![]() |
Pitagoras Felsefesi Ve Günümüz Yorumu |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Pitagoras Felsefesi Ve Günümüz Yorumu(Pitagor) M ![]() ![]() Yazan C ![]() Pitagor’un, Ege’deki Sisam adasından olduğu ve gençliğinde Mısır’daki ‘Menfis’ mabedine giderek 22 yıl orada kalıp öğreti alarak, çile doldurduğu ve kudretli bir matematikçi olduğu söylenmektedir ![]() Pitagor’un buluşu olan işrak felsefesi (doğuş veya aydınlanma) ilmi de tasavvuf gibi insânın rûhani iç yüzünün yapısını ortaya koymaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şunu da unutmamız gerekir ki : “Erme Okulu”nda insânlarca belirlenen fizik yasalar değil, gizli ve güçlü ilâhi yasalar geçerlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Pitagor işrak felsefesinin kurucusudur ![]() ![]() Bu felsefe nefsin tekâmülünü üç şarta bağlar : 1-Bedeni temiz tutma 2-Kâlbiyle tasfiye 3-Tanrı ile birleşme Rûh üstü örtülü bir nûrdur, ihmal edersen kararır ![]() ![]() En son baş rahip ona der ki ; Tanrı sayısız (ervah) perdeler ile nefes almaktadır ![]() O’na yönelmek yolu sana âittir ![]() Rûhun semâlardaki bu hayâtı kendi derecesine göre yüzlerce ve binlerce yıl sürer, Pitagor’a göre ; rûhun semâdaki hayâtının da başlangıcı kemâl devri ve inhitat (düşme, aşağılama) devri vardır ![]() ![]() ![]() Onlarla hazin bir sûrette vedâlaşır, oradaki dostlarının gözyaşları kâlbinde semâların bir çiğ damlası şeklinde kalacaktır ve dostlarına söz verecektir ki o bu âlemin nûrunu, hakîkatini ve sevgisini ineceği dünyâda karanlıkları, yalanları ve kinleri arasında hiçbir zaman unutmayacaktır ![]() ![]() Nihayet kesif (yoğun) bir atmosfer içinde uyanır, artık ; ‘esiri yıldız’, ‘nûrdan insânlar’, ‘nûri okyanus’ tamamen kaybolmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nihayet kanlı bir titreme onu annesinin rahminden ve rûhundan koparır, çocuk dünyâya gelir ![]() ![]() Bu ölüm ve doğum silsilesinde rûhların nûr’a doğru yükselmeleri olduğu gibi, maddeye doğru sükûtları da (susmaları, maddeyi kabûllenmeleri) vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Düşme yolunda olan can için de böyledir, daha pek fenalaşmamış ise düşe düşe karanlıkların diplerine düşer, insânlığını kaybeder ve şeytan-hayvân olup varlığın en aşağısından sıkıntılı bir hayât ile varlık eşiğini tırmanmaya başlar, Pitogora göre hakîki cehennem hayâtı budur ![]() Pitagor’un bu görüşü, Kur’anda şu âyetlerle örtüşmektedir : BAKARA Sûresi : 65- İçinizden cumartesi günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz ![]() ![]() 66- Bu ibret dolu cezayı öncekilere ve sonrakilere bir ders, korunacaklara da bir nasihat, bir öğüt yaptık ![]() ARAF Sûresi : 165- Onlar yapılan bunca nasihatı unuttukları zaman, o kötülükten sakındıranları kurtardık, o zalimleri de fena hareketlerinden dolayı şiddetli bir azaba uğrattık ![]() 166- Böylece onlar kibre kapılıp yasak kılınan şeylerden vazgeçmeyince, biz de onlara, hor ve zelil maymunlar olun, dedik ![]() Bu âyetler açık ve anlaşılır şekilde değil midir ? ALLAH’ın bildirdiği bu gerçeği niçin saklıyorlar ? Bunun vebali, saklayan ve bu anlamı açık âyetleri inkâr eden insânlara bunu anlatmayan bilim adamlarına âit olmayacak mıdır ? Peki ya insânlar bu gerçekleri onlardan niçin sorgulamıyorlar ? Ne kadar inkâr etseler de gerçek ortada, görmemek için kör olmak lâzım ne yazık ki ![]() FATİHA Sûresi : 6- Hidayet eyle bizi doğru yola, O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna ; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil ![]() 7- O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramışların ve o sapmışların yoluna değil ![]() Bu âyetlere göre ALLAH'ın gazabına uğrayanların kim ve nasıl bir gazaba uğradıkları açıkça anlaşılmıyor mu ?ALLAH bu âyetlerle boşuna mı öğüt veriyor ? bunu okuyanlar iyice düşünmeli ve gerçeği irdelemelidirler ![]() Pitagor şöyle diyordu : hayvânlar insâna akrabadır, insânda Tanrısına akrabadır ![]() Mevlâna da buna şöyle işâret eder : ‘madenler nebatlar âlemine, nebatlar âlemi hayvânlar âlemine, hayvânlar âlemi de insânlık âlemine şahlanıyor ![]() Pitagor böylece eski çağ tasavvuf ve irfanının zirvesine yükselmiştir ![]() ![]() Aklı terbiyeden sonra, şimdi hepsinden güç olan irâdenin terbiyesine geliyor yâni hakîkatı kendi varlığımızın derinliklerine kadar sindirerek her günkü hayâtımızda uygulamak (tatbik etmek) işine geliyor, bunu sağlamak için ; Pitagor’a göre üç tekâmül lâzımdır : 1-Akılda doğruluk tahakkuk ettirmek 2-Rûhtaki fazileti tahakkuk ettirmek 3-Bedende temizliği tahakkuk ettirmek Pitagor’un Rûh hakkındaki kanaatının serpintileri İbni Sinâ’nın rûh üzerine olan ‘Ayniye’sinde görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Terbiye, kendi nefsinden vazgeçerek bütün mahlûkları Tanrı’nın onları sevdiği gibi derin bir aşk ile sevmektir ![]() ![]() ![]() ![]() Bektaşiliğe göre ; iyi ve kötü, beşer tâbiatında iki kuvvettir ![]() ![]() ![]() ![]() Bektaşilik felsefesi : “Dünyâdan el çekmeyi değil ; buradan geçerken ihtiyaç kadarından faydalanmayı, verilen sürenin bitiminde ise hiçbir maddi olguya bağlanmamış olarak, hiçbir acı duymadan ; edindiği tecrübe ve kazandığı rûhani liyakatla bedeni terk etmeyi, dünyâ ve dünyâlık ardından ihtiras ile koşmamayı tavsiye eder ![]() Bu felsefeyi dünyâ hayâtının her anında uygulayabilen kişi, özüne kavuşmasının önündeki engelleri azaltarak tekâmül yolunda kâmilliğe doğru yükselerek yürümesine devam edecektir ![]() ![]() ![]() Öğretilerindeki iç yüzün özü, Hazret-i Pîr Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velî tarafından söylenen : “Eline, Beline, Diline” sahip ol sözü özetlenmiştir ![]() İnsân, nefsinin dediğini tutarsa kötülük çamuruna batan, içindeki özünün sesi olan vicdânını dinleyip kendini terbiye ederse sonsuz yükselmeye müsait olan bir varlıktır ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cahillik vicdânı karartır, ilim aydınlatır ![]() ![]() ![]() Bu metot putsuz özlük din olan “HANİF DİN”dir ![]() ![]() Böyle olmasaydı Hz ![]() ![]() ![]() ![]() HAKK’IN EVRENSEL TEKÂMÜL YASA KİTABI KUR'AN-I KERİM'DE DER Kİ : "O hâlde yüzünü dine bir hanif olarak tut ; O ALLAH fıtratına ki insânları onun üzerine yaratmıştır ! O ALLAH yaratışına bedel bulunmaz, doğru /sabit din odur ve lâkin insânların çoğu onu bilmezler !" (Kur'an : RÛM Sûresi 30 ![]() ![]() "Sonra sana : 'Hakperest (Hanif) İbrahim'in milletine katıl ! O hiçbir zaman müşriklerden olmadı' diye vahyettik !" (Kur'an : NAHL (Bal Arısı) Sûresi 16 ![]() ![]() Bu iki âyetin üzerinde iyice düşünülmesi gerekmektedir ![]() Yüce Resûl’ün şu sözünü de unutma : “Bir milleti, zâlime sen zâlimsin demekten korkar bir hâlde gördüğün vakit onların düzelmesi artık geçmiştir ![]() Tasavvufa göre ; hayâtın gayesi böylece nefsini en iyi sıfatlarla tekâmüle mazhar kıldıktan, tanrılaştıktan yâni tanrısal kuvvetlere ulaştıktan sonra insânların tekâmülüne çalışmaktır ![]() ![]() Orta çağ : Daha ziyade bir köşeye çekilip nefisini islâh etme esasını tatbik ediyordu ![]() Yeni Çağ : Bunun da üstüne çıkarak büyük içtimai işlere kendini yerme esasına dayanır ![]() ![]() İşte derin bir ibâdet heyecanı duyabilme ![]() Bunu Şirazlı şâir Sadi, şöyle ifâde eder : “Gidilecek yol Halka hizmetten başka birşey değildir! Tespihe, seccadaye ve yamalı cüppeye değildir ![]() Alman Filozofu Kant da mezar taşına şunu yazdırmıştır : “Hayâtta iki şey karşısında derin hayret duydum ; Başım üstünde yıldızlı semâ içinde ahlâk kanunu !” İşte bu noktadan, iş bizi ebediyete iman yoluna çeker götürür ![]() ![]() ![]() İbni Sinâ ; ‘ey insân kalıbı, izzet ve kuvvet sahibi olan Rûh ulvi âlemden sana indi ![]() ![]() ![]() Rûhun ulvi âlemden bedene inmesine sebep nedir ? Tanrı’nın bedene rûhu indirmesi ibdağlarındaki (örneksiz birşey yaratım) ilâhi hikmeti kâmilen idrâk ettirmek için değildir, zîrâ beşer aklı bundan acizdir ![]() ![]() Hocalarla, Tasavvufçular arasındaki kavgaların kaynağı bu noktadadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur’anda “Biz” diye çoğul olarak konuşan zâtlar, Bektaşi öğretisinde “Hakeren” makamına gelen 7 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Biz” diye hitab eden zâtların nerede kim olduklarını ? hem âlemin idâresinde ; hem de insânın iç yüzündeki gerçeğinde daha iyi idrâk edebilmemizi ve asıl önemli olan da bunu idrâk ettikten sonra ne yapmamız gerektiğini şu âyet işaret etmektedir ![]() “Andolsun insanı Biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ![]() ![]() ![]() İçimizde saklı, “Öz” denen gerçek bu olmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Geçmiş denen büyükler aslında gelecektir de ![]() ![]() ![]() C ![]() dır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|