Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Beslenme, Diyet ve Sağlık

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bakışı, cadı, ergenliğe, ergenlik, islamiyetin

İslamiyetin Ergenliğe Bakışı - Ergenlik Çağı

Eski 07-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslamiyetin Ergenliğe Bakışı - Ergenlik Çağı






Gençlerin Eğitimi:

Hayal edip de yapamadıklarımızı gençlerden beklemek, onlara "geleceğimizin ümidi, istikbalimizin teminâtı" demek âdet hâline gelmiştir Buna paralel bir başka âdet de, binlerce yıldan beri gençlerden şikayet etmek, onların bazı davranışlarını kıyamet ve felâket habercisi gibi görmektir Yalnızca bu çelişki bile bize bir şeyler anlatmakta, hatta yol göstermektedir Evet biz istesek de istemesek


de, ölümlü dünyada yarınlar, daima bugün çocuk ve genç olan nesillerin olacaktır Geleceğin nizâmını onlar kuracak, insanlığı onlar temsil edecektir
Bu tartışılmaz gerçek karşısında "ana, baba, çevre, toplum ve devlet" olarak eğitim sorumluluğunu yüklenmiş bulunan şahıslar ve kurumlar eserlerinden şikâyet ediyorlarsa, bir bakıma kendi kusurlarını dile getiriyorlar, ayıplarını dışa vuruyorlar demektir Tabîî değişim ve gelişime ayak uyduramamaktan kaynaklanan şikâyetleri bir tarafa bırakır, gerçekten olumsuz ve tehlikeli gelişmeleri ele alırsak, herkesten önce kendimizi hesaba çekmemiz, ne verip ne aldığımızın muhasebesini yapmamız gerekir

İslâm, çocukları ve gençleri, İslâm toplumunun üyeleri hâline getirmek, gelecekte ferd ve toplum olarak İslâm''ı temsil sorumluluğunu yüklenecek kıvama sokmak için bir dizi tedbir almış, müesseseler hazırlamıştır Aile, mescid, eğitim, öğretim, yardımlaşma ve eğlence müesseseleri bunların başında gelir


Aile sağlam temeller üzerine kurulmuş, çocuk yetiştirmek ona en başta gelen görev ve amaç olarak verilmiştir Ana-baba ile çocuklar arasındaki karşılıklı hak ve borçlar detaylarına kadar belirlenmiş, gerektiğinde müeyyidelere bağlanmıştır Aileyi bir huzur, güven ve sevgi ortamı kılmak için gerekli tedbirler alınmıştır

Mescid İslâm''da birçok fonksiyonu birlikte yüklenen bir müessesedir Orada ibâdet edilir, eğitim ve öğretim yapılır, evlenme akdi ve merasimi yapılır, dâvalara bakılır, kanun yapılır, kararlar alınır, hatta millî oyunlar oynanırdı
Bu kadar önemli ve değişik işin mescidde yapılmasını, ilk devrin imkânsızlıklarına bağlamak meselenin özünden gâfil olmanın nişanıdır O devirde bu işleri idare etmek için ayrı ayrı basit binalar yapmak günlük işlerdendi Mescidde bunca işin birleştirilmesi bir irşâddır, bir terbiyedir, bir metoddur; en önemli esprisi de "bütünlük ve tutarlılık"tır Müslümanın ibâdetinden eğlencesine kadar bütün davranışlarında bir bütünlük ve tutarlılık olacaktır Ailede aldığını okulda, okulda aldığını toplumda kaybetmeyecek, aksine besleyip geliştirecek, bütünleştirecektir Bunun için de eğitim çevresi bir câmi bütünlüğü ve tutarlılığını temsil edecektir
Bizim tesbit edebildiğimiz kadarıyla bugün bir gençlik bunalımı varsa bunun kökünde yatan sebep, yetişen nesilleri etkileyen faktörler arasındaki çelişkiler ve tutarsızlıklardır Bir ülkede yetişen insan ailede aldığı değer hükümlerini okulda bulamazsa, okuldan aldıklarını toplum hayatına girdiği zaman kaybederse çelişki ve bunalım kaçınılmazdır

İslâm özenle kurduğu ailede çocuğu ruh ve beden sağlığı içinde yetiştirip, yedi yaşından itibaren namaza alıştırdığı, daha ergenlik çağına girmeden mescidde toplum hayatına soktuğu, bütünüyle toplumu, yetişen nesil için "belli değer ve tedbirlerde birleşmiş" bir okul hâline getirdiği -böyle olmasını istediği- içindir ki, genç nesile güvenmiş ve ona geniş ölçüde haklar ve vazifeler vermiştir

Gençlik Çağı:

İnsan ne zaman çocuk, ne zaman genç ve hangi yaştan sonra olgun, yahut yaşlıdır? Bu konuda çeşitli branşların farklı cevapları vardır İslâm hukukunda insanın hayatında uğrayıp geçtiği çağlar şöyle sıralanmıştır: Ceninlik, temyizsiz çocukluk, temyizli çocukluk, ergenlik ve rüşd

Ceninlik doğuma kadar süren çağdır Temyizsiz çocukluk çağı, ortalama olarak yedi yaşa kadar devam eder Anormal bir gelişme olmadığı takdirde, yedi yaş sınırından ergenlik çağına kadar geçen dönem "temyizli çocukluk" çağıdır
Ergenlik (bülûğ) çağı İslâm''da prensip olarak biyolojik gelişmelere bağlanmıştır Buna göre dokuz yaşını doldurup âdet görmeye başlayan kız ve oniki yaşını doldurup ihtilâm olmaya başlayan erkek ergenlik çağına gelmiş olur Bu biyolojik gelişmeler arızaya uğrar ve gecikirse, müctehidlerin çoğuna göre onbeş yaşını tamamlayan erkek ve kız ergenlik çağına ayak basmış olur Ebû Hanîfe bu yaşı kızlar için onyediye, erkekler için ise onsekize çıkarmaktadır Temyiz çağı basit gerçekleri idrak etmek, rüşd çağı ise makûl malî tasarruflarda bulunmakla ilgilidir
Mecelle''ye göre temyizin ölçüsü kişinin "satım akdinin, satanı bedele, satın alanı da mala sahip kılacağını bilmesi, yüzde elli nisbetinde aldanmayı anlamasıdır" (mad 943) Bu ölçüde bir anlayış ve kavrayış seviyesine gelen çocuk temyizli (mümeyyiz)dir Rüşdün ölçüsü ise malı saçıp savurmamak, mal üzerinde makûl tasarruflarda bulunmaktır Ebû Hanîfe''ye göre akıl ve ruh sağlığı içinde ergenlik çağına gelmiş olan insan aynı zamanda rüşd çağına da gelmiştir ve reşiddir

Gencin Hakları ve Sorumlulukları:

Yukarıdaki tabloya bakarak kişinin yaklaşık oniki yaşına kadar çocuk, bu yaştan sonra ise genç olduğunu söyleyebiliriz Olgunluk yaşta değil, baştadır İhtiyarlığın hangi yaşta başladığı ise bizim ilgi sâhamızın dışında kalmaktadır

1 Temyizli çocuk:

İslâm hukukunda insan, doğumundan itibaren tam olarak medenî haklardan istifâde (vücûb) ehliyetine sahiptir Medenî hakları kullanma ehliyetine (edâ) gelince bunun, temyiz çağından itibaren oluşmaya başladığını görüyoruz Temyiz çağındaki çocuk "bağışlama, vakfetme, kefâlet, boşama" gibi tamamen aleyhine ve zararına olan hukûkî tasarruflara ehil değildir; bu sahada edâ ehliyeti yoktur Bağış ve sadakayı kabûl, vekâleten alım-satım gibi lehine olan ve yetişmesinde faydası bulunan tasarruflara ehliyet ve yetkisi vardır Kendi namına alım-satım, kira, ortaklık vb tasarrufları ise kanûnî temsilcisinin (veli, yahut vasinin) izin ve muvâfakatına bağlıdır Bunu önceden alabileceği gibi, tasarruftan sonra da alabilir

2 Ergen insan (genç):

12-15 yaş arasında ergenlik çağına ulaşan genç, İslâm hukukunda tam olarak medenî haklardan istifâde ve bu hakları kullanma ehliyetine sahiptir İbâdetlerden evlenmeye ve boşanmaya, cihad (askerlik) mükellefiyetinden devlet başkanlığına kadar bütün tasarruf ve selâhiyetler, diğer şartlar yanında çağ ve yaş bakımından yalnızca ergenliğe bağlanmıştır Mâlî tasarruflar bakımından reşid olma konusunda Ebû Hanîfe ile iki büyük talebesi Ebû Yusuf ve Muhammed arasındaki ictihad farkı meşhurdur Bu iki müctehide göre ergenlik çağına geldiği hâlde mâlî tasarruf bakımından olgunluk göstermeyen ve bu sebeple de reşid sayılmayan gence mal teslim edilmez ve kendisi mâlî tasarruflara ehil (selâhiyetli) sayılmaz Çünkü malın kendisine teslim edilmesi ve tasarruf selâhiyeti tanınması hâlinde bunu saçıp savuracak, sonra da topluma yük olacaktır; bunda ise hem millî servet, hem de toplum için zarar vardır Bu zarar kişiyi kısıtlı hâle getirmekten daha önemlidir
Ebû Hanife bu konuda iki talebesinin tam karşısında yer almış ve şu görüşü savunmuştur: Ergenlik çağına gelmiş bir insanı kısıtlı hâle getirmek, onu insandan aşağı seviyedeki canlılarla bir tutmak olur İnsanın hürriyet ve şahsiyetine karşı bundan daha büyük bir zarar düşünülemez Millî servetin ve toplumun israftan zarar görmesi, insanın aşağılanması yanında çok önemsiz kalır; bu sebeple akıl ve ruh sağlığı içinde ergenlik çağına gelen genç hacr altına alınamaz, tasarrufları kısıtlanamaz Gençlerin ehil ve selâhiyetli oldukları makamlar ve tasarruflara bazı örnekler vererek yazıyı bağlamak gerekirse:
Amme hukûku sahasında şûrâ meclisi üyesi olmak, devlet başkanı olmak, bunların seçimine katılmak, hâkim, asker, komutan, aile reisi olmak bunlar için yeterli olma yanında çağ ve yaş bakımından yalnızca ergenliğe bağlanmıştır Ergenlik çağına gelen; yani çeşitli ictihadlara göre asgarî oniki, azamî onsekiz yaşındaki genç, yukarıda sayılan makam, selâhiyet ve tasaruflara ehildir
Husûsi hukûk sahasındaki geniş selâhiyet ve ehliyetine yukarıda işaret edilmişti Bu konuda bir çarpıcı örnek de evlenme ehliyetidir Hanefî müctehidlere göre ergenlik çağına gelmiş bulunan erkek ve kız, velisinin izni olsun olmasın, evlenmeye ve evlenme akdinde bizzat irâde beyanında bulunmaya selâhiyetlidir

İslâm gerekli tedbirleri alarak, uygun eğitim çevresini oluşturarak iyi yetiştirdiği ve bu sebeple güvendiği genç nesli böylesine geniş selâhiyetlerle donatmakta tereddüt göstermemiştir


Kaynak: Cinsel Sağlık

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.