Prof. Dr. Sinsi
|
Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Güzel Sanatlar Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeliha Berksoy İle İçsel Zeka Ve Duygusal Zeka Kavramlarını Paylaştık
İçsel zeka kişinin kendini ve karakter özelliklerini bilmesi olarak tanımlanıyor Duygusal zeka da kişinin kendi duygu durumunu bilmesi, yönetmesi ve karşısındaki kişinin duygularını analiz edebilmesi yeteneği olarak tanımlanıyor Zeliha Hanım tiyatro oyunculuğunda duygusal ve içsel zekanın önemi nedir sizce?Bu iki kavram oyunculuğun bütününü kapsamaktadır Bir oyuncu ve sanatçı içsel ve duygusal zeka anlamında ne kadar derinlikliyse, keskinse yaratıcılık konusunda da o oranda üst düzeyde bir performans sergilemektedir Yaratıcılık bir hassasiyet meselesidir Müzisyense duyuşlar, tiyatro veya opera sanatçısı ise yorum, yaratıcılıkla yakından ilişkilidir Tabii bir de meselenin felsefesini çok iyi bir şekilde kavrayabilmek önemli bir konu Bu felsefeyi anlamak zeka istiyor, düşünce yetisi ve sabır istiyor Karakterle yakından ilgili bir konu olan araştırma merakı yaratıcılığı destekleyen bir unsurdur Ben özellikle çevirilerde bu durumla çok karşılaşıyorum Kimi insan çeviriyi gramatik olarak yapar Alır ve cümleyi birebir çevirir Bu tür çevirilerde duygusal bir eksiklik olur Çok iyi bir çevirmen çevirilerini duyarak gerçekleştirirse hissedilir bir fark ortaya çıkar Sanki bu çeviri gibi değil de aslı gibi gelir kişiye Yeniden yazılmış bir şiir veya metin gibi gelir insana Edmond Rostand'dan Cyrano De Bergerac çevirisi vardır Sabri Esat Siyavuşgil'in Bu destan niteliğinde bir çeviridir Fransızcasını çok iyi bilenler şiiri Sabri Esat'ın daha iyi kullandığını söylerler Çevirirken duygusunu çok yüksek şekilde vermekteydi Bu örnek duygusal ve içsel zekanın özellikle sanatsal faaliyetlerde ne kadar önemli olduğunu göstermektedir Mesela Can Yücel'de böyleydi Ahmet Cemal'de de bu özellik vardır Buna cümlenin ruhunu yakalamak da diyebiliriz Konservatuara öğrenci alınırken, öğrencilerin içsel ve duygusal zeka özellikleri nasıl ölçümleniyor? Bazı zorluklar var Buradaki hocalar öğrencilerin duygusal ve içsel zeka anlamındaki yeterliliklerini hissederler Çünkü bu kişiler kendi mesleğinde de sahnede olan insanlardır Başka bir deyişle eğitmenlerin mesleki bilgileri öğrencileri değerlendirebilmelerinde önemlidir Piyanistse kendisi de piyanisttir ve konserler vermiştir Tiyatrocu ise sahnede oynadığı için o merhalelerden geçmiştir Okula gelen çocuklar hep buluğ çağında Yani eğitmenin çocuğu sahnede izlerken farklı bir gözle değerlendirmesi lazım Çünkü çocuk geçiş yaşında Zeki olan çocuklar hemen anlaşılmakta Kabiliyet zeka ile tamamen bağlantılı Kabiliyetli öğrencileri hemen anlıyorsunuz Belli diyorsunuz bu zaten sahne için yaratılmış Bazılarında ise bir kabiliyet var ve bu öğrenme yoluyla geliştirilebilir diyorsunuz Pür yaratıcılık artist sınıfının dışında bir de öğrenerek icra eden sağlam bir oyunculuk oluyor Yani zaman içerisinde kendisini tanıyor ve düzeltiyor Yaratıcı zekâya sahip kişilerin bir saatte yaptığını, diğeri sekiz saatte yapıyor Bu onun yanında ileri beceri düzeyi oluyor Konservatuarda çeşitli branşlarda eğitime başlanması için ideal bir yaş tanımlaması var mı? Bunlar o kadar zor ve araştırma isteyen konular ki aslında Örneğin baleye 6 yaşında başlasa daha kemikler yeni yeni oluşuyor, 12 yaşında başlayandan çok farklı olur Çin'de ve Rusya'da bir iki yaşında yüzdürüyorlar çocukları Üç yaşında da jimnastiğe başlatıyorlar Ondan sonra o çocuk 13 yaşında dünya birincisi oluyor Yine konuyu müzik olarak ele alırsak bazı enstrümanlara geç yaşlarda başlanabilir Örneğin ciğerlerin olgunlaşması bazı enstrümanlar açısından önemli olabilir Sanatsal anlamda eğitime ne kadar küçük yaşta başlanırsa başarı da o oranda artıyor Küçük yaşta piyano çalabilmek el kaslarının esnemesini sağlıyor 12 yaşında başlayan birinde ise bu süreç daha sıkıntılı olabiliyor Örneğin piyano eğitimine İleri yaşlarda başlayan bir kişiden virtüöz olmasını beklememeliyiz Ancak çok ekstrem bir durum varsa, çocuk fenomen ise ve geç keşfedilmişse bu başarıyı ileriki yaşlarda da elde edilebilir Dünyada yaşayan insanların parmak izleri bir birinden farklı Beyin gerçeğinden hareketle yetenek ve duygu anlamında da insanların bir eşi yok Önemli olan Mozart, Einstein olmak değil İnsanın kendi olabilmesi ve yetenekleri anlamında varoluş nedenini keşfedebilmesi asıl önemli olan Eğitimde müfredata sadık kalarak çocukların yeteneklerini kişisel farklılıklarıyla harmanlayarak kendi tarzlarını bulmaları nasıl mümkün oluyor?Müfredat kavramı çok geri bir yaklaşım Dünya genelinde insanların yeteneklerini doğru bir şekilde tespit edip, kendi kişisel farklılıkları ile geliştirip desteklemelerine imkân sağlayacak tarzda bir eğitim yaklaşımı yok Eğitim sistemleri genelde tek tip öğrenci yetiştirme yaklaşımında İşin temeline bakarsak kimse meslek bilincine sahip olamadan bir meslek seçmek durumunda kalıyor Mesleki anlamda bilinçlendirme yetersiz İnsanların % 95'i mesleğini bilinçsizce seçiyor Üniversiteye adet olmuş diye gidiyor Hatta bazen okuyacakları bölümü bile seçerken ailelerinin etkisi altında kalıyorlar Hangi sektörde ücretler ve kazançlar ne durumda ve buna göre ben ne okumalıyım yaklaşımı gençlerin çoğunda görülen bir durum Karakter özelliğine ve yeteneğine uygun meslek seçiminde bulunamıyor gençlerin büyük bir bölümü Oysaki yetenek ve karakter anlamında kişinin kendini tanıması meslek seçiminde çok önemli Bir insan yaratmak kolay değil Eğitim ve bilinçlendirme bir pedagojik olay Mesleki seçim konusunda ailenin, eğitmenlerin ve çocuğun etkileşimi okul öncesi dönemden başlamalı ve okul hayatı boyunca da üniversiteye kadar devam etmeli Anne ve babalar bu konuda çocuklarına destek olabilmek için kendini geliştirmeli Çocuğun gelişimi meslek seçimini desteklemek için takip edilmeli Sanata mı eğilimli, spora mı eğilimli, matematiğe mi eğilimli, takip edilmeli Özellikle ilkokul müfredatının sınırları kesin bir şekilde belli bir tarzda olmasındansa çocuğun yeteneklerine göre esneyen türde olması gerektiğini düşünüyorum Çocuğun ilgi alanı takip edilmeli ve eğitim o yönde yoğunlaştırılmalı Ancak böyle bir sistemde doğru meslek seçiminde bulunan çocuklar, müfredat sınırlaması yapılmadan özel eğitim yaklaşımları ile desteklenirse kendilerini keşfedebilirler
Aslında müfredat belirlenirken sizler gibi konusunda duayen olan kişilerden destek alınmalı Birikimlerinizle çocukların yeteneklerini keşfedebilecekleri bir sistemin kurulmasına destek olabilirsiniz diye düşünüyorum
Eğitim çocuğun merak duygusunu desteklemeli Çocuğun ilgisini çekmek çok önemli Buna çocuğu heyecanlandırmak da diyebiliriz Biz tiyatroda da aynı şeyi yaparız İzleyiciyi heyecanlandıracaksınız Dramatik anlamda onlara duygu yükü vereceksiniz ve düşünecek İzleyiciye sana anlatmaya çalıştığım bir şey var mesajını vermek lazım Derslerde de iş biraz da dersin hocasına bağlı Öyle bir resim eğitmeni vardır ki konuşmasıyla, hikâyesiyle, renklerle buluşturmasıyla çocukları daha heyecanlandıran ilgilerini çeken bir eğitmendir o Kendini duygusal ve düşünsel anlamda tamamen derse verir Yine öyle bir müzik eğitmeni vardır daha şarkılarında bile çok enteresan bir repertuar hazırlar Çünkü müzik duygusal anlamda bir heyecan yaratmalıdır Bugünkü müzik anlayışına baktığımızda çocukları duygusal ve düşünsel anlamda heyecanlandırmak çok zor Çocuklar üç yaşında göbek atmayı modelliyorlar Dört yaşında popüler ve çabuk tüketilen tarzda şarkıların tümünü biliyor Bu bir açıdan da kültür kaosu oluşturmakta Bugün dünya genelindeki Mozart gibi bütün büyük müzisyenlerin çocuk şarkıları vardır Dünya genelindeki çocuk şarkılarını araştırmak, üzerlerinde çalışmak ve hatta çok sesli hale getirmek çocuğun müzik kulağını desteklemek açısından son derece önemlidir Biz buna konservatuarda kulak terbiyesi demekteyiz Maalesef gençlerin pek çoğunda kulaklar bu anlamda deforme olmuş vaziyette Bilinçsizce müzikle etkileşim, hem kulakların deforme olmasına neden olmakta hem de sosyolojik anlamda bir sorun yaratmaktadır diye düşünüyorum Tüm bu örneklerden hareketle eğitim sisteminin belirlenmesinde gerek uygulama aşamasında ve gerekse sistemin kurulması aşamasında konusunda uzman kişilerden destek alınması önemli faydalar sağlayacaktır Çocukların eğitim hayatlarında duygusal ve içsel zeka ne zaman desteklenmeye başlanmalıdır sizce? Aile, okul ve psikologlar bu konuda birlikte çalışma içerisinde olmalı Psikolog sadece sorun olduğunda gidilecek bir kişi değil Psikologlardan pek çok konuda danışmanlık desteği de alınmalıdır Çocukların içsel zeka ve duygusal zeka anlamında desteklenmesi önce aile içinde olmalı Sonrasında yuva, ilkokul ve takip eden eğitim dönemlerinde de bu konuya önem verilmeli Bugün dünyada açlık var, savaşlar var, çocukların potansiyellerini keşfetmelerine destek olacak tarzda bir eğitim yaklaşımı yok Okulların binalarının güzel olması bir şeyi ifade etmiyor Önemli olan uygulanmakta olan eğitim sisteminin çocuğun yeteneklerini keşfetmesine ve geliştirmesine destek olacak tarzda olmasıdır Bugün ülkemizde konservatuarların teknik anlamdaki yeterliliği ne düzeydedir? Bizde şöyle bir ana çelişki var Hocaların hepsi farklı farklı, ama içlerinde gerçekten dünya çapında olabilecek kişiler de var Ama ne yazık ki konservatuarlarda parasızlık yüzünden sorunlar yaşanmakta Ben Ankara Devlet Konservatuarında okudum 1965'de mezun oldum O zaman alt yapı çok çok daha üstündü Konservatuarımız Cebeci'deydi ve gerçekten de çok güzel imkânlara sahiptik Atatürk döneminden kalma, daha sonraları İnönü'nün de her hafta konser dinlemek amacıyla ziyaret ettiği fuayesiyle, sahnesi, orkestra çukuru ve seyirci salonuyla mükemmel bir konservatuarımız vardı Enstrüman odalarımız, tiyatro bölümümüz, piyano odalarımız, bale stüdyolarımız vardı İstanbul Konservatuarı aslında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Hocalarının %85'i Ankara kökenlidir Yani Cebeci Okulu kökenlidir Şu anda benim kuşağım hakim, Konservatuarımız müdürü Prof Mesut İktu da benim dönem arkadaşım, piyano bölümü hocalarından da benim dönem arkadaşım olanlar var İstanbul'dan da hocalar var ama ağırlık Ankara kökenli Bizim konservatuarımızın şu anki binası gibi iki binaya daha ihtiyacı var Bir sahne lazım mutlaka, 250–300 kişilik bir sahnemizin olması lazım Konserlerimizi verebileceğimiz, operalarımızı oynayabileceğimiz, tiyatro gösterilerimizi yaptığımız Biz gösterilerimizi sağda solda bulabildiğimiz salonlarda yapıyoruz Taksim, Beşiktaş Kültür Sanat Platformu, Ümraniye Şehir Tiyatrosu gibi Böyle olmaması lazım Bizim sahnemiz olsa biz bütün yıl hafta sonu etkinlik yaparız O kadar çok malzememiz var çünkü O kadar birikimimiz var Yıllardır dahiler üzerinde yaptığım çalışmalar bana gösterdi ki insanın kendini farklı zeka boyutlarıyla desteklemesi mesleki başarıda çok önemli Örneğin bir müzisyen edebiyatla ilgilenmek, dans etmek suretiyle müzikal anlamdaki yeteneğine katkı sağlayabilir Hatta dâhilerin pek çoğu müzik, resim, bilimsel faaliyetler gibi çok farklı alanlarda yeteneğe sahip kişiler Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu durumu gerçekleştirebilmek öğrencinin tercihine kalıyor bir yerde Bu boyutta kendini geliştirmek isteyen kişiler için konservatuarlar ideal Siz burada tiyatro okuyorsunuz karşıda bale var İsterseniz balenin bazı derslerine siz de katılabilirsiniz Yine müzik bölümünde kemandan, gitardan piyanoya kadar pek çok enstrümanla ilgili ders verilmekte Zaten biz tiyatro bölümünde bunu yapıyoruz Bizde gitar dersi var, dans var pek çok değişik uygulamalar var Öğrenci kendini geliştirmek istiyorsa diğer hocalardan ders alabilir Konservatuar ortamı bu gibi şeylere çok uygun Konservatuar harici diğer branşlarda eğitim gören öğrencilerinde aslında bu konularda desteklenmesi çok önemli bir konu Bazı insanlara baktığımızda mesleğinin yanında fotoğrafçılık yaptığını bir enstrüman çaldığını görmekteyiz Mühendis mesela korolara katılıyor korolarda şarkı söylüyor Ya da ek opera dersi almışsa operalara katılıyor Ülkemizde bu durum kişiye bağlı oluyor İnsanın farklı zekâ boyutlarını desteklemesi gerektiği fikri insana aşılanmıyor Bazı insanlar böyle şeyler istemesine rağmen gülünç olma korkusundan duygularını bastırıyor Emeklilik bazen özgürlük alanı sağlıyor kişilere ve emekli olunca insanlar sergi açıyor mesela Gerçek kimliğini çıkartıyor ortaya Bu konu çok önemli ve eğitim sisteminde buna dikkat edilmeli Dahilerin hayatını incelediğimde dâhiliğin üç şekilde ortaya çıktığını gördüm İlki genetik faktörlere bağlı aileden gelen bir yatkınlık şeklinde İkincisi hayatındaki sıra dışı bir deneyimin tetiklemesine bağlı olarak Üçüncüsü de ısrarlı çalışma ile beynin kullanımına bağlı olanlar Siz yıllardır edindiğiniz tecrübelere göre özellikle oyunculukla ilgili olarak bu durumu değerlendirebilir misiniz?Genetik faktörler ve sıra dışı hikâyeler dâhilerin doğuşunda etkili olabilir Beynin kullanımına bağlı olarak dâhiliğin ortaya çıkması konusunda bir fikrim yok Ben dâhinin mutlaka bir şekilde kendini göstereceğine inanıyorum Şu an öğrencilerimiz yetenekli çocuklar ama içlerinde bir dahi görmüyorum Dâhilik çok farklı bir kavram
Birazda ülkemizdeki oyunculuğa bakış açısını konuşalım Özellikle dizi oyunculuğu çok popüler Tiyatro oyunculuğu, dizi ve sinema oyunculuğu, sizce oyunculuk kavramı ülkemizde biraz karıştı mı? Karışmadı, avamlaştı Şimdi tabi burada bir olması söz konusu Bu bazen manevi oluyor bazen de maddi Dikkat ediyorsunuz güzellik ön plana çıkıyor Bu yaklaşımda olan kişiler belli zamanlarda sadece oyunculuk değil maddi kazanç sağlamak anlamında şarkıcılığa da yönelebiliyorlar Fakat bütün bunların içinde soyluluk eksik Tiyatro sanatı denilince işin içine edebiyat giriyor Onun getirdiği bir entelektüalizm giriyor Oyunculuk kolay değil Dizide bile kolay değil Tiyatro kökenli kişilerin oynadığı dizilerde bu kişiler hemen fark ediliyor Ticari kaygılar kimin oynayacağını belirliyor çoğu kez Bana göre dizi hiçbir zaman oyunculuk açısından ciddiye alınacak bir performans değildir Dizi oyunculuğunu oyunculuk kriteri açısından ciddiye alamazsınız Çünkü oradaki metinler metin değil Dizilerdeki metinler son derece basit, yalın ve gündelik diyaloglar Çok domestik konuşmalar Sözel edebi zeka anlamında bir durum söz konusu değil Dizilerdeki diyaloglar sözel edebi zekanın toplumsal anlamda gelişmesine destek olmadığı gibi tam tersine ağır zarar vermekte Kitleleri oyalamak gibi bir durum bir yerde Tiyatro denilince asıl mesele Yunan'da başlıyor Ondan önce de tiyatro vardı Dramatik olmayan ama kendi içinde bir ritüeli olan oyunlar var Yunanla birlikte metin başlıyor Metin başlıyor demek, felsefe, edebiyat demektir Oyuncu olarak o metni yaratabiliyorsanız bir tiyatro oyuncususunuz O metni bütün karakteri ile derinlemesine aktarabiliyorsanız tiyatro oyuncususunuz Ben tiyatro yapıyorum demek kolay değil Örneğin bir Shakespeare'i, Çehov'u oynamak kolay değil Bunu yapabilmek için ciddi oyunculuk gerekir İlk okuldan itibaren öğrencilerin içsel ve duygusal zekalarını desteklemek için tiyatro ve oyunculuk bilincini destekleyecek tarzda derslerle tanıştırılması çok önemli bir yerde Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Okullarda drama dersi alan öğrencilerin -ki ben bunu iki yıl denedim- tüm zeka boyutları olumlu yönde etkilenmekte Hatta yaratıcılıkları çok gelişiyor bu öğrencilerin Başka bir açıdan da bu türlü uygulamalar çocuğun karakter gelişimini olumlu yönde desteklemekte İlkokuldan itibaren bu konuya önem verilmesi çok hassas bir konu Eğitim sistemi bu uygulamalarla desteklenmeli ---------------Dikkat: Bu röportajın tüm hakları Anneyiz Biz'e aittir İzinsiz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz [/b]
? Diğer röportajları okumak için tıklayınız
Kaynak: Anneyiz
|