Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Toplum ve Yaşam > Kişisel Gelişim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
aura, bakış, çakra, islami, kavramlarına

Çakra Ve Aura Kavramlarına İslami Bakış

Eski 07-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çakra Ve Aura Kavramlarına İslami Bakış



Doğu öğretilerinde,vücutta yedi enerji noktasının olduğu ifade edilir
Celcelutiye'de de yedi temel Esma vardır ve bu esmaların her biri belli çakralara bakmaktadırDoğu öğretileriyle benzer yönleri bulunmakla birlikte bu islami bakış açısıdır

- Ferd esması,tepe çakrasına bakar( “zâtında ve sıfatlarında şerikten, eşi ve benzeri olmaktan münezzeh olan yegâne zât”)
- Cebbar esması,üçüncü göze bakar
- Şekûr esması,boğaz çakrasına bakar
- Sâbit esması,kalbe bakar
- Zahir esması,mideye bakar
- Habîr esması,cinsel çakraya bakar
- Zekî esması da kök çakrasına bakar

(Buradaki esmaların tecelliyatının derin manadaki boyutları ayrı bir kitap hacminde işlenecek genişlikte olduğundan kısa kesildi)

Çakralar
Tepe Çakrası
''Allah onların kalpleri,kulakları üzerine mühür basmıştır
Onlar 'kafa gözleri' üstünde de bir perde vardırOnlar için korkunç bir azap vardır'' (Bakara:7)
Üçüncü Göz
''Yemin olsun sen bundan gaflet içindeydinAma perdeni üstünden kaldırıverdikBugün gözün keskin mi keskin'' (Kaf:22)
Üçüncü göz çakrasında açılım olduğu ya da diğer tabirle perde kalkınca kişi enerjileri,elektromanyetik alanları ve maddenin gerçeğini görmeye başlar ve görüş alanı çok genişler
Kalp Çakrası
''Bu Kur'an,insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşurGereğince inanan bir toplum içinde bir kılavuz ve rahmettir o'' (Casiye:20)
Aura ''Görmedin mi,Allah gökten bir su indirdiOnunla renkleri çeşit çeşit meyvalar çıkardıkDağlardan da yollar,beyaz,kırmızı değişik renklerdeVe simsiyar yollada var
Aynı şekilde insanlardan,hayvanlardan,davarlardan da çeşitli renklerde olanlar varKulları içinde Allah'tan ancak bilginler ürperirAllah Azizdir,Gafurdur'' (Fatir:27-28)

İnsan çevresindeki elektromanyetik alan olan aurayı da ancak bu bilgiye sahip,bilgin olanlar görürBu da bilginlerin yaradılış mucizesini görüp ürpermelerini sağlar

* * *
''Allah'ın boyasını esas alınAllah'tan daha güzel kim boyar vurabilir! Biz yalnız O'na kulluk ederiz'' (Bakara:138)

Burada,boyadan kastedilen 'aura' olabilir mi ? (!)


Alıntı Yaparak Cevapla

Çakra Ve Aura Kavramlarına İslami Bakış

Eski 07-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çakra Ve Aura Kavramlarına İslami Bakış



Yakın zamanda düşündüğüm bir konu ilgi ile okudumTeşekkür ederim

Öncelikle 7 çakraya örnek verdiğiniz celcelüte ye bakmak lazımKonuyu ele alış tarzı öyle karışık ki nereden tutacağımı düşünüyorum

Her bir başlık tartışma konusuEsmalardan başlayalım ve celcelüteye varalım
Esmaül hüsna Yaradanın ona ait yüksek anlamlar ifade eden isimleridirYaradanı öven,ona ilahi sıfatları yükleyen isimlerdir

Bakara 186ayette mealen der ki;
Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm O hâlde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler

Birde bir dua adabı vardır
Duanın Girişinde Allah'ı Övmek, Yüceltmek eğer kur andan ayetler okunacaksa RAB bi öven yücelten ayetler seçilmeli ve Rasulullah'a Salat ve Selam Getirmek Gerekir;


Rasulullah sav bir gün adamın birinin dua ettiğini görüyor Adam dua ederken hemen Allah cc den istekte bulunuyor Rasulullah sav; "Bu adam acele etti" diyor Sonra o adamı yanına çağırıyor ve ona diyorki;
"Ey falan sizden bir dua ettiği zaman Allah'ı yüceltsin sonra Allah'ı övsün ve sonrada Rasulune salat getirsin ondan sonra dilediği şekilde Allah'a dua etsin"

Celcelütenin özü budur Bu düzel bir dua şeklidirAma kalıplaşmıştır,özüne inmek ise anlamını bilmekle olur,bunu kalben hissetmekle olur
Yani 7 çakranın bu dua kalıbı ile alakası yoktur

Ve çakralar için verdiğiniz örneklere diğer mesajda devam edeyim…

--- Sonraki mesaj ---

Çakralar
Tepe Çakrası
''Allah onların kalpleri,kulakları üzerine mühür basmıştır
Onlar 'kafa gözleri' üstünde de bir perde vardırOnlar için korkunç bir azap vardır'' (Bakara:7)

Bakara suresi ilgili ayetlere bakalım;

Bakara Suresi
Bismillâhirrahmânirrahîm
1 Elif Lam Mim
2 O kitap (Kur'an); onda asla şüphe yoktur O, müttakiler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için bir yol göstericidir
3 Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar
4 Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar
5 İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır

6 Gerçek şu ki, kafir olanları (azap ile) korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; iman etmezler
7 Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir ve onlar için (dünya ve ahirette) büyük bir azap vardır
8 İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde "Allah'a ve ahiret gününe inandık" derler
9 Onlar (kendi akıllarınca) güya Allah'ı ve müminleri aldatırlar Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir
10 Onların kalblerinde bir hastalık vardır Allah da onların hastalığını çoğaltmıştır Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elim bir azap vardır
11 Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler


Bu surede müslümanların durumunu,kafirlerin ve münafıkların durumunu anlatmaktadırTüm delillere rağmen hala ALLAH ı inkar eden kişilerin Bundan sonra kalplerine bir perde çekileceği ve iman lutfundan nasip alamayacaklarını söylüyorEbu leheb Ebu cehil gibi kişilerin iman şerbetinden içemeyeceğini anlatıyorÇünkü önlerine bu kadar deliller konmuş iken inkar etmeleri ne ve yaptıkları zulme karşılık bir ceza idi onlar için

Bunu günümüze yansıtabilirmiyiz? Hayır tabikiHer inanmayanın kalp gözü bağlanmış değildirBu gözle bakmamalı

--- Sonraki mesaj ---

Üçüncü Göz
''Yemin olsun sen bundan gaflet içindeydinAma perdeni üstünden kaldırıverdikBugün gözün keskin mi keskin'' (Kaf:22)
Üçüncü göz çakrasında açılım olduğu ya da diğer tabirle perde kalkınca kişi enerjileri,elektromanyetik alanları ve maddenin gerçeğini görmeye başlar ve görüş alanı çok genişler


Kaf suresi önceki ayetlere baktığımızda Ahiret hayatından bahsettiğini görürüzŞu an sadece gıyabında verilen bilgilerle sınırlı olan ahiret yaşamını,Kıyamet koptuğunda ve sur a üflendiğinde ,Bu yalan dünyada üzerimize örtülen berzah kalkacak ve gerçekler görülecektir
Bu anlatılmaktadır ki,bu kıyametten önce olmayacaktır

Bu berzah öyle bir şey ki Fani olan yaşamda eşi ve benzeri,bir misali yokturBize verilen sınırlı bilgiler dışında ne gidip gören,ne yaşayıp gelen vardır

Yani takdir edersiniz ki bu ayette bizim 3 göz diye nitelendirdiğimiz çakraya ait değildirOnun ötesinde bir durumdur

Alıntı Yaparak Cevapla

Çakra Ve Aura Kavramlarına İslami Bakış

Eski 07-23-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çakra Ve Aura Kavramlarına İslami Bakış



Bir insanın nasıl zahiri bedeni var ise birde manevi boyutu manevi yönü vardır Nasıl gön gözümüz varsa, basiret gözümüz de vardır Nasıl lisanımız varsa, basiret lisanımız vardır, nasıl elimiz, ayağımız varsa, basiret elimiz, basiret ayağımız da vardır Yani basiret vücudumuz vardır Allah-u Teâlâ Hazretleri; “Benim evliyamı toprak yiyemez” buyuruyor Sizce neden? Çünkü o kişi Allah’ı zikrederken bütün vücudu da zikre katılır Zikir esnasında tüm vücudu nurlanır O’nu toprak yiyemez, O’nu çürütmeye gücü yetmez O mübarekler gözlerini yumup, zikir yaptığı zaman, karlama oluşur, tıpkı televizyon karlaması gibi Biraz daha zikre devam ederse, karşısında sarık görür, kaş görür, göz görür, burun görür, derken, bir de bakar ki şeyhi karşısında duruyor Şeytanı da görebilir, tayfayı cinni de Çünkü manevi aynası açılmıştır artık İşte bu da manevî hâldir Peki, hâli açılan bir insan, bunun şeytanî mi, rahmanî mi olduğunu bilebilmek için ne yapabilir?

Doğruca bir üstad bulup gidip, durumunu anlatır:
?Bende şu hâl var, der,
Üstadı da ona:
?Hıfzıhuma vehüvel aliyyül azim de Böyle dediğin zaman hâlin şeytani ise kaçar, tayfayı cin kaçar Eğer gördüğün hâl rahmani olursa, kalır, diye telkinde bulunur, ona yön verir, istikamet çizer

Basiret gözünün açılması, hal görülmesi haktır Şöyle ki İslam devletinin o dönemde halifesi olan Ömer İbni Hattab (ra), Medine’den, Nihavend’de bulunan Sâriye (ra) komutasındaki ordunun durumunu görüp; “Ey Sâriye dağa yönel” diye emir verip Sesini duyurması ve Fatih Sultan Mehmet Han’ın, İstanbul’u fethettikten sonra, Ayasofya’da, namaza başlarken, üç sefer tekbir getirip, Kâbe’yi gördükten sonra namaza başlaması gibi örnekler basiret gözü ile görmenin hak olduğuna delilidir Bu Allah’ın kuluna bir lütfudur

Kişi zaman içerisinde Beytullah’ı, Ravzay-ı Mudahharayı görür Rasulullah Efendimiz’i (sav) görür Üstadını görür, evliyayı görür, kabir hâlini görür Ancak, bu hâller “Nefs-i Mutmainne“ makamına gelince başlar

Cenab-ı Zülcelâl Hzleri Nefsi Mutmain makamına geldiğinizde, basiretinizi açar Kabir haline vakıf olursunuz Dervişler çalışır, Kur’an ve sünnete uyar, Üstadının söylediklerini tutarsa zamanla nefis mertebelerini geçer Nefsi Mutmainneye ulaşır Burada Kabir hali ona ayan olur Hangi kabre varsa onunla görüşür, sohbet eder Onlardan dua alır

Sözü dinleyip en güzeline uyanları müjdele! Onlar, Allah’ın doğru yola ilettiği kimselerdir Onlar akıl ve basiret sahipleridir” (Zümer /18) Nazargahı ilahi kalptir Allah (cc) kalbe nazar eder Şekle, soya, saça, sakala, sarığa, cübbeye, bakmaz Kimin kalbi güzel ise ona bakar

“Yerlere göklere sığmam mümin kulumun kalbine sığarım” buyuruyor

Kalp bu nurlarla süslenip aydınlandığında, Nefs-i Mutmainne makamına gelinir Ayet-i kerimede; “Ey huzura kavuşmuş nefis! Sen Ondan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön Seçkin kullarım arasına katıl ve cennetime gir” (Fecr 27/30) buyuruluyor İşte burada İlme’l-Yakin’den Ayne’l-Yakin’e geçer, onun basiret gözü açılıp keşf verilir Bu makama geldiğinde Rasulullah (sav) Efendimizi görür ve onda fani olur

Yani, Nefs-i Mutmainne alameti olan mor nurun kalbe yansıması durumunda mürid, “İlme’l-Yakin” mertebesinden “Ayne’l-Yakin” mertebesine geçer Bundan sonra zikri geçen ayetteki İlahi hitaba erişir

Bu Mutmainne makamına gelen bir kimseye bizzat Allah-u Teâlâ, hitab ederek:“Kulum, ben, senden razıyım” buyurur İşte bu makamda Salik Üstadına yaşadıklarını bildirmelidir ve Üstadı da onu Şeriat edeplerine uymaya yönlendirmelidir ki, mürid bu hitabı duyunca: “Artık benim işim tamam oldu, maksadıma ulaştım”, gibi evham vadisine düşmesin Zira böyle hareket edilmezse, sapıtma meydana gelir Nitekim bu makama gelen bir kısım insanların saptıkları görülmüştür

Hulasa; keşfi bilgilere ulaşmak için bahsedilen hususlara riayet neticesinde İlahi hitaba nail olunduğu takdirde, Şer’i edeple edeblenildiği sürece, kul doğru yol üzeredir Bunun sonunda ise, saadetli hayatına yetişemediği o Âlemlerin Efendisini ruhen görmeye muvaffak olur O’nun ruhaniyetiyle olan beraberlik neticesinde artık mürid O’ndaki seçkin vasıflarla vasıflanarak, olgunlaşmaya doğru gider

İşte derviş kabir haline vakıf olunca basiret gözü ile bakar ve o halleri görür buna gönül gözü denir Rabbim dilediğine bu gözü verir, dilediğine vermez Bu göz sayesinde insan hakikati görür, isteyene verilmez Verilen de çok imtihan olur alıntı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.