Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bin, ibni, tufeylhay, yakzan

İbn-İ Tufeyl-Hay Bin Yakzan

Eski 07-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İbn-İ Tufeyl-Hay Bin Yakzan



İbn-i Tufeyl

İspanya Araplarından İbni Tufeyl (Ölümü: 1185 Fransızlar Abentofal diyorlar) Tanrının oğlu Hay (Hayy ibn-i Yakazan) adlı ünlü yapıtında, böylesine bir oyun oynuyor

İbn-i Tufeyl, XII yüzyılda, Arap yönetimi altında bulunan Endülüs’te yaşamıştır Hekim, filozof, ozan ve riyaziyeciydi Sorumuzu karşılayan yapıtını roman biçiminde yazdı Yapıt, XVII yüzyılda İngilizceye çevrilerek birçok Batılı yazarları etkiledi De Foe’nun ünlü Robinson Cruzo’sunu, ondan etkilenerek yazdığı söylenir

Oysa İbn-i Tufeyl’in de, X’ncu yüzyıl düşünürlerinden İbn-i Sina’nın Hayy ibn-i Yakazan risalesinden etkilendiği bilinmektedir İbn-i Sina’nın da, Huneyn İbn-i İshak’ın (Ölümü: 910) Yunancadan çevirdiği bir öyküden yararlandığı sanılıyor Düşünce, bir Helenistik çağ düşüncesini andırmaktadır

İbn-i Tufeyl, sorumuzu şöyle karşılamaktadır:
Evet, varabilirdi

Hay, Atlas denizindeki insansız bir adada kendi kendine doğmuş (tenasülü binefsihi) bir çocuktur
Yavrusu ölmüş bir ceylan, onu alıp emziriyor Bundan başka, ağaçların besleyici suları ve olgun yemişleri de var
Küçük Hay, mutludur Kendisine analık eden ceylanın peşinden koşarak, becerikliliği öğrenmiştir
Günler geçtikçe de, kendi başkalığını sezmektedir Çünkü adada, kendine benzemedikleri halde ceylâna benzeyen başka hayvanlar da bulunmaktadır Kendisi tektir ama, çevresi, birbirine benzeyenlerle birbirlerine benzemeyenlerin kaynaştığı bir alandır
Küçük Hay, bunlara bakarak, tür düşüncesini ediniyor Hayvanların cinsel organlarını çirkin bulmaktadır Bu yüzden, örtünmek gereğini duyuyor Önce yapraklardan, onların kuruyup döküldüklerini görünce de, daha sanra, sağlamlık düşüncesine vararak, kuş tüylerinden giyitler yapıyor
Bir değneğin ucunu sivriltmeyi, o değneği çeşitli işlerde kullanmayı öğreniyor Hayvanlardan kiminin boynuzları, kiminin güçlü dişleri, kiminin hızlı koşan bacakları var
Bizim Hay de, onların üstünlüklerine karşı, ellerini ve aletlerini kullanarak üstünlüğünü sağlayacaktır (insan, alet yapan hayvandır, diyen Marx’ın tanımını hatırlayınız)

Hay’cik, yüz bin yıllık yetkinliği ve bilgileri bulunmayan aklıyla, birtakım seziler peşinde:

Bir şeyi bir yerden alıp öbür yere koyabiliyor Az önce boş olan o yer, şimdi kaplanmıştır Çevresi yer kaplayan şeylerle doludur Bu şeylerden çoğu, birbirlerine benzemedikleri halde, yer kapladıklarından ötürü, aralarında bir ortaklık var Benzemezler arasında benzerlikler bulunuyor Bu benzerlikler, kendisini de, hiçbirine benzemediği halde, bütün çevresindekilere yaklaştırmaktadır

Güneşten kavrularak tutuşan odunlar var Ateş ısıtıcı, aydınlatıcı, içine atılan balığı pişirerek lezzetlendiricidir Alevler, niçin göğe doğru yükseliyorlar? Yukarda, varmak istedikleri bir yer olmalı Bitkiler de yukarıya ’ doğru büyüyorlar Yukarda, bütün cisimleri kendine çeken bir güç olmalı Yağmur yukardan yağıyor Şimşek yukarda çakıyor Gürültüler yukardan geliyor Bulutlar yukarda dolaşıyor Yukarısı bir hayli önemli
Bu sırada ceylan ana ölüyor Hay, yeni bir gerçekle karşılaşmıştır:

Ölüm Ceylan ana kıpırdamıyor artık Ağzını açmıyor, bacaklarını sallamıyor, gözlerini oynatmıyor Az önce gezip dolaştığı, hareket ettiği halde, şimdi bu bitmişlik neden?
Kendisi de, bacaklarını kıpırdatmadan durabilmektedir, ama sonra keyfi isteyince gene kıpırdatabiliyor bacaklarını Ceylan ana da keyfi isteyince kıpırdatabilir mi yeniden?
Hay, onun üstüne atılıyor, çekiştiriyor, tartaklıyor Boşuna Ceylan ana bitmiştir Öyleyse onu kıpırdatan, işleten güç neydi? Soğumuş cesedi deşiyor Hay İçini araştırıyor Eline sıcak bir yürek geçmiştir Bütün bir soğukluk içinde tek sıcak şey Sonunda bu yürek de soğuyacaktır, ama en son soğuduğuna göre, en canlı o olmalı Bu bitmişlikte, bu durmuşlukta eksilen, yitirilen nedir?
Yoksa bu yitirilen şey de, alev gibi, duman gibi, yukarıya giden bir şey midir?
Kıpırdayabilenler, bir gün, kıpırdamaz olabiliyorlar Şu halde bütün kıpırdayabilenler sonludurlar Ya yukarısı? Yukarısı sonsuz mudur? Yukarısının ancak bir yüzü görünmektedir Görünen yüz sonludur Ya görünmeyen yüzde sonsuzluğa doğru bir uzanış varsa?

Hay, göğe iki değnek saplayabildiğini, bu değneklerin de, göğün görünmeyen yüzüyle birlikte sonsuzluğa doğru uzanabildiklerini düşlüyor Oysa bu değneklerden birini kırabilirdi Sonsuzluğa gittiklerinden ötürü birbirlerine eşit olmaları gereken bu iki değnekten biri kırılmakla bu eşitliği bozmaktadır
Başka bir deyişle, öbür uçları sonsuzluğa gittiğinden ötürü birbirlerine eşit olmaları gereken değnekler, birinin kırılmasıyla, hem eşit hem de eşit olmayan bir duruma gireceklerdir ki böyle bir durum düşünülemez, çelişiktir Şu halde, yerdekiler gibi, göktekilerin de sonlu olmaları gerekir
Sonsuzluk, kendisinin sonu görememesi değildir Kendisinin sonunu göremedikleri de sonludurlar
Hay, dalları kırıp, yonttuğu değnekleri bıçak gibi kullanarak bir kulübe yapmıştır Kendisi olmasaydı, şimdi yer kaplayan şu kulübe de bulunmayacaktı Öyleyse, bütün bu yerdekilerin ve göktekilerin, bütün bu sonluların da bir yapıcısı olmalıdır

O yapıcı olmasaydı, bütün bu sonluların da, şu kulübe gibi, bulunmamaları gerekirdi Bu yapıcıysa, yaptıkları gibi, sonlu olmamalıdır Sonlu olsaydı onun da bir yapıcısı bulunacaktı
İlk yapıcı, zorunlu olarak sonsuz’dur Bundan başka, bütün sonluların cisimleri sonunda dökülüp dağılmakta, son bulmaktadırlar Şu halde ilk yapıcı, sonsuzluğun zorunluğundan ötürü, elbet cisimsiz olmalıdır
Sonsuz cisimsiz bu kımıldatıcı, sonlu cisimli kımıldayanları kımıldatabilmek için onlarla birlikte’dir İşte ceylan ana, bu birlikteliği yitirdiği için artık kımıldamaz olmuştur Öyleyse, bu birlikteliği görebilmek, bu birlikteliği anlayabilmek için kendi içimize bakmamız gerekir

Tanrının oğlu Hay, böylelikle, baba’sına kendi içinde ulaşmaktadır Bir başka deyişle, babasını kendisinde bulmaktadır O, hem her yerde bulunan, hem de hiçbir yerde bulunmayandır

Salaman’la Absal, tam bu sırada, karşımıza çıkmaktadır Komşu adayı yöneten, iki yöneticidirler Salaman, Kutsal Kitap’ın açık anlamlarıyla toplumu düzenlemeye çalışmaktadır (zahiri, sünni, şeriatçı) Ab sal, Kutsal Kitap a gizli anlamlarıyla toplumu düzenlemek düşüncesindedir (Batıni, alevi, hakikatçı) Adalardaki toplumsa, her iki yola da boş vermekte, bildiklerini okumaktadırlar Absal’i yabani bir hayvan sanıp avlamaya kalkışan, sonra, kendi türünden bir canlı olduğunu anlayarak onunla dost olan Hay’se (kendiliğinden akıl), komşu adanın düzensiz toplumunu yola getirmek için üçüncü bir yolu, kendi yolunu deneyecektir
Oysa, üçüncü yolda tutmuyor İnsanlar, ne türlü olursa olsun, hiçbir yoldan tanrı düzenine gereği gibi ayak uydurmak istemiyorlar Bu yollar, kişiyi erdeme ulaştırmıyorlar Nitekim, yapıt da, toplumu düzenlemekten umutlarını kesen Hay’le Absal’in, toplumsal adayı Salaman’ın yönetimine bırakarak ıssız adaya dönmeleriyle sona ermektedir
İbn-i Tufeyl’in, öyküsünden çıkardığı sonuç şudur:

İnsanlar eşit anlayışta değildirler

Gerçek, üstün anlayışlı kişiler içindir
Çoğunluk, birtakım biçimler, yasalar konmadan yönetilemez
Daha açık bir deyişle, çoğunluğa şeriat bilimi gerekir, hakikat bilimi üstün yaradılışlı bir azınlık içindir

Hay (kendiliğinden akıl), Salaman’ın şeriat bilimindeki, iki gereğin gerekçelerini uygun bulmamaktadır (İbn-i Tufeyl’e göre, Hay’in vardığı sonuç, ilke bakımından, şeriata uygundur Hay, şeriatı beğenmiştir) Gerekçelerine akıl erdiremediği gerekler şunlardır:

1 Apaçık gerçek dururken, niçin birtakım gizlemelere gidilmiştir?
Örneğin, yeryüzünde, insanların birbirleriyle dövüşerek asla geçemeyecekleri gerçek köprüler varken Sırat köprüsü gibi bir öte dünya köprüsünü ortaya atmak neden? Erdemsizlerin birbirlerine verecekleri acı, cehennem ateşinden daha mı az ürkütücü?
2 Din, mal edinilerek eşitsizliğin doğmasına izin verdiği halde zekat yasasını koyarak, kendi yarattığı kötülükle gene kendisi uğraşmak gibi bir çelişmeye niçin düşmüştür?
İbn-i Tufeyl, şeriatın bu soruları karşılamadığı görüşündedir

*
Orhan Hançerlioğlu-Düşünce Tarihi

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.