Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
pragmatizm

Pragmatizm

Eski 07-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Pragmatizm



Pragmatizm Nedir?


Pragmacılık, uygulamacılık ve kılgıcılık deyimleriyle de dile getiriliyor Kapitalist üretim düzeninin ilk gelişme alanı olan İngiltere'de John Stuart Mill'in biçimlendirdiği yararcılığın, yeni ve son gelişme alanı olan Amerika'da Charles Peirce (1839-1914)'in temellerini attığı; William James (1842-1910)'in geliştirdiği uygulayıcılığı doğurması doğaldır Böylelikle, kapitalizmin kendine özgü metafizik felsefesi kurulmuş olmaktadır


James, aynı adı taşıyan yapıtında pragmatizm sözcüğü için "gerçi bu ad hoşuma gitmiyor, ama onu böyle adlandırıyorlar, değiştirmek için artık çok geç" diyor Yapıtını da yararcı Mill'e şu sözlerle armağan ediyor: "zihnin pragmatik açıklığını ilk olarak kendisinden öğrendiğim, yaşamış olsaydı liderimiz olacağını düşünmekten zevk duyduğum John Stuart Mill'in anısına"


Pragmacılık, James'in deyişine göre, bir felsefe olmaktan çok bir metod; düşünceyi, doğurduğu eyleme göre ölçen bir yöntemdir Charles Peirce, 1878'de Popular Science Monthly Dergisi'nde yayınladığı "Fikirlerimizi Aydınlığa Kavuşturmanın Yolu" başlıklı yazısında şöyle diyordu: "Bir düşüncenin anlamını açıklamak için onun hangi davranışı doğurduğunu bilmek gerekir İşte o davranış, o eylem bizim için düşüncenin ta kendisidir"


William James, yirmi yıl sonra, kimsenin üstünde durmadığı bu sözü bulup ortaya çıkarmış, felsefesini bu söze dayamıştır Pragmatik metodda yeni hiçbir şey yoktur, diyor William James "Sokrates onun ustasıydı Aristoteles, metodik olarak onu kullanmıştı Locke, Hume, Berkeley onun araçlarını kullanarak gerçeğe yararlı oldular Oysa pragmacılığın bu öncüleri, onu ancak parçalar halinde kullandılar Onlar sadece giriş yapmışlardı Pragmacılık metodu günümüze gelinceye kadar genelleşmemişti, evrensel bir görevin bilincine varamamıştı Ben bu göreve inanıyorum, konuşmalarımın sonunda size de bu inancı aşılayabileceğimi sanıyorum Herhangi bir yerde bir ayrım meydana getirmeyen bir ayrım hiçbir yerde var olamaz"


Felsefenin bütün görevi, bu dünya formülü ya da şu dünya formülünün doğru olmasının hayatımızın belli anlarında üzerimizde ne gibi bir ayrım doğuracağını anlamak olmalıdır Pragmatik metod, her şeyden önce, başka türlü son verilemeyecek olan metafizik tartışmaların yatıştırılması metodudur


Dünya tek midir, çok mu? Kadere mi bağlıdır, yoksa hür müdür? Madde midir, ruh mu? İşte birtakım kavramlar ki dünya için doğru olmaları da kabildir, olmamaları da Bu çeşit kavramlar üstündeki tartışmaların sonu gelmez Böyle hallerde pragmatik metod, her kavrama, kendisinden değer verilebilecek pratik sonuçlar çıkarmak suretiyle yorumlamaya çalışır Bu kavram, öteki kavramdan daha doğru olsaydı, herhangi bir kimse için pratik bakımdan ne gibi bir ayrılık doğacaktı?


Çıkarılan sonuçlarda pratik hiçbir ayrılık yoksa, her iki düşünce de, pratik bakımdan, aynı şeye karşılık olmaktadır Şu halde tartışma yersizdir Tartışma yerindeyse, bunun ya da ötekinin doğruluğu halinde pratik bir ayrılığı görebilmemiz gerekir Bunun, kabacası şu demektir: Dünya madde olsa ne olacak, ruh olsa ne olacak? Biri ya da öteki olması pratik bir fayda sağlıyorsa o zaman başımızın üstünde yeri var


Nitekim William James, pragmacılık metodunu kullanarak ruhçuluğu seçmektedir Çünkü: materyalizm umut kırıcıdır, ruhçuluksa umut, hoşlanma, yaşama isteği vericidir Tanrı'ya inanmak insanlar için faydalı bir eylemdir Bu eylem insanlara, James'in deyişiyle töresel bir tatil yaptırır


Ölümlü dünyadaki kötülüklerin Tanrı'da yok olacağı düşüncesi, bizleri sorumluluk kaygısından kurtarır İyiliğin, sonunda nasıl olsa galip geleceğine güvenerek korkumuzu yenebiliriz Dünya arabasını, yürüdüğü yolda, keyfince gitmeye bırakarak töresel bir tatil (ahlak tatili) yaparız İyi ama, gerçek bu mudur derseniz James'in karşılığı hazırdır: Gerçek, pratik faydası olandır


Pragmacılık, böylelikle, akılcı sistemlerle görgücü sistemler arasındaki uzlaşmaz ayrılığı çözdüğü kanısındadır Aklın verilerini de pragmatik metoda vurarak hem dinci kalabilecek, hem de olgularla ilgilenebilecektir Her ikisinde de pratik faydası bulunduğuna göre, bunları birbirinden ayırmayı düşünmemektedir Görgücüler Tanrı düşüncesine, istedikleri kadar "Teşekkür ederiz, kullanmıyoruz" desinler, pragmacı, pratik fayda bulduğu sürece onu kullanmakta devam edecektir


Pragmacılara göre bir düşünce, yaşayışımız için elverişli olduğu sürece doğrudur İyidir yerine doğrudur diyebiliriz, çünkü bu iki kavram birbirinin aynıdır Doğru sözcüğü, inanç alanında iyi olduğunu ispat eden her şeyin adıdır Doğru olan, belirli sebepler dolayısıyla aynı zamanda iyidir Bizim için neye inanmak daha iyi olurdu dersek, bu söz şu anlama gelir: Neye inanmak zorundayız?


Bu sorunun karşılığı şudur: İnanılması bizim için daha iyi olan şeye inanmak zorundayız Şu halde, bizim için daha iyi olanla, bizim için daha doğru olan arasında hiçbir başkalık yoktur


Pragmatik metod, doğruyla iyiyi birleştirmektedir Bundan şu sonuç çıkıyor: Erdem, yaşayışımız için elverişli olduğu sürece, pratik fayda sağladiği hallerde doğrudur Her şey pratik fayda ölçüsüne vurulmalıdır, her şey pratik faydaya göre değerlendirilmelidir Bu açıdan güzeli de doğruyla ya da iyiyle birleştirerek felsefenin, bilimin, sanatın yetkilerini tek elde, fayda ölçüsüne vurarak değerlendirmelidir Çünkü bunların pratik değer ya da değersizlik bakımından hiçbir ayrılıkları yoktur


Pragmacılar, soyut düşüncelere, deney öncesi düşüncelere de kendi metodlarını uyguluyorlar Onlara göre dogru düşünce, pratikte doğrulanabilen bir düşüncedir Bir düşüncenin gerçeği, ona yapışık, hareketsiz bir özellik değildir Gerçek, düşüncenin başına gelen birşeydir Bir düşünce, kafamızda dururken doğru olamaz Ancak doğru bir hale gelebilir, olaylar yüzünden doğrulaşır Onun gerçekliği, geçer hale girmesiyle olur


Sonsuz derecede faydalı ya da sonsuz derecede zararlı bir gerçeklikler dünyasında yaşamaktayız Dogru düşünce bizler için önemlidir Bir ormanda kaybolursanız, açlıktan ölmek üzere bulunursanız, keçi yoluna benzer birşey görünce, bu yolun sonunda insanların oturduğu bir evi düşünmeniz çok önemlidir Burada doğru düşünce faydalıdır, çünkü konusu olan şey faydalıdır Doğru düşüncenin pratik değeri, bu düşünceye karşılık olan nesnelerin pratik değerinden çıkmaktadır


Gerçekte bu nesneler, her zaman için faydalı olmayabilirler Örneğin keçi yolunun sonundaki ev, boş bir evse, açlıktan ölmek üzere bulunan sizin için hiçbir faydası yoktur Ama her nesne bir gün, bir zaman önem kazanabileceğinden, herhangi bir durumda doğrulanabilecek bir genel düşünceler stokunu elde bulundurmamız faydalıdır


Doğru sözcüğü, doğrulama sürecini harekete getiren bir düşüncenin, faydalı sözcüğü ise onun deneyde tamamlanan görevinin adıdır Doğru düşünceler, faydalı olmadıkça, değer belirten bir ad kazanamazlar


Gerçek, düşünürken bize faydası olan şeydir, nasıl ki hak da eylem halinde bize faydalı olan şeydir İnsanlar içiri gerekli olan, uygun olan, iş görecek bir kuram bulmaktır İşte pragmacılık, bu kuramdır


Görüldüğü gibi, uygulayıcılık, burjuva dünyasında pek tutulduğu ve pek yayıldığı halde, bilimdışı bir kuramdır Bilimi de açıkça yadsır James'e göre "İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiçbir şey anlayamaz"


Pragmacılar, dünyanın nesnel gerçekliğine gözlerini kapamışlardır Gerçek, kendi yararımıza göre belirlenir, özneldir Pragmatizm, Dewey, FS Schiler tarafından izlenmiş; ırkçılığı ve faşizmi açıkça savunmaya kadar çeşitli biçimlere bürünmüştür

Alıntı Yaparak Cevapla

Pragmatizm

Eski 07-22-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Pragmatizm



Felsefede Faydacılık ya da Pragmatizm hem iyinin teorisi hem de doğrunun teorisidir İyinin teorisi olarak faydacılık refahçıdır (welfarist) İyi en fazla faydayı sağlayandır ve burada fayda zevk, tatmin veya bir nesnel değerler listesine göre tanımlanır Bir doğru teorisi olarak ise faydacılık neticecidir (consequentialist) Doğru hareket en yüksek faydayı verendir

Faydacılık ilk olarak 18 yüzyıl İngiltere'sinde Jeremy Bentham ve diğerleri tarafından öne sürülmüştür Fakat Epikür (Aipikuros) gibi antik Yunan filozoflarına kadar geri gidilebilir İlk kez ortaya atıldığında iyi en fazla insana en fazla mutluluğu getiren şey olarak tanımlanmıştı Ancak daha sonra Bentham iki farklı ve birbiri ile çelişme potansiyeli olan kavram içerdiğinden birinci kısmı atıp sadece “en büyük mutluluk prensibi” demiştir

Hem Bentham'ın hem de Epikür'ün formülasyonu hedonistik nedenselliğin farklı tipleri olarak düşünülebilir çünkü hareketlerin doğruluğunu sebep oldukları mutluluğa göre ölçüyorlardı ve mutluluğu zevkle tanımlıyorlardı Ancak Bentham'ın formülasyonu ferdi olmayan bir hedonizmdi Epikür'ün kişiyi en mutlu eden şeyi yapmasını tavsiye etmesine karşılık Bentham herkesi en mutlu yapacak şeyi yapmayı uygun görüyordu

John Stuart Mill "Utilitarianism" isminde ünlü (ve kısa) bir kitap yazmıştır Mill bir faydacı olmasına rağmen bütün zevklerin aynı değerde olmadığını ileri sürmüştür “Mutsuz bir Sokrat (Sokrates) olmak mutlu bir domuz olmaktan yeğdir” sözü bu görüşünü anlatır

Faydacılığı eleştirenler bu görüşün birkaç problemi olduğunu söylemişlerdir Bunlardan biri değişik insanların faydalarının karşılaştırılmasının zorluğudur İlk faydacıların çoğu mutluluğun felisifik hesap (felisific calculus) ile sayısal olarak ölçülebilip karşılaştırılabileceğine inanıyorlardı ama pratikte bu hiçbir zaman yapılamadı Değişik insanların mutluluğunun kıyaslanmasının sadece pratikte değil prensipte de mümkün olmayacağı ileri sürülmüştür Faydacılığın savunucuları bu problemin iki kötü seçenek arasında karar vermek zorunda kalan herkesin karşılaşabileceği bir problem olduğunu söyleyerek karşılık vermişlerdir Bir milyar insanın ölmesiyle bir kişinin ölmesinin aynı derecede kötü olduğunu söyleyemiyorsanız bu problemi utilitaryanizmi red etmek için kullanamazsınız demişlerdir

Faydacılık sağduyu ile çeliştiği için de eleştirilmiştir Örneğin kişi kendi çocuğunun hayatı ile iki yabancının hayatını kurtarmak arasında seçim yapmak zorunda kaldığında kendi çocuğunu kurtarmayı seçecektir Ama faydacılar iki yabancıyı kurtarmanın gelecekte daha fazla potansiyel mutluluğa sebebiyet vereceğinden tersini tercih etmeyi destekleyeceklerdir

Daniel Dennett kararlarımızı yönlendirmek için faydacılığın kullanmasının sınırlarını belirlemek için Three Mile adasını örnek olarak kullanır Bu nükleer santraldeki kaza iyi mi yoksa kötü bir şey miydi? Bu kaza birçok kişi tarafından nükleer enerji politikasına yaptığı etkiler yüzünden yararlı olarak görülmekteydi (neticede Çernobil kadar kötü bir kaza değildi) Dennett faydacılık açısından tüm kanıtları tartıp bir karara varmak için hâlâ daha erken (aradan geçen 20 yıla rağmen) olduğunu söylemektedir

Burada söz edilen sıkıntılardan kurtulmak için faydacılığın değişik çeşitleri ortaya atılmıştır Faydacılığın geleneksel şekli en fazla fayda getiren hareket en iyi harekettir diyen hareket faydacılığıdır Buna alternatif ise en iyi hareket en fazla faydayı sağlayacak kuralın emrettiği harekettir diyen kural faydacılığıdır

Örneğin bir kişi yalan söylerse en fazla faydayı elde edeceği bir durumda olsun Hareket faydacılığına göre en doğru hareket yalan söylemektir Ama genel kural olarak doğruyu söylemek o kişiye daha fazla fayda sağlayacağını kabul edersek kural faydacılığı açısından doğruyu söylemek gerekmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.