Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
alain, chartierdan, seçmeler

Alain Chartier'dan Seçmeler..

Eski 07-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Alain Chartier'dan Seçmeler..



Bir satmak sanatı,binbir tane de satmak usulu vardır;hepsini gayesi ,düşünen,tereddüt eden insanda hemen her zaman bir hırs uyandırmaktan ibarettirBir heyecan,bir hayret veya sadece bir degişiklik,mütereddit insanı harekete getirir,kararını da olgun bir yemiş gibi lop diye yere düsürür

Belediye memurlarının durmadan takip ettikleri,içleri yemiş veya çiçek dolu o küçük mahkumdurlar ama bu da pek öyle kötü bir şey degil;arzulanan şeyin uzaklaşması tereddütü ortadan kaldırır;içimizde,elimizde olmadan peşi sıra yürümek istegini uyandırır;bu da arzunun irade halini almasına sebep olur;peşisıra gittigimiz şeyi,peşi sıra gittigimiz için isteriz;mekanizma böyle kurulmuştur işteGazete satan bir adam tanırım;öteki gazetecilerden sonra gelir ama,hepsinden çok satar Nasıl mı? Çok basit;sanki müşteriler kendisini çagırıyormuş gibi durmadan saga sola koşar,şöyle bir görünür,sesini duyurur;sesi ise,alışkanlık saikiyle bagıran,veya bagırmayı adet edinmiş,günlük işini bitirmiş bir insanın sesini andırırOnun bu insicamsız hareketi,insanda peşisıra yürümek,durdurmak fikrini uyandırır;böylece müşteri,gazeteyi satın almak istemeden gazeteyi eline almış olur


Pazar yerinde kumaş kuponları satan bir adam gördüm;yere kocaman bir şemsiye açmış,başınada kıpkırmızı bir şapka geçirmiştiÇok kurnazca bir harekettir bu;kırmızının ihtirasları tahrik ettigini bilmeyen yokturOnun usulu de,bir,iki,üç,dört diyerek kimseye bakmadan kumaşı ölçmek,şöyle bir buruşturup müşteriye dogru atmaktan ibaretti;bir arkadaşı da paraları topluyorduOnun bu keskin hareketleri dikkati çekmekten geri kalmıyordu;orada bulunan her kadın istemedigi halde hissesine düşen paketi almaya hazırlanıyordu;onların bu hareketleri ise kumaşı almaga hazır olduklarını gösteriyordu

Daha iyisini de gördümBir adam az çok kusurlu fakat kullanılmaya elverişli porselen takımlar satıyorduHer parçayı açık arttırmaya koyuyordu,istekli çıkmadıgı zaman da fiyatı muayyen bir hadde kadar indiriyorduBir,iki,üç dedikten sonrada yere atıp kırıyorEtraftan yükselen sesleri ve neticeyi herhalde tahmin edersinizAma buna artık maharet degil,düpe düz deha denir

Alain Chartier

Alıntı Yaparak Cevapla

Alain Chartier'dan Seçmeler..

Eski 07-22-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Alain Chartier'dan Seçmeler..



YEMEKHANE KOKUSU

Bütün yemekhanelerde benzewrini buldugumuz bir yemekhane kokusu vardırAnlatılması imkansız bir kokudur bu Bulaşık suyu kokusu mu,yoksa küflenmiş ekmek kokusu mu? BilememKokuyu bizzat almadınızsa,hakkında size bir bilgi veremem; körlere ışıktan bahsedilir mi hiç? Benim için mavi,kırmızıdan ne kadar farklıysa bu kokuda ötekilerden o kadar farklıdır

Bu kokunun ne oldugunu bilmiyorsanız bahtiyarsınız demektirBir koleje kapatılmadıgınız anlaşılırda ondanHayatımızın ilk çaglarından itibaren bir düzenin esiri olmadıgınızı,kanun düşmanı kesilmediginizi gösterir de ondanSonradan ise iyi bir vatandaş,iyi bir vergi mükellefi,iyi bir koca iyi bir baba oldunuz demektir; toplumsal güçlerin etkisi altında kalmayı yavaş yavaş ögrendiniz demektir; aile hayatı size,zarureti zevk haline sokmayı ögretmiştir de ondan

Ama yemekhane kokusunun ne oldugunu bilenleri hiçbir şekle sokamazsınızÇocukluklarını ip çekmekle geçirmişler,günün birindede çektikleri ipi koparmışlardır; hayata da böylece,bir ufak ip parçasını sürükleyen şüpheli köpekler gibi atılmışlardırİştah açıcı en güzel yemegin karşısında bile isyan ederlerNizam ve kaide denen şeyi imkanı yok sevemezler;vaktiyle çok korktukları için saygı göstermek ellerinden gelmezKanun ve nizamlara karşı,terbiyeye karşı,ahlaka karşı,klasiklere karşı,pedegojiye karşı,aydınlara verilen nişanlara karşı daima ateş püskürdüklerini görürsünüz; bütün bunlar yemekhane kokarda ondanBu koku alma hastalıgının da her yıl tam gökyüzünün maviden kurşuniye geçtigi,kitapçı dükkanlarının okul kitapları ile ögrenci çantalarını teşhir etmege başladıgı zamana rastlayan bir buhran devresi vardır

11 Ekim 1907

Alain CARTİER

YOLCULAR

Şu tatil aylarında yeryüzü,az zamanda çok şey görmek istegiyle bir yerden ötekine koşan insanlarla dolargördükleri yerleri şuna buna anlatmak içinse, daha iyisi can saglıgı;bir çok yer ismi saymayı herkes tercih eder de ondan;vakit de böylece geçer

Ama kendileri için,gerçekten görmek için hareket ediyorlarsa,buna benim aklım ermezinsanın,koşarak gördügü yerlerin hepsi birbirine benzerbir sel her yerde seldirbundan ötürüde dünyayı dört nala koşarak dolaşan insan,hatıra bakımından,seyahatin sonunda başındakinden daha zengin sayılmaz

Manzaranın gerçek zenginligi teferruatındadırgörmek demek ayrıntıları incelemek,her yerde biraz durmak,yeniden bir bakışla bütünü birden kavramak demektirbaşkalarının bunu çabucak yapıp yapamadıklarını,başka bir manzaraya dogru koşup yeniden işe başlayıp başlayamadıklarını bilemem ama ben kendi hesabıma böyle bir şey yapamam

Ne mutluRouen'da oturupta her gün güzel bir şeye göz atabilene;mesela,evindeki tablodan faydalanıyormuş gibi Saint-Quen'den faydalanana

Halbuki bir müzeyi bir kez ziyaret edenin veya bir turist şehrinden bir kere geçenin kafasındaki hatıraların karışmaması,karmakarışık çizgilerden mürekkep kül rengi bir hayal şeklini almaması imkansızdır

Benim zevkime göre,seyahat etmek demek,bir hamlede bir iki metre yürümek,durmak,aynı şeylerin yeni görünüşüne tekrar tekrar bakmak demektir;çogu zamanda saga sola gidip oturmak demektir;bu ise herşeyi degiştirir,hatta yüz kilometre yürümekten daha iyi bir netice verir

Bir selden ötekine koşsam hep aynı seli görürümama bir kayadan ötekine gitsem aynı sel her adımda başka bir hal alırevvelce gördügüm bir şeye dönersem,o şey beni yeni bir şeymiş gibi çeker;gerçektende yenidirbütün mesele,alışkanlıgın tesiriyle,uyuklamamak için degişik ve zengin bir manzara seçmesini bilmektirşunuda söylemek gerekir ki,insanoglu daha iyi görmesini ögrendimi,herhangi bir manzaranın onun nazarında bitmez tükenmez güzellikleri olurhem sonra,nerede olsa yıldızlı bir gökyüzü görmek mümkündür;işte size güzel bir uçurum

29 Agustos 1906

Alain CHARTİER

ÇİNLİ KONUŞMALARI

Anlattıklarına bakılırsa çinlilerin konuşmaları en önemsiz şeylere varıncaya kadar nezaket ilkelerine göre ayarlanmıştırÖrnegin en sudan problemler üzerine bile bir soruda bulunmak önemli kusurlardan sayılırmışGerçekten de öyle,kişi hiç farkında olmadan yersiz bir soruda,karşısındakinin canını sıkacak bir soruda bulunabilir;düşüncede her zaman bunun böyle bir sonuç vercegini kestiremez;kişinin,söyleyecegi bir sözün bütün sonuçlarını kestirmeye çalıştıgını farzetsek bilebundan böyle duraklamalar meydana gelebilir ki karşısındaki bunun nedenlerini araştırmak zorunda kalır

Nezaket kuralları ise çok daha kesin bir şekilde davranışı saglarBu kurallara inanmak hem kolay hem de hoş bir şeydir;hele uygulanışı daha sert olursaBu kuralları ortaya atan bir tanrı kabul edersek,sonunda muhakkak tanrı kazançlı çıkarNitekim,bütün tabii dinler bize,mefhumları,altüst edilmiş gibi görünen bir düzendetakdim ederlerilkelerine uydugumuz için de tanrıya inanırız


Homeros'un destanları bize,İupitter'e,Neptune'e yada Pluton'a hayvan kurban etmek geleneginin,temiz ve insanca bir şekilde öldürmek için bir nezaket kuralından başka bir şey olmadıgını gösterirOdysseus dilenci kılıgına girip te domuz çobanı Eumaios'un evine geldigi zaman,domuz çobanı din görenegi geregince,konuksever İuppiter'e adyarak bir domuz keser; arkasından da oturup kurban edilen domuzu afiyetle yerlerBöylece İuppiter'e domuzun sadece dumanı kalırBu da gösterir ki o çagda kişiler salt kendi davranışlarına inanıyorlardıDomuzu temiz bir şekilde bir vuruşta öldürmek için adeta kutsal sayılan bir tek usul vardı;kutsal oldugu için de tanrının bu şekilde öldürmeyi buyurduguna inanıyorlardı

Eski çag konukseverliliginin o güzelim kuralları kendi aralarında birbirlerine dayanıyorlardı;hem de yeteri kadar zekat verme usulu bundan daha iyisini bulamazdı;bundan ötürüde zateneskiler onu İuppiter'e bir saygı gösterisi haline sokmuşlardıKe-ndisinden başka bir şekilde söz edildigi zaman,hakkında hiçbir saygı göstermeden bin bir hikaye uydurup anlattıkları yine o İuppiter,bir dilenci kapıyı çaldı mı daima say gı görür ve gerçekten ibadet konusu olurdu Böylece,kelimenin tam manasıyla din tanrı-yı kutlardı

Dinbilimciler,aşırı incelikten ötürü bu düzeni altüst ettilerÇünkü önce,şu yada bu kılıkta tanrının varolmasını,ardından da din uygulamasının bundan gelmesini istediler Bu ise kesin olanı,kesin olmayanın üzerine kurmak demektirDine inanan kişinin aklına gelen ilk şey şu oldu:"Tanrı mükemmel ise tam manasıyla mutlu demektirBenim davranışlarımdan herhangi biri nasıl olurda onun hoşuna gitmez;böyle olsaydı onun mutlulugu bana baglı olmaz mıydı?" Bayle'nin o ünlü sözlügünü elinize geçirirseniz,akla daha yakın dinbilimden başka bir şey olmayan o eleştirmeci felsefenin nasıl bir gelişme kaydedebilecegini kolaylıkla görürsünüzHem daha önce Pascal,tanrının varlıgı hakkında ileri sürülen dini delillerin,çocukça yargıların sonuçlarından başka bir şey olmadıgını adeta dehşet duyarak anlamış bulunuyorduNitekim:"Ayine gidin,ahmaklaşın;işte gerçek delil budur" dedigini görüyoruzAma Pascal, kişilerin hep birden hareket-siz ve sessiz durmalarını sagladıgı için de olsa, ayinin faydalarını sezemiyordu;hele tanrı adının iyilige verilen ad oldugunu,bu anlamda ise uygulama ile inanç kadar dogru oldugunu,mutlak surette dogru oldugunu göremiyorduTarihin yeteri kadar göster-digi gibi,tanrının degeri insanın degeri ile ölçülür

13 temmuz 1913

Alain CHARTİER

AVCIYLA KÖPEGİ

Fonksiyon düşünce daima bir güçlügü yenmekten ibarettirYargıda bulunmak çift anlmıyla güzel bir sözdür: İki kere iki dört eder,deriz;bu bir yargıdır;başkasını kıskanan kişiyi küçümseyebiliriz deriz;buda bir yargıdırDilde bütün açıklıgı ile beliren o derin halk bilgeligi bizi burada parlak bir düşünceye dogru götürür;o da şu:yargıda bulunmak,daima bir karara varmak,yasa çıkarmak,insanca düzene göre güçleri kullanmak,bizim konumuzda da çizmeleri yalaması gereken hayvanı egitmektir

Avcının sertliginde büyük bir ders vardırAvcının köpegini sevdigini herkes bilir;ama onun bu sevgisi egemenliginden azıcık olsun feda etmesine müsade etmez;egemendir"çok seven çok eziyet eder" Görüyorsunuz ya,köpekle insan arasındabir samimilik vardır;hatta insan,gözle göremedigi keklige dogru koşan bu içgüdünün anlayış kabiliyetini bile benimser;bundan ötürüde her avcı köpeginin maheretlerini bir bir saymaktan hoşlanırAma gelin bunu,sevgili köpegine durmadan nutuk çeken küçük bayanla bir karşılaştırın; o da köpek gibi dört ayak olur,köpegine köpekçe bir sevgi gösterirAvcı kendinden emin bir davranışla ayakta durur,buyurur,vurur;kuyruk sallamaların,yılışmaların,yaltaklanmalarını n,şu yada bu vesile ile gösterilen baglılık ve kahramanlıkların hiçbir önemi yoktur;hiçbiri ergeç tekmenin savrulmasına engel olamaz;iyi niyet,pişmanlık,umutsuzluk,üzüntü tutkuların dili,duygu hazineleri,yargıç tarafından soguk kanlılıkla boyunduruk altına alınır,yola getirilir,yok edilirYargıç ta avcıdan başkası degildir

Şimdi bir de istirhat etmekte olan avcının özel izni ile bacakları arasına girip oturmuş olan köpegi seyredinBöyle sert bir efendisi oldugu için bilseniz ne kadar magrurdur! Amacına ve aradıgı yere tam manası ile ulaşmış sayılırŞu uysal köpek,gördügü itibarı,çorbayı,dişi köpegi arzuladıgı şekilde arzulamaz;bunula beraber köpeklik rolunü sever;kendisni bir vasıta olarak kullanan o egitimci ve yönetici gücü severKöpegin insana olan bu yakınlıgı,tutkulaırn daha üst düzene olan baglarını,sırf bu zorlamadan ötürüde tabii hallerinden çok daha iyi bir şekilde tatmin edildiklerini gösterir

Tabii düşüncelerin tümü de köpegi andırırBu düşünceleri öyle bir sevme tarzı vardır ki bütün düşünceyi en aşagıya dogru sürüklerDekadan bir şairi örnek alalım;karşısına ne çıkarsa hepsini benimser:etki,hayal,kalime;gelişmekte olan sevgili benine bakar,ama onu gerektigi kadar sevmezDaha dogrusu ço az severKafada beliren her düşünceyi egitmek yola getirmek gerekirGecenin karanlıgında bir yolun kıvrımında şöyle böyle gördügüm korkunun kolaylıkla yorumladıgı bir şekli,ben agaç olarak düşünür ve geçerimŞu öfkeyi inkar ederim,şu istegi tekmeliyerek sustururumBir kapının aralıgından köpek gibi uluyan melodiyi duymam bile;şu umutsuzluga yat ve uyu derimİnsan uyanışının temeli olan hergün kü işDeli ise aksine,kendini,düşünceye duyguya,hayale koyuveren kişidirHayal peşinde koşanların hepsi üzgündürEn salt anlamda din de önsezi,bıkkınlık,belirsiz umutlar gibi kendini düşünce oyunlarına koyuvermekten başka bir şey degildirDikkat etmek suretiyle düşüncenin,bütün bunların inkarı demek oldugunu yeteri kadar düşünemiyoruz;korkuya ve umuda karşı daima irade ile karşı koymakAkıllı uslu köylü,tutup devedikenlerinin üstünde inlemez,onları keser

15 Agustos 1913


Alain CHARTİER

YAĞMUR ALTINDA

Zaten yeteri kadar kötülük var;ama bu,insanoglunun hayalgücünü işletmesi suretiyle bu kötülüklere daha başka kötülükler ilave etmesine engel degil Hemen her gün,kendi mesleginden şikayet eden en az bir insan görürsünüz;sözlerini de daima bir hayli makul bulursunuz;her şey hakkında söylenecek söz vardır,hiçbir şey mükemmel degildir de ondan

Siz ögretmenler,hiçbir şey bilmeyen,hiçbir şeyle ilgilenmeyen bir sürü cahili aydınlatmak için çalışıp çabaladıgınızı söylersiniz;siz mühendisler,tomar tomar kagıtların içine dalmışsınızdır;siz avukatlar,sizi dinleyecek yerde şöyle bir kestirip yedigi yemegi hazmeden hakimlerin huzurunda savunmanızı yaptıgınız için şikayetçisinizYerden göge kadar haklısınız sözlerinizi oldugu gibi kabul ediyorum;anlatılanlara bakılırsa bir hayli hakikat payı var bu sözlerdeGel gelelim,ayagınızda su çeken papuçlar olsa,veya hazım cihazınız bozuk olsa size daha çok hak veririm; işte hayata,insanlara,hatta tanrıya eger varlıgına inanıyorsanız,lanet etmek için iki mükemmel sebep

Bununla beraber şunu da bir yana kaydedin,bunun sonu yoktur,üzüntü üzüntüyü dogururÇünkü kaderden şikayet etmek suretiyle ıstırabınızı arttırıyor,daha şimdiden gülmek ümidini ortadan kaldırıyor,midenizin büsbütün bozulmasına sebep oluyorsunuz Bir dostunuz olsa,her şeyden acı acı şikayet etse kendisini teselli etmege,dünyayı ona başka şekilde göstermeye çalışacagınız muhakkakNeden kendiniz için kıymetli bir dost olmayasınız?Evet,evet ciddi söylüyorum; insanın kendi kendini azıcık olsun sevmesi, kendine karşı iyi davranması lazımçünküher şey,çogu zaman bir hadise karşısında takınacagınız tavra baglıdırEski bir yazar,her hadisenin iki kulplu bir kavanoza benzedigini,bu kavanozu tutmak içinde eli kesecek kulpu seçmenin akıllı uslu bir iş olmayacagını söylemişHer vesile ile en iyi,en kuvvetli sözleri seçip söyleyenlere halk dilinde öteden beri filozof derler;bu ise hedefin tam ortasına nişan almak demektirO halde bahis konusu olan şey insanın kendi aleyhinde degil,lehinde konuşmasıdırBizler öyle iyi,öyle sürükleyici avukatlarız ki,bu yolu takip ettigimiz takdirde,memnun olmak için bir çok sebepler bulmakta güçlük çekmeyizÇogu zaman dikkat ettim,insanoglu mesleginden şikayet ediyorsa,bunu,ihmal karlıgından biraz da nezaketinden ötürü yapıyorTeşvik etsek bize,çektigi eziyetleri degil de yaptıklarını,icat ettigi şeyleri anlatmasını söylesek,derhal şair kesilir,hemde neşeli bir şair

Hafif bir yagmur yagıyor,sokaktasınız,şemsiyenizi açarsınız olur biter " Yine mi şu pis yagmur " demenize ne lüzum var? su damlalarına, bulutlara, rüzgara bunun bir tesiri olmaz ki Neden: " Aman ne güzel yagmur " demiyorsunuz? Biliyorum bununda su damlalarına bir tesiri olmaz,dogru,ama sizin için iyi;bütün vucudumuz hareket edecek, gerçekten kızışacak; neşe veren en küçük hareketin neticesi böyledir işte;yagmur altında kalıpta nezle olmamak için bu şekilde hareket etmektir

İnsanları da yagmura benzetinKolay degil diyeceksinizKolay hemde yagmurdan çok daha kolayÇünkü gülümsemeniz yagmura tesir etmez,ama insanlara fazlasıyle tesir eder;hatta sırf taklit yüzünden,daha az üzüntülü, daha az can sıkıcı bir hal alırlar Üstelik,siz kendi içinize bakarsanız,onlarda bir sürü mazeret bulmakta güçlük çekmezsinizMarcus Aurelius her sabah:" Bugun kendini begenmiş boş bir adamla,bir yalancıyla,dogrulukla ilgisi olmayan bir insanla,can sıkıcı bir geveze ile karşılaşacagım; onlar cahil oldukları için böyledirler ",dermiş

4 Kasım 1907


Alain CHARTİER

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.