07-25-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Mevlânâ
Mevlânâ Celaleddin-i Rumi (d 1207 - ö 1273), İslâm ve tasavvuf dünyasında tanınmış bir şair, düşünce adamı ve Mevlevi yolunun öncüsüdür
Mevlânâ Celaleddin-i Rumi (Rumi adı, Anadolu'ya yerleşip orada yaşadığı için (o dönemde Anadolu'ya Diyarı-ı Rum deniliyordu); "Efendimiz" manasına gelen Mevlânâ ise, kendisine karşı duyulan büyük saygının belirtisi olarak verilmiştir), dönemin İslam kültür merkezlerinden Belh kentinde hocalık yapan ve Sultan-ül Ulema (Bilginler Sultanı) lakabıyla anılan Bahaeddin Veled'in oğludur Mevlânâ, babası Bahaeddin Veled'in ölümünden bir yıl sonra, 1232 yılında Konya'ya gelen Seyyid Burhaneddin 'in manevi terbiyesi altına girmiş ve dokuz yıl O'na hizmet etmiştir
Hayatı
Harzemşah hükümdarları Bahaeddin Veled'in halk üzerindeki etkisinden her zaman tedirgin olmuştu; çünkü o, insanlara son derece iyi davranır, ayrıca onlara her zaman anlayabilecekleri yorumlar getirir, derslerinde kesinlikle felsefe tartışmalarına girmezdi Söylenceler, Bahaeddin Veled ile Harzemşah hükümdarı Alaeddin Muhammed Tökiş (ya da Tekiş) arasında geçen bir olaydan söz eder: Bahaeddin Veled bir gün dersinde, felsefeye ve felsefecilere şiddetle çatmış, onları İslam dininde var olmayan şeylere (bid'at) uğraşmakla suçlamıştı Ünlü İslam felsefecisi Fahrettin Razi buna çok kızdı ve onu Muhammed Tökiş'e şikayet etti Hükümdar, Razi'yi çok sayar ona özel olarak itibar ederdi Razi'nin uyarıları ve halkın Bahaeddin Veled'e gösterdiği ilgi ve saygı bir araya gelince, kendi yerinden kuşkuya düşen Tökiş, Belh kentinin anahtarlarını ona gönderdi Bu, benim yerime iktidarı sen kullan, anlamına gelen bir davranıştı Söylendiğine göre bu davranışı "bir yerde iki sultan olmaz" diye karşılayan Bahaeddin Veled, hemen göç hazırlıklarına başladı, ailesini, kitaplarını, sadık müritlerini yanına alarak ülkeden ayrıldı (1212 ya da 1213)
Nişapur kentinde ünlü şeyh Feridüttin Attar onları karşıladı Aralarında önemli konuşmalar geçti Küçük Celaleddin de bu konuşmaları dinliyordu Attar, Esrarname (Sırlar Kitabı) adlı ünlü kitabını Celaleddin'e hediye etti ve yanlarından ayrılırken küçük Celaleddin'i kastederek, yanındakilere "bir deniz bir ırmağın ardına düşmüş gidiyor" dedi Bahaeddin Veled'e de, "umarım yakın bir gelecekte oğlunuz alem halkının gönlüne ateş verecek ve onları yakacaktır" diye bir açıklama yaptı (Mevlânâ Esrarname 'yi her zaman yanında taşımış, Mesnevi'sinde Attar'dan ve onun kıssalarından sık sık söz etmiştir)
Kafile, Bağdat'ta üç gün kaldı; sonra hac için Arabistan'a yöneldi Hac dönüşü, Şam'dan Anadolu'ya geçti ve Erzincan, Akşehir, Larende'de (günümüzde Karaman) konakladı Bu konaklama, yedi yıl sürdü On sekiz yaşına gelmiş olan Celalettin, Semerkandlı Lala Şerafettin'in kızı Gevher Hatun ile evlendi Oğulları Mehmet Bahaeddin (Sultan Veled) ile Alaeddin Mehmet, Larende'de doğdular Selçuklu sultanı Alaeddin Keykubat, sonunda Bahaeddin Veled'i ve Celaleddin'i Konya'ya yerleşmeye razı etti Onları yollarda karşıladı Altınapa Medresesi'nde konuk etti Başta hükümdar olmak üzere saray adamları, ordu ileri gelenleri, medreseliler ve halk, Bahaeddin Veled'e büyük bir saygıyla bağlanıyor, müridi oluyordu Bahaeddin Veled 1231'de Konya'da öldü ve Selçuklu Sarayı'nda gül bahçesi denilen yere defnedildi Hükümdar yas tutarak bir hafta tahtına oturmadı Kırk gün, imarethanelerde onun için yemek dağıtıldı Bu mesneviside böylece sona erdi
|
|
|