabbccdc şekli de görülür Bu nazım şekli lirik tür için elverişlidir Ottova Rima’yı edebiyatımızda daha çok Abdülhak Hamid kullanmıştır Örnek:

(MAKBER’den)

Bu makberdir o bâba makdem,

Bilmem ne duyar girince, adem?

Sûzişlerimin budur esâsı

Hep şüphelerin bu en fenâsı

Benlik acebâ kalır mı ol dem?

Sönmüş erimekte o nûr-i dîdem

Ben gözler idim bu hâli ey yâr

Senden daha çok zaman akdem

Abdülhak Hâmid

OZAN

Kopuzla türkü söyleyen en eski Türk şairleri Osmanlı döneminde halkı şairleri için kullanılırdı Âşık sözünün karşılığı olduğu gibi meddah anlamını da taşıyordu Ozanların toplumda önemli yerleri vardı Beylerin huzurunda, dini törenlerde, elindeki kopuzunu çalarak kahramanlık destanları okurlar, halk arasında kıssa söylerlerdi Memluk ordusunun mızıka takımında ozan denilen çalgıcılar olduğu tarihi kaynaklarda yazar Selçuklular’da da benzer durum görülür


ÖNSÖZ

Eserin niçin ve ne amaçla yazıldığını belirtmek için kitabın başına eklenen yazı Bu bölümde yazar ya kitabın özetini verir veya hangi nedenle yazdığını açıklar Eskiden, "sebeb-i telif-i kitab" (Kitabın yazılışının sebebi) sözü kullanılırdı Tanzimat’tan sonra edebiyatçılar, mukaddeme başlığı altında yazdıkları önsözlerde edebiyat anlayışlarını belirleyici açıklamalar yaptı Namık Kemal’in Celaleddin Harzemşah, Recaizade Mahmud Ekrem’in Zemzeme, Abdülhak Hamid Tarhan’ın Makber mukaddemeleri bunlardandır


P

PARAGRAF

Bir fikrin işlendiği yazı bölümü Bir veya birkaç cümleden meydana gelebilir Satırbaşı yapılmış her bölüm bir paragraftır


PASTORAL

Çoban ve kır hayatını, köylerdeki yaşayış şeklini anlatan şiir Grekler’in bukolik dedikleri bu türü Edebiyat-ı Cedide’ciler eş’ar-ırâiyâne (Çoban şiirleri) diye adlandırmışlardır Pastoral şiir, süsten, kelime oyunlarından, yapmacılıktan uzak sade bir dille yazılır Eski Yunan edebiyatında Theokrites ile Latin edebiyatında Vergillius, pastoral şiirin ilk ve en güzel örneklerini verdi

PELTEKNÂME

Kekeleme şiiri Lisan-i pepeği adı da verilir Halk edebiyatı nazım şeklidir Âşık, kelimelerin ilk hecelerini, bazen de kelimelerin çoğunluğunu kekeleyerek söyler Bu tekrarlar ölçüye dahildir Örnek:

Bu bu bugün gö gö gördüm yü yü yüzün dilberâ

Ba ba baktım gö gö gönlüm oluptur ziyaâ

Di di dilim pe pe peltek sö sö söyler zebanımı

Ne ne ne derse de de desin dimesin tek sana

Abdi İmam

PLOT

Roman, hikaye, tiyatro gibi eserlerde, baştan sona devam eden hareketlerin yapısı Bir bakıma eserin planıdır Kahramanların ve olayların meydana getirdiği devamlılığı ifade eder İkinci, üçüncü derecedeki kişi ve olaylar, görünüp kaybolan bir başka zaman, mekan ve olayla ortaya çıkan kişiler, duygusal davranışlar plotu tamamlar ve zenginleştirir Plot, yapısına göre çeşitlere ayrılır Bazı plotlar trajik olayları, bazıları komedi, masal ve hiciv gibi konuları göstermek için kurulur Eser, bu plota göre kimlik kazanır

POETİKA

Şiir üzerine düşüncelerin ve teorilerin bütünü Bu kelime eskiden Fransızca’da yalnız şiirin değil, güzel sanatların teorisini güzelliğin feslefesini, bir bakıma estetiği ifade ederken, bugün şiir sanatı anlamına gelen bir terim olmuştur Batı dillerinde poetika konusuna giren birçok eser var Türkçe’de ise, bazı şiirlerin ve grupların bildiri niteliğindeki, genellikle savunmaya dayalı birkaç önsözü görülür Necip Fazıl Kısakürek’in de bir Poetika’sı var

PROZODİ

Kelimelerin taşıdıkları seslerin değerlerine ve hecelerin taşıması gereken seslere göre söylenmesi Tonlamaya, hecelerin vuruşuna kelimelerin uzunluk ve kısalıklarına dikkat edilerek söylenir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.