Bir Dağ Denize Yıkılıyor... |
|
|
#1 |
|
mate
|
Bir Dağ Denize Yıkılıyor...Canım sıkılıyor! Sebebi malum… Rutubet kokan rüzgârlar esiyor başımda… Her nefes alışımda… Göğüs kafesim daralıyor… Anlıyor musun? Bu hal beni adeta paralıyor! Dudaklarımın bir kenarına iliştirilmiş billur tebessümlerim yere düştü, tuz-buz oldu Her cam parçası yüreğime bir kıymık umarsızlığınca batıyor Tarif edemediğim bir hal bu… Elinde hançer… Yüreğimi kanatıyor! Canım sıkılıyor! Susuyorum öylesine… Aklımdan geçenlerle kesişmiyor yolum… Ödünç alınmış gibi bir ümit tutuyor elimden… Dikenli tellere bakıp haykırıyor bir bulut… Gözlerim bulut oluyor… Yağmayı yediremiyor ulu orta… Sonra… Sonra uğulduyor penceremi bekleyen karanlık… Sarsılan bir sütun gibi titriyor saatler… Yerinden oynatılmış bir taş parçası gibi gece… Göğsümün üzerinde gam sarayını inşa etmeye çabalıyor Bilmem ki benden geriye ne kalıyor? Hüznün “-de” halinde demirlemiş sır kalyonu… Dalgalar acımazsız! Dalgalar ayaklarımı okşarken, ölüme haber salıyor Canım sıkılıyor! Kupkuru ağaçların ökse otuna yalvarışından korkan bir sonbaharın hayaleti dolaşıyor ay karanlığında… Sahili kat eden zebanilerin zincirleri şıkırdıyor uzaktan… Kâbus değil ama bir ürpertinin gölgesi düşüyor suya… Deniz dalmak istese de derin bir uykuya… Başucunu bekleyenin uykusuzluğu bulaşmış mavisine… Ah bir bilsen nasıl da muhtacım şefkatin en semavisine! Canım sıkılıyor! Temmuz’un elleri terlemiş… Yakamı tutarken temmuzun kokusu bulaşıyor üzerime… Dert değil! Alışkınım yalnız yaz gecelerinin ruhumu çürütmesine… Dokunmaz inan ki dokunmaz! Ben alışığım bahtımın beni diken üstünde yürütmesine… Şiirler de çalmıyor kapımı! İlham denilen koca bir yalanmış meğer… Mürekkep… Hokkamda mürekkebim kurudu sanki! Yazamadığım bir aralıktan yazabildiğim demlere serenattır gamlı nefesim… Musiki de yetmiyor! Tellerle aram hoş değil… Mızraplar gece kaçkını… Ay buluta yaslanmış… Rüzgârın eteğinden dökülen tuz katreleri genzimi yakıyor Sanki ta İskenderiye kıyılarından bir adam bana bakıyor… Canım sıkılıyor! İhtiyacım olandan ırakta aynalar vefasız… Sanki bütün aynalar tarafından bana hor bakılıyor Elde kalan son akıl kırıntım da ısrarla ayaklarımı kucaklayan denize takılıyor Uzaklarda denize ağ salan teknelerin “pat pat” sesleri… Of! Ne delirtici! Sanki ruhumun en zayıf yerine bir çivi çakılıyor Korkular çelik-çomak oynuyor sabaha karşı… İğreti düşüncelerin sonucu bir tedirginlik… Kaçan uykularımın peşinde dolaşmak ne de zormuş Canım sıkılıyor! Yıldızlara tutunmak istiyorum Hatta yıldızlara salıncak kurmak! Yıldızlar da bırakmış beni… Akdeniz ikliminin rutubet eşkıyası yıldızlarımı da koparmış gözlerimden… Hâlbuki yıldızlar olsaydı bu gece… Belki yıldızlara basarak giderdim Kör-topal bekleyişler bir menzilde soluklanırdı Nal sesleri çalındı sonra kulağıma… Beyaz bir kısrak geceyi yararak koştu bulutların arasına doğru… Her adımında bir yakamoz tutuştu Anladım ki o an; akreple yelkovan tam on ikinin üzerinde buluştu Canım sıkılıyor! Kuşlar ötmez oldu penceremde… Yılan soğukluğunda bir gecedir soluduğum… Kan ter içinde kalmışım kaygılara kürek çekmekten… Dilim damağım kurumuş… Lakin yüz çevirmektir nasibim, bir yudum su ve bir lokma bayat ekmekten… Başım dumanlanırken, ciğerlerimden esirgediğim dumanlar zapt eder hayalimi… Sabırla kışkırtıcı duman özlemi arasında içim yanar sessizce… Sonra alnıma yürür bir ateş… Hummalı saatlerin yan etkisi bir ateşlenme ile yuvarlanırım yatağımın kucağına… Yatağım diken tarlasıdır Yastığım taş! Yanağımdan aşağı süzülürken, gözümde tutmak için direndiğim o küçücük yaş… Yakmadığım lambaların şahitliğinde sular tıraşsız yanaklarımı… Seher gecikir bu gece… Canım sıkılıyor! Orada olamadığım için… Ve hasretin prangaladığı dudaklarımdan ötürü… Canım sıkılıyor! Aslında hakkım değil… Bu can benim değil ki benim tasarrufumda sıkılsın! Bilmiyorum bana ne oluyor? Yüreğimin pergeli beşgenler çizer oldu gecenin alnına… Tepe taklak bir adam hüviyetiyle dokunuyorum sararmış beyaz perdelere… Kuş yavrularının çığlığı geliyor aklıma… Ve sen… Bugün senin doğum günün… Ben… Ben seninle değilim! Bu nasıl iştir yar? Bir de sen… Sen de sitemkâr olunca… Can sazım tutmuyor ayar! Korkarım bu gece efkâr… Gümüş kurşunlar sürdüğü namlusunu alnıma dayar… Canım sıkılıyor! Say ki bu gece… Bir dağ denize yıkılıyor… GüÇeR KaFa |
|
|
|