Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
doğru, varoluşa

Varoluşa Doğru

Eski 07-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Varoluşa Doğru



Büyük düşünür-ozan Porphyre Eglantine çapraşık ve derin anlamlı yazılarıyla geniş bir ün yapmıştır ama, en çok ölümsüz şiiri Chant du néant (Hiçliğin Türküsü) ile tanınır


Koca bir çölde

Sonsuz bir kum denizinde,

Arıyorum

Yitik yolu arıyorum

Bulamadığım bir yolu

Bir orada, bir burada

Bütün yönlerde ruhum

Bulamıyor aradığını



Bu korkunç boşlukta

Bu sonsuz boşlukta,

Her yanım kum

Alabildiğine parlak, boğucu

Kumlar uzanıyor çevrenin sonuna değin

Sonra bir ses duyuyorum

Tatlı, gür ve kahredici

Diyor ki bana:

"Yitik bir ruh sanıyorsun kendini sen!

Bir sanıyorsun kendini

Yanılıyorsun Bir ruh değilsin gerçekte

Yitmiş de değilsin

Bir hiçsin yalnızca

Yoksun sen"


Gerçi oldukça ünlü bir şiir bu Chant du néant, ama nasıl bir ortam içinden yaratıldığını, ne gibi olaylara yol verdiğini

bilen azdır sanırım


Porphyre çocukluğundan beri duyguluydu; olmadık şeyleri dert edinirdi kendine Varolmadığı korkusu sarmıştı yüreğini

Aynaya her bakışında imgesini görememekten korkardı Bu korkusunu dağıtmak amacıyla bir felsefe yarattı sonunda Genellikle kuşkularını bir yana itebiliyordu böylece; ama Hiçliğin Türküsü'ndeki o birden her şeyi yıkan görüntü ozanın bu konudaki başarısızlığını gösteriyor bize Porphyre bu uğursuz sesi susturmak için her ne pahasına olursa olsun VAROLMAYA karar verdi


İç gözlem ve dış gözlem ona hiçbir şeyin acı kadar gerçek olamayacağını öğretmişti varolması için acı çekmesi gerekiyordu

Porphyre büyük acılar bulmak umuduyla yollara düştü Güney kutbunda tek başına bir kış geçirdi Sonu gelmeyen gece ona geleceğin karanlık görüntülerini esinledi


Nazi Almanya'sında kendini Yahudi diye tanıtarak türlü işkencelere katlandı Ama tam bu işkenceler dayanılmaz bir hal

almışken Poe'nun kuzgunu geldi sıçraya sıçraya, Mallarmé'nin sesiyle o korkunç tekerlemeyi haykırdı: "Acı çekmiyorsun sen;

Bir hiçsin yalnızca; Sen yoksun!"


Sonra Rusya'ya gitti Porphyre Orada da Wall Street'den yollanmış bir casus süsü verdi kendine Bu yüzden bir kışı da

Beyaz Deniz kıyılarında ağaç kesmekle geçirdi Açlık, yorgunluk, soğuk her gün biraz daha iliklerine işledi Eh bu gidişle bir

gün varolorum elbet, diye düşünüyordu kendi kendine Ama hayır! Kışın son gününde karlar tam erimeye yüz tutmuştu ki uğursuz

kuş bir kez daha göründü, bir kez daha haykırdı o korkunç sözleri Belki de, diyordu Porphyre, arayıp bulduğum bu acılar sudan şeylerdi Gerçek mutsuzluğu duymak için acılarıma bir de utanç katmalıyım


Bu yeni düşüncesini gerçekleştirmek amacıyla kalktı Çin'e gitti Orada Komunist Partisi'nin gözde üyelerinden Çin'li bir

kıza deli gibi tutuldu Sonra sahte belgeler düzenleyerek onu İngiliz hükümetine gizli ajanlık yapmakla suçladı Korkunç işkence-

lerle gözleri önünde öldürdüler kızcağızı O zaman "Şimdi gerçekten acı çekmiş sayılırım" diye düşündü ozan, "Sonuna değin çılgınca sevmiştim bu kızı; kendi korkaklığım, kendi alçaklığımla bu korkunç sona sürükledim onu İnsanoğlunun dayanabileceği acıların en büyüğü bu olsa gerek" Ama hayır! Elini kolunu bağlayan buz gibi bir korkuyla donakaldı Porphyre Kader Kuşu yine gelmiş, kendisini Paris edebiyat çevrelerinde tanıtan ölümsüz ozanın sesiyle yine o korkunç sözleri haykırmıştı


Kuş uçup gitmeden Porphyre bütün gücünü toplayarak yüreğindeki umutsuzluğu dile getirdi "Ey Kuzgun," diye haykırdı, "söyle

bana, varolduğuma seni inandırmak için ne yapayım?" Kuzgun bir tek sözcükle karşılık verdi buna : "Ara", sonra da yok oldu ortadan


Böylece yeniden aramaya koyuldu Porphyre Ama bu arayışı bütün gücünü kapsadı sanmayın Bu süre boyunca yine bir düşünür-

ozan olarak her yerde, özellikle gizli çevrelerde hayranlık topladı Çin'den dönüşünde şeref üyesi olarak Paris'teki Felsefe Kurultayına çağrıldı Toplantı günü herkes salonda yerini almıştı; yalnız başkan yoktu ortada Porphyre tam sabırsızlanmaya başlamıştı ki birden kuzgun girdi içeri, geçip başkan yerine oturdu


Sonra ozana dönerek bütün üyelerin duyabileceği çınlayan bir sesle : "Senin felsefen yok aslında, senin felsefen bir hiç!" diye bağırdı Bu sözleri duyan Porphyre'in yüreği en acı yaşantılarının bile veremediği derin bir umutsuzluk kapladı Yığılıverdi olduğu yere Kendine geldiğinde kuşun ağzından ne zamandır özlemini duyduğu sözlerin döküldüğünü duydu: "Yeter artık, acı çekiyorsun: Yeter, varsın" O sırada gözlerini açtı Porphyre Rahat bir soluk aldı; gördüğü bir düştü yalnızca

Ama o gün bugündür felsefe üstüne ne bir söz söyledi ne de birşey yazdı





Bertrand Russell

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.