07-25-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Mesleki Akciğer Hastaliklari
MESLEKİ AKCİĞER HASTALIKLARI[/b]GENEL PRATİK YAKLAŞIM
Solunum sistemi dışa açık en büyük sistem olduğundan çevresel ve mesleksel her türlü toz-duman-gaz-buhar vb maruziyetler değişik etkilerde bulunabilir Kapalı alanlarda özellikle de havalandırmanın kötü olduğu durumlarda bu etkilenme daha da fazla zarar verebilir Bu nedenle dünyada ve ülkemizde mesleki ve çevresel akciğer hastalıkları halen önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir İnhale edilen maddelere solunum sisteminin yanıtı maruziyet tipine, seviyesi ve süresine bağlı olarak değişir Maruz kalınan maddelerin tipleri:
Tozlar: Havada asılı kalabilen her türlü madde bu kategoride sınıflandırılır Şekillerine göre partikül veya lifsel özellikte olabilir
Partikül: Çap ve uzunluğu birbirine eşit olan maddelerdir Maruziyet yoğunlukları- süreleri ve büyüklükleri solunum sisteminde hastalık oluşumunda ve oluşan patolojinin tipinde belirleyicidir Büyüklükleri &10 mikron olan partiküller burun dahil olmak üzere üst solunum yollarında tutulurlar, 5-10 mikron arasında olan partiküller üst ve alt solunum yollarına, 0 3-5 mikron arasında olanlar alt solunum yolları ve parankime ulaşırlar Kuvars başta olmak üzere silika ve silikatlar fibrojenik partiküllerdir Partiküler maddelere maruziyet riski olan iş kollarının başında madenler, taş ocakları, seramik-cam yapımı, kuvars değirmenleri   vb gelir
Lif: Uzunluğu çapının 3 misli olan minerallerdir Başlıca lifsel mineraller: asbestos, erionit-zeolit, yapay lifler(Man Made Fiber-MMF) Lifsel minerallere maruziyet mesleki ve çevresel olabilir Asbestos, özellikle de beyaz asbestoz halen fren-balata yapımı, izolasyon maddeleri, boru ve çimento başta olmak üzere bir çok iş kolunda kullanılmaktadır Sanayiide kullanımına izin verilen beyaz asbestos ve yapay liflerin de insanlarda aynı hastalıklara yol açtığı gösterilmiştir Ülkemiz, özellikle de Orta ve Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere çevresel lifsel maruziyetlerin yoğun olduğu dünyadaki ender bölgelerdendir
Gazlar: Suda çözünürlüklerine bağlı olarak üst solunum yolları-alt solunum yolları ve parankimal hasara yol açarlar Her türlü kimyasal maddenin gaz ve buharı maruziyet süresi ve yoğunluğuna bağlı olmak üzere değişik derecelerde bu etkilenmeye yol açabilir
Organik maddeler: Antijenik özellikteki bu maddeler atopisi olmayan kişilerde maruziyet süresi ve yoğunluğuna bağlı olarak değişik derecelerde akut ve kronik hipersensitivite pnömonilerine yol açarlar Özellikle kuş besleyicileri, çiftçiler başta olmak üzere değişik meslek grupları risk altındadır Ayrıca pamuk, keten, kenevir gibi organik maddelere maruziyet ise hava yollarında astım-bronşit karışımı bir klinik tablo olan bissinosis'e sebeb olur Özellikle ülkemizde tekstil ve dokuma sanayiinde çalışanlar bissinosis riski altındadır
Solunum sisteminin maruziyetlere yanıtı çoğunlukla maruziyet seviyesine bağlı olmak üzere, hemen olabileceği gibi sinsi bir seyir de izleyebilir Bunlar:
Akut yanıt: Üst solunum yolu irritasyonu, öksürük, bronkospazm, pulmoner ödem-ARDS, akut hipersensitivite pnömonileri, metal-polimer-organik maddelerin dumanına bağlı ateş (Metal-organic-polymer Fume Fever), altta yatan hastalıklarda akut ataklar (KOAH, Astım vb ) şeklinde olabileceği gibi;
Kronik yanıt: Bronşiyal astım, kronik bronşit, amfizem, KOAH, kronik hipersensitivite pnömonileri, pnömokonyozlar, akciğer ve plevra maligniteleri şeklinde de olabilir
Bu patolojilerde başta anamnez, klinik bulgular olmak üzere akciğer grafisi, SFT ve bunların sonucunda gerekli her türlü ileri tetkik yapılabilir İnhalasyonla alınan tüm partiküller-lifsel mineraller, gazlar, organik maddeler solunum sisteminde bir çok değişik patolojiye yol açar
Tarihsel süreçte meslek hastalıklarına yaklaşım ülkelerin gelişmişlikleri, bilimsel ve sosyal durumları ile yakından ilgilidir Bilimsel anlamda meslek hastalıklarına ilk ciddi dikkat çekici kişi, 17 yy başlarında büyük İtalyan hekimi Bernardino Rammazzini olmuştur Ramazzini günümüzde de sorun olan mesleki astım-bissinosis-pnömokonyozlar vb bir çok meslek hastalığını tanımlamış, hekimlerin ve toplumun ilgisini çekmeye çalışmıştır Hipokrat'ın şikayetiniz nedir? sorusu tıpta nasıl bir devrim olarak kabul ediliyorsa, Ramazzini'nin de mesleğiniz nedir ? sorusu, bir bütünlük içinde hastaya yaklaşımı, etyolojik tanıyı irdelemeyi sağlamıştır (1-6)
Diğer hastalıklarda olduğu gibi Mesleki akciğer hastalığı (MAH) tanısını da doğaldır ki hekim koyar Ancak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de meslek hastalığında yasal tanı ve bu tanı sonrası izlem belli bir süreci gerektirmektedir Özellikle 1980'li yıllardan itibaren dünyada meslek hastalıkları çalışanların hastalığı olarak giderek kabul görürken, ülkemizde ise hala sadece bir iş akti sonucu sigortalı olarak çalışan işçilerin hastalığı olarak kabul edilmektedir Son 2 yıldır ülkemizde çok köklü, bir kısmının tahrip gücü oldukça da fazla olan yapısal ve sosyal değişiklikler özellikle çalışma alanını oldukça etkilemektedir Meslek hastalığı yasal tanısını koyma işlemleri (Şekil-1) ülkemizde zaten oldukça zor bir süreç gerktiriyordu, son 2 yılda yapılan değişiklikler bu süreci daha da belirsiz bir aşamaya sokmuştur
İçindekiler
Kaynak: toraks org tr
|
|
|