Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Kitap Dünyası

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
açlık, grevi, ilk, siyasi, türkiyenin

Türkiye'nin İlk Siyasi Açlık Grevi

Eski 07-25-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Türkiye'nin İlk Siyasi Açlık Grevi



29 Mart 1950 Nazım Hikmet - Nazım Hikmet Neden Grev Yapmıştır - Türkiye'nin İlk Siyasi Açlık Grevi Nezaman Yapılmıştır - 1950 Türkiye'nin Siyasi Açlık Grevi - Siyasi Grev Nedir

İşçi sınıfının şairi Nazım Hikmet, ülkedeki bütün muhalefetin en ağır yöntemlerle susturulduğu, Dersim katliamında on binlerce Kürdün katledildiği, en küçük bir demokrasi ve özgürlük talebinin bile şiddetli cezalara çarptırıldığı bir dönemde, 1938 yılında askeri isyana teşvik etmekten önce 15 yıl, sonra da yine aynı suçtan 20 yıl hapse mahkûm edildi 1950 yılına kadar çeşitli hapishanelerde yatan Nazım Hikmet, serbest bırakılma taleplerinin reddedilmesi üzerine 29 Mart 1950 günü açlık grevine başlayacağını ilan etti


  • Celile Hanım, Nazım'ın serbest bırakılması için imza toplarken


Tüm yaşamı boyunca işçilerin, ezilenlerin, yoksulların taleplerini şiirlerinde dile getiren Nazım Hikmet, Kemalist diktatörlük tarafından askeri isyana teşvik ettiği gerekçesiyle 1938 yılının Mart ayında 15 yıl hapis cezasına çarptırdı Suçlamaların hiçbir maddi zemini yoktu; şiirlerinin ve yazılarının askeri okul öğrencileri tarafından okunuyor olması bile zindana atılması için yeterli bir gerekçeydi


Ancak egemenlerin Nazım Hikmet'ten korkuları o kadar büyüktü ki, 15 yıllık hapis cezası bile onlara yetmedi Aynı yılın Ağustos ayında yine aynı suçlamayla 20 yıl daha hapis cezasına çarptırıldı İtirazlar, temyizler hiçbir işe yaramadı ve Nazım Hikmet için hayatının en karanlık dönemi başladı


Yıllar yılı çeşitli zindanlarda yatan Nazım Hikmet, mücadelesine çok ağır koşullarda bile ara vermedi Yazdığı birbirinden değerli şiirlerle kendisi içeride, mücadelesi dışarıdaydı Ancak zindanların çok kötü koşulları sağlığını giderek bozuyordu Gerektiği şekilde tıbbî tedavi görmek bir yana dursun, bir hekimle görüşmek imkanı bile bulamıyor, dostlarına yazdığı mektuplarda şikâyetlerini anlatarak bir hekime akıl danışmalarını istiyordu Bu arada içinde bulunduğu maddi imkânsızlıklar yüzünden çeşitli işler yaparak para kazanmaya da çalışıyordu


1946 yılında İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte Türkiye'de de yükselen toplumsal muhalefet sonucunda Kemalist diktatörlük çok partili sisteme geçmek zorunda kaldı Bu durum, Nazım Hikmet için serbest kalma umudu doğurduysa da, taleplerinin hiç biri kabul edilmedi 1950 yılında yapılan seçimlerden önce geniş kapsamlı bir af çıkartılacağı söylentileri yayıldı, ancak af çıkmadan meclisin seçim tatiline girmesi üzerine Nazım Hikmet serbest bırakılması talebiyle açlık grevine başlayacağını ilan etti 29 Mart 1950'de avukatı İrfan Emin'e yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Hakkın, hakikatin tecellisi için açlık grevine yatıyorum Üzülme, sinirlenme, hak ve hakikat uğruna, bir kanunsuzluğun tamiri uğrunda gerektiği zaman ölümü göze alabilmek güzel şeydir"


8 Nisan'da fiilen başladığı açlık grevini, serbest bırakılacağı garantisini alınca 2 gün sonra sona erdirdi Fakat verilen sözler tutulmayınca, çabalar hiçbir sonuç vermeyince, 1 Mayıs günü ikinci açlık grevine başladı Bu bir ölüm orucuydu İlk günlerde sadece su ve sigara içiyordu Sonra durumu kötüleşmeye, su içmekte zorlanmaya başladı Bu arada haber yayılmış, dünyanın her tarafından Nazım Hikmet'e destek yağmaya başlamıştı Türkiye elçiliklerinin önünde yapılan protesto gösterilerinin ardı arkası kesilmiyor, gazetelerde Nazım Hikmet'i anlatan makaleler yayınlanıyordu Dünyanın her yanından Nazım Hikmet'e destek telgrafları ve mektupları yağıyordu


Garip akımının üç temsilcisi Orhan Veli, Oktay Fıfat ve Melih Cevdet, Nazım Hikmet'e destek için Ankara'da üç günlük açlık grevine yattılar Nazım'ın annesi Celile Hanım, ilerlemiş yaşına rağmen sokaklarda tek başına gösteriler yapıyor, oğlunun fotoğrafıyla imza topluyordu Celile Hanım birkaç kere gözaltına alındı, fakat yoğun tepkiler sonucu serbest bırakıldı Tüm dünya gazetelerinde Celile Hanım'ın Galata Köprüsü üzerinde, hastane önlerinde imza toplayışının fotoğrafları yayınlandı


Nazım Hikmet ölümü göze aldığını şu şiiriyle ilan ediyordu:


"Ayrılık yaklaşıyor her gün biraz daha,

Güzelim dünya elveda

ve merhaba kâinat"


Nazım'a verilen desteğin giderek artması, aşağıdan gelen baskının giderek yükselmesi sonucu, özgürlük vaatleriyle iktidara gelen Demokrat Parti yöneticileri Nazım Hikmet'i serbest bırakma sözü vermek zorunda kaldılar Araya giren pek çok kişinin çabalarıyla Nazım Hikmet 19 Mayıs günü açlık grevine son verdi, 15 Temmuz'da da serbest bırakıldı Bu gerçek bir serbest bırakılma değildi; aradan bir müddet geçtikten sonra, asker kaçağı olduğu gerekçesiyle askere çağrıldı Askerdeyken öldürüleceği haberlerinin kendisine ulaşması üzerine, Nazım Hikmet Türkiye'den ayrılmak zorunda kaldı Kendi ifadesiyle uzun yıllar "gurbette" yaşadıktan sonra, 3 Haziran 1963'te Moskova'da hayatını kaybetti

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.