Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
abdullah, çatlı, çıkan, kontragerilla, ortaya, susurlukta

Susurluk'ta Ortaya Çıkan Kontragerilla.. Abdullah Çatlı

Eski 09-11-2007   #1
TEMUR38

Susurluk'ta Ortaya Çıkan Kontragerilla.. Abdullah Çatlı



SUSURLUK'TA ORTAYA ÇIKAN KONTRGERİLLA
3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazası, Türkiye gündeminde adeta bir bomba gibi patladı ve haftalarca gündemden düşmedi Güneydoğu'lu bir aşiretin reisi ve aynı zamanda bir milletvekili, polis özel timinin kurucusu ve Emniyet Gn Md Yardımcılığı da yapmış üst düzeyde bir polis memuru ve 12 Eylül öncesi 7 TİP'linin öldürülmesi olayının sanıklarından, hala yaklanamamış ve İnterpol'ün kırmızı bültenle aradığı bir ülkücü kaza yapan arabadaydılar Nasıl oldu da bir araya gelebildi bu çok farklı konumdaki insanlar? Şokun dozajını arttıran ikinci unsur ise, 22 Eylül 1996 tarihinde, yani sadece 1,5 ay kadar önce Aydınlık gazetesinde Yeni MİT Raporu olarak yayınlanan MİT raporunda bu birlikteliklerin açıklanması idi O zaman kimse buna inanmamıştı tabii Ama işte şimdi iddiaların en azından bir kısmının doğru olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştı İşin kıvırtılacak, örtbas edilecek tarafı kalmamıştı
Kazada bu üç kişiden milletvekili olan Sedat Bucak hariç, diğer ikisi öldüler MİT raporunun 1,5 ay sonra kaza ile doğrulanması ve de polis bünyesinde MİT'e alternatif olarak kurulduğu iddia edilen istihbarat örgütünde Abdullah Çatlı ve ekibiyle, polis özel harekat dairesinden elemanların da bulunduğu iddiaları da hatırlandığında, akıllara, aracın kaza yapmasının sağlanmış olabileceği, diğer deyişle olayın komplo olabileceği ihtimali geldi Olaydan yarım saat geçmeden gazete ve televizyonlara Mehmet Özbay adlı şahısın Abdullah Çatlı olduğu şeklinde esrarengiz telefonlar geldi Nasıl bu kadar çabuk gerçek kimliği belirlenebildi Çatlı'nın, üstelik de pazar günü gibi bir tatil gününde, işte bu da kuşkuları besledi Aydın Menderes'in başına gelen ve suikast kokan kaza hatırlandı diğer taraftan Bir aracın kaza yapması sağlanabilir mi, bu mümkün mü, sorusu soruldu zihinlerde Diğer taraftan kazadan yaralı kurtulan Sedat Bucak, iyileşir iyileşmez bir TV kanalında komplo iddiasını açıkça telaffuz etti ve Çatlı'nın devlet tarafından kullanıldığını, şimdi de kurban edildiğini açık açık ifade etti Basında açıklamalar açıklamaları takip etti, yeni bilgiler ortaya çıktı Çatlı'nın devlet menfaatleri doğrultusunda kullanıldığı en yetkili kişilerce açıklandı, hatta milli kahraman ilan edildi Kaza bir komplo muydu, eğer öyleyse kimin komplosuydu ve neden düzenlenmişti? Kaza da olsa komplo da olsa, siyaset-mafya-polis üçgeni olarak basına yansıyan bu birliktelik nasıl mümkün olabilmişti? Bu ve benzeri sorular kafaları kurcaladıysa da yıllardır konuşulan bazı iddialara somut bir örnek oldu Susurluk skandalı Kontrgerilla diye bahsedilen ve devlet içinde devlet olarak tanımlanan ABD/CIA kaynaklı gizli ve yarı resmi bir terör çıkarıcı örgütün varlığı sözkonusu
ABD tarafından soğuk savaş yıllarında müttefik ülkelerin düşman istilasına uğraması durumunda istilacı düşmana karşı gerilla savaşı yürütmek üzere Nato ülkelerinde Kontrgerilla teşkilatları kuruldu Bu teşkilatlar öylesine gizli tutuldu ki, bir çok durumda bundan başbakanların dahi haberi olmadı 70'li yıllarda tüm Avrupa ülkelerini faili meçhul siyasi terör eylemleri kasıp kavurdu Ardından 1990 sonunda İtalya'da örgüt açığa çıkarıldı ve bu teşkilatlanmanın tüm Avrupa ülkelerini sardığı hayretle görüldü Avrupa ülkeleri bu örgütlerin üzerine gitti, birçoğu bu örgütleri lağvetti, bazıları da barışçı amaçlara yöneltecek mekanizmaları kurdu Ama sonuçta hepsinde varlığı kabul edildi ve somut çözümler gerçekleştirildi Tüm Avrupa ülkelerini derinden sarsan bu skandal yalnızca Türkiye'de örtbas edildi Konuşmaya çalışanlar, örneğin Sayın Ecevit, nazikçe uyarıldı En fazla Türkiye'de olması gereken bir örgüt için yetkililer asla bir kabule yanaşmadılar Tabiri caizse yaprak dahi kımıldamadı resmi düzeyde Oysa bu işin üzerine gidilmesi gerekiyordu, çünkü tam da o sıralar Türkiye'yi derinden sarsan laiklik suikastleri zinciri yaşanıyordu ve toplum müslüman-laik bölünmesinin eşiğine gelmişti Ama cesaretli bir etkili yetkili çıkmadı ve olay kapatıldı Resmen kapatılsa bile toplum vicdanında suçlu artık müslümanlar değil Kontrgerilla idi
Devlete yasadışı hizmet
12 Eylül öncesi devlet için sol tehlike vardı ve ülkücüler o tehlikeye karşı kullanıldılar 12 Eylül darbesi ile yeni bir döneme girildi, artık sol bir tehlike kalmamıştı Kullanılan ülkücüler de hapislere tıkılarak mükafatlandırıldılar(!) Sol tehlike kalmamıştı ama şimdi başka tehlikeler çıkmıştı devletin karşısına
Ülkücülerin devletin bekasına düşkünlükleri hatırlandı birileri tarafından yine Hapistekilerine işbirliği teklifleri yapılmaya başlandı Kimileri kabul etmedi, kullanılıp bir kenara atılmak ağırlarına gitmişti Nefislerine ağır gelmişti bu vefasızlık Tekrar risk almak istemediler 12 Eylül öncesi Bahçelievler semtinde 7 TİP'linin ve Savcı Doğan Öz'ün öldürülmesi suçlarından yargılanan Abdullah Çatlı'nın arkadaşı ülkücü İbrahim Çiftçi, Milliyet'e yaptığı açıklamalarda, ülkücülerin devlet menfaati adına nasıl kullanıldıklarını ve hala kullanılmaya çalışıldığını şu çarpıcı sözlerle açıklıyor:
"1980 yılından sonra ilginç bir teklif geldi bizlere Hepimize tek tek denildi ki, 'Sizi Güneydoğu'ya gönderelim Orada bizim adımıza çalışırsınız PKK ile mücadele edersiniz Buradan kurtulursunuz' denildiBu teklifi bir yüzbaşı, MİT görevlisi bir istihbaratçı yaptı 'Peki biz gittik Güneydoğu'ya PKK ile mücadele ederken öldük Ya da ölmedik Bizim yarınımızın garantisi ne olacak, beraat edecek miyiz?' diye sorduk 'Yakalanırsanız firarınızı veririz' dediler"
İbrahim Çiftçi gibi bazı ülkücüler bu işbirliği tekliflerini reddettiler ama bazıları reddedemedi Yurtdışında oradan oraya yaşamak zorunda olması gibi psikolojik baskı altında kalan ve devletin dış tehlikelere karşı korunmasına düşkünlüğü gibi zaafiyetinden faydalanmasını bilen yetkililer, Abdullah Çatlı gibi bazı ülkücüleri ise işbirliğine razı edebildi Devletin bekası için yasadışı işlere bulaşmanın da bir tarihi var Bu olaylar yeni değil:
"Devletin Abdullah Çatlı gibilerini kullanması ilk defa olmuyor Yakın geçmişimize göz attığımızda buna benzer çarpıcı örneklere sıkça rastlıyoruz Günümüz yöneticilerinin bu konuda hiç de yaratıcı olmadıklarını düşünmek bile mümkün Geçmişte ne nasıl yapılmışsa, neredeyse aynısı uygulanıyor Çeteler ve kirli ilişkiler içindeki kişileri işlerine geldiği zaman kullanma, sonra onlardan kurtulmak için çeşitli mücadele yöntemleri Muhbirlik, koruculuk, aşiretlerden yararlanma, cezaevlerinden suçlu katilleri çıkarıp cinayetlerde kullanma, kamuoyunu yanıltmak için yalan bilgi, sahte kanıt, gözboyayıcı açıklamalar Bunların hepsi bu 'kutsal devlet'in çatısı altında oluyor Olur Devlet demokratik bir yapı haline gelmeyince bunların hepsi olur Geldiği zaman bile olur Ama o zaman da onu denetleyen, frenleyen demokratik mekanizmalar da geliştiği için devlet kolay kolay karanlık, yasadışı işlere bulaşamaz, bulaşsa bile sorumlular ortaya çıkarılır Cezalandırılır Türkiye Cumhuriyeti daha Topal Osman olayını, Çerkez Ethem olayını tam olarak açıklamış değil Topal Osman da Çerkez Ethem de bir anlamda eşkiya İkisinin de çeteleri var Ve devlet sıkışık anlarında bunları kullanıyor Daha sonra da devlet otoritesine karşı geldikleri gerekçesiyle ikisini de tasfiye ediyor"
Ermeni terörüne ininde darbe
Türkiye'nin 12 Eylül'ün hemen sonrasında ermeni terör örgütü ASALA ile başı beladaydı Büyükelçiler ve ateşeler peşpeşe öldürülüyor, kimsenin elinden birşey gelmiyordu Derken birşeyler oldu ve ermeni terör örgütlerine birileri saldırılar düzenlemeye başladı Ermeni anıtı, Taşnak partisi büroları bombalandı, Asala elemanları öldürüldü Ardarda yediği bu darbelere son halka olarak Atina'da Asala lideri Agopyan'ın öldürülmesi de eklenince ermeni terörü son buldu Susurluk kazası sonrası yapılan yetkili açıklamalarında buna işaret edilerek Çatlı ve ekibinin devlet tarafından bu işle görevlendirildiği ima edildi
Havuç-sopa taktiği
Ermeni terörü bitirildikten sonra, karısına göre bir komplo sonucu Çatlı, uyuşturucu işinden yakalatılıp İsviçre'de hapse atıldı 7 yıllık cezasını tamamlamadan cezaevinden ustaca kaçırıldı Havuç-sopa taktiği güden bazıları tarafından anlaşılan yeni görevlere sürülmek isteniyordu Öyle ya, baskıyı üzerinden eksik etmeyeceksin, hapislere attıracak, ben istersem ancak rahat bırakırım seni diyerek tehdit edecek, sonra da devleti tehdit eden tehlikeyi önlemek bir 'vatansever' olarak senin zaten vazifendir diye zayıf noktasından yakalayacaksın Karşı durmak çok zor İstihbaratçılar işlerini iyi bilirler Dünyanın her yerinde bu işler böyledir Havuç-sopa taktiği onların vazgeçemediği bir taktiktir Bu şartlar altında Çatlı pek suçlanamaz Arkadaşı İbrahim Çiftçi'nin de dediği gibi o bir piyondur, onlar birer piyondur Hapisten kaçırılan Çatlı, Mehmet Özbay sahte kimliği ve yeşil pasaportuyla Türkiye'ye getirilir
Devleti tehdit eden tehlikeler bitmiyor
Ermeni terörünün yerini yine bir başka tehlike almıştı, PKK terörü 12 Eylül öncesi devletin bekası için kullanılan ülkücüler 12 Eylül'le kendilerini zindanlarda bulunca şok olmuşlar, sırtlarını dayadıkları, kurtarmaya çalıştıkları devlet onları arkalarından vurmuştu Hapislerden çıkınca aç-açık ortada kalan bu insanlar birileri tarafından ülkücü mafyayı kurmaya sevkedildiler Zor durumdaki bu insanların bu işe girmeleri bu yüzden zor olmadı Devlet bu kez onları başka işler için kullanmayı düşünüyordu 12 Eylül öncesi sol hedefteydi, 12 Eylül sonrası ise PKK PKK'yi finanse eden uyuşturucu kaçakçısı kürt mafyasına karşı ülkücü mafya oluşturuldu Ve çok geçmeden PKK'yı finanse ettiği iddia edilen bu uyuşturucu kaçakçısı kürt mafyası liderleri birer birer ve benzer şekilde öldürüldü Behçet Cantürk, Savaş Buldan ve diğer kürt babalar
Diğer taraftan düzenli ordu ile yapılan mücadele fazla etkili olmayınca, devreye özel timler ve korucular da sokuldu Koruculuk sistemi yapılandırıldı Bucak aşireti 10000 kişi kadarlık korucu gücüyle devlet saflarına katıldılar Güneydoğu'da PKK'ya karşı mücadelede korucular ve Sedat Bucak aşireti, özel polis timleri ve kurucusu Hüseyin Kocadağ ile devlet adına bu birliktelikleri sağlayan organizatör Abdullah Çatlı Susurluk olayındaki birlikteliğin anlamı bu olsa gerek
Çatlı kullandı mı kullanıldı mı?
Çatlı ve örgütü kullanılıp kenara atıldıysa kim attı, neden attı, niçin şimdi attı ve niçin şimdiye kadar atmadı? Devlet menfaati olarak gösterilen gizli eylemler haricinde ne gibi eylemlerde rol aldı Çatlı ve ekibi? Başka tetikçi ekipler ve örgütler var mı? Türkiye'de 12 Mart döneminden beri meydana gelen ve toplumu derinden etkileyen o büyük faili meçhul siyasi terör eylemlerini kim yaptı, bu ekipler mi? Devlet ermeni terörünü yurtdışında bitirebilecek kadar ileri düzeyde mücadele verebilmişse niye faili meçhul olayları çözemiyor? Niye kendi ülkemizde faili meçhulcülere darbe vuramamış bu örgütler ya da vurdurulmamış? Yoksa faili meçhullerin tetikçileri bunlar mıydı? Büyükbaş provokasyonlarla ülkemizde terör azdı Sağ ve sol birbirine düştü Kim yaptı bu hassas eylemleri? Kim kışkırttı sağ-solu bu hassas eylemlerle, yoksa Oktay Ekşi'nin dediği gibi, maceracı gençlerin işi miydi 12 Eylül öncesi terör ve yine Oktay Ekşi'nin dediği gibi laiklik cinayetleri müslümanların işi miydi? İki grup cinayetler de profesyonelce işleniyor ama biri maceracı gençlerin işi oluyor diğeri ise müslümanların (!?!) 1 Mayıs'taki gibi bir korkunç katliam, maceracı gençlerce düzenlenip olayın içinden sıyrılabiliniyorsa Ecevit'in dediği gibi devlet kalmadığı yargısına varmak gerekirdi herhalde ama iş öyle değil Ecevit'in dediği gibi işin içinde başkaları var Çatlı, kimisine göre Gladio'nun ya da Kontrgerilla'nın Türkiye'deki lideri idi, kimisine göre de tetikçi Basit değil usta, ama sonunda bir tetikçi Toplumsal kışkırtma olayları ise tetikçilerin planlayıp istikrarlı şekilde tırmandırabileceği olaylar olamaz Kim Çatlı'yı buruşturup bir kenara atıyorsa işte o olmalı aranan fail Çatlı'yı kim işe aldıysa, kim onların karıştığı katliam olaylarını örtbas ettiyse odur suç odağı Çatlı'nın yakın arkadaşı İbrahim Çiftçi kullanıldıklarını anlamış, ve kim tarafından kullanıldıklarını da:
"Çatlı bir dönem hayatımızı paylaştığımız, omuz omuza mücadele verdiğimiz arkadaşımdır Mesele aydınlatılırsa Çatlı'nın olayın baş aktörü değil, kullanılmış bir kişi olabileceği anlaşılır Bence Ağar harcandı Ağar işin başında değildi Yalnızca uygulayıcıSusurluk olayının üzerine gidileceğine inanmıyorum 1977'de Namık Kemal Ersun Paşa'nın 850 subayla emekliye sevkedilmesi olayı var Böylece Evren, Türk ordu geleneği yıkılarak Genelkurmay Başkanlığı'na getirildi Bu tesadüf değildir İşe oradan başlayın, o zaman baş aktörü bulursunuz Kontrgerillayı da"
Yeraltı örgütleri yasadışı işlerden uzak kalamaz
Devlet adına yasadışı bir gizli örgüt kurulunca, yasadışı işlere kaymaması imkansızdır Kontrgerilla uzmanı Talat Turhan'a göre:
'Bir örgütün kuruluş amacı kutsal olabilir Ama devlet adına yeraltı örgütü kurarsanız, o sizin elinizden kayar ve yeraltının hertürlü pisliğine bulaşır"
Susurluk örgütü de devlet adına faydalı işler yapmış olabilir, ama Talat Turhan'ın sözlerinden yola çıkarak, örgütün karanlık işlere kaymış olup olmayacağı düşünülebilir, bunu araştırmalar gösterecektir, ancak anamuhalefet partisi lideri Mesut Yılmaz'ın açıklamaları yabana atılacak gibi değil:
"Devlet 8 yıl kadar önce, MİT'e alternatif emniyet içinde bir oluşum yaratmış Bu, devletin çeşitli işlerini yapmış İşte kamuoyunda söylenilen Asala liderinin öldürülmesi ve Ermeni anıtının bombalanmasını, bunun yaptığı iddiaları var Bunlar daha sonra, özellikle son iki yıl şahıslara çalışmaya başlamışlar Son bir yılda ise siyasilere hizmet etmeye başlamışlar" diyor Mesut Yılmaz ve ekliyor; "Bugünden sonra, devlet bizim can güvenliğimizi sağlar diye güvenmeyin Bunlar çok büyük bir örgüt"
Kitabın ekinde sunulan MİT raporunda, bu örgütün karanlık işlere, örneğin uyuşturucu ticaretine bulaştığı iddia ediliyor Bu yanlış da olabilir MİT raporunun bir kısmı doğru çıktı Fakat bu hepsinin de doğru olduğu anlamına gelmez Kimisine göre Çatlı çok vatanperver ve namuslu bir kişi idi, kirli işlere bulaşması mümkün değildir Kimisine göre de bulaşmıştır Devlet artık buruşturup bir kenara atmak istediği için ya da MİT'e alternatif istemediği için bu örgütü bertaraf etmek istedi iddialarını düşününce bu örgüte atfedilen kirli işlerin karalama amaçlı olabileceği de mantıklı olmaktadır İki tarafın iddialarını da güçlendiren deliller ve mantıklar var Hangisinin doğru olduğu belli değil, belli olan bir şey var ise o da devlet içinde yuvalanmış örgütler var ve üst düzeylere kadar gidiyor bunların uzantıları Önemli olan da bu
Kontrgerilla tartışılmayı sevmiyor
Konu bu kez de kapatılacak, çünkü iş büyük yerler gidiyor, dayanıyor Koray Düzgören, Susurluk kazasıyla ortaya çıkan kirli ilişkilerin devletin en üst makamlarına kadar yükseldiğini bunun ise resmen ortaya çıkarılamayacağını şöyle açıklıyor:
"Abdullah Çatlı'nın ölü de olsa ortaya çıkmasıyla sorgulanan, devletin gizli kapaklı işleri açıklanabilecek mi? Sanmıyorum Zaten devlet içinde bu çeteye karşı olan güçlerin ve başka grupların sızdırdığı bilgiler olmasa bu kadarını bile öğrenemeyecektik Çünkü bu tür ilişkilerde herkes kendini koruyacak çeşitli sigortalarla donanıyor Pisliğin bütün yönleriyle açığa çıkartılması ile oynayacak taşların kimleri de yerinden edeceği, sarsacağı bilinmiyor Muhtemelen bütün devlet örgütü ve bu örgütü en üst düzeyde yönetenler bundan nasiplerini alırlar Çünkü işlerin bu boyutlarda yürütülmesi sırasında sorumlu bu kişilerin bilgi sahibi olmadıklarını düşünmek mümkün olamaz Öyleyse sorumluluğun sınırı onlara kadar ulaşır Bunu ise kimse istemez Birkaç kişinin harcanmasıyla iş geçiştirilir, unutma sürecine sokulur Bazen bu süreç çok uzun yılları kapsar"

__________________
İLLEDE BÜŞŞŞRAAAA :))
:43:43BLACKROSE <3
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.